SEMİNER ÇALIŞMASI
1- ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ
Öğretme evrensel bir
uğraştır. Herkes birbirine bir şeyler öğretir. Bu kitap, "öğretme"nin
nasıl daha etkili yapılacağını, öğrencilerin bilgilendirilip,
olgunlaştırılırken çatışmaları azaltıp sistemin süresinin nasıl artırılacağını
anlatıyor. "Etnik öğretmenlik eğitimi" kısaca EÖE profesyoneller için
hazırlanmıştır, ama öğreten herkesin etkisini arttıracak niteliktedir.
Öğretme-Öğrenme
sürecinin etkili olabilmesi için öğreten ve öğrenen arasında çok özel bir
ilişkinin kurulması gerekir. İşte bu makale öğretmenin söz konusu bağlantıları
sağlayabilmesine yarayacak iletişim becerilerini ele alır.
Amaç, öğrencilerin
büyümesi ve gelişmesidir, fakat birçok öğretmen tarafından kullanılan ve okul
idaresi tarafından salık verilen öğretme yöntemleri öğrencilerin bağımlı,
gelişmemiş ve çocuksu kalmalarını sağlamaktan ileri gitmez.
2- ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ İÇİN ETKİLİ BİR MODEL
Öğretmenler okulda,
öğrencilerdeki problemlerden dolayı hayal kırıklığına uğrayabilir ya da
problemin çözümünde başarısız görülebilir. Yapılan araştırmalara göre, onların
başarısız olmadığını, tersine çoğunun öğretmenlik hakkında çok şey bildiği
fakat bunu uygulamak için yeterli fırsatları bulamadığını göstermektedir.
İyi öğretmen
tanımları genelde çok kişi tarafından kabul edilmiş yaygın inançlara dayanır.
Misaller:
1. İyi öğretmen
sakindir, telaşlanmaz, sinirlenmez, soğuk kanlıdır.
2. İyi öğretmen önyargılı ve yanlı değildir,
öğrencilere eşit davranır.
3. İyi öğretmen her şeyden önce tutarlıdır.
Değişmez, unutulmaz, hata yapmaz.
4. İyi öğretmen her sorunun cevabını bilir.
İşte bir öğretmen
kendisini bu yaygın inanç modellerine göre değerlendirir ve kendisini başarısız
kabul eder. EÖE'nde tuzaklardan kurtulup, durum ne olursa olsun gerçek bir kişi
olarak davranmayı ve gerçek kendiniz olmayı göreceksiniz.
Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki,
1. Açıklık
2. Önemsenmek
3. Birbirine ihtiyaç duymak
4. Birbirinden ayrı olmak
5. İhtiyaçlarını karşılıklı olarak
giderebilmek
Özelliklerini
içerirse, iyi bir öğretmen-öğrenci ilişkisi kurulmuş demektir.
KABUL EDİLEBİLİRLİK
Öğretmen-öğrenci
ilişkilerinde, öğretmenlerin öğrencilerin davranışlarını kabul edip etmemeleri
çok önemlidir. Kabul çizgisi değişkendir ve üç sebebi vardır.
1. Öğretmendeki
değişiklikler,
2. Öğrencideki değişiklikler
3. Durum ve çevredeki değişiklikler,
Öğrenci davranışların
kabul edilebilir ve edilemez davranışlar arasındaki ayrım, ilişkilerde ortaya
çıkacak meselelerin, öğretmenler tarafından halledilmesine yardımcı olacaktır.
Fakat burada
öğretmen-öğrenci ilişkisine ortaya çıkan sorun kime ait olduğunun çözülmesi
gerekir. Öğretmenler kendilerini doğrudan ilgilendirmeyen, öğrencinin özel
sorunları ile; doğrudan ilgilendiren sorunları ayırt etmelidir. Çünkü öğretmen
sorun kendisine şu soruları sorabilir;
- Bu davranış benim
üzerimde gerçek müşahhas bir etki yapmıyor mu?
- Olumsuz
etkilendiğim için mi bu davranışı kabul edemiyorum?
- Yoksa yalnızca
öğrencinin değişik davranmasını benim düşündüğüm şekilde hissetmesini istediğim
için mi kabul edemiyorum?
Son soruya cevap evet
ise sorun öğrencinindir; eğer bir önce ki cevap evet ise sorun öğretmenindir.
Öğrencilerin okuldan
kaynaklanan ya da kaynaklanmayan birçok sorunları da vardır ve bu sorunlarla
baş etmeye çalışırlar. Çünkü, öğretme-öğrenme yalnız ilişkinin sorun-yok bölgesinde
etkili olabilir.
Öğrencinin sorunu
Öğretme-öğrenme alanı
(sorun yok)
Öğretmenin sorunu
3- ÖĞRENCİLERİN SORUNLARI OLDUĞUNDA ÖĞRETMENLER NE
YAPABİLİR?
Birçok öğretmenin iki
ortak şikayeti vardır; yardımcı olmakta yetersiz kalışları ve yardım için el
uzattıklarında geri çevrilmeleri.
Öğretmenler, sorun
ortaya çıkınca, sorunları nasıl etkili bir biçimde tepki göstereceklerini
bilemediklerinden yardımcı olamazlar. Öğretmen, öğrencinin davranışının kabul
edilemez olduğu mesajını verir, onun değişmesini, sanki sorunu yokmuş gibi
davranmasın ve sorunu ne olursa olsun onu bir kenara bırakmasını ister.
Öğretmen bu yaklaşım diline EÖE'de "Kabul etmeme dili" denir.
Kabul Etmeme Dili = İletişimin On İki Engeli
Bunlar öğrencinin
öğrenmesini engelleyen sorunları çözmesinde gerekli olan iki yönlü iletişimi
yavaşlatır, engeller ya da bütünüyle yok eder.
1. Emir vermek
yönlendirmek,
2. Uyarmak gözdağı vermek,
3. Ahlak dersi vermek,
4. Öğüt vermek, çözüm ve öneri getirmek,
5. Öğretme, nutuk çekmek, mantıklı düşünceler
önermek,
6. Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı
düşüncede olmamak,
7. Ad takmak, alay etmek,
8. Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak,
9. Övmek, aynı düşüncede olmak, olumlu
değerlendirme yapmak,
10. Güven vermek, desteklemek, avutmak,
duygularını paylaşmak,
11. Soru sormak, sınamak, sorguya çekmek,
çapraz sorgulamak,
12. Sözünden dönmek, oyalamak, alay etmek,
şakacı davranmak, konuyu saptırmak.
Üç Yaygın Yanlış Anlama
EÖE kurslarında
tartışmalar üç temel sorunda yoğunlaşıyor:
1. Gerçekleri söylemenin, öğüt vermenin ve
açıklamanın nesi yanlış? (Öğretmenin asıl vazifesi bu değil mi?)
2. Övmek ve değerlendirmek neden engel olsun?
(Övme iyi davranışları pekiştirir)
3. Soru sormak neden etkisiz kabul ediliyor?
(Çünkü bu öğretmede en değerli yollardan)
Kabul Dili Neden Güçlüdür?
"12 Engel"
kabul etmeme dilidir, çünkü sorunu olan kişiye, değişmesi gerektiği, sorunlu olmanın
kabul edilemeyeceğini ve sorunlu kişide bir sorun bulunduğunu iletir.
Bir kişi, başka
birini içtenlikle kabul eder ve iletebilirse, o kişide yardım etme yeteneği var
demektir. Başkalarını oldukları gibi kabul etmek, ilişkileri kuvvetlendirmede
önemli bir etkendir.
Kabul, küçücük
tohumları bile en güzel çiçeğe dönüştürebilecek verimli bir toprak gibidir.
Burada asıl iş
tohumdadır. Genç insan da kendi organizmasında bir gelişme yeteneği taşır.
Kabul, gencin gizli gücünün ortaya çıkmasına imkan sağlar. Kabul, çocukları
açar, onları, duygularını ve sorunlarını paylaşmak için yüreklendirir.
EÖE kurslarında kabul
etmeme iletilerini önlemek ölçüde azaltabilecekleri gösterilmiştir. Kabul için
özel beceriler gerekir. Kişiyi iyi bir danışman yapan psikoloji bilgisi ya da
zihinsel gizli gücü değildir. Psikologlar buna iyileştirici iletişim derler.
SORUNLU ÖĞRENCİLERE YARDIM ETMENİN ETKİLİ YOLLARI
EÖE kurslarındaki
öğretmenler bir kişiye yardım etmenin yolunun hiç bir şey yapmaksızın yalnızca
orada olmak olduğunu öğrenince şaşırır ve inanmazlar. Usta danışmanlar
başarılarını temelinin, kişiyi konuşmaya başlatmak ve onu dinleyerek yolunu
açmak olduğunu söylerler.
Etkili biçimde yardımcı olmanın dört farklı yolu:
1. Edilgen Dinleme
(sessizlik): Öğrenciye gerçekten kabul edildiğini duyumsatan ve sizinle daha
fazla paylaşması için yüreklendiren çok güçlü bir iletidir.
2. Kabul Ettiğini
Gösteren Tepkiler: Dinlerken, özellikle duraklamalarda gerçekten dinlediğinizi
göstermek için sözlü ya da sözcük belirtileri vermeye "kabul
tepkileri" denir. "Hı-hı", "evet",
"anlıyorum" gibi...
3. Kapı Aralayıcı
İletiler Ne Yapılabilir?: Öğrenciler, bazen daha çok konuşmak, diren inme ve
başlamak için bile ek yüreklendirme beklerler. Bu iletilere "kapı
aralayıcılar" denir.
"İlginç, devam
etmek ister misin?"
"Söylediklerin
çok ilginç", gibi
4. Etkin Dinlemenin
Gereği: daha fazla etkileşim ve dinleyenin yalnız duyduğunu değil, aynı zamanda
doğru olarak anladığını da gösterir. Bu nedenle usta dinleyici "etkin
dinleme"yi daha yaygın kullanır.
ETKİN DİNLEME NASIL
ÖĞRENİLİR?
Etkin dinleme
öğrencinin ilettiğini doğru anlamanızı sağlar. Öğretmen, öğrenciyi anladığını
gösteren geri iletiler verir.
İletişim işlemlerinde
çözümleme çok önemlidir. Öğrencinin de, sizin, kendisini doru mu yanlış mı çözümlediğinizi
bilmemesi de aynı derecede önemlidir. Bu nedenle, öğrencinin iletisini yanıtlamadan
önce, onu doğu çözümleyip çözümlemediğinize karar verdiğiniz düşünelim. Tek
yapılacak, çözümleme sonuçlarınızı kendi sözcüklerini kullanarak geri
iletmektir. Bu geri iletim yöntemine "etkin dinleme" denir.
ETKİN DİNLEME İÇİN NELER GEREKLİDİR?
1. Öğretmen,
öğrencinin kendi sorunlarını çözebileceğine kesinlikle inanmalıdır.
2. Öğretmen, öğrencinin dile getirdiği duygu
ve düşüncelerini, bir öğrencide olması gereken düşünceler saysa bile gerçekten
kabul edilmelidir.
3. Öğretmen, duyguların genelde geçici ve
anlık olduğunu bilmelidir.
4. Öğretmenler, öğrenciye sorunlarında
yardımcı olmayı istemeli ve bunun için zaman ayırmalı.
5. Öğretmen, sorunu olan öğrenci ile birlikte
olmalı ama kendi kimliğini korumalıdır.
6. Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarını paylaşmak
ve konuya başlamak için zorlanabileceklerini bilmelidir.
7. Öğretmenler, öğrencilerin sorunlarının
gizliliğine saygı duymalıdır.
Etkin Dinleme (E.D.)
öğrenmeyi kolaylaştırmada, sorgulamayı, yüreklendirmede öğrencilerin düşünme,
tartışma, soru sorma ve araştırmada kendilerini özgür hissedecekleri ortamı oluşturmada
güçlü bir araçtır.
Etkin Dinlemede Zaman Kazanma Nedenleri:
1. E.D. öğrencilerin
sorunları ile başa çıkabilmelerine ve onları çözümlemelerine yardım eder.
2. E.D. öğrencilerin duygularından
korkmalarına ve duyguların kötü olmalarını anlamalarına yardım eder.
3. E.D. sorunu çözmesine yardımcı olur.
4. E.D. sorunu çözümleme ve çözme
sorumluluğunu öğrencide bırakır.
5. Öğretmen kendilerini dinlerken düşünce,
görüş ve duygularını ve kabul ettiğini görür, bu nedenle görüşlerini almaya
hazır olurlar.
6. E.D. Öğrenci ile öğretmen arasında da
yakın ve anlamlı bir ilişkinin kurulmasını sağlar.
4- ETKİN DİNLEMENİN YARARLARI
E.D. öğrencileri
belirli konular üzerinde tartışmaya yüreklendirir. Öğrenmeye direnci olan
öğrencinin direncini kırar. Bağımlı ve boyun eğen öğrencilere yardım eder.
Öğrencilerin olumsuz olaylarla ilgili duygularını sınıf içinde açıkça
tartışmalarına yardımcı olur.
E.D.'yi kullanan
öğretmenler, tartışma grubundaki öğrencilerin güçleri, yetenekleri ve özel ilgi
alanları hakkında edindikleri bilgileri, daha sonra sınıf yararına
kullanabilir.
Öğrenmeye karşı
direnme, öğrencinin bir sorunu olduğunu gösterir. Bu da E.D. ile çözülür. E.D.,
bağımlı öğrencilere yardımda da kullanılır, sorunun sorumluluğunun öğrencide
bırakılıp kendi çözümünü bulması sağlanır.
5- ÖĞRENCİLER SORUN ÇIKARINCA ÖĞRETMENLER NE YAPABİLİR
Öğretmenler Sorun Kendilerindeyken Ne Yapabilir?
Sorunun kendilerinin
olduğunu anlatan ip uçları kırgınlık, can sıkıntısı, dikkatin dağılması,
yılgınlık, küskünlük, sinirlilik. Öğrencilerin çekilmez davranışları
öğretmenlerin davranış penceresinin "kabul etmeme" alanındadır.
Öğretmen çocuğun kabul edilmez davranışını değiştirmeye çalışırken etkisini üç
değişkene yönlendirmelidir:
1. Öğrencinin
davranışına
2. Çevreye
3. Kendi davranışına
Tipik etkisiz yüzleşmenin sonuçları:
Öğretmenlerin
gönderdikleri yüzleşme iletilerinin hemen hemen 15'inin öğrenci üzerinde aşağıdaki
etkileri doğurduğu görülür:
1. Değişmeye karşı
direnmeye neden olur.
2. Öğretmenin kendini aptal ve yetersiz
sandığını düşünmesine neden olur.
3. Kendisini suçlu duyumsatır, utandırır.
4. Benlik saygısını azaltır.
5. Savunmaya iter.
Öğretmenlerin
öğrencilerle yüzleşirken gönderdikleri iletiler üç ana başlıkta toplanır:
1. Çözüm iletileri
2. Bastırıcı iletiler
3. Dolaylı iletiler
Çözüm İletileri Neden Yararsızdır?
Çözüm iletileri
öğrencilere tam olarak davranışlarını nasıl değiştireceklerini, ne yapmaları
gerektiğini, ne yaparlarsa daha iyi olacağını ya da ne yapabileceklerini
gösterir.
Çözüm iletilerinin
beş değişik türü vardır.
1. Emir vermek,
yönlendirmek; "Çikleti hemen ağzından çıkar at".
2. Uyarmak göz dağı vermek.
3. Ahlak dersi vermek; "4. Sınıf
öğrencisi doğruyu yanlıştan ayırabilmeli."
4. Öğretimi mantıklı yürütmek.
5. Öğüt vermek, çözüm getirmek; "Yerinde
olsam çalışmaya başlardım"
Çoğu öğretmen çözüm
iletilerini, kendi gereksinmelerini kısa yoldan elde etmek için kullanırlar.
Yanlış olan, işe yaramaması ve yaradığı zaman bile taşıdığı gizli iletiler
neden ile öğrenciyi küstürüp uzaklaştırmasıdır.
Çözüm iletileri
öğrencilerinin öğretmenlerine aynen karşılık verme tehlikesini taşırlar.
Bastırıcı İletiler Neden Yararsızdır?
Bunlar öğrenciyi
küçümser kişiliğini sorgular, benlik imajını zedeler.
Bunları 6 grupta toplayabiliriz.
1. Yargılamak,
eleştirmek, suçlamak, aynı düşünceyi paylaşmamak.
2. Ad takmak, alay etmek.
3. Yorumlamak, çözümlemek, tanı koymak.
4. Övmek aynı düşünceyi paylaşma, olumlu
değerlendirme yapmak.
5. Güven vermek, desteklemek, duygularını
paylaşmak.
6. Sınamak, sorguya çekmek.
Bastırıcı iletiler,
öğrenciler tarafından ya önemsenmez ya da yetersizlik duygularını pekiştirir.
Öğrenciler genelde bunlara gülüp geçerler.
Dolaylı İletiler Neden Yararsızdır?
Bunlar alay etmeği,
iğnelemeyi, takılmayı, utandırmayı içerir. Bunlar, çok gizli olduklarından ya
anlaşılmazlar yada öğretmenlerin sinsi davranışları olarak nitelendirirler.
Sen-İletileri'ne Karşı Ben-İletileri:
EÖE kurslarını
verirken yüzleşme becerileri sınıflandırmanın ve onları daha iyi anlamanın bir
başka yolunu bulduk. Bu yolla, dilimizin yapısı gereği için "sen"
zamiri olmayan cümlelerin sen-iletisi olduğunu öğrenen öğretmenler şaşırdılar.
Sen iletiler
öğrenciyi olumsuz yargılayan, ben-iletileri ise öğretmenin sorun karşısındaki
duygularını dile getiren ilişkilerdir. Öğrenciler sen-iletileri ile hemen her
zaman kötü olduklarını algılarlar.
Ben-iletileri iki
açıdan "yükümlülük iletileri" olarak adlandırılabilir.
1- Ben-iletilerini
gönderen öğretmen, kendi duygularının bilincinde olmak için önce kendini
dinleme ve duygularını tüm açıklığıyla öğrencileriyle paylaşma yükümlülüğü
taşır.
2. Ben-iletileri,
davranışın yükümlülüğünü öğrencide bırakır.
Üç önemli ölçütü
vardır:
1- Öğrencilerinin
davranışını değiştirme ihtimali yüksektir.
2- Öğrenci ile ilgili
çok az olumsuz değerlendirme içerir.
3- İletişimi
zedelemez.
Ben-iletileri
öğretmenleri saydam, dürüst, öğrencilerin kendileri ile anlamlı ilişkiler
kurabilecekleri gerçek kişiler olarak gösterir ve yakınlığın gelişmesine yardım
eder.
Ben-İletili Cümleler Nasıl Kurulur?
Öğrenciler üzerinde
etkili olabilmesi için ben-iletileri üç öğeyi taşımalıdır.
1. Sorun oluşturan
davranışın tanımlarını içermelidir:
Öğretmenin, kendisi
ile neden yüzleştiğini kestirmek zorunda kalmamalıdır. Öğrenci iyi bir
ben-iletisi yorum içermeyen haber gibidir.
"Kabadayılık
ettiğin zaman..."
Yargılama ile
başlayan ben-iletilerine "kılık değiştirmiş sen-iletileri" denir. İyi
bir ben-iletisinde zaman belirten bir bağlaç vardır. Öğrenciye sorun teşkil
eden davranışın zamanını belirtmek çok önemlidir. Öğretmen, öğrenciye değil
onun belli bir davranışına kızmıştır.
2. Öğrencinin kabul
edilmeyen davranışını öğretmen üzerindeki kesin gerçek, somut etkisinin ona
söylenmesidir.
"senin uzun
saçlarını görmeye dayanamıyorum"
Ben-iletilerini
kullanmaya başlayan öğretmenlerin yapacakları ilk iş kabul edilmez öğrenci
davranışlarını iki grup içinde sınıflandırmak olmalıdır. Somut etkisi olanlar
ve olmayanlar.
3. Duyguların dile
getirilmesi: Ben-iletisi, davranış, etki ve duygu zincirinden oluşur.
Ben-iletisinden nasıl dönülür?
Ben-iletileri,
sen-iletilerine göre öğrencileri daha az savunmaya iter. Fakat her şeye rağmen
iyi bir ben-iletisinden bile öğrenci incinebilir. Öğretmen bunu fark edince
hemen, yüzleşmeden etkin dinlemeye geçmelidir.
Öğretmenler kendilerini nasıl kızdırır.
Kızgınlık, öğretmenin
üç bölümlü ben-iletisini, duygu bölümünde olduğundan, yüzleşmeler öğrenciler
tarafından suçlama ve bastırıcı iletiler olarak algılanır. Kızgınlık ikinci bir
duygudur. Her zaman daha önce yaşanan başka duyguların sonucunda oluşur.
Öğretmen bahçede
dolaşırken, çocuklardan birinin attığı taş başını sıyırıp geçer. Öğretmenin ilk
duygusu korkudur, ikinci duygusu kızgınlıktır. EÖE kurallarında öğretmenle
birinci duygularını talebelerine iletmeleri öğretilir.
Ben-iletilerinin tehlikeleri
1. Ben-iletileri
uygulayabilecek kişinin kendini tüm çıplaklığıyla ortaya koymasıdır.
2. İnsanın kendini değiştirme ihtimalidir.
3. Sorumluluktur.
Etkili ben-iletileri
neler yapar
Ben-iletileri,
düşüncesiz kimseleri düşünceye yöneltir. Öğretmenlerin ben diliyle konuşmaları,
öğrencilere insanlar arası etkili iletişimi öğretir. Çünkü onlar öğretmenlerini
kendilerine model olarak alırlar.
SORUNLARI ÖNLEMEK SINIF ORTAMI NASIL DEĞİŞTİRİLİR?
Eğitim sistemleri
gelişip değişiyor ama binaları 1992'lü (eski) yıllardan kalma, yani hiç yenilenmeyen
imkanlara karşı öğretmenlerden modern eğitim yapmaları bekleniyor.
Yenilikçi Düşünce
EÖE'de sekiz yol önerilmiştir.
1. Dikkatin kolay
yoğunlaştırılabileceği ve dış etkenden olabildiğince az etkili bir yer seçilmeli.
2. Özel sorunun ne olduğuna karar verilmeli.
3. Düşünce seli için zaman sınırlaması
koyulmalı.
4. Ürettiğiniz tüm düşünceleri yazmalısınız.
5. Nitelik değil nicelik arandığından,
oldukça çok düşünce üretilsin.
6. Üretilen düşüncelere sınır koymamalısınız.
7. Hiç bir değerlendirmeye izin
vermemelisiniz.
8. Bakış açınızı zaman zaman
değiştirmelisiniz.
Sınıf ortamını değiştirmek
Bunun da 8 yolu
vardır:
1. Ortamı
zenginleştirme.
2. Ortamı fakirleştirme.
3. Ortamı kısıtlamak.
4. Ortamı genişletmek.
5. Ortamı yeniden düzenlemek.
6. Ortamı yalınlaştırmak.
7. Ortamı sistemleştirmek.
8. Ortam için önceden plan yapmak.
Sınıfta zamanı verimli kullanma:
Sorunsuz ortamlarda
üç tür işe yarar ve kullanılabilir zaman vardır:
1. Sayısız uyaranla
baş edilebilme zamanı (rahatsız edicilerin kaldırılmaları)
2. Bireysel zaman
(sessizlik köşeleri, bireysel çalışma köşeleri, ses geçirmeyen kulaklıklar)
3. En uygun zaman
(öğrencinin sorunsuz ilgi beklediği zaman9
Öğretmenlerin
öğretebildiği öğrencilerin öğrenebildiği, her birinin "insan"
olabildiği zamanlardır, dersler her iki taraf için daha zevkli olacaktır.
7- SINIFTA TARTIŞMA
Ben-iletilerinin
etkisiz olduğu, sınıf ortamını değiştirmenin işe yaramadığı durumlar iki nedene
bağlanabilir: Ya çocuğu kabul edilemez davranışa yönelten dürtü çok güçlüdür ya
da öğretmeni ile iyi ilişkiler içinde olmadığı için onun ihtiyaçlarını
umursamaz sonuç olarak, pek çok sınıfta öğretmen ve öğrenciler zaman zaman
ihtiyaç çatışması yaşayabilirler.
Çatışmaların çözümü:
Öğretmenler;
çatışmaların çözümüne genellikle kazanmak kaybetmek açısından bakarlar. Kazanmaya
ya da en azından beraber kalmaya çalışırlar. Kazanmak kaybetmek yöntemlerine
EÖE yöntem 1 ve yöntem 2 adları verildi. Yöntem 1'de her zaman öğretmen
kazanır, yöntem 2'de ise öğrenciler kazanır.
Yöntem 1'de büyükler
önce kendi çözümünü önerir, inandırmaya çalışır, olmazsa sertleşerek çözümüne
ulaşır. Küçükler boyun eğmek zorunda bırakılır. Büyük kazanmış, küçük kaybetmiştir.
Yöntem 2'de ise çocuk
kazanıp büyük kaybeder. İki yöntemde de ortak yan her iki tarafın kazanmak için
sanki savaş vermesidir. Her ikisinde de kaybeden kızgın, kırgın ve mutsuzdur
Sınıfta otorite:
Öğretmenler,
otoritenin nasıl kullanıldığını ve olumsuz etkiler yaptığını çoğu zaman bilemez
ya da fark edemez. İki tür otorite vardır.
1. Bu türü,
uzmanlığa, bilgiye, deneyime dayanır. (o bu konuda otoriterdir) Bu otorite,
çocukların kendilerine ve öğretmenlerine yakıştığı "psikolojik boyut"
farklarını gösterir. Öğrenci büyüdükçe kendi psikolojik boyutu da büyür.
2. Bu türü ise
öğretmenin öğrenciyi ödüllendirme ve cezalandırma gücünden doğar. Öğretmen
otoritesini ödül ve ceza gücünden alır.
Öğrenciler,
öğretmenin kendisine değil güç kullanmasına karşı geldiler. Öğretmenler güç kullanmaktan
vazgeçtiklerinde, öğrenci isyanlarının çoğu ortadan kalkar.
Yöntem 1 otoritenin
arkasına saklanmış güçtür.
ÖĞRENCİLERİN KULLANDIKLARI BAŞETME YÖNTEMLERİ
1. İsyan etme,
direnme, meydan okuma.
2. Karşı koyma.
3. Yalan söyleme, duygularını saklama,
sinsice davranma.
4. Başkalarını suçlama, dedikodu yapma.
5. Hile yapma, başkasının çalışmasını
sahiplenme.
6. Patronluk taslama zorbalık etme.
7. Yenilgiden nefret etme, yenme gereksinimi
duyma.
8. İşbirliği yapma, örgütlenme.
9. Boyun eğme, rol yapma.
10. Yağcılık.
11. Yeni şeyler denemekten ve tehlikeden
kaçma.
12. Geri çekilme hayal kurma.
Yöntem 2 Neden
Kullanılmamalı?
Yöntem 2'yi kullanan
öğretmenlerin ihtiyaçları karşılanmaz, acı çekerler işlerini yapamazlar,
öğretin onlar için bir yük hatta karabasan olur. Sonuçta Yöntem 1'de kaybeden
öğrenci gibi baş etme yöntemleri geliştirirler.
1. Habersiz zor sınav
yaparlar.
2. Diğer
öğretmenlerle iş birliği yaparlar.
3. Bir başka okula
atanmayı isterler.
4. Aşırı yiyip içip,
hayal kurarak gerçeklerden kaçarlar.
5. Psikosomatik hastalıklara
yakalanırlar.
6. Arkadaş
ilişkilerinde isteksizdirler.
7. Öğrencilere bol
not vererek yağcılık yaparlar.
8. İstenilen işin en
azını yaparlar.
8- ÇALIŞMALARIN ÇÖZÜMÜNDE KAYBEDEN-YOK YÖNTEMİ
Yöntem 2:
Kaybeden-yok
Bu yöntem, göreceli
olarak eşit güçte olanlar arasındaki çatışmaların çözümünde etkili tek
yöntemdir. Yöntem 3, bir süreçtir.
Yöntem 3, çözümlenen
tarafların dışında hiç kimse tarafından kabul edilmek zorunda olmamasıdır.
Yöntem 3 tarafların
kendilerine sorunlarına yine kendilerine özgü çözümler bulmada özgür kılar. Gücün,
Yöntem 3'de yeri yoktur.
Yöntem 3'ün ön
şartları:
- Etkin dinleme
konusunda yetkinleşme gerekir.
- Öğrencilerin duygu
ve düşüncelerini olduğu gibi kabul gerekir.
- Öğretmen doğru
ben-iletisi ihtiyaçlarını açıkça ortaya koymalıdır.
- Yöntem 1 ve 2'nin
özelliklerinin öğrencilere anlatılmasında da fayda vardır.
Yöntem 3'de Altı
aşamada sorun çözme,
1. Sorunu tanımlama
2. Olası çözümler üretme
3. Çözümleri değerlendirme.
4. En iyi çözümün hangisi olduğuna karar
verme.
5. Bu kararları nasıl uygulanacağını
belirleme.
6. Çözümün başarısını değerlendirme
Yöntem 3'ün Okuldaki
Yararları
1. Küskünlük yok.
2. Güdülenme çözümünün uygulanmasını sağlar.
(Katkıda bulunulan karar benimsenir)
3. Tek elin nesi var? (İki tarafın
çözümlerini birleşmesi)
4. Yöntem 3'de satış gerekmez. (İnandırmaya
gerek yok)
5. Yöntem 3'de güç ya da otorite gerekmez.
6. Yöntem 3'de öğretmen ve öğrenciler
birbirlerini sever.
7. Yöntem 3'de gerçek sorun ortaya çıkar.
8. Yöntem 3'de öğrenciler daha sorumlu ve
olgun olurlar.
9-
KAYBEDEN-YOK YÖNETİME İŞLERLİK KAZANDIRMAK
Sınıfta kural
belirleme toplantıları nasıl işler?
EÖE kurslarına göre,
kural belirleme sınıfta öğrencilerle birlikte olur bunun en uygun zamanı okulun
ilk günüdür.
1. Korkuyu yenmek:
Öğretmenler kural belirleme toplantısı yapmaktan çekinmemelidir. Sınıf,
yalnızca öğretmenin özgür bıraktığı alan içinde karar alabilir. Öğretmen de
grubun bir üyesidir.
2. Hazırlık:
Toplantının amacı anlatılmalıdır. Hiç kimse kaybettim duygusuna kapılmamalı ve
alınan kararlar herkesi mutlu etmelidir.
3. Toplantıyı
yönetmek: Öğretmen kararların çerçevesini çizmelidir. Her davranış için kural
konulmamalıdır.
4. Öğretmenin rolü:
Kural tespitinde toplantısının önderidir. Bu toplantı sayesinde öğrenciler
kararlara iştirak edecek ve kabulde sorun çıkarmayacaktır. Çatışmalar önlenir,
fikir, üretilir.
Öğretmenlerin Yöntem
3'ün kullanırken karşılaşacakları sorunların çözümleri;
1. Öğrenciler
anlaşmaya uymayabilir: Yöntem 1'e dönüp güç kullanmamalıdır. Öğrenciye bir şans
daha tanınabilir, sözü hatırlatılabilir ya da sorunun çözümüne tekrar
dönülebilir.
2. Öğrenciler cezayı
çözüme katmak isteyebilirler: Cezadan söz etmek güvensizliktir, kuşku ve kötümserliği
çağrıştırır. Her öğrenci güvenilmezliği ispatlanana kadar güvenilirdir.
Yöntem 3'ün
uygulanması sırasında; olağan üstü durumlarda ve oyun türü kurallara (öğrenci
bilgilendirilerek) yöntem 1 kullanılabilir.
10- OKULDA DEĞERLERİN
ÇARPIŞMASI
İnanışlar ve değerler
değiştirilmeye yatkın değildir ve üzerlerinde tartışmasız insanları çözüme götürmez.
Öğrenci sözlü ya da
davranışlarıyla diğer alanına girildiğini belirtir. Öğretmen de sen-iletili
cümlelerle kendini rahatlatmak için yargılayıcı, aşağılayıcı konuşmaya başlarsa
değer çarpışması değer çatışmasına döner.
Ben-iletileri değer
çatışmalarında işe yaramaz.
Yöntem 3'de bazen
değer çatışmaları işe yaramaz, çünkü öğrenci kendi değerleri ile ilgili işbirliğine
girmek istemezler.
Yöntem 1 güç
kullanacağından (tarih, değerleri uğruna yaşamlarını yitirenlerin örnekleriyle
doludur); Yöntem 2'de de öğretmen çözüme gitmeyip umursamazlığı tercih
edeceğinden, değerler çatışmasında etkisizdir.
Değer Çatışmaları İle
Nasıl Baş Edilir?
1. Etkili bir danışma
olmalısınız.
2. Öğrenciler öğretmenlerini danışman olarak
işe almalıdır.
3. Kusursuz bir hazırlık yapmalı.
4. Düşüncelerin yalnızca bir kere
paylaşılması gerekir.
5. Sorumluluğun öğrencide bırakılması
gerekir.
6. Değer verilerine model olmak.
7. Daha kabul edici olmak edici olmak için
kendini değiştirebilir.
8. Çocukları tanımak.
9. Grup çalışmalarına katılarak kendilerini
geliştirmeliler.
10. Bireysel ve grup psikoterapisine
başvurmak.
11. Kendi değerlerini anlamak.
12. Kendi değerlerine bağlı olmak anacak
bunları başkalarına zorla kabul ettirmemek.
13. Çocukları sevmek.
14. Kabul etme olgunluğunu bulmak.
11-
DAHA İYİ BİR ÖĞRETİM İÇİN OKULU İYİLEŞTİRMEK
Öğretmenlere sorun
çıkaran okulların özellikleri:
1. Öğretmenler
asttır.
2. Öğretmenler kararların alınmasına
katılmazlar.
3. Okullar değişime karşı koyar.
4. Bir örnek değerleri kabul ettirmek.
5. Suçu başkasına atmak.
Öğretmenler okulda daha etkili olmak için ne yapabilir?
1. Öğretmenler
rollerinin önemin kabul etmelidir.
2. Her zaman kendi pencerenizden
bakmalısınız.
Grup toplantılarında
nasıl etkili olunur?
Genellikle
öğretmenler toplantıların çözümü için değil, çözümden kaçmak için yapıldığını
bilir ve bu nedenle toplantıları zaman ve enerji kaybı olarak değerlendirirler.
Daha ileri giderek toplantıların pireye deve yaptığına inanırlar.
Toplantı öncesi yapılması gerekenler:
1. Toplantıdan önce
bir önceki tutanağı okuyun.
2. Toplantı gündemine hangi sorun ve konuları
getireceğinizi bilerek giriniz.
3. Her toplantıya zamanında girin.
4. Gereken her şeyi yanınıza alın.
5. Toplantı zamanını yalnızca toplantıya
ayarın (telefonları, özel görüşmeleri vb. kabul etmeyin)
Toplantıda yapılması gerekenler
1. Gündem maddelerini
abartmadan olabildiğince kısa bir biçimde dile getirin.
2. Bir duygu ve düşünceniz varsa bunu açık ve
dürüst bir biçimde dile getirin. Duygularınızı bastırmayınız.
3. Gündeme bağlı kalın. Başkalarının da böyle
yapmasına yardımcı olun.
4. Anladığınız her şeyin açıklamasını yapın.
5. Etkin olarak katılın. Söyleyecek bir
şeyiniz varsa söyleyin; size sorulmasını beklemeyin.
6. Grubun işbirliği için aşağıdaki yöntemin
izlenmesinde dairenin.
a) Zamanında
başlamak,
b) Gündemi belirlemek,
c) Konudan sapmak,
d) Sırayı bozmak,
e) Kayıt tutmak,
f) Önemli gündem maddelerini bir panoda
duyurmak,
g) Karara varmak,
h) Toplantıyı zamanında bitirmek.
7. Konuşmak
isteyenleri dinleyin, konuşmaktan çekinenleri de yüreklendirin.
8. Herkesi dikkatle dinleyin. İyi
anlaşmalarına yardım etmek için etkin dinleme yapın.
9. Yaratıcı çözümler bulmaya çalışın.
10. Grubu bölecek alaya alma, şaka yapma gibi
iletişim engellerinden kaçının.
11. Alınan kararları not edin.
12. Kendinize sürekli şu soruları sorun,
a) Grubun gereksinimi
nedir?
b) Nasıl yardım edebilirim?
c) Şu an bu sorunun çözülmesine ne yardım
edebilir?
d) Grubun daha etkili çalışmasına yardım
edebilecek ne tür katkılarım olabilir?
Toplantı sonrası yapılması gerekenler
1. Kararları
uygulayın.
2. Karaları ve çözümleri toplantıya
katılmayanlara da aktarın.
3. Toplantıda yaşanan olayları ve bir üyeyi
olumsuz bir biçimde etkileyecek konuşmaları gizli tutun.4. Toplantıdan sonra
alınan bir kararla ilgili olarak yakınmayın. Eğer o konuda başka bir düşünceniz
var ise bir sonraki toplantıda dile getirin.
ÖZEL BÖLÜM = EVDEKİ SORUNLARLA NASIL BAŞEDİLİR
(öğretmen-öğrenci-veli ilişkisi)
Ana-babaların gözünde
öğretmenlerin çocukların öteki ana-babalarıdır, öğretmenlerin gözünde de
ana-babalar çocukların öteki öğretmenleridir.
Eğitim doğumla
başlar, ölüme kadar devam eder, ana-babalar, bebeklere bir şeyler öğrensin diye
özgürlük tanırken bebekler yürümeye, konuşmaya başlayınca "eğitmeye"
ve "ders vermeye" başlarlar. Ödül ve ceza vererek onları zorlarlar.
On iki iletişim
engelinin tümünü kullanırlar. Ana-babaların görevi çocuklara öğrenmeleri için
sadece "izin" vermektedir. En iyi öğretmenler bu öğretme sürecinde
sessiz ortaklar gibidir.
Çocukların dinleyerek
değil, yaparak öğrenebilmesi için ev ortamını zenginleştirirler.
Ana-babalar
genellikle çocuklar tarafından "işe alınmadan" onlara bir şey
öğretmeye kalkışırlar. Aslında "ustalık" çocuğa kendisini yetersiz
hissettirdiği için öğretmeye engeldir.
Ailenin en önemli görevlerinden
biri çocukların güvenli bir "liman", kabul ortamı, dış dünyada
incindiklerinde, belki de başları derde girdiğinde barınabilecekleri bir
"sığınak" sağlanmaktır.
Çocukların okuldaki
sorunlarına yardımcı olmanın yolu da, çocukların sorunlarını üslenmesine izin
vermektir. Ana-baba çocuğun sorununu kendi sorunu olarak algılamalıdır,
kendilerini ondan ayrı tutabilmelidir. Fakat bu zordur, çünkü çocuk
anne-babanın "canlarının bir parçası" dır.
Ana-babalar
ben-iletileri, etkin dinleme ve yöntem 3'ü kullanarak öğretmenleri etkileyebilirler.
Çocuğun okulu
hakkında ipuçlarını; oradaki insanlar arasındaki ilişkilerin niteliğini verir. Eğer
okulda yöntem 1 kullanılıyor, çocuklar yıkıcı sen-dilinin hedefi oluyorsa
merdivenlerin halı ile döşenmiş olması, bilgisayarlarla donatılmış olması bir
şey ifade etmez.
KAYNAK
Yazar : R. Thomas GORDON
Yayınevi : Sistem Yayıncılık
Baskı : İstanbul / 1993 / 238 syf.
Bilim Grubu : Eğitim
Türü : Tercüme

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder