Her seyden önce Hipnozun uyku olmadığını bilmekte
fayda mülahaza ediyorum. Her ne kadar hipnosis Yunanca da uyku anlamına gelse
de (hatta Yunan mitolojisinde uyku tanrısının adı olsa da) yapılan
elektrofizyolojik incelemeler hipnoz anı ile uyku halinin tamamen farklı
durumlar olduğunu göstermiştir. Uykuda görülen yavas beyin dalgalarının yerine
hipnoz sırasında kişinin beyin aktivitelerinin uyanıklığa denk olduğu
görülmüştür. Hipnoz kelimesi ilk kez İngiliz hekim Braid tarafından
kullanılmıştır.
Hipnozun mazisi çok
eskilere dayanmakla birlikte bilimsel mahfillere girmesi F A Mesmer tarafından
sağlanmıştır. 18. Yüzyılın son çeyreğinde bazı nörotik hastaların tedavisinde
hipnozu kullanan Mesmer hem çok popüler olmuş hem de bir çok hasım kazanmış,
kendisi şarlatanlıkla suçlanmıştır. Zira her devirde olduğu gibi o devirde de
insanlar doğa üstü güçlere ve bu güçlere sahip olan insanlara çok inanmışlar ve
onlardan medet ummuşlardır. Bunu çok iyi kullanan Mesmer hipnoz seanslarına adeta
mistik bir hava katarak etkinligini artırmıştır.
Günümüz Türkiye’sinde hipnoz hak ettigi yeri yavas
yavas tedavilerde almakla birlikte su-i istimale açık bir saha olarak halen
bakirligini korumaktadır. Bunun nedenini ilerleyen satırlarda daha iyi anlayacaksınız.
Hipnozu şu an en çok uygulayanlar sahne
illüzyonistleri ve medyumlardır. Bunun yanında Psikiyatristler ve Diş hekimleri
de hipnozu pratiklerine almaya başlamışlardır. Ancak yinede bazı kötü niyetli
kişiler hipnozu sanki başlı başına bir tedavi edici metodmuş gibi lanse etmekte
ve bu yolla hastaları kullanmakta ve onlara zarar vermektedirler. Aslında
hipnoz psikiyatrik hastalıkların psikoterapisine yardımcı bir metod olarak
kullanılabilir. Hipnoz altında verilmesi gereken telkinler ve diğer psikoterapötik
yollar izlenmezse sadece hipnoz yapılmış olması hastalığı tedavi etmez. Bunu şu
örnekle daha iyi açıklayabiliriz: Bir cerrahın ve bir kasabın eline neşter
verdiğinizi varsayın. Cerrah yaptığı müdahalede nasıl anatomik katları tekrar
birleştirmeye uygun keser. Oysa kasap sonrasını düşünmeden neşteri çeker ve
tamiri güç yaralar bırakır. İnsanın ruhsal yapısını bilmeyen hastalığın
sebepleri konusu üzerinde ihtisası olmayan birinin ruhsal hastalıkları tedavi
etmeye kalkması kasabın ameliyat yapmasına benzer ki kişinin ruh sağlığı
üzerinde onulmaz yaralar bırakabilir.
Hipnoz günlük stres ve sıkıntılar,sigara
alışkanlığından kurtulmak,şişmanlık ve yeme bozuklukları, uyku bozuklukları,
konsantrasyon problemleri, fobiler(korkular), cinsel problemler,psikosomatik
rahatsızlıklar, dissosiyatif bozukluklar ve diğer psikiyatrik rahatsızlıkların
tedavisinde yardımcı araç olarak kullanilabilir.
Ancak hipnozun tek kullanım yeri psikiyatrik
hastalıklar değildir. Diş hekimleri anestezide kullanabilirler. Hatta genel cerrahide
bile anestezik ajan kullanmadan yalnızca hipnozla yapılan büyük operasyonlar
bildirilmiştir.
Ülkemizde hipnozun uzun yıllar ihmale uğramış
olmasını materyalist yaklaşımın psikiyatristler arasında çok yaygın olmasına
bağlıyorum. Hipnoz altında geçekleşen bazı fenomenleri yalnız madde ile
açıklamak mümkün görünmemektedir. Ayrıca psikiyatri pratiğinde biyolojik
yaklaşımın ön planda tutulmuş olması da bunda bir etken olabilir. Herkesin
kolayca hipnotize olmaması da bunda bir diğer etkendir.
Hipnozun kullanımı bir kenara bırakıldığında en çok
merak edilen birkaç soruyu da şöylece özetlemek isterim.
Hipnoz
olan kişi, bir daha uyanamazsa ne olur ?:
Hipnoz tamamen telkinle oluşturulan bir durumdur ve
yine telkinle normale döndürülebilir. Şimdiye kadar yapılmış milyonlarca hipnoz
denemesinde ve konu ile alakalı yazılarda uyanamama diye bir şeyle
karşılaşmadım. Bu tamamen fantastik bir durum olup bazı filmlerdeki sahnelerden
kaynaklandığını düşünmekteyim. Kişiye verilen telkinin bitmesinden sonra kişiyi
hipnotize eden uyandırmasa bile trans yüzeyelleşir ve kişi bir süre sonra
kendiliğinden uyanır. En kötü ihtimalle hipnoz edenin kişiyi uyandıramadan
öldüğünü varsaysak bile hipnoz olan kişi bir süre sonra normal uykuya geçerek
uyanır. Kaldı ki aşırı gürültüler, ani ısı değişiklikleri gibi fizik
şartlardaki değişimler kişinin transtan çıkmasına neden olur.
Sırlarımı
hipnoz altında söyler miyim ?:
Hipnoz olmak üzere olan kişilerin en çok
korktukları kirli çamaşirlarinin ortaya dökülmesidir. Ancak şunu bilmekte fayda
vardır. Narko analiz ( İlaçla hipnoz oluşturup yapılır) dışında kişi sonradan
pişman olacağı yada kişiliğine uygun olmayan bir şeyi ne söyler ne de yapar. Bu
konuda hipnozitör ısrarcı davranırsa trans yüzeyelleşir ve bir süre sonrada
kişi kendiliğinden transtan çıkar. Bu tür durumlar ancak filmlerde olur.
“Gözlerime bak ve uyu” da filmlerden çıkıp gelmiş bir sözdür ve gerçeklerle
bağdaşmaz.
Herkes
hipnoz olabilir mi ?:
Demans hastaları, geri zekalılar, çok yaşlanmış
dikkatini bir noktada toplayamayanlar, ciddi akıl hastaları ve küçük çocuklar
dışında hemen herkes hipnotize olabilir.
Herkes
hipnoz yapabilir mi?
Evet . Şartları yerine getirdikten sonra herkes
hipnoz yapabilir. Ama bazı insanlar bunu daha kolay gerçekleştirirler. Hipnoz
olmaya istekli bir kişi , hakikaten hipnoz yapmak isteyen birisi tarafından
kolaylıkla transa sokulabilir ama sonrası ne olur bilemem. Dolayısıyla
hekimlerin dışındaki insanların bu işle uğraşması tamiri güç durumlara sebep
olabilir. Hele ruhsal sorunların tedavisinde Psikiyatristlerin dışında
insanların hipnozu kullanmasının kasabın ameliyat yapmasından hiçbir farkı
olmadığını hatırlatmak isterim. İşi ehline yani cerraha vermek gerektiği gibi
hipnozu ve ruhsal sorunların tedavisini psikiyatristlere bırakmakta fayda vardır
diye düşünüyorum. Ne dersiniz ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder