İnsanlar his ve düşüncelerini anlatabilmek için
iletişime girmek zorundadırlar. Hepimiz hayatımızda arkadaşlarımızın,
çocuklarımızın, akrabalarımızın ve komşularımızın hoşlanmadığımız
davranışlarını onlara bildirmek zorunda kalmışızdır. Bunu yaparken de epey
zorlanmışızdır. Çünkü olumsuz bir tavrı karşı tarafa bildirmek risklidir. Karşı
tarafı incitebiliriz, onda nefret hissinin uyanmasına vesile olabiliriz veya
ters bir tepkiyle karşılaşabiliriz. İşte bu durumlarda iletişimin etkili olabilmesi
için bazı metotlar kullanırız. Bunlardan birisi de “ben mesaj”dır.
Ben mesajının geniş
çerçevede tanımını yapabilmek için “sen mesajı” ile birlikte ele almamız
gerekmektedir. Ben mesajı, karşı tarafın olumsuz bir davranışını ona
bildirirken nazarları kendi üzerimize çekip ben merkezli his ve
düşüncelerimizin aktarılmasıdır. Burada sen mesajının tersi kullanılır. Sen
mesajı ise, davranışta bulunanın davranışını kendi kusur ve noksanlıklarından
kaynaklandığını hissettirilmesidir.
Örnek:
Çocuklardan birisi sınıfa
geç kaldığı zaman öğretmen, çocuğun geç kalma davranışının sonucunun kendi
üzerindeki tesirini anlatır. Yani çocuğa “senin geç kalman ve dersi bölmen ile
benim dikkatim dağılıyor, konsantrasyonum bozuluyor. Dersi yeterli verimlilikte
anlatamıyorum, arkadaşlarında dersi eksik anlıyor” türünden bir mesaj ben
mesajıdır. Burada öğretmen davranışın sonucunun kendi üzerindeki tesirini
anlattı. Fakat şu şekilde de söyleyebilirdi; “senin sınıfa geç kalmanın asıl
sebebi, senin ihmalkarlığın, tebiyesizliğin ve tembelliğinden kaynaklanıyor.
Bir daha sınıfa geç kalma!”
Yukarıda iki tür mesaj
gördük. İlk mesajda davranışın sonucu anlatanı kendi his ve düşüncesi
çerçevesinde karşı tarafın şahsiyetine yönenilmeyerek anlatıldı. Burada çocuğa
karşı taraftaki insanların durumları amlatılarak çocuğun empati duygusuna vurgu
yapıldı. Çocuk kendisini öğretmen ve arkadaşlarının yerine koymaya başlar.
Çocuk, empati duygusunun kışkırtılmasıyla hatasını anlar, hatasını daha kolay
kabul eder ve davranışını düzeltebilir.
Fakat ikinci mesajda ise,
çocuğun direkt şahsına bir saldırı olduğu için çocuğun buradan yanlış yorumlara
gitmesi ihtimal dahilindedir. Öğretmenin çocuğun şahsiyetine söz söylemesi
çocuğun gururunu incitecektir. Öğretmen haklı da olsa çocuğun incinmiş ruh haleti
hatasını kabullenmesini zorlaştıracaktır. Bu durumda çocuk öğretmenine karşı
sert ve ön yargılı bir tutuma gider. Hatta belki de öğretmenin bu davranışından
hoşlanmadığını farkederek intikam almak için bu davranışını bilinçli olarak
tekrarlayacaktır. Öğretmenle çocuk arasında bir güven eksikliği olduğundan
derslere de gerekli dikkati göstermeyecektir.
Bütün bu olumsuzluklar
gözönüne alınarak sen mesajından ziyade ben mesajı kullanımaya dikkat
edilmelidir. Fakat her zaman da ben mesajının kullanılması doğru değildir. Bazı
çocuklar, ben mesajının verdiği mesajı anlamakta zorluk çekebilirler. Karşı
taraftaki insanı pasif olduğu için ben mesajı kullandığı hükmüne varabilirler.
İçlerimde bulundukları paradigma onların doğru algılamasını zorlaştırır. Bu durumda
çocuğa sen mesajının kullanılması daha doğrudur. Çocuğu bu şekilde sarsarak
paradigmasını kırmalı ve kendi hatası üzerinde düşünmeye yönlendirmeliyiz.
Yukardaki örneğe tekrar
dönelim. Çocuk geç kaldığında öğretmen çocuğa birkaç kere ben mesajı ile iletişimde
bulunur. Fakat bu çocukta ülfet ve vurdumduymazlık oluşturabilir. Öğretmenini
patif ve korkak olarak değerlendirebilir. Çocuğun içersinde yanlış bir gurur ve
izzet oluşturur. İşte bu durumda çocuğun kusur ve noksanlığı gösterilerek yani
“sen mesajını” kullanarak çocukta bir sarsıntı meydana getirmek (kangıren olmuş
bir parmağı kesmek nevinden) doğru bir hareket olabilir.
Ben mesajının çatısı nasıl kurulur?
Hoş olmayan hislerimizi karşı tarafa iletmemizin
asıl sebebi karşı tarafın davranışının sonucundan kaynaklanır. Yani davranışın
sonucunun bizi engellemesidir. Çocuk eğer izinli olarak geç kalsaydı buna
hazırlıklı olduğumuzdan bu davranışın sonucu bizi rahatsız etmeyecekti. Fakat
haberimizin olmadığı bir ortamda böyle bir davranışın sonucu hem biz hemde
sınıfı rahatsız etti. Çocuğa ben mesajında sonuç gösterilmelidir. Çatı buna
göre kurulur.
Ben mesajının üç kısmı
vardır :
a) bizi engelleyen davranışı
açıklamalıyız,
b) davranışın bizde uyandırdığı
hissi anlatmalıyız,
c) davranışın sonucunu
anlatmalıyız.
Yukardaki örneği bu formata
uyduracak olursak;
Davranışın açıklanması:
Geç kaldığın zamanlar...
Bizde uyandırdığı hisler:
Benim ve sınıfın dikkati
dağılıyor ve benim konsantrasyonum bozuluyor.
Davranışın sonucu:
Bu benim verimimi düşürüyor
ve sınıfın dersi anlamsını zorlaştırıyor.
Bazen bu çatı tamamen bu şekilde oluşturulmayabilir,
hisler anlatılmayabilir. Fakat sonuç her zaman gösterilmelidir.
Son olarak konumuzu başımdan
geçen manidar bir olayla noktalamak istiyorum. Endüstri Meslek Lisesi Elektrik
Bölümü üçüncü sınıftaykenbir firmaya staja giderdik. Çalıştığımız firmada
ikinci sınıf stajerler de bulunurdu. Bunlardan birisiyle (Umut) beraber
çalışırdık. O çıraklık yapardı, ben ise kalfa idim.
Birgün bir arızada
çalışırken ben Umut’tan pense istedim. O işi takip etmesi gerekirken arkadaşı
ile sohbet ediyordu. Birkaç kere seslendim. “geliyorum” demesine rağmen
gelmedi. Fakat elektrik arızası ile uğraştığım için hem tehlike içersindeydim
hem de işin çabuk bitirilmesi gerekiyordu. Nihayet geldiğinde O’na “ne kadar
ihmalkar, tembel, çocuk ruhlu olduğunu” söyledim. Umut çok kızmıştı ve bana
dönerek “abi bende seni abi olarak biliyordum, senin bu sözlerin beni çok
incitti” dedi. Umut’un bu sözleri karşısında çok pişman oldum. Biraz daha nazik
olmam gerektiğni, anladım. Daha sonra da karşılıklı özür dileyerek birbirimizin
gönlünü aldık.
Bu örnekte de görüldüğü gibi
ben haklı olmama rağmen “ben mesajını” kullanmam yerine sen mesajını
kullandım. Karşı tarafın kalbini kırarak haksız duruma düştüm. Fakat Umut buna
rağmen olgun davranarak ben mesajını kullandı. Benim insanlarla ilişkilerimde
daha ölçülü olmam gerektiğini vurgulayarak bana bir ders verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder