Dr. Ziya Koruç *
Egzersiz ve spor
psikolojisi şu anda, pek çok farklı bakış açısı nedeni ile doğasının kolayca
açıklanamayacağı bir alan gibi görünmektedir. Bu karmaşıklık sadece kavramsal
tanımlamalardan değil, aynı zamanda spor psikoloğunun üstlenmesi gereken
rollerden de kaynaklanmaktadır. Pek çok yazar spor psikolojisine ilişkin olarak
farklı tanımlar yapmıştır.
Bu tanımlar, spor psikolojisini spor bilimlerinin ya
da psikolojinin alt alanı şeklinde ele alma ile ilgili olarak değişiklikler
göstermektedir. Alderman (1980) spor psikolojisini "sporun insan
davranışları üzerine etkisi" şeklinde açıklarken; Gill (1986) "spor
ortamında insan davranışları ile ilgili sorulara yanıt bulmaya çalışan spor ve
egzersiz biliminin bir alt alanı" olarak açıklamaktadır. Bunlara karşın
Cox (1994) "psikoloji ilkelerinin spor ortamına uygulanmasını içeren bir
alan olarak", Singer (1978) ise "spor branşlarına ve spor ortamına
uygulanan psikoloji bilimi" olarak tanımlamaktadır.
Spor psikolojisi,
gelişimsel spor psikolojisi, psikofizyolojik spor psikolojisi ve bilişsel spor
psikolojisi gibi alt alanlara bölünmeye çalışılmıştır (Cratty, 1982; Duda,
1987; Hatfield ve Landers, 1983; Straub ve Willims, 1983). Bu karmaşa nedeni
ile , Dishman (1983) gibi bir kısım spor psikoloğu, kaçınılmaz olarak spor
psikolojisinin kimlik krizi içinde olduğunu belirtmişlerdir.
Spor
psikolojisini kavramsallaştırabilmek için bu çerçevede spor olgusunu açmak
yararlı olacaktır. Günümüzde spor iki farklı biçimde ele alınmakta ve işlev
görmektedir. Bunlardan Elit Spor denilen performans sporu, varolan performansı
aşmak amacı ile yapılır ve müsabaka kazanmanın temel olduğu yaklaşımı temsil
eder. Spor bu biçimi ile ulusal kahramanların yaratılması, tüm dünyanın
tanıdığı süper yeteneklerin oluşması ile "daha hızlı, daha yükseğe, daha
kuvvetli" ilkesine ulaşmaya çalışır. Diğer yaklaşım biçimiyle Rekreasyon
Sporu, bireylerin kendilerini yeniden yaratmalarını, sağlıklarına
kavuşmalarını, yaşam kalitelerini yükseltmelerini ve yabancılaşmadan kurtulmalarını
sağlamak amacı ile yapılan "herkes için spor" sloganında kristalleşen
spor anlayışıdır.
Spor bugünkü
yapılış biçimine, ilk toplumlardan modern toplumlara doğru olan değişim içinde
yaşam biçimi olma, estetik ve fizik güzellikleri yakalama, elitlere eğlence
kaynağı olma, savaşlara hazırlanma, soğuk savaşın aracı olma gibi bir kısım
aşamaları geçerek gelmiştir. Bu değişim içinde spor, 20. yüzyıldan başlayarak,
bilimsel çalışmalara açılmış, değişen toplumsal koşullar nedeniyle ekonomik bir
yön kazanmaya başlamıştır. Bilim adamları, daha iyi sporcu yetiştirme ya da
toplumsal yaşam içindeki rekabet ve ilerleyen teknik yaşama uyumu sağlama
çabasının yanı sıra, insanın yaşam kalitesini yükseltebilme, stres ve depresyon
ile başaçıkabilmesine yardımcı olma amacıyla da çalışmalar yapmaya
başlamışlardır (Koruç ve Bayar, 1990). Başlangıç yıllarında spor egzersizi,
spor biyomekaniği, spor hekimliği gibi alanlarda çalışmalar yapılmış ama sonra
sporun gelişen ve büyüyen yapısı nedeniyle spor psikolojisi, spor sosyolojisi,
spor pedagojisi, spor felsefesi gibi alanları da içine alan ve spor bilimleri
adı verilen yeni bir bilim dalının oluşumu başlamıştır.
Sporun günümüzde,
ekonomik yanı ile de ihmal edilemez bir fenomen olduğu açıktır. Spor, izleyeni,
sağlık için spor yapanı ve yarışan sporcusu ile gerek reklamlardan, gerek
basından, gerekse de sanayici ve yatırımcılardan büyük destek alarak olağanüstü
bir ekonomik ivme kazanmış görünmektedir.
Spor bu denli
büyük bir kurum olma yolunda ilerlerken, kaçınılmaz biçimde içine bilim
adamlarını da alıp kendine özgü bir bilim dalının doğmasına yol açmıştır. Spor
psikolojisinin egzersiz ve spor bilimlerinin bir alt alanı olduğunu ileri süren
beden eğitimi kökenli spor psikologları, psikoloji, fizyoloji, anatomi,
biyomekanik ve sosyoloji gibi disiplinlerin spor ortamına uygulanması üzerinde
değil, bu alana ilişkin bir kısım kavram üzerinde çalıştıklarını
belirtmektedirler (Henry, 1981). Aynı düşünceyi paylaşan Gill (1986), Dishman
(1983), Morgan (1989) gibi bir kısım uygulamacı, spor psikolojisinin spor
biliminin bir parçası olduğunu desteklemektedir. Kimi araştımacılar ise spor ve
egzersiz bilimini çok disiplinli bir alan olarak ele alıp, bu alanı oluşturan
alt alanların kuram ve kavramlarının birbirinden ayrılabileceğini belirtmektedir
(Gill, 1986). Spora özgü olguları anlayabilmek için spor ve egzersiz biliminde
yeralan diğer disiplinlerden gelecek bilgiye de gereksinim olduğunu öne süren
araştırmacılar vardır (Feltz, 1989; Morgan, 1989). Psikoloji kökenli
uygulamacılar ise, spor psikolojisinin kullandığı kuramların psikoloji kökenli
olduğunu, psikolojinin kendine özgü kavramlarının bu alanda kullanıldığını ve
sporcuya müdahale için klinik ya da psikolojik danışmanlık türünde bir eğitime
gereksinim olduğunu ileri sürmektedirler (Anshel, 1992; Goldstein, 1979;
Mahoney, 1985; Martens, 1987).
Spor psikolojisi
ister psikolojinin, ister egzersiz ve spor bilimlerinin bir alt alanı olarak
ele alınsın, her ikisinde de varılan nokta önemlidir; ancak bakış açısı kişinin
çalışma alanını belirlemektedir. Örneğin; spor psikolojisi, psikolojinin alt
alanı olarak ele alınırsa spor ve egzersiz psikolojisinin kuramlarının ve
ilkelerinin uygulanması önem kazanır. Egzersiz ve spor bilimlerinin bir alt
alanı olarak ele alındığında ise genellikle spor ortamındaki davranışların
belirlenmesine ve açıklanmasına odaklanılır (Feltz, 1994).
Spor psikolojisi
görüldüğü gibi ya egzersiz ve spor bilimlerinin ya da psikolojinin alt alanı
olarak ele alınmaktadır. Bunu daha net olarak ortaya koyabilmek için spor psikologunun
rolü ve niteliğini de gözden geçirmek gerekecektir. Spor psikoloğunun iki ana
rolünden bahsedilebilir. İlki akademisyen ve araştırmacı rolü, diğeri ise
uygulamacı rolüdür.
Nideffer ve
arkadaşları (1980), spor psikoloğunun uygulamacı rolünün, performansı
geliştirici programlar üretmek, psikolojik değerlendirme tekniklerini
kullanmak, bunalımı önleyici servis hizmetleri vermek, antrenörler ve sporla
doğrudan ilgili olan diğer kişiler için programlar geliştirip, danışmanlık
hizmetleri vermek olduğunu belirtmektedirler. Bull’a (1993) göre spor
psikoloğunun uygulamacı rolü performansı arttırmak ve takım içinde iyi bir
havanın yakalanmasına yardımcı olmaktır. Spor psikoloğu bu rolü ile sporculara
müsabaka stresi ve müsabaka kaygısı ile başaçıkma stratejilerini öğretmeli,
konsantrasyonu geliştirmeli, takımın güdülenme düzeyini yükseltmeli ve
güdülenmenin devam etmesini, kendine güvenin artmasını sağlayabilmelidir.
Yine spor
ortamlarında hızla artan bir kısım klinik problem söz konusudur. Alkol ve ilaç
kullanımı, ilişki bozuklukları, yeme bozuklukları ve şiddetli depresyon gibi
durumlara müdahale edebilmek için spor psikoloğunun klinik psikoloji eğitimi
alması söz konusudur. Bull (1993), klinik eğitim almış spor psikoloğunun
rolünün çok belirgin olmadığını ileri sürmektedir. Tüm spor dallarındaki
sporcuların zihinsel nitelikli çalışmalardan daha fazla yararlandıklarını, buna
karşın klinik yardım isteyenlerin sayısının çok az olduğunu bu nedenle daha az
klinik eğitimli psikoloğa gereksinim olduğunu ileri sürmektedir. Heyman (1987)
ise spor psikologlarının sadece normal popülasyonla çalışmadıklarını aynı
zamanda duygusal bozuklukları, yeme ve ilaç kullanma gibi sorunları olan
sporcular ile de uğraştıklarını belirtmektedir. Anshel (1992) tüm spor
ortamındaki müdahaleler düşünüldüğünde klinik ya da psikolojik danışmanlık
eğitimi almış spor psikologlarına gereksinim olduğunu; müsabaka stresi ve
müsabaka kaygısı ile başaçıkabilme yollarının ya da pek çok bilişsel sürecin,
klinik psikoloji eğitimli bir uzman tarafından uygulanmasının daha doğru
olduğunu belirtmektedir.
Son yıllarda ise,
spor psikoloğunun bu iki rolünün birbiri içine geçebileceği şeklinde görüşler
de ortaya atılmıştır. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Olimpiyat
Komitesi (U.S.O.K.) ve Amerikan Psikologlar Birliğinin (A.P.A) ortak
yürüttükleri bir tarama çalışması sonucunda, spor psikologlarının rolü üç
başlık altında toplanmıştır. Danışmanlık rolü, eğitimci rolü ve araştırmacı
rolü (May, 1986; Weinderg ve Gould, 1995).
Spor psikoloğunun
rolleri arasında, araştırmacılık çok küçükmüş gibi görünmesine karşın
önemlidir. Araştırmacı spor psikologları, sporda davranış ve performansı
etkileyen faktörleri araştırmaktadırlar. Bu çalışmalar kimi zaman laboratuvarda
kimi zaman spor salonlarında kimi zaman da müsabakaların yapıldığı ortamlarda
ya da soyunma odalarında yapılmaktadır. Bunun için de pek çok araç ve gerece
gereksinim duyulmaktadır. Bu araçların önemli bir bölümü genel ya da klinik
psikolojinin kullandığı araçlardır. Spora özgü olarak geliştirilmiş araç sayısı
ise henüz çok azdır.
Spor
Psikolojisinin Araştırma Yöntemleri
Spor psikoloğunun
araştırmacı, eğitimci ve danışman rollerini yerine getirirken ne tür bilimsel
yöntemler kullanacağı sorusu uzun zamandır tartışılmaktadır. Başlangıçta sosyal
psikolojinin kendine özgü araştırma yöntemleri kullanılmıştır (İso-Ahola ve
Hatfielt, 1986). Morgan (1980) bunu "spor psikolojisinin, genel
psikolojiye paralel yöntemler kullanması kaçınılmazdır" şeklinde
açıklamaktadır. Spor psikolojisinin genel gelişim çizgisine bakıldığında da
1950-1965 yılları arasında daha çok kişilikle ilgili çalışmalar yapıldığı,
bunun da genel psikolojide o yıllar arasında moda olan treyt yaklaşımı ile uyum
içinde olduğu görülebilir (Lander,1983). Daha sonraki on yıl içinde sosyal analiz
yaklaşımları çerçevesinde genel psikolojinin ya da sosyal psikolojinin bir
kuramı ele alınarak bunun spor içinde uygulanması şeklindeki çalışmalar ön
plana çıkmıştır. 1970’lerden günümüze doğru gelen çalışmalarda ise psikolojinin
ve sporun öncülerinden etkilenilmiştir. İso-Ahola ve Hatfield (1986), spor
psikolojisinin bu süreçler içinde kendine özgü araştırma yöntemleri oluşturma
çabası içine girdiğini bunun sonucu olarak iki başlık altında toplanabilecek
araştırma yöntemleri saptadığını belirtmektedir. Bunlar; deneysel araştırmalar
(laboratuvar deneyleri ve alan deneyleri) ile deneysel olmayan araştırmalar
(alan çalışmaları, survey ve arşiv çalışmaları)
Spor psikolojisi
bu yöntemler aracılığı ile üç uygulama alanı başlatmıştır. Bu alanlar,
performansı arttırma, öğrenmeyi hızlandırma ve performansın önündeki psişik
engelleri ortadan kaldırma uygulamalarıdır (Mahoney ve Suinn, 1986; May, 1986).
Performansı arttırma uygulamaları, sporcu kişiliği ile ilgili olarak yapılan
çalışmaları, güdüleme uygulamalarını, konsantrasyon ve dikkat çalışmalarını,
özel müsabaka stratejilerini vb. kapsamaktadır. Öğrenmeyi hızlandırıcı spor
psikolojisi uygulamaları ise özellikle zihinsel antrenmanlar aracılığı ile
sporcuların beceri öğrenmelerini arttırıcı uygulamalar olarak ele alınmaktadır.
Son uygulama alanında performansa engel olan psişik öğelerin ortadan
kaldırılması uygulamaları bulunmaktadır. Bu başlık altında, müsabaka kaygısı,
müsabaka stresi, gerginlik, heyecan, yoğun antrenman, tükenmişlik gibi durumlar
ile başaçıkma ve otomatik canlılık düzeyinin ayarlanması çalışmaları yer
almaktadır.
Uygulama alanları
ve spor psikoloğunun üstlenmesi gereken rollere yukarıda değinildi. Bunların
yerine getirilebilmesi için spor psikoloğunun eğitiminin ne olması gerektiği
üzerinde de durulmalıdır.
Spor
Psikoloğunun Eğitimi
Spor psikoloğu üç
uygulama alanında üç farklı rolü yerine getirmeye çalışmaktadır. Bu rol ve
uygulama içinde hem sporun hem de psikolojinin iyi bilinmesi gereği ortaya
çıkmaktadır. USOK (1983), Clarke (1984) ve Heyman (1984) spor psikoloğunun
psikoloji eğitimi almış olmasının ve bunun bir zorunluk olarak düşünülmesinin
gerektiğini, ama spor ve egzersiz alanından gelen uygulamacıların da isterlerse
psikoloji ile ilgili bir eğitim alarak bunu yürütebileceklerini belirtmişlerdir.
Fakat Anshel (1992) spor psikoloğunun kesinlikle klinik psikoloji eğitimli
olması gerektiğini belirtmektedir. Anshel’e yanıt olarak Zaichkowsky ve Perna
(1992), spor psikolojisi için klinik eğitime gerek olmadığını spor bilimlerini
biliyor ve insan davranışlarını anlayabiliyor olmanın yeterli olduğunu, bunun
için de sonradan eğitimle psikolojinin kuram ve ilkelerinin öğrenilebileceğini
belirtmişlerdir. Anshel (1993) bunu yeniden yanıtlayarak spor psikologlarının
psikolojik danışmanlık görevi üstlendiklerini, uygulamacı olabilmek için bu
alana ilişkin yeterince bilgi birikimine gerek olduğunu, psikolojide klinik
uygulamaların ya da psikolojik danışmanlığın usta çırak ilişkisi yolu ile
kazanıldığını bu nedenle de sadece psikolojinin kuram ve ilkelerini bilmenin
bunu sağlayamayacağını belirtmiştir.
Klinik kökenli
bir uygulamacı olan May (1986), psikoloji kökenli olan uygulamacıların spor ve
egzersiz bilimlerine ilişkin eğitim, spor ve egzersiz bilimlerinden gelenlerin
klinik ve psikolojik danışmanlık eğitimi, psikiyatri kökenli olanların da spor
ve egzersiz eğitimi almaları gerektiğini belirtmektedir. Bu yaklaşım biçiminde
verilecek eğitim, lisans düzeyinde bir eğitimi değil, lisansüstü ve doktora
eğitimini içermektedir. Bu çerçevede spor psikoloğunun eğitimi için A.A.A.S.P.
- The Association for the Advancement of Applied Sport Psychology- (1991) şu
öneride bulunmaktadır: Spor psikolojisi içinde klinik ya da psikolojik
danışmanlık, sosyal psikoloji, psikofizyoloji, deneysel psikoloji, gelişim
psikolojisi, kişilik psikolojisi, bilişsel psikoloji ve psikopataloji gibi
psikoloji alanlarına gereksinim vardır. Spor ve egzersiz için de biyomekanik,
antrenman, hareket bilimi, egzersiz fizyolojisi, spor tıbbı, spor pedagojisi,
spor sosyolojisi, motor öğrenme ve motor gelişim alanlarının bilinmesine
gereksinim vardır (Akt. Weinberg ve Gould, 1995).
Spor psikolojisi
bu şekli ile ele alındığında 1960-1970 yıllarının sosyal psikoloji alanını
anımsatmaktadır. Bu alanda da toplum bilimciler ve psikologlar farklı tanımlar
ortaya koymuşlardır (Feltz, 1994). Sosyal psikolojide psikolojinin geleneksel
yapısı açısından bakıldığında birey temel alınırken, toplumbilimsel köken ve
toplumbilimsel gelenekler açısından grup ve toplumsal değişkenler
vurgulanmaktadır. Son yıllarda bir uzlaşma olmuşsa da toplumdaki insanların
doğası hakkında tamamen farklı sayıltıların ve derin ayrılıkların varlığını
koruyacağı belirtilmektedir (McCall ve Simmsons, 1982). Spor psikolojisi bu
bağlamda daha genç bir alan olarak ele alınmalı ve şu anda yaşadığı çalkantılar
doğal görülmelidir.
Spor
psikolojisinde henüz kendine özgü kuramlar yaratılamamıştır. Kuramlarının
önemli bir bölümü psikolojinin alt alanlarının geliştirdiği kuramların ödünç
kullanımı olarak görülmektedir (Dewar ve Horn,1994). Bu çerçevede spor
psikolojisinin daha derinlemesine yapılan, kurama yönelik ve deneysel
çalışmalara gereksinimi vardır.
Spor
psikolojisindeki ilk araştırmalar 1897 yılında Norman Triplett tarafından
yapılan çalışma ile başlamıştır. Bu çalışma aynı zamanda sosyal psikolojinin
ilk deneysel çalışmaları arasında da kabul edilmektedir. Triplett bu çalışmada
düşük performans gösteren bisikletçileri araştırmıştır. Diğer yarışmacıların
varlığının, performansı kolaylaştırıcı ya da engelleyici etki yaptığını
saptamıştır (Feltz, 1994). Spor psikolojisinin asıl çalışmaları 1910-1925
yılları arasında Coleman Griffit tarafından yapılmıştır. İlk spor psikolojisi
laboratuvarının kurulması ve ilk lisansüstü eğitim de bu dönemde başlamıştır
(Mahoney ve Suinn, 1986). 1960’lı yıllara değin spor psikolojisi daha çok motor
öğrenme, kişilik ve psikomotor yeteneğin doğası üzerinde yoğunlaşmıştır. 1965
yılında yapılan Uluslararası Spor Psikolojisi Kongresi ile tüm dünya
ülkelerindeki birikimlerin tartışılmasına ve deneyim aktarımına olanak
sağlanmıştır (Bayar ve Koruç, 1990).
Şu andaki konumu
ile spor psikolojisi farklı kökenlerden gelen bilim uygulamacılarının çalıştığı
bir alan görünümü çizmektedir. Gerek ABD’de gerek Avrupa’da spor psikolojisine
özgü kuruluşlar ve birlikler oluşmuş görünmektedir. Uluslararası Spor
Psikologları Birliği (ISSP), Kuzey Amerika Spor Psikolojisi ve Fiziksel
Etkinlikler Birliği (NASPSPA), Kanada Spor Psikolojisi ve Psikomotor Öğrenme
Topluluğu (CSPLSP), Avrupa Spor Psikologları Federasyonu (FEPSAK) gibi spor psikolojisi
toplulukları doğmuştur. Ama tüm ABD psikologlarını şemsiyesi altında toparlayan
APA (American Psychological Association) 1986 yılında 47. bölümü olarak
egzersiz ve spor psikolojisini kabul etmiştir (APA, 1996).
Ülkemizde henüz
gerçek anlamda spor psikolojisi eğitimi veren bir birim bulunmamaktadır. Mantar
hızı ile büyüyen beden eğitimi ve spor bölümleri bu alanda yetersiz kalmakta ve
yanlış yönlendirilmektedir (Bayar ve Koruç, 1990).
Yazımı
tamamlarken May (1986)’in şu sözlerini hatırlatmak istiyorum. "Spor
psikolojisinin ciddi psikoloji eğitimi almış ve sporu tanıyan psikologlara
gereksinimi vardır. Bu alanı yalnız bırakmayınız, bu alana sahip çıkınız."
Kaynaklar
Alderman, R.B.
(1980). Sport psychology: Past present and future dilemmas. P. Klavola ve
K.A.W. Eipper (Eds.) Psychology and
sociological factors in Sport. Toronto: Üniversity of Toronto.
Anshel, M.H.
(1992). The case agains the certification of sport psychologist : In search of
the phantom expert. The Sport
Psychologist, 6, 265-286.
Anshel, M.H.
(1993). Against the certification of sport psychology consultants: A response
to Zaichkowsky and Perma, The Sport
Psychologist, 7, 344-353.
A.P.A. (1996).
1996 Membership Dues Statements. American Psychological Association 1996
Division Interest Form, 1-5.
Bayar,P., Koruç,
Z. (1990). Geçmişten günümüze spor psikolojisi veTürkiye’de spor psikolojisinin
konumu. Spor Bilimleri I. ulusal
Sempozyumu Bildirileri. Ankara : Hacettepe Üniversitesi, 102-110.
Bull, S.J.
(1993). Sport psychology self-helf guide.
Edinburgh: The Crowood Press.
Cox, R. (1994). Sport psychology concepts and applications.
(2nd ed.). Wisconsin: WCB Brown & Benchmark Publishers.
Cratty, B.J.
(1982). Psychology in contemporary sport.
(2nd.ed.). London: Prentice- Hall, Inc. Englewood Cliffs, N.J.
Dever, A., Horn,
T.S. (1994). A Critical analaysis of knowledge constraction in sport
psychology. T. Horn (Ed.). Advances in
sport psychology. Champaign: Human Kinetics Publishers.
Dishman,R.K.
(1983). Identity crises in North American sport psychology: Academics in
professional issues. Journal of Sport
Psychology, 5, 123-134.
Duda, J.L.
(1987). Toward a developmental theory of children’s motivation in sport. Journal of Sport Psychology, 9, 130-145.
Feltz, D.L.
(1989). Theorical research in sport psychology: From applied psychology toward
sport science. J.S. Skinner., C.B. Corbin., D.M. Landers., P.E. Martin &
C.L. Well (Eds.). Future directions in
exercise and sport science research. Champaign : Human Kinetics Publishers.
Feltz, D.L.
(1994). The natura of sport psychology. T. Horn (Ed.). Advances in sport psychology. Champaign: Human Kinetics Publishers.
Gill, D.L.
(1986). Pschological dinamics of sports.
Champaign: Human Kinetics Publishers.
Goldstein, J.H.
(1979). Sports, game and play: Social and
psychological viewpoints. Hillsdale, N.J. : Erlbaum.
Hatfield, B.D.,
Landers, D.M. (1983). Psychophysiology: A new direction for sport psychology. Journal of Sport Psychology, 5, 243-259.
Henry, F.M.
(1981). Physical education: An academic disipline. G.A. Brooks (Ed.). Perspectives on the academic disipline of
physical education. Champaign: Human Kinetics Publishers.
Heyman, S.
(1984). The developmental models for sport psychology: Examining the U.S.O.C.
guidelines, Journal of Sport Psychology,
6, 125-132.
Heyman, S.
(1987). Counseling and psychoterapy with athletes: special considerations, J.R.
May., M.J. Anshel. Sport psychology: The
psychological healt of the athlete. New York: PMA Publishers
Iso-Ahola, S.E.,
Hatfield,B. (1986). Psychology of sport:
A social psychological approach. Iowa: Brown Company Publishers.
Koruç, Z., Bayar,
P. (1990). Kitle sporu ve spor psikolojisi. Spor
ahlakı ve spor felsefesine yeni yaklaşımlar sempozyumu. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi, 115- 118.
Landers, D.M.
(1983). Whatever happened to theory testing in sport psychology ? Journal of Sport Psychology, 5, 135-151.
Mc Call, G.L.,
Simmson, J.L. (1982). Social psychology:
A sociological approach. New York: Mac Millian
Mahoney, M.
(1985). Open exchange and epistemic progress, American Psychologist, 40, 29-39.
Mahoney, M.,
Suinn, R.M. (1986). History and overwiew of modern sport psychology, The Clinical Psychologist, 39 (3),
77-81.
Martens, R.
(1977). Sport competition anxiety test.
Champaign: Human Kinetics Publishers.
Martens, M.
(1987). Science, knowledge and sport psychology. Sport psychologist, 1, 29-55.
Martens, M.,
Vealey, R.S., Burton, D. (1990). Competitive
anxiety in sport. Champaign: Human Kinetics Publishers.
May, J.R. (1986).
Sport psychology: Should psychologists become ınvolved, The Clinical Psychologist, 39 (3), 77-81.
Morgan, W.P.
(1980). The trait psychology controversy, Research
Quarterly for Exercise and Sport, 51, 50-76.
Morgan, W.P.
(1989). Sport psychology in its own context: A Recommendation for the future, J.S.
Skinner., C.B. Corbin., D.M. Landers., P.E. Martin & C.L. Well (Eds.).
Future directins in exercise and sport science research. pp. 97-110. Champaign:
Human Kinmetics Publishers.
Nideffer, R. M.
(1976). Test of attention and interpersonal style, Journal of Personality and Social Psychology, 34, 394-404.
Straub, W. F.,
Williams, M. J. (1983). Cognitive sport
psychology. Lansing NY: Sport Science Assosiation.
U.S.O.C. (1983).
U.S.O.C. establishers guidelines for sport psychology services, Journal of Sport Psychology, 5, 4-7.
Weinberg, S. R.,
Gould, D. (1995). Foundation of sport and
exercise psychology Champaign:Human Kinetics Publishers.
Zaichkowsky,
L.D., Perna, F.M. (1992). Certification of consultants in sport psychology: A
rebuttal to Anshel, The Sport
Psychologist, 6, 287-296.
·
Hacettepe
Üniversitesi, Spor Bilimleri ve Teknolojisi Yüksekokulu
·
Türk Psikoloji Bülteni 2 (5) 20-25.
bağdat caddesi psikolog ve psikoterapi
YanıtlaSil