KAYGI
(ANXİETY) NEDİR?
Diğer heyecanların tanımında
olduğu gibi, kaygınında tanımını yapmak zordur. Kaygı aşağıdaki şu heyecanların
birini veya çoğunu içerebilir: Üzüntü, sıkıntı, korku, başarısızlık duygusu,
acizlik, sonucu bilememe ve yargılanma.
Bazı
psikologlar korku ile kaygı arasında üç önemli fark bulunduğunu söylerler:
(1) Kaynak: "Ben arıdan
korkarım!" örneğinde olduğu gibi, korkunun kaynağını biliriz, ancak
kaygının kaynağı belirsizdir; (2) şiddet: Korku kaygıdan daha şiddetlidir; (3)
süre: Korku daha kısa sürelidir, kaygı ise uzun süre devam eder.
Korku ve
kaygı arasındaki benzerliklere dayanarak psikologlar, korku sırasında ortaya
çıkan fizyolojik oluşumların, kaygı anında da gözlenebileceğini ortaya
sürmüşlerdir. İddia deneysel gözlemlerle desteklenmiştir. Bu nedenle,
psikologlar kalp atışı, kan basıncı, kanın kimyasal yapısı, Galvanik Deri
Tepkisi, nefes alış, nefes veriş oranı gibi değişik fizyolojik belirtileri
kaygı ölçmede kullanırlar.
KAYGININ NEDENLERİ
Hangi ortamın hangi tür kaygı yaratacağı bir
kültürden diğerine farklı olabilir. Ancak bütün toplumlar için geçerli bazı
genellemeler yapmak olanağı vardır. Bu genellemeler, kaygı duygusunun ortaya
çıkmasına yol açan ortamlardaki bazı ortak yönleri belirtir.
(1) Desteğin
çekilmesi: Fatih'in annesi,babası,kardeşi Hatice, evdeki odası, çalışma masası,
komşuları, arkadaşları, evdeki köpek,kedi onun yaşamının bir parçasıyken,
birden bire kendisini yabancı bir şehirde, yabancı bir evde, aile, arkadaş,
akraba ve tanıdıklarının hepsinden uzakta bulur. Yeni çevresinde şimdiye kadar
alışılagelmiş olduğu "destekler" yoktur. Alışılagelmiş çevrenin
ortadan kalktığı böyle durumlarda insanlar kaygı duyar.
(2) Olumsuz
bir sonucu beklemek: Pek hazırlanmadan sınava girme, tarafik cezasının
belirleneceği trafşk mahkemesinde duruşmayı bekleme gibi olumsuz sonuçların
ortaya çıkacağı durumlarda kaygı duyarız.
(3) İç
çelişli: İnandığımız ve önem verdiğimiz bir fikirle, yaptığımız davranış
arasında bir çelişki ortaya çıktığı zaman kaygı türünden bir gerginlik duyarız.
Bilişsel çelişki önemli bir güdü ve heyecan kaynağıdır.Çelişkiyi giderecek bir
çözüme yoluna ulaşıncaya kadar bir derece kaygı duyarız. Örneğin, nükleer
silahların insanlığı yok edecek güçte tehlikeli bir gelişme içinde olduğuna inanan
birey, bu silahların geliştirildiği bir laboratuvarda çalışmak zorunda kalırsa,
kendisini sürekli bir gerginlik ve kaygı içinde bulur.
(4)
Belirsizlik: Gelecekte ne olacağını bilememek insanlar için en belli başlı
kaygı nedenlerinde biridir. İlerde olumsuz türden olayların olacağını bilmek,
ne olacağını hiç bilmemeye yeğlenir.
KAYGI VE GERGİNLİK BELİRTİLERİ
Aşağıdaki tabloda kaygılı ve gergin insanda
gözlenebilen belirtilerin bir listesi verilmiştir. Bu belirtiler sizde ya da
yakınlarınızda varsa, bilinçli başa çıkma tekniklerinden birini veya birçoğunu
kullanmayı deneyebilirsiniz. Ancak dikkat etmeniz gereken konu bu belirtiler,
bedensel hastalıkların belirtileri de olabilir; bireyde uzun zamandır gözlenmiş
ve onun günlük yaşamını etkiler derceye gelmişlerse, bireyin bir doktora gidip
muayene olmasında yarar vardır.
Nefes darlığı
|
Mide ağrısı
|
Terleme
|
İshal ya da kabızlık
|
Nefes alıp vermede düzensizlik
|
Aşırı tepkide bulunma
|
Kesik kesik nefes alma
|
Titreme
|
Gerginlik
|
El ve ayak parmaklarının soğukluğu
|
Kalp çarpıntısı
|
Sürekli yorgunluk
|
Aniden sinirlenme
|
Sürekli baş ağrısı
|
Belağrısı
|
Boyun kaslarının gergin olması
|
KAYGI VE GERGİNLİKLE BAŞA ÇIKMA YOLLARI
Kaygı ve gerginlikle başa çıkma yollarını iki temel
grupta toplayabiliriz: Bilinçli olarak uyulanan teknikler ve farkında olmadan
uyguladığımız teknikler. Farkında olmadan uyguladığımız tekniklere savunma
mekanizmaları adı verilir. Savunma mekanizması kullanan birey, kaygı ve
gerginliği azaltmak için bir teknik kullandığının farkında değildir. Bilinçli
olarak kullandığımız teknikler öğrenme sonunda elde ettiğimiz davranışları
içerir.
BİLİNÇLİ BAŞAÇIKMA YOLLARINDAN OTOHİPNOZ TEKNİĞİ
Holland ve Tarlow (1980) bir insanın kendi kendini
hipnotizma edebileceğini ve böylece istenmeyen düşünce ve duyguları atı, daha
istenilen bir düşünüş ve duyuş biçimine girerek, kaygı ve gerginliği
atabileceğini ileri sürmüşlerdir. Teklif ettikleri teknik şu basamakları
içerir:
(1) Rahat
bir sandalyeye bedenin yukarı kısmını dik tutacak biçimde oturun. Sandalye boş
bir duvardan 1.5 veya 3 metre uzaklıkta olsun. Duvara gözünüzün hizasından 30
santim yüksekliğinde bir noktayı bir bant yapıştırarak ya da toplu iğneyle
işaretleyin.
(2) Gözünüzü
duvardaki noktaya dikin ve hiç acele etmeden sakin bir biçimde nefes alıp
vermeye başlayın. Her nefes alış verişte, ondan sıfıra doğru birer birer sayın.
(3) Bir
rakamına ulaştığınızda duvardaki noktaya bakmaya devam edin ve bu arada
elinizin ve kolunuzun ağırlaşmaya başladığını ve onları kıpırdatmanızın mümkün
olmadığını düşünmeye başlayın.
(4) Şimdi
göz kapaklarınızın gittikçe ağırlaştığını ve gözlerininzi açık tutmanın
gittikçe zorlaştığını düşünmeye başlayın. Göz kapaklarınız sanki onlarda
ağırlık asılıymış gibi aşağı doğru kapanıyor, gözünüzü açık tutmak olanaksız
hale geliyor. Şimdi gözlerinizi kapatın (belki bu anda göz kapaklarınız
kendiliğinden kapanır)
(5) 2.
adım'da olduğu gibi yine ondan aşağı doğru saymaya başlayın ve her sayışta
derin, muntazam ve sakin nefes alıp verin. Sadece nefesinizi düşünün ve başka
hiçbirşey düşünmeyin. Nefesinizi çaydanlıktan çıkan bir su buharı gibi düşünün
ve sanki görüyormuş gibi buharın burnunuzdan girişini, ciğerinize gidişini ve
sonra yine burnunuzdan çıkışını hayal edin.
(6) Nefes
alış veriş sayımını yaparak bir sayısına geldiğiniz zaman kendinizi bir banyo
küvetinde ılık su içine gömülmüş hissedin. Ilık suyun cildinizi nasıl sardığını
düşünün. Kendinizi tamamen gevşek bırakın, kendi kendinize "gevşe, bütün
vucudunu gevşek bırak" deyin. Vücudunuzu suyun içinde gömülmüş va
tamamıyla gevşemiş durumda bırakın bu durumu devam ettirebildiğiniz kadar
sürdürün. aklınıza düşünceler gelmeye başlayıp, günün sorunlarıyla ilgili
planlar yapmaya başladığınız andan itibaren gözünüzü yavaş yavaş açın ve bir
süre o durumda gözü açık kaldıktan sonra kalkıp, günlük faaliyetlerinize
başlayın.
BİLİNÇLİ BAŞA
ÇIKMA YOLLARINDAN DERECELİ GEVŞEME
TEKNİĞİ
Holland ve Tarlow (1980)'dan esinlenerek 24
basamaktan oluşan bir özetleme yapılmıştır. Daha fazla bilgi için Baltaşların
yayınından yararlanılabilir (Baltaş ve Baltaş,1986,Stresle Başaçıkma Yolları).
Kendinize
rahat bir ortam seçin. Sakin, hiç olmazsa 30 dakika sizi kimsenin rahatsız
etmeyeceği bir odada bir halı veya minder üzerine uzanın.
(1) Sağ
yumruğunuzu sıkın, bir süre tutun ve gevşetin. El kaslarınızın eliniz
sıkılıyken ve daha sonra gevşeyince, nasıl hissettiğine dikkat edin.
(2) Aynı
yumruğunuzu yavaş yavaş sıkın ve bir süre sonra yavaş yavaş gevşetin. Yine
dikkatinizi kaslarınızdan ayırmayın yumruk sıkılırken ve gevşerken nasıl bir
değişiklik olduğunu gözleyin.
(3) Şimdi
sol yumruğunuzu sıkın, bir süre tutun ve gevşetin.
(4) Sol
yumruğunuzu yavaş yavaş sıkın ve bir süre çyle tuttukdan sonra yavaş yavaş
gevşetin.
(5) Sanki
bir ağırlık kaldırıyormuş gibi her iki kolunuzuda bileklerden bükerek
pazularınızı gerin, kademeli olarak bu gerginliği iyice arttırın, ve sonra
tamamıyla gevşek bırakın.
(6)
5.basamağı yavaş yavaş tekrar edin.
(7) Kolunuzu
aşağı indirin, ellerinizin arkasını bacaklarınızın üzerine koyun ve kollarınızı
geriye doğru gittikçe artan bir kuvvette itin.Daha sonra tümden gevşetin ve
kolunuzun arka kısmında yer alan kaslarınızın farkına varın.
(8) Şimdi
kollarınızı bedeninizin yan taraflarına bırakın ve bütünüyle gevşetin ve
gerginliğin kolunuzdan akıp dışarı çıktığını hayal edin.
(9)
Kaslarınızı yukarı doğru kaldırarak alnınızı kırıştırın ve gerin. Bir üre öyle
gergin tuttuktan sonra gevşetin ve serbest bırakın.
(10)
Alnınızda, kaslarınızın arasında kalan kısmıiyice gerin ve bir süre gergin
tuttuktan sonra gevşetin, rahat bırakın.
(11)
Gözkapaklarınızı sıkı sıkıya kapatın; bir süre iyice sıkın. Daha sonra,
gözünüzü açmadan göz kapaklarınızı gevşetin. Gözkapaklarınızın ve gözünüzün
çevresindeki kasların gergin ve gevşek olamaları arasındaki derin farka dikkat
edin.
(12)
Dişlerinizi sıkarak çene ve şakak kaslarınızı iyice gerin. Bir süre sonra
gevşeterek çeneniz gevşek bir şekilde, ağzınız yarı açık kalacak bir biçimde
bırakın.
(13) Boyun
kaslarınızın farkına varmak için kafanızı arkaya doğru atın ve boynunuzun
arkasındaki kasları iyice gerin, daha sonra kaslarınız gergin durumdayken
başınızı önce sağa, sonra sola çevirin, daha sonra da öne doğru eğin. Bir süre
gergin tuttuktan sonra gevşetin.
(14)
Omuzlarınızı yukarı kaldırıp, omuzla boyun arasında kalan kasları gerin, bir
süre gergin tutun ve daha sonra bütünüyle gevşetin.
(15)
Omuzlarınızı daha sonra kollarınızı, ensenizi, boynunuzu, çenenizi,
gözkapaklarınızı ve alnınızı tamamıyla gevşetin. Yorgunluğun ve gerginliğin
yukarıdan aşağı doğru omuzlarınızdan kollarınıza, oaradan da parmak ucunuzdan
yere akıp döküldüğünü hayal edin. Gerginliğinizin gittikçe hafiflemekte
olduğuna dikkat edin.
(16) Derin
nefes alın ve göğsünüzde oluşan gerginliğe dikkat edin. Nefesinizi tutun ve
göğüs kaslarınızın gerginliğini gözleyin. Şimdi nefes vererek tümden gevşeyin.
(17) Şimdi
yavaş yavaş ve düzenli bir şekilde nefes alıp vermeye başlayın. Her nefes
verişte bedeninizin gevşediğini düşünün. Nefes alıp vermeye devam edin ve
bedeninizin diğer kısımlarındaki yorgunluğun nefes alıp verirken gittikçe
kaybolup gittiğini gözleyin.
(18) Şimdi
karın kaslarınızı kasın ve bir süre gergin tutun. Daha sonra gevşetin ve karın
kaslarınızın gergin ve gevşek oldukları zaman aralarındaki büyük farka dikkat
edin.
(19)
Omuriliğinizin iki yanındaki kasları gerin, bedenin diğer yerleri gevşekken bu
kasların gergin olmasına dikkat edin. Bu kasları biraz gergin tuttuktan sonra
gevşetin ve aradaki farka dikkat edin.
(20) Nefes
alıp vermeye devam edin ve bedeninizin üst ya da alt kısmında, gergin hangi kas
varsa gevşetin. Bedeninizde hiçbir gergin kas kalmayıncaya kadar gevşemeye
devam edin.
(21) Şimdi
kalça ve bacaklarınızın kaslarını iyice gerin ve bir süre sonra gevşetin. Bu
kaslarınızın gergin veya gevşek olmaları arasındaki büyük farka dikkat edin.
(22)
Topuklarınızı kaldırmadan ayak uçlarınızı yukarı kaldırarak baldır
kaslarınızdaki gerginliği arttırın. Kaslarınız gerginken ayak parmaklarınızı
oynatarak kas gerginliğinizin iyice farkına varın. Daha sonra ayak ucunuzu
normal duruma getirip kaslarınızı tamamıyla gevşeterek aradaki farkı gözleyin.
(23)
Topuklarınızı kaldırmadan ayak uçlarınızı geriye doğru iterek diz altındaki
baldır kemiklerinin ön kısmındaki kasları gerginleştirin. Bu kasları bir süre
gergin tuttuktan sonra gevşetin ve aradaki farkı gözleyin.
(24) Şimdi
bütün bedeni gözdden geçirin ve başınızdan başlayıp, ayak ucuna kadar
kaslarınızın tümünü gevşetin. Baş, alın, gözkapakları, çene, boyun ve ense,
omuzlar, kollar, göğüs, karın, kalça, bacak, baldır ve ayak kasları tümden
gevşek bir şekilde yatın. Düzgün nefes alıp vermeye devam edin. Kaslarınızdaki
gerginliğin kollarınızdan ve bacağınızdan akıp gittiğini gözleyin. Bu şekilde
5-10 dakika rahatça yatın.
Burada
önemli nokta, kaslarınızın gergin ve gevşek olduğunda ne kadar farklı
olduklarını hatırlamanızdır. Bu egzersizi birçok ere yaptıktan sonra, zihin
yoluyla verdiğiniz emirlere kaslarınız hemen uymaya başlar. İlerde herhangi bir
gün göğüs kaslarınızın gergin olduğunu ve nefes alış veriş düzeninizin bozulduğunu
gözlediğiniz zaman, bu kasları önce gerip daha sonra tamamıyla gevşeterek kas
gerginliğini önlemeniz mümkün olur.
Yukarıda
verilen türden bir gevşeme ve rahatlama tekniği, işten geldikten sonra her gün
15-20 dakika uygulanırsa, kaygı ve gerginlik büyük ölçüde azalır. Zaman
geçtikçe bedeniniz bu tekniğe alışarak, daha derin düzeylerde dinlenme olanağı
yaratır. Günlük hayatın gerginliği kaygı ve gerginlikten kurtulmak isteyenler
bu teknikten ya da Baltaş ve Baltaş'ın (1986) önerdiği buna benzer teknikten yararlanabilir.
BİLİNÇLİ BAŞA ÇIKMA YOLLARINDAN
KAYNAĞI BULMA TEKNİĞİ
Kaygıya yol açan nedenleri bulup çıkarıp anlayarak
da kaygının şiddetini azaltmak olanağı vardır. Kaygıya yol açan nedenler ya
bireyin içinde bulunduğu ortamda ya da bireyin benlik kavramıyla ilgili olarak
onun yetersizlik duygusunda yatar. Bıkıp usanmadan yapacağımız bir iç-gözlem
sonucu bizi kaygılandıran olay ya da durumları anlama olanağımız vardır. Aşağıdaki yöntem bu amaçla verilmiştir ya
aynen ya da size uygun ufak bazı değişiklikler yaparak, uygulayabilirsiniz.
(1) Kaygınızın farkına varın ve kaygılı olduğunuzu
kabul edin. en önemli adımlardan biri budur. Kaygılı olduğunuzun farkına
varamazsanız kendi kendinize yardımcı olamazsınız. Siz kaygılıyken bedeniniz ve
ona bağlı olarak davranışlarınız az ya da çok değişir. Örneğin daha yüzeysel
solunum, daha sık kalp çarpması, dikkatinizi belli bir konuya toplayamama,
hemencecik alınma veya en ufak birşeye öfkelenme gibi belirtiler, kaygı sonucu
ortaya çıkar. Bedeniniz ve bu davranışlarınızın farkındaysanız bu
değişiklikleri hemen gözleyebilirsiniz. Kaygılı olduğunuzu kabul etmezensiz
,bundan sonraki adımları uygulama fırsatı bulamazsınız.
(2) İçinde
bulunduğunuz durumdan bir süre uzaklaşın ve durumunuzu gözden geçirin. Örneğin,
evdesiniz ve ev ortamında iken kaygılı duruma girdiğinizi farkettiniz ve bu
kaygının altında yatan nedenleri bulmaya karar verdiniz. kararınızı uygulamaya
koyabilmek için ev ortamından bir süre uzaklaşın ve ev durumunuzu gözden
geçirin.
Bir süre
uzaklaşmak değişik biçimlerde yapılabilir. Bir yürüyüşe çıkabilirsiniz, iki-üç
saaatlik bir vapur veya otobüs yolculuğu yapabilirsiniz veya bir parka gidip
kuşlara yem atarak zamanınızı geçirebilirsiniz. Ne yaptığınız önemli değil,
önemli olan bir süre ev ortamından uzaklaşmanızdır.
(3)
Kendinizi en rahat hissedeceğiniz ortamı hayal edin.
(4) Kaygının
temelinde yatan nedenlerin sizin benlik kavramınızı nasıl etkilediğini anlayın.
(5)
Kaygınızın ortadan kalkması için uygulayacağınız kısa süreli ve uzun süreli
çözüm yollarını saptayın.
(6) Kısa
süreli çözüm yollarını hemen uygulamaya koy ve uzun süreli çözümler için
gerekli adımları atmaya hazırlan.Kısa süreli çözümlerde hatırlayacağınız en
önemli nokta şu olmalıdır: İlk adım, en zor adımdır. İlk adımı attıktan sonra,
yavaş yavaş diğer adımlar onu izler.
(7) Kaygı
için harcadığınız enerji ve zamanın size hiçbir yararı olmadığını unutmayın.
Kaygının temelinde yatan nedenleri, kaygılanmaya devam ederek hiçbir şekilde
çözemezsiniz. Aksine çözümü zorlaştırırsınız. Kaygıya harcadığınız enerji ve
kaygılanmanın ortaya çıkardığı nörofizyolojik koşullar, sizin dikkatinizi ve
düşünme kapasitenizi olumsuz yönde etkiler.
(8)
Kaygınızı abartmaktan sakının. Olumsuz duyguları abartarak olduğundan daha kötü
göstermek çoğumuzun alışkanlığıdır. Böyle bir eğilim kısır döngü yaratır: Kaygı
abartılınca daha çok kaygıya, daha fazla kaygı daha çok abartmaya, abartma
kaygının yeniden artmasına yol açar. Bu kısır döngüye girmekten sakının.
KAYNAKÇA
Cüceloğlu, Doğan-İnsan Ve Davranışı-Remzi Kitabevi-
6.Basım, Mayıs 1996- (sayfa 276-278 , 292-300)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder