10 Haziran 2012 Pazar

SORU SORMAK...



      Büyük bir bilim adamına, yetişmesindeki en büyük etkenlerin neler oldugunu sormuşlar. Bilim adami, Annem," demis. "Annem, okuldan döndügüm her gün, 'Bugün güzel bir soru sordun mu?' derdi. Beni yetiştiren en önemli etken budur." Soru sormak zekanin işlerliğidir. Eğer soru sormayi durdurursaniz, soru sormaya izin vermezseniz o ortamda zeka islerlik kazanamaz, kisilik gelisemez. Sorusu olmayan, hep yaniti olan olan bir kültür geri kalmis kültürdür.
Çocuklar çok soru sorarlar. 3-4 yasindan baslayarak biktirincaya kadar soru sorarlar. Dünyayi kesfetmek, olan biteni anlamak canli algilarinin hedefidir. Algilariyla zenginlesen dikkatleri belleklerini olusturur, sonra da, "Neden öyle olmus?", "Bu niçin böyle?" diye muhakeme temelini ararlar. Onlari yanitlamazsaniz, arastirmazsaniz, susturursaniz, durdurursaniz bir süre sonra gerçekten susarlar, susmanin rahat etmek oldugunu ögrenirler. Siz rahat edersiniz, çocugun zekasi da engellenmeyi ögrenir. Soru sormak basit bir zihinsel islem degildir.

Soru sormak; 
  1. Cesaret,
  2. Merak,
  3. Kararlilik,
  4. Sonucu gögüsleyen bir direnç gerektirir. 


       Eger bütün bunlara sahip degilseniz, soru soramazsiniz,yapacaginiz iş de yanitlari dinlemek olur. Bizler neleri merak ederiz, sorariz? Bilgisayarlarin yeni bulundugu döneme iliskin bir anekdot vardi: Bütün milletlerin temsilcileri bilgisayarin karsisina geçmişler, soru soruyorlar. Bilgisayar da kisa ve yogun bir islemden sonra soruyu yanitliyor. Bizim temsilcimize sira gelince sorusunu soruyor: "Ne var, ne yok?" Bilgisayardan bir süre islem yapildigina iliskin sesler geliyor ama bir türlü yanit gelmiyor, sonunda elektrik serareleri ve dumanlar içinde kalan gereç iflas bayragini çekiyor. Gerçekten, ne demektir. "Ne var, ne yok?" Bu aslinda bir soru degildir, bir dolgu konusmadir. Karsilastigimiz zaman birbirimize sordugumuz sorularin çoğu da basmakaliptir ve anlamsizdir. Ne yapiyorsun? (Anlamsiz bir sorudur, soruyu soran karsisindakinin ne yaptigini çok iyi bilmektedir). Nasil gidiyor? (bu sorunun da belirgin bir hedefi yoktur, öyle laf olsun diye sorulmustur, karsisindaki de belirsiz bir el isareti yaparak "ne olsun" gibi, "idare eder" gibi dogru yanitlar verir. İşler ne alemde? (Bu soruyla da hangi islerin kastedildigi belli degildir, öyle sorulmustur.
 
     Yanıt da ayni yüzeysellikte olur). Sordugumuz sorular genel olarak kisiseldir ya da kisilerin özel   hayatlarina duyulan merakin ürünüdür. Birisiyle karsilasildigi zaman sorulan "Nerelisin?", "Kimlerdensin?", "Ne is yaparsin?", "Nerede oturuyorsun?", "Evli misin?", "Çocuk var mi?", "Çocuklar iyi okuyor mu?" gibi sorularin tümü de güvenlik sorusturmasidir. Bu sorularla karsisindakinin güvenilir olup olmadigi arastirilir.
 
     Çevreyle ilgili sorular da kisilerin ne yapip yapmadigi, ne alip almadigi, nerelere sahip oldugu türünden dedikodu sinifina giren merak sorularidir. Çocuklara sorulan sorular da sigligin ve çocuklara deger vermemenin göstergesi degil midir? -Anneni mi seviyorsun, babani mi? -Bizim çocugumuz olur musun? -Kazagini bana verir misin? Çocuk biraz büyükse "okulu ve dersleri" sorulur. Bu soru tipleri gerçekte "soran bir ilgi"yi göstermez. Bilimle, kültürle, sanatla ilgili merak sorulari ancak bu konularla gerçekten ilgili olanlarin bir bölümünde görülür. O Çevrelerin de önemli bir bölümünün sorulari degil, baskalarina aktarilmasi gereken yanitlari vardir. Soru sormayi egitiminize koyabildiginiz zaman egitiminiz baslamis olacaktir. Soru sormayi kültürünüze sindirdiginiz zaman uygarlik yoluna girmis olacaksiniz. Iyi bir sorunuz var mi?

sevgiyle ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder