ETKİLİ
ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ
ETKİLİ ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ VE ÖĞRENCİLERE KAZANDIRMA YOLLARI
Öğrenme;
davranışlarımızda, tutumlarımızda ve zihnimizde meydana gelen sürekli
değişikliklerdir. İnsanın öğrenme düzeyi ve öğrenme hızı farklı sebeplerden
dolayı etkilenmektedir. Öğrenmemizi etkileyen belli başlı faktörler, zeka
seviyesi, ilgiler ve meraklar, öğrencinin başarı arzusu, sınıfların
kalabalıklığı, öğrenilen konunun zor olup olmaması ve konunun sunuluş biçimi,
öğretmenin kalitesi, öğretmenin öğretim yöntemi ve nihayet ders çalışma
yöntemleridir.
Bir dersi en iyi
şekilde öğrenmek için o dersi düzenli aralıklarla çalışmanın mı, yoksa sınavdan
önce topluca çalışmanın mı öğrenmeyi kolaylaştırdığı sorusu sorulabilir.
Düzenli olarak yapılan çalışmada edinilen bilgilerin daha akılda kalıcı olduğu,
topluca çalışılarak elde edinilen bilgilerin ise akılda tutulmadığı
söylenebilir.
Ders çalışırken neyi
nereye kadar öğrendiğimizden haberdar edilmemiz öğrenmeyi
kolaylaştırmaktadır.Bu nedenle ders kitaplarında her bölüm sonundaki soruların
cevaplandırılması, o konu hakkındaki bilgi seviyemizi öğrenmemize yardımcı
olacaktır. Önceki konuların öğrenilmesi, sonraki konuların öğrenilmesini
basitleştirmektedir.
Beş duyu organımızın
katıldığı öğrenme durumları, öğrenmenin en etkin olduğu durumlardır. Bu nedenle
“yaparak ve yaşayarak” edinilen öğrenme tecrübeleri, en kalıcı bilgileri
sağlar. Okuduğumuz konuların kendi kelime ve cümlelerimizle ve sesli olarak
tekrarlanması öğrenmemizi kolaylaştırır.
Çalışma sırasında
konuların özetinin çıkarılması, hatırda tutmayı kolaylaştırmakta ve konunun
bütününü görmemizi sağlamaktadır.
Öğrenci, öğrenme
sırasında kullandığı yöntemlerle öğrenmeyi basitleştirebilir veya
zorlaştırabilir. Ders çalışma yöntemi veya alışkanlığı okul başarısını
etkileyen belirleyici özelliktir. Aynı şartlarda olduğu halde, etkin ders
çalışma alışkanlıklarına sahip bir kısım gençler diğerlerine göre daha başarılı
olmaktadırlar. Faydalı ve verimli ders çalışma alışkanlıkları her öğrenci
tarafından öğrenilebilir ve okuldaki başarı arttırılabilir.
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA ALIŞKANLIĞI KAZANMAK İÇİN GEREKEN YOLLAR
1. Derse başlamadan önce ve ders çalışma
sırasında gösterdiğiniz davranışları ve alışkanlıklarımızı gözden geçirmek,
kendimizi tanımak.
2. Çalışacağımız süreyi önceden iyi bir
şekilde planlamak; bunu yaparken çalışılması gereken konuları belirlemek ve
bunları sosyal dersler (tarih, coğrafya, edebiyat gibi), fen dersleri
(matematik, fizik, kimya gibi) ve uygulamalı dersler (müzik, resim gibi)
gruplara ayırmak.
3. Çalışacağınız dersleri planlarken, okuma
yolu ile öğrenilecek tarih, edebiyat, sosyoloji gibi derslere çalışmanın
başında yer vermek uygundur. Çalışmanın başında zihin yorulmadan sosyal
konuların okunması faydalıdır.
4. Her okuma dersinden sonra bir fen dersinin
çalışması, öğrenmede kolaylık sağlar. Benzer konuların ard arda çalışılması
zihni yorar.
5. Her gün ders çalışmak için belirli bir
zaman ayırmalı ve zor öğrenilen derslere daha çok zaman verilmelidir. Çalışma
zamanı yavaş yavaş arttırılmalıdır.
6. Ödevlerin çalışmanın en sonunda yapılması,
öğrencilerin tekrar edilmesini sağlayacağından, yararlıdır.
7. Sürekli ders çalışmak, her zaman iyi
öğrenmeye yol açmaz. Çalışmanın yanında, dinlendirici boş zaman uğraşlarına ve
spora da yer vermek, bireyi uyumlu ve daha başarılı yapar. Bu nedenle ders
çalışma programlarının aralarına boş zaman etkinliklerini de koymak faydalıdır.
8. Verimli ders çalışmada en yararlı
sürelerin birer saatlik süreler olduğu söylenebilir. Örneğin, 40-50 dakikalık
çalışmadan sonra 10 dakikalık tekrar yapmak çalışmanın bitiminde ise 10-15
dakika dinlenme zamanı ayırmak faydalıdır. Çalışma ortamının uygun şekilde
düzenlenmesi gerekir.
9. Çalışma yerinin ışığı, ısısı, gürültülü
veya az gürültülü olması, çalışırken dikkatimizi ve derse olan ilgimizi
etkilememektedir. Ders çalışırken müzik dinlemek öğrenmeyi güçleştirmektedir.
10. Oturma yerinin çok rahat olması, çalışırken
kaykılarak oturmak veya yatarak çalışma, dikkatimizi azaltıp, başka yönlere
çevirir.
11. Ders çalışmak için belirli bir yer ayırmalı
ve burası sadece çalışma için kullanılmalıdır. Ders çalışmak için devamlı bir
yeriniz yoksa, çalışılan yerin başka çağırışımlar yapacak şekilde olmasını
önlemek gerekir. Yemek masasında veya yattığınız odada çalışırsanız, yemek
yemeyi veya uyumayı çağrıştıracak ipuçlarını ortadan kaldırmanız gerekir.
12. Çalışmaya başlamadan önce gerekli araç ve
gereçleri hazırlayın. Ders başından gerekli araçları almak için kalktığınızda,
aynı noktadan çalışmaya başlayamazsınız.
13. Dersiniz bitmeden önce çalışma isteğiniz
azalmış ise, çalışmanıza son vermeyin. Bazı kurallar geliştirin ve buna uyun:
“Beş sayfa daha okuyup, kalkacağım” gibi. Ondan sonra, bir süre çalışma
yerinden ayrılın.
14. Çalışma sırasında kendinize küçük ödüller
koyun. İlgi ve dikkatiniz azalmış ise, okuduğunuz konuyu bitirince,
hoşlandığınız bir işi yaparak kendinizi ödüllendireceğinize dair söz verin.
Örnek:”çalıştığım bölümü bitirince, bir meyve yiyeceğim” veya “şu üç sayfayı
bitirmeden çay içmeyeceğim”, gibi.
15. Okuduklarımızı kendi kelime ve
cümlelerimizle ifade etmemiz öğrenmeye aktif olarak katılmayı ve daha etkin
öğrenmeyi sağlar.
16. Çalıştığınız dersle ilgili, sınavda
çıkabilecek soruları tahmin etmeye çalışın. Sorular:
a. Tanımlama isteyen sorular
b. Konu veya kavramların ayrı veya benzer
taraflarını yazma isteyen sorular
c. Öğrenilen bilgilerin yeni durumlara
uygulanmasını isteyen sorular gibi ayrılabilir.
17. Öğrendiklerinizin aynı gün tekrarı yararlı
olduğu gibi, aralıklı tekrar da önemlidir. Çünkü, kullanılmayan bilgiler unutulur.
18. Sınavlardaki başarısızlık çalışmayı zevksiz
bir şekil haline getirebilir. Bu durumda çalışma davranışlarımız üzerinde
kontrolümüzü kaybetmeden planlı çalışmaya devam etmeliyiz. Çalışmak, başarıya
ulaşmanın birinci yoludur.
VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YOLLARI
Öğrenme istek ve
arzusunu taşımayan, ve öğrenmenin gerekliliğine inanmayan hiçbir öğrenciye
hiçbir ders aracı, hiçbir öğretmen yardımcı olamaz. Arzu ve istek olmadığı
zaman ilgi ve dikkat kolayca dağılır. Bu da başarıyı etkileyen en önemli engeldir.
Ancak, bazı
öğrenciler yeterince istekli olmalarına, gayret göstermelerine karşın
beklenilen başarıyı gösterememektedirler. Bu durum, çok büyük bir ölçüde
çalışma yöntemini bilememekten kaynaklanmaktadır. Verimli ders çalışma
yollarını öğrenen ortalama bir öğrenci, zamanını ve enerjisini en verimli bir
şekilde kullanarak başarılı olabilecektir.
Her şeyden önce
çalışma saatlerinizi bir programa bağlamalısınız. Bu, zamanı en ekonomik
biçimde kullanmanızı sağlayacaktır. Bu program, ne zaman çalışacağınızı, ne
zaman dinleneceğinizi, ne zaman kitap okuyacağınızı, ne zaman eğleneceğinizi
size söyleyecektir.
Böyle bir programınız
yoksa eğlenmeye, gezmeye ve dinlenmeye - istemeseniz bile - çok zaman
ayırdığınızı göreceksiniz. Bu nedenle kendinize en uygun programı büyüklerimize
de danışarak hazırlamanız gerekir.
Program hazırlarken
bir oturumluk çalışma süresinin uzunluğu, öğrencinin yaşı, kapasitesi, dersin
türü göz önüne alınarak ayarlanmalıdır. Bu süre öğrencinin en uzun dikkatli
algı süresi ölçülerek belirlenmelidir. Bu süreden sonra çok kısa bir mola
verilmelidir.
Mola uzun, çalışma
süresi kısa olursa öğrenilen konuların unutulması ve sonraki öğrenileceklerle
ilişkilendirilmesi sorunu yaşanır. Özellikle de bütünlük gösteren konuların
çalışılmasında buna çok dikkat edilmelidir. Ancak mola verilmeden yoğun
çalışmanın da sağlıklı bir çalışma olmadığı bilinmelidir.
Verimli ders
çalışabilmek için size ait bir çalışma ortamınız olmalıdır . Bu çalışma
ortamının aydınlanma, ısınma gibi fiziki koşullarının iyi düzenlenmiş olması;
kaynak kitap, sözlük, cetvel gibi eğitim araçlarının her an elinizin altında
bulunması gerekir.
Bunlardan birini
aramaya kalkmak derse olan ilginizi dağıtabilir. Bunun dışında çalışma
ortamında olmaması gerekenler de vardır; resim, poster, biblo, gazete, oyuncak
gibi nesneler sizi çalışma ortamından alıp başka yerlere götürebilir.
Özellikle bağıntılı,
ön koşullu dersleri çalışılırken bilinmesi gereken temel konular öğrenilemeden
yapılan çalışmaların verimli sonuç vermeyeceği unutulmamalıdır. Bu temelsiz
bina kurmaya kalkmak demektir.
En önemli ancak göz
ardı edilen etkenlerden biri de hızlı ve doğru okuma alışkanlığı edinmektir. Bu
alışkanlığın tekniğini öğreten kitaplar, kurumlar bulunmaktadır. Ayrıca size
kalan zamanlarda çeşitli türden kitaplar okumak hem bu yönünüzü hem de algılama
ve yorumlama gücünüzü geliştirecektir.
Öğrenmede tekrarın
önemi büyüktür. Tam olarak anlaşılmamış, netleşmemiş konular tekrar
çalışılmalı, çalışılırken hatırlatıcı kısa notlar alınmalıdır.
Anlayarak, kavrayarak
öğrenme ezbere dayalı öğrenmeden hem daha kolay hem daha kalıcıdır. Üstelik bu
şekilde öğrendiklerinizi kolaylıkla yaşantınıza da aktarabilirsiniz. Anlayarak
kavrayarak öğrenmek, ne öğrendiğini, niçin öğrendiğini sorgulayarak öğrenmek
demektir.
En verimli ders masa
başında çalışılır. Kaykılarak, yatarak ders çalışmak en kısa sürede sizi
gevşetecek, ders çalışma isteğinizi yok edecektir.
Sevgili öğrenciler
unutmayınız ki anneniz, babanız ya da öğretmeniniz için ders çalışmıyorsunuz.
Çalışmanın yararını ya da çalışmamanın zararını kendiniz göreceksiniz. Gelecek
sizin geleceğiniz. Yarınların bugünlerden kurulduğunu sakın unutmayınız. 21.
Yüzyılın her yönüyle seçkin bir bireyi olmak ya da olmamak... Seçim sizin
NASIL ÇALIŞMALI
“Başarıya
giden yol çok çalışmaktan geçmez.”
Geçmişte başarılı olmak için öne sürülen
reçete “ çalışmak, çalışmak ve yine çalışmak” veya “çok çalışmak” şeklindeydi.
Oysa günümüzde “çok çalışmak” yerini
“etkili çalışma” ya bırakmıştır. “Etkili
çalışmak” zamanı belirlenmiş amaçlar ve saptanmış öncelikler doğrultusunda
programlı olarak kullanmaktır.
Etkili
çalışma programı içerisinde eğlenmeye, dinlenmeye, aileye, sevdiklerine
zaman ayırmaya ve hobilere daima zaman vardır.
Öğrencilerin başarılı
olabilmesi için;
- Çok çalışmak değil
etkili çalışılması
- Amacın açık ve net
bir tanımının yapılmış olması
- Kişinin buna
inanması
- Ve bu amaca uygun
yıllık, aylık ve haftalık programların düzenlenmesi şarttır.
Amacına
zaman ayırmayan kişi “amaç sahibi” değil “hayal sahibi”dir.
Amaçlar
davranışları başlatır, sonuçlar bu davranışları
sürdürür.
Amacını açık seçik
belirlememiş kişi dümensiz gemiye
benzer. Gemi sürekli yol alır, içindekiler bir şey yaptıklarını sanırlar, ancak geminin akıbeti
şansa ve kadere kalmıştır. Bu gemi kayalara çarparak parçalanacağı gibi, hiç
ilgisiz bir limana da gidebilir.
Kişi
amacını belirlemeli, belirlediği amacına ulaşacağına inanarak çalışmalıdır. Her
insan belirlediği amacına
ulaşamayabilir. Amaçlarına ulaşanlar mutlaka inanmış kişilerdir.
Başarılı Kişiler;
- Güçlerinin,
niteliklerinin ve yeteneklerinin sınırını bilen, sahip
olduğu olanaklardan haberdar olan,
- Zamanlarını
amaçları için planlı ve düzenli olarak kullanan, önemli ile önemsizi birbirinden ayıran,
- Koşullardan şikayet
etmek, pişmanlık duymak ve hayıflanmak
yerine önündeki problemi nasıl çözeceğine bakan,
- Dünyayı ve
komşuları değiştirmek yerine kendini
değiştirme gayreti içinde olan,
- Sebepleri kendi
dışında değil, kendi içinde arayan,
- Sonucunu değiştiremeyeceği
durumları kabul edip, problemlerini çözmek
için yeni alternatifler yönelen,
- Sabırlı, kendine
güvenen, gerçekçi, yaşama umutla bağlı olan kişilerdir.
BAŞARILI OLMAK İÇİN
I .AMAÇLARIN VE ÖNCELİKLERİN BELİRLENMESİ GEREKİR
Zaman ve hayat aynı anda kullanılır.
Geçen zaman kullanılmaz ve telafi
edilmez. Zamanı boşa geçirmek, hayatı boşa geçirmek demektir.
Planlama geleceği bu güne getirmek demektir.
- Amaçlarınızı net bir şekilde belirleyip
tanımlayın
- Önem sırasına koyun
- Birinci derecede önemli birden fazla amacı
bir arada gerçekleştire bilmek mümkün değildir. Bir seçim yapıp
gücünüzü sizin için en önemli olan ve kendinizi
en güçlü hissettiğiniz amaca yönlendirin
- En önemli grupta yer alan amaçlarınızı gerçekleştirebilmek için her
gün belirli bir süre ayırın.
Harcadığınızın gayretin değil, elde
ettiğiniz sonuçların üzerinde durun
- Amaçlar motivasyon için temel oluşturur,
davranışı yönlendirir
-Çalışmak istedikleri halde çalışamadıklarını söyleyen
öğrencilerin büyük çoğunluğu,
çalışmak
için
kendilerine ait gerçekte benimsedikleri bir sebepleri olmayanlardır. Öğrencinin çalışmak
için kendisine ait bir sebebi yoksva verimli çalışması
mümkün değildir.
II . PLANLI ÇALIŞMAK GEREKİR
Planlı çalışma baştan sona amaçlı bir iştir. Planlı çalışacak bir
öğrencinin planlı olmanın önemini ve gereğini
kavramış olması gerekir.
Plan öğrenciye:
- Bir işin hazırlanmasında kendine yeterli
zamanı yaratmasını sağlar
- Daha etkin olmasına yardımcı olur
- Kendisine güvenini yükseltir
- Sorunlarını çözmesini kolaylaştırır
- Doğru karar vermesini sağlar ve sık sık
karar değiştirmekten kurtarır
Her öğrenci çalışma planı yapmayı
bilmelidir.
- Planlar günlük, haftalık ve aylık olarak
düzenlenmelidir
En iyi öğrenilen saatler zor öğrenilen
dersler için ayrılmalıdır.
- Çalışmak için
ayrılacak saatler saptanırken çalışılacak dersin sınıfta verildiği gün ve saate
yakın olmasına dikkat edilmelidir. Bu durum
unutmayı azaltır, öğrenilenleri pekiştirir
- Her öğrencinin; en
iyi anlayabileceği saatler farklı olmakla birlikte herkes için
etkili öğrenme zamanı
uykudan önceki ve sabahın erken
saatleridir
- Çalışma planı,
ani olarak ortaya çıkabilecek
durumlarda çalışmanın değişik saatlere kaydırılmasına olanak verecek esneklikte
olmalıdır
- Çalışma sürelerinin
uzunluğu derslerin özelliklerine göre düzenlenmelidir
- Çalışma saatleri
olabildiğince her zaman günün aynı saatleri arasında olmalıdır
- Yemeklerden hemen
sonra çalışılmamalıdır
- Hangi saatte neyin
çalışılacağı kesin olarak önceden bilinmelidir
- Çalışma
aralarındaki dinlenmeler ne çok uzun ne de çok kısa olmalıdır
-Sınıflar, iyi
havalandırılmalı ve sessiz olmalıdır.
- Çalışma masası ve
yüksekliği kişinin boyuna göre ayarlanmalıdır.
- Ders çalışma
ortamındaki poster, afiş ve resimler dikkatin dağılmasına, öğrencinin hayal
dünyasına dalmasına neden olur.
- Çalışma masası
çalışma faaliyetler için kullanılmamalıdır.
- Çalışma ortamı ve
masası sadece çalışma için kullanılmalıdır. Böylece ortam ve masa çalışma için
uyarıcı niteliği taşır ve çalışmayı başlatır.
- Çalışmaya
başlamadan önce çalışma sırasında gerekli olacak bütün malzemenin el altında
bulunması, dikkatte kopmalara yol açacak nedenleri önlemek açısından
yararlıdır.
II . ÇALIŞMAYI SÜRDÜRMEK DİKKATİ YOĞUNLAŞTIRMAK
Dikkat bir şeyi öğrenmek amacıyla
gösterilen zihinsel çabaya denir. Öğrencinin dikkatini konu üzerinde toplamadan
çalışmada direnmesi boşuna zaman yitirmekten
başka bir şey değildir. Çünkü
dikkat olmadan öğrenmede olmaz. Bu tür çalışma anlayışı verimli olmadığı
gibi öğrencide ders çalışmaya karşı
isteksizlik, ilgisizlik, hoşnutsuzluk ve
bıkkınlık duygusuna neden olur.
Ders üzerine dikkati toplayamamanın iki nedeni vardır. Birincisi bu konuda bir alışkanlığa
sahip olmasıyla ilgilidir. İkinci neden
ise, konu üzerinde çalışırken, konu dışındaki bir sorunun zihni rahatsız
etmesidir.
Dikkat doğuştan değil alıştırmalarla
kazanılan ve geliştirilebilen bir alışkanlıktır.
Çalışmada Dikkati Dağıtan Bazı Nedenler
- Önemsiz sorunların zihni oyalaması.
- Duygusal sorunların olması. Duygusal
sorunlar insan zihnini bir kısır döngüye sokar.
- Çalışırken gereksiz ayrıntılara dalınması.
- Çevrede olumsuz uyarıcıların olması.
- Öğrencide yetersizlik duygularının
bulunması.
- Öğrenilecek bilgilerin sistemsiz, zor ve
karmaşık olması.
- Düzensiz ve amaçsız çalışılması.
DİKKATİ TOPLAMA
YOLLARI
Amaçsız çalışma olmaz. Amaçsız yapılan
çalışmada dikkat yoktur. Amaç yapılan işin neden yapıldığını belirler. Yaptığı
işin amacını bilmek, öğrencinin bu işi
benimseyip ona sahip çıkmasına ve işin kendisini güdülemesine yardımcı olur.
- Çalışma için karar verme
Konu üzerinde dikkatin toplanabilmesi için,
gerekli kararların verilmiş olması gerekir. Hangi ders daha önce
çalışılacaktır? Çalışılacak ders için hangi yöntemler kullanılacak? Kullanılacak
araç ve gereçler nelerdir? gibi sorulara cevap bulmadan çalışmaya
başlamamak gerekir. Bu soruların cevapları çalışma sırasında aranmaya başlanırsa bu da kararsızlığa ve dikkatin
dağılmasına neden olur.
- Konuya merak duyma
Bir şey
ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Merak konuya karşı ilgi
uyandırır ve dikkatin konu üzerinde yoğunlaşmasını sağlar. Yapılan çalışma
sevilmeli, hiç değilse sevilecek yönleri
aranıp bulunmalıdır.
- Fiziksel çevrenin düzenlenmesi
Öğrenme
için en uygun fiziksel koşulların yaratılması dikkatin toplanabilmesi için bir
gerekliliktir. Çalışma için uygun masa, sandalye, oda ısısı, ışık durumu,
sessizlik gibi etkenler sağlanmalı divan, koltuk, yatak,
yumuşak sandalye gibi araçların bulunduğu çalışma ortamlarından uzak
durulmalıdır.
- Planlı ve sistemli çalışmayı bilme
Planlı çalışma, dikkatin konuya
toplanmasına yardımcı olan bir
alışkanlıktır. Planlı çalışmada öğrenci
kendini konuya daha çok verir,
dikkatinin dağılmasını önleyerek çalışmada etkililik süresini arttırır.
- Çalışmada çeşitlilik sağlama
Çalışma
sırasında okuma, yazma, anlatma, uygulama, test çözme, test sorusu hazırlama vb. değişik
etkinliklere yer verilmelidir.
- Çalışmada hedef saptama
Kimi durumlarda öğrenilecek konular
oldukça fazla, son derece karmaşık ve dağınık olabilir. Gerçekte konu ne olursa
olsun çalışmaya geçmeden önce öğrenci kendisine erişebilir bir hedef seçmeli ve
bunu gerçekleştirmeden bunu çalışmayı
bırakmamalıdır. Kişinin hedefleri gerçekçi olmalıdır. Öğrenci gücünün
yetemeyeceği hedeflere ulaşmayı arzuladığı oranda bu hedefleri
gerçekleştirmesi de o kadar
zorlaşır. Sık sık amaçladığı
hedeflere ulaşamayan öğrenci
kendisine güvenini yitirerek, derslere karşı genel bir isteksizlik duyar,
başarısızlık duygusuna kapılır.
- Kendine güvenme
Öğrencinin kendine güvenmesinin önemi hiç bir koşulda yadsınamaz. Güven
eksikliği olan bir öğrencinin, kendine güven duymasının en etkili yolu o işi
başaracağına kendisini inandırmasıdır. Kendine güven duygusu aynı zamanda güçlü
bir irade ve kararlılığı gerekli kılar. Kararlılık engeller
karşısında gerilemeyi değil aksine bu
engellerle mücadele gücünü yaratır. Kararlılık, plan dışı saatte canınız çalışmak istemezse de kendinizi çalışmaya
zorlamaktır. Kolaydan zora doğru bir çalışma yolu izlemek, okumak yerine
yazarak çalışmak dikkatin toplanmasına yardımcı olur.
- Çalışma öncesi yeterince dinlenmiş olma
Çalışmaya geçmeden önce vücut ve zihin
yeterince dinlenmiş olmalıdır. Aşırı
duyarlılık, karamsarlık,
isteksizlik, bedensel yorgunluk, uykusuzluk gibi nedenlerle beliren bitkinliğe düşmemek için
her zaman aynı biçimde olan çalışma yöntem ve tekniklerinden kaçınmak, ders dışı uğraşlarla yeterince
ilgilenmek ve gerçek anlamda olabildiğince dinlenmek zorunludur.
III. DİNLENMEK VE NOT TUTMANIN ÖNEMİ
Not almanın iki önemli yararı vardır:
- Not alma aktif katılımı sağlar. Böylece
uyanık kalma, dikkati öğrenilen malzeme üzerinde yoğunlaştırmak mümkün olur.
- Not alma ve alınan notları yeniden
düzenleme öğrenmenin düşmanı olan
unutmayı azaltır.
İyi bir dinleyici olmanın temel
kuralı iyi not tutmak, iyi not tutmanın yolu da iyi bir dinleyici
olmaktır. İyi bir dinleyici olmak
için ön şartlar; ön sıralarda oturmak, bir önceki dersin notlarını gözden
geçirmek ve derslere düzenli olarak devam etmektir.
- Dersi derste öğrenmek, boş zaman
etkinliklerine zaman ve olanak sağlar.
- İyi not tutmanın ön şartları, iyi not
almak, uygun malzemeyle sınıfa gelmek ve
kısaltmalar kullanmaktır.
- Notların yeniden yazılması zaman kaybı değildir. Bu işlem
bilginin hafızada pekişmesi
açısından yararlıdır ve unutmayı engeller.
- Okumanın % 20'si, okuduktan sonra
dinlenmenin % 40'ı, okuyup dinlen dikten sonra yazmanın % 60'ı hatırda kalır.
- Dinlenilenlerden not alırken dinleme
etkin olmalı, anlaşılamayan her nokta öğretmene sorulmalı ve ancak konu öğrenildikten sonra akılda
kalanlar not olarak yazılmalıdır.
“ Duymak “ ile “ Dinlemek “ farklı şeylerdir. Dinlemek,
duyulanı anlamak ve korumaktır.
- Dersi dinleyerek öğrenen öğrenci öğrendiklerini evde daha az
bir çalışma ile pekiştirebilir. Derste dinlemeden evde öğrenmeye çalışmak boşa zaman harcamaktır.
- Etkin dinleme, aynı tür bilgilerin
muhakemesini ve dinlenilen konunun
eleştirilebilmesini kolaylaştırır.
- Etkin dinleme, öğrenciye konunun ana
düşüncesini ve öteki önemli yanlarını yakalama olanağı verir.
- Dersi; etkin bir dinleyici olarak,
derste sorular sorarak, fikirler üreterek, anladığınızı veya anlamadığınızı yüz ifadelerinizle belli ederek dinleyin.
Öğrenme ve öğrendiklerini saklama
-
Çalışmadan en iyi verimi alabilmek için, öğrenme seanslarını 30-40
dakikalık bölümlere ayırmak
gerekir. 30-40 dakika. çalıştıktan sonra
10 dakikalık bir tekrar yapmak gerekir.
- Her çalışma seansından sonra 10 dakikalık
dinlenme arası vermek gerekir. Bu dinlenme aralığında beden gevşer, zihin öğrendiklerini sağlamlaştırır ve hatırlamayı
kolaylaştırır.
- Problem çözerken çözüme ulaşıncaya kadar
mümkünse ara vermeyiniz.
- Uzun bir listeyi çalışmak yerine, listeyi daha küçük parçalara bölerek
öğrenmek daha kolaydır.
- Çalışırken zihninizi meşgul eden şeyleri
dinlenme aralarında yapınız.
“ Televizyondan uzak durunuz “
Öğrendiğiniz bir bilgi önce “kısa süreli
belleğe” yerleşir. Bu bilgiler hemen unutulur. İlk kez çevirdiğiniz bir telefon
numarasını düşünün. Meşgul sesi aldığınızda tekrar aramak istediğinizde telefon
rehberinize tekrar bakmak zorunda kaldığınızı hatırlayın. Kısa süreli belleğe
gelen bilgilerin uzun süreli belleğe
kaydedilmesi için mutlaka tekrarların yapılması gerekir.
Bu tekrarlar dersin veya çalışma seansının hemen sonunda yapılan tekrarlar,
günlük tekrarlar, haftalık ve aylık tekrarlar şeklinde olmalıdır.
Sistemli tekrarlarla bilgiler uzun süreli
belleğe yerleşir, ama bu bilgiler henüz bize mal olmamıştır. Bilgilerin bize
mal olabilmesi ve gerektiği biçimde hatırlanabilmesi için bilgilerin kullanılması yani denenmesi
(sınanması) gerekir. Sınama, bilgi
transferi gerçekleşebilmesi için kaçınılmazdır. Öğrencinin öğrendiği
konu ili ilgili kendi fikirlerini oluşturması, sorular çıkarması, konu ile
ilgili problemlerle uğraşması, konuların benzerlik ve ayrılıklarını ayırt
etmeye çalışması, deneme sınavlarından geçmesi, sınama için yeterli kabul
edilir. Sınama bizi uzun süreli bellekte depolanan bilgiye götürür.
TEKRARLANMAYAN VE SINANMAYAN BİLGİLER TAKMA ORGANLARA BENZER
ONLARI DİLEDİĞİMİZ GİBİ KULLANMAKTA VE ANIMSAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKERİZ
- Unutma öğrenmenin
düşmanıdır. İnsan öğrendiklerinin yarısını öğrenmeden sonraki ilk 20 dakikada
unutur. İlk 24 saat içerisinde de
yaklaşık % 70 'ini unutur.
- Unutmayı azaltan
(engelleyen) temel etkinlik tekrarlar yapmaktır. Sistemli tekrarların
en önemli özelliği öğrenme,
düşünme ve hatırlama konusundaki birikim sağlayıcı etkisidir. Düzenli tekrar
yapmayan bir öğrenci harcadığı gayreti
ve zamanı ziyan eder ve kendisini zora sokar.
- Düzenli tekrarlar
yapanlar çalışırken hafızalarındaki geniş bilgi birikimi sayesinde yeni
bilgileri çok daha çabuk özümlerler. Bu tepeden yuvarlanan kar topuna benzer, aşağı
yuvarlandıkça büyür, büyüdükçe
artan kütlesi ile hızı artar.
NASIL TEKRAR ETMELİSİNİZ ?
- İLK
TEKRAR : 30-40
dakikalık bir öğrenme seansı sonunda
yapılmalı ve 10 dakika sürmelidir.
- İKİNCİ
TEKRAR : İlk tekrarın
yapıldığı günün akşamı uyumadan önce ve
sabah kahvaltı yapmadan önce yapılmalı.
- ÜÇÜNCÜ
TEKRAR : Öğrenmeden sonraki
birinci haftanın sonunda yapılır. Bu
tekrar bilgilerin bir ay süreyle
hatırlanmasını sağlar.
- DÖRDÜNCÜ TEKRAR : Öğrenmeden yaklaşık bir
ay sonra yapılır. Bu tekrar bilginin çok
daha uzun süre sağlıklı olarak hatırlanmasını sağlar.
Öğrenme üzerinde en
az bozucu etki yapan etkinlik uykudur.
Bu nedenle yatmadan önce 15-20 dakika
özgün çalışılan konular tekrar edilir ve sabahleyin de bu konular 15-20 dakikalık bir süre tekrar edilirse; çalışılan konunun uzun süre hatırlanabilmesi için önemli bir avantaj sağlanmış olur.
BİR BİLGİNİN HATIRLAMASINI KOLAYLAŞTIRMAK İÇİN ;
- Gerekli gereksiz her şeyi öğrenmek yerine yalnızca gerekli olanlar öğrenilmelidir. Bunun için
derslere düzenli devam ediniz,
öğretmeninizin önemli gördüklerine daha fazla önem veriniz.
- Öğrenme, amaçlı
olmalıdır.
- Öğrenmeye karşı
istek duyulmalıdır.
- Öğrenmede somut
olanların soyut olanlara göre daha kolay öğrenildiği unutulmamalıdır.
Öğrendiğiniz bir ilkeyi, formülü elinizdeki
yayınlardaki soruların çözümünde kullanarak somutlaştırın.
- Öğrendikleriniz
arasında bağıntılar kurunuz. Bir biriyle ilişkilendirilen konular belleğe daha
kolay aktarılır ve hatırlanır.
- Öğrenirken
kavramları, formülleri kodlandırın.
Kodlayarak öğrenirsek daha geç unuturuz.
- Sözcük, kural,
tanım, formül vb.lerini ezberlemede kart
yöntemini kullanın. Bunları küçük kartlara yazarak boş kaldığınız her fırsatta çıkarıp okuyun.
- Konular
bütün-parça-bütün tekniğiyle öğrenilmelidir. Önce konunun bütünü okunmalı (çalışılmalı)
sonra anlamlı parçalara ayrılarak bölüm bölüm çalışılmalı ve daha sonra konuyu yine bir bütün olarak algılamalı
ve eksiklerinizi gidermek için bu eksik
noktalara yeniden çalışılmalıdır.
- Anlamı ya da niteliği bilinmeden, hiçbir yasa, kural, ilke vb. asla ezberlenmemelidir.
- Üniversiteye giriş
sınavlarındaki bazı sorular bilgi temellidir. Bu da öğrenilen
bilgilerin değişik zamanlarda farklı
bilgilerle birleştirilip kullanılmasını zorunlu kılar. Bu konu ile ilgili temel
kavram ve ilkeleri bilmiyorsanız,
daha karmaşık konuları anlamanız mümkün değildir. Bilgi
eksikliğinizi hemen gideriniz. Okuldaki öğretmenlerinizden ve idarecilerinizden
yardım isteyiniz.
- Bu dersi
anlamıyorum deyip bir kenara atmak
hiçbir zaman yapmamanız gereken bir
davranıştır.
“ Bu derste başarılı
olacak mıyım ? “
“ Bu sınavda başarılı
olabilecek miyim ? “
“ Ya başaramazsam,
Annemin-Babamın yüzüne nasıl bakacağım ? “
“ Bu iş olmayacak
galiba “
“ Arkadaşlarım benden
çok çalıştı, ben tam hazırlanamadım... “
“ Çalışacak bunca
konu var, hiç zaman kalmadı. Mahvoldum, hapı yuttum “
Bunlar
ve buna benzer düşünceler önemli bir sınava hazırlanan her öğrencinin zihnini
meşgul eder. Ancak bu noktada kendimize şu soruları sormamız gerekir:
“ Bu düşünceler
çalışmamı kolaylaştırıyor mu ? “
“ Bu düşünceler
amacıma hizmet ediyor mu ? “
“ Bu düşünceler bana
yardımcı oluyor mu ? “
Bu
sorulara verilecek cevap “ HAYIR “ olduğuna göre yapılacak olan bunlardan
uzaklaşıp çalışmaya yönelmektir.
OLUMSUZ DÜŞÜNCELERDEN UZAKLAŞMAK İÇİN ;
- Sınav için olumlu
düşünün. Sınavı bir ÖLÜM-KALIM savaşı haline getirmeyin. Sınav sonucunda
başarısız olabileceğiniz
düşüncesi, sizlere birey olarak değersiz, hiç bir işe yaramayan, akılsız bir
kişi olacağınız yargısını getirmesin. Başarılı olmanın tek ve son
amacınız ve seçeneğiniz olmadığını kendinize kabul ettirin. Gerçek olan da
budur.
- Kendinize kendi
değerinizin altında değer biçmeyin. Geçmişteki
başarısızlıklarınızı değil,
başarılarınızı düşünün. Kendinize ilişkin olumsuz düşünceler ellerinizi
ayaklarınızı bağlar, sizi güçsüz bırakır
-
Başarısızlıklarınızın nedenini
araştırın, bulup gidermeye çalışın. Aynı nedenlerin yeni
başarısızlıklara neden olmasına izin vermeyin.
- Sınav başarınızla kişilik
değerinizi eş görmeyiniz. Sınavlarda
uygulanan testler kişilik testleri değil, bilgi ve başarı testleridir.
- “ Sınavı
kazanmalıyım “ veya “ mutlaka başarmalıyım “,” şu okula gitmeliyim “ gibi
“...malıyım “ şeklindeki ifadeler istek olmaktan çıkıp yasa
haline gelir. Yasalar kesindir, uyulmamasının bedeli ağırdır. “
Sınavı kazanmak istiyorum “, “ başaracağım “, “ şu okula gideceğim” gibi
ifadeler daha gerçekçidir.
İstediğinizin bir tercih olduğunu
unutmayınız.
- Sınavı kazanmanız
için şansınız çok yüksek olsa bile,
kendinize bir başka alternatif düşünün.
Bizler
sizin birinci tercihinizi
gerçekleştirmenizi diliyoruz ve bu metni
bu amaçla yazıyoruz. Ancak ikinci amacınıza yönelmek zorunda kalmanız dünyanın
sonu değildir. Eğer bu düşünceyi
içinize sindirebilirseniz, gayretiniz
ve çalışma isteğiniz azalmayacak. Ancak elinizi kolunuzu bağlayacak şiddetteki “Sınav
stresi” nden kurtulmuş olacaksınız.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder