ÖZÜRLÜLERİN EĞİTİMİ
ÖZÜRLÜLERİN EĞİTİMİNDE ANNE BABA KATILIMI NASIL SAĞLANACAK?
Anne-babaların
çocuklarının eğitimine destek olmaları bağlamında ele alınan an-ne-baba katılımı,
aile eğitimi uygulamalarıyla
sağlanabilmektedir. Sistematik ve kavramsal temelli bir süreç olan
aile eğitiminin amacı, anne-babaları,
anne-babalığın değişik yönleriyle ilgili bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve
beceri sahibi yapmaktı
NEDEN ÖNEMLİ?
Çeşitli kaynaklarda anne-babaların eğitime katılmasının, çocuklarının başarılı bir yaşama geçişinde önemli olduğu vurgulanmaktadır . Bir görüşe göre, anne-baba katılımı eğitim sürecinin değerini arttırmakta, anne-babalar akademik ve sosyal programları güçlendirecek şekilde okul personeline görüş ve bilgileriyle katkıda bulunabilmektedirler Özellikle anne babaların çocuklarının okulda öğrendiklerini ev ortamında uygulayabilecek ve geliştirebilecek nitelikte olması, sosyal becerilerin okuldan ev ortamına genelleştirilmesini ve okuldaki amaçlara ulaşılmasını kolaylaştırmaktadır
Bunun yanında anne baba katılımı, çocukları kendine güven, kişisel ve mesleki uyum ile bağımsızlık yönlerinden daha iyi duruma getirebilmektedir.
TÜRKİYE’DE DURUM
NE?
Türkiye'de
anne-babalar uzun yıllar özel eğitimin dışında kalmıştır
Nitekim
yapılan bir araştırma sonucunda anne-babaların çocuklarının okulunu yeterince
tanımadıkları ve okul tarafından kendilerine verilen hizmetleri
değerlendiremedikleri ortaya çıkmıştır (Sucuoğlu, 1990).
Türkiye'de
aile eğitimine yönelik çalışmaların yapılması ve aile eğitiminin gerekliliği
tartışmasız kabul edilmesine rağmen
kurumlaşmanın yaygın olmadığı ve aile
eğitiminin yasalarda yeterince yerini almadığı,
kurumların yönetmeliklerinde aile eğitiminin nasıl, hangi amaçla, kimler
tarafından yapılacağının belirtilmediği gözlenmektedir
Anadolu
Üniversitesi (1992) tarafından yapılan bir başka araştırmaya göre özel eğitim
kurumlarının büyük çoğunluğunda aile eğitimi hizmetleri sunulmadığı, sadece
veli toplantılarının yapıldığı görülmüştür.
OLUMSUZLUKLARIN SEBEPLERİ NELERDİR?
Tüm bu olumsuzluklar ve anne-babaların özel
eğitimde yeterince yer almaması çeşitli nedenlerle açıklanabilmektedir. Bunlar;
|
TÜRKİYE’DEKİ OLUMLU GELİŞMELER
Tüm bunlara karşın
özel eğitim hizmetlerine ilişkin yapılan son yasal düzenlemede (Özel Eğitim
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 1996) önceki yasal düzenlemelere göre aile
eğitimine daha fazla yer verildiği gözlenmektedir.
Sonuç:
Türkiye'de anne-baba katılımın sağlanmasına yönelik
sınırlı sayıda da olsa araş-tırmaların yapılması ve olumlu sonuçların alınması,
araştırma sonuçlarının anne-babaların eğitildiklerinde eğitime doğrudan
katıldıklarını ve çocuklarına yardımcı olabildiklerini göstermesi, öğretmenler
ve özel eğitimciler açısından cesaretlendirici olarak nitelendirilmektedir.
Sonuç olarak, özel eğitimde anne-baba katılımının çeşitli aşamalardan geçilerek
gelişmekte olduğu söylenebilir. Bu gelişim süreci içerisinde gerçekleştirilen
anne-babaların çocuklarının eğitimine çeşitli düzeylerde katılımına yönelik
araştırma ve uygulamaların yaygınlaştırılması gerekmektedir. Özellikle
anne-baba katılımının sağlanmasına yönelik yasal düzenlemeler, bu konuda
yapılan araştırmalardan destek alınarak uzmanlar tarafından uygulamaya
dönüştürülmelidir.
ÖZEL EĞİTİMDE ANNE-BABA KATILIMI
Engellilerin
toplumsal yaşama hazırlanmalarında anne-babaların eğitime katılmaları bir gereklilik
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu gereklilik doğrultusunda anne-babaların engelli çocuklarının
eğitimine katılmalarının sağlayacağı yararlar dikkatle incelenmelidir. Buradan hareketle
anne-babaların gereksinimleri göz önüne alınarak yeni araştırmalar planlanmalı,
araştırma sonuçları ve yasal düzenlemeler doğrultusunda, aile eğitimi hizmetleri
bir an önce uygulamaya dönüştürülmelidir.
Anahtar Sözcükler: Özel Eğitim, Anne-Baba Katılımı, Aile
Eğitimi It seems vital that parents be involved in the education of their
handicapped children in preparing them for social life. So the benefits of involving
the parents in their handicapped children's education should be studied
carefully. Taking the importance of this participation as the starting point
new studies should be planned and parent trainingz services should be put into
practise as soon as possible according to research outcomes and legal regulations. Key Words: Special Education,
Parent Participating, Parent Training
Giriş
Yirminci yüzyılın
sonları engellilerin eğitiminde okul ortamlarının yanında doğal ortamlarda da destek
hizmetlerin yaygınlaştırılması düşüncelerinin arttığı bir dönemdir. Doğal
ortamlarda sağlanacak desteklerin de ailelerin katılımıyla gerçekleşmesi
yönünde önemli adımlar atılmaktadır. Özellikle anne-babaların özel eğitime
etkin katılımlarının sağlanmasının bir zorunluluk olduğu özel eğitimciler
tarafından tartışmasız kabul edilmektedir (Elksin ve Elksin, 1990). Bu
gelişmeler özel eğitimde anne-baba katılımı kavramının irdelenmesini gündeme
getirmektedir. Anne-babaların çocuklarının eğitimine destek olmaları bağlamında
ele alınan an-ne-baba katılımı, aile eğitimi uygulamalarıyla sağlanabilmektedir.
Sistematik ve kavramsal temelli bir süreç olan aile eğitiminin amacı,
anne-babaları, anne-babalığın değişik yönleriyle ilgili bilgilendirmek,
bilinçlendirmek ve beceri sahibi yapmaktır (Schulz, 1987). Bu genel amaç
doğrultusunda, anne-babaların ve çocuğun gereksinimlerine uygun hizmetlerin
geliştirilmesine yönelik aile eğitimi programları düzenlenmektedir (Kroth ve
Edge, 1997; Schulz, 1987; Turnbull, 1983). Yaygın olarak, anne-babayı anne-baba
olarak eğitmeyi, anne-babayı çocuğuna öğretici olarak yetiştirmeyi ve
anne-babayı gönüllüler olarak eğitmeyi amaçlayan programlardan söz edilmektedir
(Turnbull, 1983; Schulz, 1987). Çeşitli kaynaklarda anne-babaların eğitime
katılmasının, çocuklarının başarılı bir yaşama geçişinde önemli olduğu
vurgulanmaktadır (Glen, 1996). Bir görüşe göre, anne-baba katılımı eğitim
sürecinin değerini arttırmakta, anne-babalar akademik ve sosyal programları
güçlendirecek şekilde okul personeline görüş ve bilgileriyle katkıda
bulunabilmektedirler (Comer ve Haynes, 1991). Özellikle anne-babaların çocuklarının
okulda öğrendiklerini ev ortamında uygulayabilecek ve geliştirebilecek
nitelikte olması, sosyal becerilerin okuldan ev ortamına genelleştirilmesini ve
okuldaki amaçlara ulaşılmasını kolaylaştırmaktadır (Elksin ve Elksin, 1990).
Bunun yanında anne baba katılımı, çocukları kendine güven, kişisel ve mesleki
uyum ile bağımsızlık yönlerinden daha iyi duruma getirebilmektedir
(Brantlinger, 1991). Ysseldyke ve Christenson (1993-1994) anne-baba katılımının
sağlanmasının yararlarını şöyle sıralamaktadırlar;
Anne-baba katılımı
öğrencinin gelişimi ile doğrudan ilişkilidir. Anne-baba katıldığında, öğrencinin
uzun dönemde akademik başarı gelişimi daha yüksek düzeye ulaşabilmekte,
öğren-cinin dikkati, okula yönelik tutumları, benlik tasarımı olumlu şekilde
artmaktadır. Bunun yanında, anne-babalar da toplumsal olanaklardan, okuldan ve
öğretmenlerden daha fazla yararlanabilmektedirler. Nitekim yapılan birçok
araştırma anne-baba katılımının anne-babaların çocukları ile ilişkilerinin
artmasına, kendileri ve çocukları hakkında daha olumlu tutumlar geliştirmelerine
yardımcı olduğunu göstermektedir (Akkök, 1984; Baker ve McCurry, 1984; Bazyk,
1989; Comer ve Haynes, 1991; Dikici,1990; Fox, Binder, 1990; Hornby ve Singh,
1984; Rosenberg ve Robinson, 1985; Winton, 1986; Ysseldyke, Christenson,
1993-1994)
Anne-Baba Katılımının Gelişimi
Özel eğitimde
anne-baba katılımının gelişimine bakıldığında, yıllar önce engelli çocukların
eğitiminde anne-babaların bir rolü olamayacağı, bunun bir uzmanlık işi olduğu
görüşünün hakim olduğu gözlenmektedir (Smith, 1994; Fox ve Binder, 1990). Ancak
1960'lı yıllardaki anne-baba ve çocuk eğitimine yönelik araştırmalar,
anne-babaların çocuklarının eğitimine katılımlarının çocuklarında olumlu
değişikler ortaya çıkardığını göstermiştir (Mandel ve Fiscus, 1981; Shulz,
1987). Özellikle 20. yy sonlarında uzmanların engelli çocukların
anne-babalarına yönelik tutum ve beklentilerinde önemli değişiklikler olması,
anne-babalık rolleri ve ebeveynlerin çocuklarının eğitimine çeşitli aşamalarda
katılımının önemini arttırmıştır (Bazyk, 1990; Kroth ve Edge, 1997; Winton,
1986). Nitekim 1990'lı yılların araş-tırmalarının, çocukların okulda başarılı
olmalarını sağlamada anne-baba katılımı üzerine yoğunlaştığı görülmektedir
(Ysseldyke ve Christenson, 1993-1994). Özellikle araştırmaların, anne-baba
katılımı ve desteği gereken alanlarda yoğunlaşması, uzmanların anne-babaların
gereksinimlerini dikkate alması ve devlet politikalarındaki değişiklikler
anne-baba katılımının geliştirilmesinde önemli rol oynamaktadır (Bazyk, 1989).
Anne-baba katılımına yönelik ilk oluşumlar ebeveynlerin çocuklarına eğitim
olanakları sağlama çabalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Aile gruplarının
bu çabaları, özel ve resmi özel eğitim kurumlarında özel eğitim programlarının
geliştirilmesine ekonomik destek sağlama, okulöncesi ve sonrası hizmetlerin
yaygınlaş-tırılması, öğrenci velilerine yönelik hizmetler, toplumla birlikte
yaşam merkezleri ve korumalı işyerleri kurulması, araştırma, uzman personel
eğitimi ve tıbbi hizmetlerin sunulması olarak sıralanmaktadır (Schulz, 1987).
Özel eğitimde ileri
ülkelerden biri olan Amerika Birleşik Devletlerinde anne-babaların engelli
çocuklarının eğitimine katılımlarının üç aşamada gerçekleştiği gözlenmektedir.
Önceleri tıbbi model benimsendiğinden çocukla ilgili karar veren ve onu tedavi
edebilecek tek uzman personel olarak hekimler görülmüştür. Bu nedenle anne-baba
katılımı sınırlı gerçekleşmiştir. Daha sonra, The Education All Handicapped
Children Act, PL 94-142 (Public Law) anne-babaları terapist ve öğretmen olarak
tanımlayarak, anne-babaların eğitime aktif olarak katılmalarının yolunu
açmıştır. Son olarak PL 99-457 sayılı yasa ile aile merkezli anne-baba katılımı
benimsenmiştir (Bazyk, 1989). Yasalardaki bu değişmeler anne-babalara
ço-cuklarının eğitim programlarının tüm bölümlerini kapsayacak şekilde söz sahibi
olma hakkını sağlamıştır. Böylece anne-babalara çocuğunun eğitimi için
planlayıcı, işbirlikçi, destekçi ve öğretici olma süreçlerinde yeni umutlar
yaratılmıştır (Bazyk, 1989). Bütün bu gelişmelere rağmen Amerika Birleşik
Devletlerinde 1992 yılında düzen-lenen Ulusal Anne-Baba Katılımı Zirvesi sonuçları
anne-baba katılımının 1990'ların en önemli sorunu olduğunu göstermektedir
(Kroth ve Edge, 1997). Aynı sorun Türkiye'deki özel eğitim hizmetlerinin niteliği
bağlamında da sıklıkla gün-deme gelmektedir.
Türkiye'de
Durum
Türkiye'de
anne-babalar uzun yıllar özel eğitimin dışında kalmıştır. Okul öncesi ve ilkokul
programlarında okul aile işbirliğinin önemli olduğu, anne-babanın da çocuğun
eğitimine katkıda bulunabileceği vurgulanmıştır (MEB, 1991a; 1991b; 1991c).
Ancak, gerek yönetmeliklerde gerekse eğitim programlarında anne-baba
katılımının nasıl sağlanacağı,anne-babalara ne tür hizmetlerin verileceğine
açıklık getirilmemiştir (Anadolu Üniversitesi, 1992). Bu durum özel eğitim
kurumlarının bir çoğunda aile eğitimi hizmetlerinin yetersiz kalmasına
dolayısıyla anne-babaların eğitim hizmetleri hakkında bilgi sahibi
olamamalarına ve bu hizmetler-den yeterince yararlanamamalarına yol açmıştır.
Nitekim yapılan bir araştırma sonucunda anne-babaların çocuklarının okulunu
yeterince tanımadıkları ve okul tarafından kendilerine verilen hizmetleri
değerlendiremedikleri ortaya çıkmıştır (Sucuoğlu, 1990).
Anadolu Üniversitesi
(1992) tarafından yapılan bir başka araştırmaya göre özel eğitim kurumlarının
büyük çoğunluğunda aile eğitimi hizmetleri sunulmadığı, sadece veli
toplantılarının yapıldığı görülmüştür. Genellikle öğretmen uygun gördüğü zaman
yapılan toplantılarda ailelerin bilgilendirildiği ve isteklerine cevap
verilmeye çalışıldığı gözlenmektedir. Bunun yanında rehberlik ve araştırma merkez-lerinin
ailelerle yaptıkları toplantılarda en önemli ve en çok gündeme gelen konunun,
anne-babanın engelli çocuğu ile evde yapacağı etkinlikler olduğu
gözlenmektedir. Türkiye'de aile eğitimine yönelik çalışmaların yapılması ve
aile eğitiminin gerekliliği tartışmasız kabul edilmesine rağmen (MEB, 1991d;
Unicef, 1990; DPT, 1990) kurumlaşmanın yaygın olmadığı ve aile eğitiminin
yasalarda yeterince yerini al-madığı, kurumların yönetmeliklerinde aile
eğitiminin nasıl, hangi amaçla, kimler tarafından yapılacağının belirtilmediği
gözlenmektedir (Anadolu Üniversitesi, 1992). Tüm bu olumsuzluklar ve
anne-babaların özel eğitimde yeterince yer almaması çeşitli nedenlerle
açıklanabilmektedir. Bunlar; anne-babanın eğitimden ve özel eğitimden
anlamayacağı görüşünün yaygın olması, eğitimcilerin anne-babalarla çalışmaya
karşı isteksizliği, anne-babalarla çalışma konusunda yetersizliği, parasal yetersizlik,
eleman yetersizliği ve anne-babanın isteksizliği şeklinde sıralanabilmektedir (Gargiulo,
1985; Kırcaali-İftar, 1995). Tüm bunlara karşın özel eğitim hizmetlerine
ilişkin yapılan son yasal düzenlemede (Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname, 1996) önceki yasal düzenlemelere göre aile eğitimine daha fazla yer
verildiği gözlenmektedir. Bu durum aileye yönelik eğitim hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına
ve ortaya çıkabilecek olumsuzlukların önlenmesine yönelik olumlu bir adım
olarak değerlendirilmektedir. Bu yasada özel eğitimin temel ilkeleri
sıralanırken yer verilen "Özel eğitim hiz-metleri, özel eğitim gerektiren
bireyleri sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan
planlanır ve yürütülür" ve "Ailenin özel eğitim sürecinin her
boyutunda aktif katılımlarının sağlanması esastır" ifadeleri anne-baba
katılımını teşvik etmektedir. Bunun yanında aynı yasanın 6. maddesi "Erken
çocukluk dönemindeki özel eğitim hizmetlerinin ailenin bilgilendirilmesi ve
desteklenmesi temeline dayalı olarak evlerde ve kurumlarda sürdürülmesi"
gereğini belirterek aile eğitimi hizmetlerine okul öncesi dönemde de önem
verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Yine 11. maddede farklı konu ve sürelerle
özel eğitim gerektiren bireyler için temel yaşam becerileri kazandırmada
ailelerin ve yakın çevrelerinin aktif rol almaları gereği belirtilmektedir. Özellikle
18. madde ile "Özel eğitim okullarında açılan yaygın eğitim programlarına
katılan özel eğitim gerektiren bireyler ile söz konusu okulların aile eğitimi
programlarına katılanlarda öğrencilerin birinci derecede yakınlarının
eğitimleri süresince iaşe ve ibateleri Bakanlıkça karşılanır" denerek
ailenin ekonomik güçlükler nedeniyle aile eğitimi hizmetlerinden
yararlanamaması engeli de ortadan kalkmaktadır.
Bu yasal durum
çerçevesinde Türkiye'de ailelere verilecek eğitim hizmetlerinin ailelerin gereksinimleri
de göz önüne alınarak yaygınlaşacağı umulmaktadır. Özellikle Türkiye'de
anne-babaların eğitilerek çocuklarının eğitiminde aktif katılımcılar olarak
yetiştirilmelerine yönelik araştırmaların bulunması, yasal düzenlemelerin bir
an önce yaşama geçirilmesi açısından özel eğitimcileri ve anne-babaları cesaretlendirmektedir.
Ancak bu konuda yine öncelikle anne-babaların gereksi-nimlerinden hareket
etmenin daha doğru olacağı düşünülmektedir. Anne-baba gereksinimleri çocuğun
gelişim dönemleri ile ilişkili olduğu gibi bu dönemlerde karşılaştıkları ciddi
durumlarla başa çıkabilme yeterliği ile de bağlantılıdır. Dolayısıyla anne-baba
gereksinimleri çocuğun gelişim dönemlerine göre farklılaşabilmektedir. Örneğin
anne-babalar engelli bir çocuğa sahip olduğunu öğrendiğinde ve doğumu izleyen
zamanlarda daha çok duygusal desteğe gereksinim duyarken, çocuk okula
başladığında gereksinimleri çocuğunun özellikleri hak-kında bilgi, çocuğunun
eğitimine etkin katılım, ileriki dönemlerde ise çocuğun eğitimiyle ilgili
kuruluşlarda görev alma gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır (Schulz, 1987). Okula
giden engelli çocuğa sahip anne-babaların eğitim gereksinimlerine yönelik
araştırmalar incelendiğinde, anne-baba gereksinimlerinin daha çok "bilgi
gereksinimi" boyutunda yoğunlaştığı görülmektedir.
Türkiye'de yapılan
iki araştırmada da hem anne hem de babalar tarafından en fazla gereksinim
belirtilen maddelerden birinin "çocuğuma bazı becerileri nasıl öğreteceğim
konusunda daha fazla bilgiye gereksinim duyuyorum" maddesi olduğu
gözlenmiştir (Evcimen, 1997; Sucuoğlu, 1994). Özellikle annelerin çocuklarının
gelişimine katkıda bulunabilmek için eğitime, bilgiye ve beceriye duydukları
gereksinim anne-babaların çocuklarına öğretici olarak yetiştirilmelerini
amaçlayan aile eğitimi programlarının geliştirilmesiyle giderilebilecektir.
Nitekim anne-baba eğitimine yönelik birçok araştırmada uygun eğitim olanakları
sunulduğunda anne-babaların çocuklarının eğitimine etkin olarak katılabilecekleri
ve birçok beceriyi çocuklarına öğretebileceklerine ilişkin bulgulara
rastlanılmaktadır. Akkök (1984), ailelerin davranışsal yaklaşıma dayalı aile
rehberliği programına katılmalarının, öğretilebilir düzeydeki çocukların
özbakım becerilerinin geliştirilmesine katkısı ve bu programın anne-babaların
çocuklarına karşı tutumlarına etki-sini belirlemek amacıyla bir araştırma
desenlemiştir. Akkök yaptığı çalışmada, haftalık toplantılar düzenlemiş,
toplantılarda ailelere özbakım becerilerinin öğretimine ilişkin bilgiler
vermiş, toplantıların devamında da ev ziyaretleri ve telefon görüşmeleri ile
iletişimi sürdürmüştür. Çalışma sonunda, aile rehberliği uygula-malarının,
öğretilebilir çocukların özbakım becerilerinin gelişimine katkısı olduğunu ve
özbakım becerileri açısından deneme grubundaki çocukların kontrol grubundaki çocuklara
göre daha ileri düzeyde olduklarını bulmuştur. Sucuoğlu, Kanık, Küçüker (1994)
öğretilebilir çocukların ailelerine yönelik olarak Özel Eğitimde Anne-Baba
Programları adlı örnek çalışmalarında davranışçı yaklaşımı esas alan
yapılandırılmış anne baba eğitimi programı hazırlamışlardır. Program anne-baba
rehberliği el kitabı (Akkök ve Sucuoğlu, 1990) ve bu kitabın video kaseti ile
desteklenmiştir. Uygulamaya zihin engelli çocuğa sahip anne babalar
katılmıştır. Program grup çalışması şeklinde yürütülmüştür. Sonuç olarak anne
babaların birbirleriyle etkileşime girerek deneyimlerini ve anlatılan konularla
ilgili bilgilerini paylaştıkları, çalışmaya katılanbabaların annelerden ayrı
olarak grup-laştıkları, deneyimlerini birbirlerine aktardıkları gözlenmiştir.
Sonuçta anne babaların programdan hoşlandıkları, yararlandıkları ve
kazandıkları bilgileri günlük yaşama uyguladıklarının verdikleri geri bildirimlerden
anlaşıldığı belirtilmektedir. Sucuoğlu ve Kuloğlu (1992), "Otistik
Çocuklara Bağımsız Yaşam Becerileri Ka-zandırılması" konulu araştırmayı
iki aşamalı olarak planlamışlardır.
Birinci aşamada 13
yaşındaki üç otistik çocuğa okul ortamında çeşitli bağımsız yaşam bece-rileri
davranış değiştirme teknikleri uygulanarak öğretilmiş, ikinci aşamada ise
annelerin eğitime katılmaları ile bu becerilerin ev ortamlarına
genelleştirilmesi sağlanmıştır. Bu bölümde anneler eğitime aktif olarak
katılmış, çocukların kazandıkları becerileri ev ortamına genellemede eğitimci
rolü almışlardır. Araştırma sonucunda çocukların okulda öğrendikleri becerileri
ev ortamında genelleyebildikleri ve annelerin eğitimci rolünü başardıkları
gözlenmiştir. Vuran (1997), annelere çocuklarının uygun davranışlarını
ödüllendirme ve uygun olmayan davranışlarını eleştirmeme becerilerinin
kazandırılmasında bilgilendirme dönüt verme, dönüt verme ile ödüllerin birlikte
kullanılması süreçlerinin annelerin ödül kullanma ve eleştirme sıklığında,
çocukların ise uygun olan ve olmayan davranışlarında ne düzeyde değişikliğe yol
açtığını belirlemeyi amaçlamıştır. Bu a-maçla üç anne ve zihin engelli
çocuklarıyla çalışılmıştır. Araştırma sonucunda bilgilendirme, dönüt verme,
dönüt verme ile ödüllerin birlikte kullanıldığı eğitim sürecince, annelerin
hedef davranışlarındaki değişiklikler giderek amaca yaklaşmıştır. Benzer
değişiklikler çocukların belirlenen hedef davranışlarında da görülmüştür.
Cavkaytar (1998a), zihin engellilere özbakım ve ev içi becerilerinin öğretimine
yönelik bir aile eğitimi programı geliştirerek etkililiğini sınamıştır.
Araştırma sonuçları geliştirilen aile eğitimi programını tamamlayan annelerin
program doğrultusunda gerçekleştirdiği beceri öğretimi çalışmalarının, zihin
engelli çocuklarının özbakım ve ev içi becerilerini öğrenmelerinde etkili
olduğunu göstermektedir. Cavkaytar (1998b) anne ve sınıf öğretmenlerinin
birlikte eğitimi şeklinde uyguladığı özbakım ve ev içi becerilerinin öğretimi
programını (ÖZEBÖP) tamamlayan annelerin program doğrulusunda gerçekleştirdiği
öğretim çalışmalarının, zihin engelli çocukların beceri öğrenmelerindeki etkisini
belirlemek amacıyla bir araştırma yapmıştır. Üç anne, onların zihin engelli çocukları
ve sınıf öğretmenleri ile yaptığı deneysel çalışma sonucunda anne ve sınıf
öğretmenlerinin birlikte eğitildiği ÖZEBÖP'ü tamamlayan annelerin, program
doğrultusunda yaptığı öğretim çalışmalarının, zihin engelli çocuklarının
özbakım ve ev içi becerilerini öğrenmelerine katkısı olduğu belirlenmiştir.
Sonuç
Türkiye'de anne-baba katılımın sağlanmasına yönelik
sınırlı sayıda da olsa araş-tırmaların yapılması ve olumlu sonuçların alınması,
araştırma sonuçlarının anne-babaların eğitildiklerinde eğitime doğrudan
katıldıklarını ve çocuklarına yardımcı olabildiklerini göstermesi, öğretmenler
ve özel eğitimciler açısından cesaretlendirici olarak nitelendirilmektedir.
Sonuç olarak, özel eğitimde anne-baba katılımının çeşitli aşamalardan geçilerek
gelişmekte olduğu söylenebilir. Bu gelişim süreci içerisinde gerçekleştirilen
anne-babaların çocuklarının eğitimine çeşitli düzeylerde katılımına yönelik araştırma
ve uygulamaların yaygınlaştırılması gerekmektedir. Özellikle anne-baba
katılımının sağlanmasına yönelik yasal düzenlemeler, bu konuda yapılan
araştırmalardan destek alınarak uzmanlar tarafından uygulamaya
dönüştürülmelidir.
KAYNAKÇA
Anadolu Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi
Cilt 9 , Sayı 1-2 Güz 1999, ss. 97-106
ÖZEL EĞİTİMDE
ANNE-BABA KATILIMI
Yrd. Doç. Dr. Atilla
CAVKAYTAR
Anadolu Üniversitesi
Eğitim Fakültesi
Özel Eğitim Bölümü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder