Dinlerken not tutmalıyız, öğretmenin
anlattıklarının arkasındaki anlamları kavramaya çalışarak ön tahminlerde
bulunmalıyız.
Bilgilerin anlamı ne kadar açıksa,
zihinde kalma ve hatırlama olasılığı da o kadar yüksektir.
Özellikle ilgi duyulan şeyler daha çok
hatırlanır. Belleğimizin bilinçli bir zorlama olmadan, neyi alıp saklayacağını
bizim özel ilgimiz belirliyor. Birbirine bağlı, çağrışım yaptıran ve istisna
olan şeyleri hala iyi hatırlıyoruz.
O halde, bir şeyi yeniden hatırlamak
istiyorsak, her şeyden önce onu doğru biçimde yerine yerleştirmeyi
öğrenmeliyiz.
Öğrenme sürecinin başında ve sonunda
daha çok şey hatırlarız. Fakat öğrenme sürecinin ortasında, hatırlama konusunda
bir düşme her zaman söz konusudur. Dinleme arası verilmediğinde bu düşüş
daha da fazla olmaktadır.
Bir şeyin bellekte kalması, anlamıyla
doğru orantılıdır. Zihnimizde tutmak istediğimiz bir şey ( ne olursa olsun )
eğer anlamlıysa daha kolay ve daha çabuk kavranacaktır. Zihnimizde tutmak
zorunda olduğumuz ne varsa, bunların hepsine bir anlam kazandırabilirsiniz. Bu
anlam verme olayı kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
VERİMLİ
ÇALIŞMAYI ENGELLEYEN TUZAKLAR
( LÜTFEN AZALTMAYA ÇALIŞIN! )
1. Gözlerinizi
yapamadıklarınıza çevirmek
2. Müzik eşliğinde
çalışmak
3. Zorlanılan
derslerin dışlanması
4. Aşırı kaygı (
güvensizlik )
5. Yatarak (
uzanarak ) çalışmak
6. Çalışma anında
hayallere dalmak
7. Uzayıp giden
telefon konuşmaları yapmak
8. Motivasyon
noksanlığı, isteksizlik
9. Günlük
ayrıntılara boğulmak
10.
Çalışmayı tamamlamadan bırakmak
11.
Amaçların, önceliklerin belirlenmemesi
12.
Arkadaşlara “hayır” diyememek
13.
Televizyona takılıp kalmak
14.
Dersler, konular hakkında yetersiz bilgi sahibi olmak
15.
Düzenli tekrarlar yapmamak
16.
Programsız, plansız çalışmak
17.
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak
18.
Zamanı denetleyememek
19.
Çevrenizin sizden beklentilerinin yüksek olması
20.
Sınav bilgi ve tekniklerini yeterince bilmemek
21.
Çalışma anında uygun dinlenme aralıkları vermemek
22.
Yanlışlardan ders almamak, noksanları gidermemek
23.
Çözümlenemeyen ailevi veya kişisel sorunlar içinde boğulmak
24.
Fazla dışa açık olmak
BAŞARININ
PROGRAMI
İnsan hangi limana gideceğini bilmezse
hiçbir rüzgar onun için yararlı olmaz.
SENACA
Esen rüzgarlara
kendini bırakarak istediği limana ulaşmak isteyenleri bekleyen son, tam bir
hayal kırıklığıdır.
Üniversite
sınavlarında, şans faktörünün oranı % 0’a yakındır. Çünkü arkadaşlarınız işi şansa bırakmıyor. Planlı, Programlı bir çalışma
yürütüyor. Planlı çalışma yürüten arkadaşlarınız varken, sizin işi şansa
bırakmanız, erkenden havlu atmak olacaktır.
Planlı çalışma,
nereye ve nasıl gideceğinizi mantıklı bir biçimde, önceden karşılaştırmanızdır.
Öğrencinin geçerli ve verimli bir program hazırlamayı bilmesi için öncelikle,
günlük yaşantısında yer alan olayları ve zaman kaybına yol açan nedenleri
belirlemesi zorunludur.
ÖĞRENMENİN
GESTALT MODELİ
Fakir bir adama
balık verirsen, o gün için doyar. Ona balık tutmayı öğretirsen, her gün doyar.
ÇİN ATASÖZÜ
Herhangi bir
bilgiyi, zihne kazandırmanın en iyi yolu; bunu bütünüyle kavramaya çalışmaktır.
Böylece eldeki metin veya konu bir bakışta kavranır. Öğrenilecek bilgi
malzemesi akılda tutulmayacak kadar büyükse ve zorsa, bu durumda öncelikle,
bilgi malzemesiyle ( Konuyla ) ilgili genel bir görüş edinmeye çalışın. Böylece
bağlayıcı “ana çizgileri” kolayca fark ederek ve metnin olabildiğince az
parçalar halinde bulunmasına dikkat ederek anlamlı bir bölümleme
yapabilirsiniz.
GÜMÜŞ GÜNLER, ALTIN SAATLER BOŞ GEÇMEMELİ
Başlangıçta
hepimizin eşit olarak sahip olduğu tek şey, zamandır.
Sorun; ne kadar
zamanımızın olduğunda değil, sahip olduğumuz zamanı nasıl kullandığımızdadır.
Zaman; eşsiz bir
kaynak… biriktiremeyiz; harcamak zorundayız. Onu istediğimiz zaman
durduramayız.
Zaman; tekrar ele
geçmeyen tek şey!
ÇALIŞMA
PROGRAMI HAZIRLAYIN
Eğer bugün hiçbir
şey yapmadım demek istemiyorsan, yarın için plan yap! ve uygula.
NİHAT ATEŞ
Haftalık ders çalışma programı
hazırlarken günlük faaliyetlerinizi, haftanın her günü için ayrı ayrı gözden
geçirmelisiniz. Okula gidiş – dönüş saatleri, çalışmak için ayrılacak süre,
yemek arası, dinlenme, gezme, Tv ve diğer işler için ayrılacak zamanı önceden
belirlemelisiniz. Uygulanabilir bir programın hazırlanabilmesi için tüm bu
etkinlikleri gerçekçi bir biçimde planlamanız gerekir.
NASIL
ÖĞRENİRİZ?
Hiçbir zafere
çiçekli yollardan gidilmez.
LA FONTAINE
İnsan zihni,
dakikada 600 kelimelik bir konuşma hızını algılama kapasitesine sahiptir.
Normal bir konuşmanın hızı dakikada 150 kelime civarında olduğuna göre, dinleme
esnasında, zihnimizde, her dakika için 450 kelimelik bir boşluk kalmaktadır.
İşte bu boşluk, dikkatin dağılmasını kolaylaştırır, adeta teşvik eder. Bunun
önüne geçmek için, zihni bir noktaya yoğunlaştırmak gerekir.
YA
EN AZ UNUTTUKLARIMIZ
1. Güzel aylar, anılar
2. Yatmadan önce gözden geçirilenler
3. Hatırlanması gerektiğine karar verilen şeyler
4. Üzerinde sık sık konuşulan, tekrar edilen şeyler
5. Kazanılan başarılar
6. Kişiye anlamlı gelen konular
7. Sık sık kullanılan, zaman zaman gözden geçirilen veya düşünülen konular
8. Üzerinden iki hafta geçmeden yenilenenler
9. Her zaman yüksek sesle düşünülen ve konuşulanlar
10. Çocukluk
döneminde kazanılan ve bellekte kalıcı izler bırakan anılar
11. Fiziksel
becerilere sıkı sıkıya bağlı olanlar
12.
Kişiyi doğrudan ilgilendiren konular ve
olaylar
EN
ÇOK NELERİ UNUTURUZ?
1. Adlar
2. Rakamlar ve tarihler
3. İstenmeyen
şeyler
4. Zor öğrenilmiş,
tam olarak kavranmamış konular
5. İnançlarımıza ve
ön yargılarımıza ters düşen ( garip ) gerçekler
6. Kısa sürede ve
zorla öğrenmek zorunda kaldıklarımız
7. Başarısızlıklarımız
8. Öğrenmeye
çalışmadan, rasgele edindiğimiz bilgiler
9. Öğrendikten
sonra üzerinde yeterince düşünmediğimiz konular
10.
Yoğun, hasta, isteksiz ve sıkıntılı anlarımızda öğrenmeye
çalıştığımız bilgiler
11.
Uzunca bir süre çalışarak, ara vermeden öğrenilenler
12.
Anlayamadığımız, bize anlamsız gelen şeyler
Daha yüksek bir verim için ulaşmak
istediğiniz hedefin çekim gücünü kullanın.
İyi bir öğrenmenin olabilmesi, mutlak
amacın belirlenmesiyle mümkündür. Bu amaç, sizin itici gücünüz olacaktır.
Amacınıza yaklaştıkça çalışma isteğiniz
daha da artacaktır. Onun için, bir hedef belirleyin ve hedefinize ulaşmak için
çaba gösterin. Ara hedefler tayin edin ve hedef uyarısından yararlanın.
Hatırlama gücü ödüllendirme ile artar.
Her başarı zaten bir ödül olmakla beraber, başarınızı arttırmak için, kendinize
bir ödüllendirme sistemi kurun.
Çalışma anında zaman zaman çalışmaya ara
verip, telefon konuşması yapmak, televizyon açmak, dikkati dağıtıcı etki yapar.
En verimli çalışmanın yolu, bu “molaları” uygun zaman aralıklarında
gerçekleştirmektir. Bu gibi etkinlikleri, çalışma bitiminde yaparak, kendinizi
bir tür ödüllendirebilirsiniz.
UNUTMA!
Çalışma
aralarında televizyondan uzak dur! Çünkü öğrenme üzerinde en bozucu etkiyi
televizyon yapmaktadır.
UYKU
SAATİNDE İYİ UYU, DERS SAATİNDE UYUMA!
Uyku sırasında
hatırlama mekanizması daha az rahatsız edilmektedir. Öğrendiklerimizi, uykuda
daha yavaş, uyanıkken daha hızlı unuturuz. Öğrenme üzerinde en az bozucu etkiyi
yapan etkinlik “uyku” dur. Eğer bir şeyi kalıcı olarak öğrenmek istiyorsanız,
uyumaya gitmeden önce küçük bir tekrar yapmanızda büyük fayda vardır.
DERS NASIL ÇALIŞILMAZ?
Bir şeyi
ezberlemek, bilmek sayılmaz.
MONTAIGNE
1. Beden gevşek,
uyuşuk ve kaykılmış, sadece seçtiğiniz, size ilginç gelen konular üzerinde
durursanız
2. Eğlence arar
gibi bir havanız varsa
3. Dersten derse, konudan
konuya atlarsanız
4. Zaman zaman
hayale dalarsanız ve çalışmanız bölünürse
5. Düşünce
kontrolünüz yoksa
6. Vakit geçirmek
için resimlere ( şekillere ) anlamsızca bakarsanız
7. Önemli
kavramları atlar, öğrenme olayını hep sonraya ertelerseniz
8. Gözünüz aynı
cümleye dakikalarca takılı kalırsa. Bazen sabırsızlıkla, bazen de sıkılma
nedeniyle acele ve atlayarak okursanız
9. Gelişi güzel,
karalama yapar gibi not tutarsanız
10.
Hatırlamayı rastlantılara bırakırsanız
11.
Ders çalışma zorlaştığında veya sıkıcı olmaya başladığında, çalışmayı
tamamen bırakırsanız. Yani aslında, ders çalışmamak için bahaneler icat
ederseniz
UNUTMA!
Bu tür ders çalışma ( ma! ) seni başarıya götürmez.
“Gece 2’ye kadar
ders çalıştım, sabah da saat 5’te kalktım… sınavım yine de istediğim gibi
geçmedi!”
Bu yakınmayı hep
duyarız. Oysa hepimizin bildiği gibi, önemli olan, dersin başında kaç saat
geçirdiğiniz değil, zamanı nasıl geçirdiğinizdir. Son geceye sıkıştırılmış bir
sınav çalışması için geç vakitlere kadar uykusuz kalmak, sınava hazırlanmak
için pek güvenilir bir yol olmasa gerek.
UNUTMA!
Önemli olan, çok çalışmak değil, yerinde ve zamanında çalışmaktır.
AKILDA KALMASI İÇİN, İYİ NOT TUTMALISINIZ
Not tutma,
öğrenmenin en büyük düşmanı olan unutmayı önlemektedir. Not, ders sırasında
tutulduysa, ilk tekrar, tutulan notların gözden geçirilmesi şeklinde olmalıdır.
Daha sonraki tekrarlar, hiçbir yere bakınmadan hatırda kalanların, başka bir
sayfaya yazılması ve daha sonra esas notlarla karşılaştırılarak eksiklerin
giderilmesi şeklinde olmalıdır. Ders dinleme becerilerini geliştiren
öğrenciler, not tutarak ve anlaşılmayan yerleri, anında öğretmene sorarak derse
aktif şekilde katılırlar.
GÜNDE / HAFTADA KAÇ SAAT ÇALIŞMALISINIZ?
Zaman ve sözcükleri
boş yere harcama. İkisi de çok değerli.
H.J.
BROWN
Çalışmada verimi
sağlayan, dersin ( masanın ) başında kaç saat geçirildiğinden çok, bu saatlerin
nasıl geçirildiğidir. Duruma göre değişmekle birlikte, haftada 15 saatin altına
düşmeyen, düzenli ve programlı bir ders çalışma, hedefinize ulaşabilmeniz için
zorunludur.
ALİ’Yİ
TANIYOR MUSUNUZ?
Ali pazar sabahı
saat 08.30’da uyandı. Cuma günü okuldan gelirken bu hafta sonundan önceki
haftalardan eksik kalan derslerini tamamlamak ve gelecek hafta içindeki
sınavlara hazırlanmak açısından çok iyi yararlanmaya karar vermişti. Bu sebeple
cuma akşamını ve geceyi çok iyi geçirdi. Evde müzik dinledi, Tv seyretti ve geç
saatte yattı. Cumartesi günü de arkadaşlarıyla beraber oldu, evin içinde
gezindi, zamanın nasıl akıp geçtiğini fark etmedi. Ders çalışmadığı için zaman
zaman biraz rahatsızlık duyduğu oldu, ancak içinden gelen bir huzursuzluğu:
“Önümde koskoca bir pazar var.” diyerek bastırdı.
Pazar sabahı Ali
işte bu şartlar altında 08.30’da uyandı. Önce güzel bir tatil kahvaltısı yaptı.
Sonra gazeteleri okuyup ders çalışmaya karar verdi. Gazeteler bittiğinde saat
10.30 olmuştu. Tv’deki sabah filmine bir göz atıp çalışma odasına geçmek
istedi. Fakat film öyle güzel ve heyecanlıydı ki, önündeki koskoca pazar gününü
düşünerek bu filmi izlemesinde bir sakınca olmadığına karar verdi.
Film bittiğinde
saat 12.30’du ve hafta içi günlerde bu saatte yemek yemeye alışmış olduğu için
karnı acıktı. Annesinin özenle hazırladığı yemekleri yiyip, evdekilerle sohbet
ettikten sonra çalışma odasına yöneldi. Fakat tam bu sırada Tv’den naklen yayın
programı başlamış ve haftanın en önemli maçı ekrana gelmişti. Bu maçı seyretmek
için insanların birbirini çiğneyip dünyanın parasının verdiklerini düşününce,
ayağına kadar gelen bu maçı seyretmemenin büyük kayıp olacağını düşündü. Maç
biter bitmez sıkı bir şekilde çalışmaya başlamaya karar vererek maçı izlemeye
koyuldu.
Naklen yayın
bitip Ali’nin kafası haftanın spor olayları ile dolarken annesi çay
hazırladığını duyurdu. Ali çayı içip derse geçmenin daha doğru olacağına karar
verdi. Çay bittiğinde Ali’nin üzerine bir ağırlık çökmüştü. Haftanın
yorgunluğu, maçın gerginliği ve çayla birlikte yenilenler Ali’yi gevşetmişti.
Ali bu yorgunlukla “Nasıl olsa verimli çalışamam” diye düşündü ve dinlendikten
sonra çalışmaya başlamaya karar verdi.
Saat 18.00
sıralarında Ali, içindeki huzursuzluğu bastırmaya gayret ederek uyandığında
çalışma masasına yönelirken Tv’de en sevdiği dizilerden biri başladığını duydu.
Derse bundan sonra başlamaya ve sadece en önemli iki derse çalışmaya karar
vererek Tv’deki dizi filmi seyretti. Film bittiğinde akşam yemeği saati
gelmişti. Yemeği yedikten sonra ise onca yükün altına girmek için vakit çok
geçti. Çünkü o zaman, haftaya uykusu ve yorgun başlayacaktı. Bu sebeple Ali
kendi kendine şöyle dedi: “Bu gün çalışamadım, ama söz yarın çalışacağım.” ve
yarı sıkıntılı, yarı huzurlu odasının yolunu tuttu. Ancak çalışma için değil,
uyumak için.
Şimdi size bir
sorumuz var: Hikayemizde yer alan Ali’yi tanıyor musunuz?
Sen, sen ol ve
iradene hakim ol. Bugünün işini yarına bırakma.
ERTELE!
( ME! ) ya da “YARIN ÇALIŞIRIM!”
Kanatsız uçan şey
nedir? Zaman! Zaman !
D.H.
LAWRENCE
“Ertelemek” hangi
sebepten olursa olsun kötü bir çözüm yoludur. Bir şeyi yapmak için en iyi ve
elverişli zaman “bugün” dür. Ders çalışmanın, insanın keyfinin yerinde olması
veya olmaması ile bir ilgisi elbette vardır ama; bu ilgi en aza indirgenmek
zorundadır. Bu keyfiyetten kurtulmak ve zamanı doğru kullanmak ve veriminizi
arttırmak için program yapmalısınız ve bu programı yazılı bir hale
getirmelisiniz.
Çalışma programı
hazırladıktan sonra, çalışma odanızın görülebilecek bir yerine koyarak günlük
çalışmalarınızı düzenli olarak kontrol etmelisiniz. Hazırlanılması gereken
derslerin birikip ağırlaşması, zamanın daralması, sizden beklentilerin artması
ve bütün bunların altından nasıl kalkacağınızı bilmemeniz, üzerinde bir yük
oluşturarak sizi bıkkınlık ve karamsarlık noktasına getirebilir.
DİKKAT: Rehberlik ve
Psikolojik Danışmanlık Servisleri öğrencilere verimli ders çalışma programının
hazırlanmasında yardımcı olmaktadır.
UNUTMA!
Bugünün dersini yarına bırakma!Yarın, artık bu gündür!
ÖĞRENMEYİ ya da ÖĞRENMEMEYİ BELİRLEYEN ÜÇ ÖNEMLİ ETKEN
1.
Çalışmak
2.
Tekrar
3.
Sınamak
4.
Dinlenmek
İnsan karşısında
konuşanı 30 saniye kadar bilinçli olarak dinler, sonra 1 veya 2 saniyelik
kopukluk dikkat dağılması olur.
Hiç ara vermeden
çalışmaya kalkarsanız, “algılama gücü” bir süre sonra düşmeye başlar. Çok ara
vererek çalışmaya devam etmeye kalkarsanız, bu kez de “hatırlama eğrisi” hızla
düşmeye başlar.
Oysa çalışmayı kısa
süren dinlenme aralıklarıyla sürdürmek, hem öğrenilenlerin sindirilmesi hem de
zihnin kendinin toparlaması açısından son derece yararlıdır.
UNUTMA!
Önceden ne kadar çalışacağını belirlemezsen çalışma sonunda çok az şey
hatırlarsın.
MATEMATİK VE FEN BİLİMLERİ DAHA FARKLI BİR “DİNLENME”
TARZINI GEREKTİRİYOR
Matematik ve Fen
Bilimlerinde, problem çözerken, sonuca ulaşıncaya kadar, çalışmaya kesinlikle
ara verilmemelidir.
Çalışma sırasında arka arkaya gelecek derslerin mümkün olduğu ölçüde
bir birinden farklı olmasında yarar vardır. İçerikleri açısında bir birini çağrıştıran derslerin arka arkaya gelmesi öğrenmeyi
zorlaştırır.
UNUTMAYA KARŞI EN İYİ İLAÇ: TEKRAR… TEKRAR … YİNE TEKRAR
Düzenli tekrar
yapmayan öğrenci, daha önce öğrendiği bilgileri çok az hatırlayacağı için,
bilgiler arasındaki bağlantıyı kurmakta zorlanır ve verimi düşer. Bu da zaman
ve emek kaybıdır. Kısır döngüye ve umutsuzluğa yol açar.
Düzenli tekrar
tekniklerinin uygulanmasıyla, daha çok şey hatırlamak mümkündür.
NASIL BİR ZAMANLAMA, DERS ÇALIŞIRKEN SİZE EN YÜKSEK VERİMİ SAĞLAR?
Sabır ve zaman,
işte benim güçlü askerlerim.
L. TOLSOHY
45'
+ 5'
+ 10'
= 6J'
Ders çalışmada en
yüksek verimi elde etmek için, öğrenme seanslarının 45 dakikalık bölümlere
ayrılması gerekir. 45 dakika ders çalıştıktan sonra mutlaka, 5 dakika
çalıştığınız konuları gözden geçirmelisiniz. Her çalışma seansından sonra da 10
dakikalık bir dinlenme arası vermek doğru olur. 10 dakikalık dinlenme
aralığında beden gevşer, zihin öğrendiklerini sağlamlaştırır.
SİSTEMLİ BİR TEKRAR PROGRAMI SİZLERE, ŞU ÇOK ÖNEMLİ 3
ŞEYİ KAZANDIRIR
1.
Öğrenme
2.
Düşünme
3.
Hatırlama konularında birikim sağlama
Tekrarın zamanı
|
Genel Tekrar Süresi
|
Bilgilin Saklanma Süresi
|
45 dakikalık çalışma sonunda
|
5 dakika
|
1 gün
|
1 gün sonunda
|
10 dakika
|
1 hafta
|
1 hafta sonunda
|
20 dakika
|
1 ay
|
1 ay sonunda
|
30 dakika
|
Uzun Süreli Hafıza
|
Tekrarlar, notların
gözden geçirilmesi yoluyla gerçekleşebileceği gibi, o konuyla ilgili testlerin
çözülmesiyle de yapılabilir.
“AKLIMI SEVEYİM… BEN ÇALIŞMADAN DA BAŞARILI OLURUM”
Bazıları kendine
güvenmekle hava atmayı birbirine karıştırırlar. Oysa başarının en kolay ve en
kısa yolu ÇALIŞMAKTIR.
Dehanın %1’i ilham
%99’u terdir.
T.EDISON
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder