Büyük bir bilim adamına, yetişmesindeki en büyük etkenlerin
neler oldugunu sormuşlar. Bilim adami, Annem," demis. "Annem, okuldan
döndügüm her gün, 'Bugün güzel bir soru sordun mu?' derdi. Beni yetiştiren en
önemli etken budur." Soru sormak zekanin işlerliğidir. Eğer soru sormayi
durdurursaniz, soru sormaya izin vermezseniz o ortamda zeka islerlik kazanamaz,
kisilik gelisemez. Sorusu olmayan, hep yaniti olan olan bir kültür geri kalmis
kültürdür.
Çocuklar çok soru sorarlar. 3-4 yasindan baslayarak biktirincaya
kadar soru sorarlar. Dünyayi kesfetmek, olan biteni anlamak canli algilarinin
hedefidir. Algilariyla zenginlesen dikkatleri belleklerini olusturur, sonra da,
"Neden öyle olmus?", "Bu niçin böyle?" diye muhakeme temelini
ararlar. Onlari yanitlamazsaniz, arastirmazsaniz, susturursaniz, durdurursaniz
bir süre sonra gerçekten susarlar, susmanin rahat etmek oldugunu
ögrenirler. Siz rahat edersiniz, çocugun zekasi da engellenmeyi ögrenir. Soru
sormak basit bir zihinsel islem degildir.
Soru sormak;
- Cesaret,
- Merak,
- Kararlilik,
- Sonucu gögüsleyen bir direnç gerektirir.
Eger bütün
bunlara sahip degilseniz, soru soramazsiniz,yapacaginiz iş de yanitlari
dinlemek olur. Bizler neleri merak ederiz, sorariz? Bilgisayarlarin yeni
bulundugu döneme iliskin bir anekdot vardi: Bütün milletlerin temsilcileri
bilgisayarin karsisina geçmişler, soru soruyorlar. Bilgisayar da kisa ve yogun
bir islemden sonra soruyu yanitliyor. Bizim temsilcimize sira gelince sorusunu
soruyor: "Ne var, ne yok?" Bilgisayardan bir süre islem yapildigina
iliskin sesler geliyor ama bir türlü yanit gelmiyor, sonunda elektrik
serareleri ve dumanlar içinde kalan gereç iflas bayragini çekiyor. Gerçekten,
ne demektir. "Ne var, ne yok?" Bu aslinda bir soru degildir, bir
dolgu konusmadir. Karsilastigimiz zaman birbirimize sordugumuz sorularin çoğu
da basmakaliptir ve anlamsizdir. Ne yapiyorsun? (Anlamsiz bir sorudur, soruyu
soran karsisindakinin ne yaptigini çok iyi bilmektedir). Nasil gidiyor? (bu
sorunun da belirgin bir hedefi yoktur, öyle laf olsun diye sorulmustur,
karsisindaki de belirsiz bir el isareti yaparak "ne olsun" gibi,
"idare eder" gibi dogru yanitlar verir. İşler ne alemde? (Bu soruyla
da hangi islerin kastedildigi belli degildir, öyle sorulmustur.
Yanıt da ayni
yüzeysellikte olur). Sordugumuz sorular genel olarak kisiseldir ya da kisilerin
özel hayatlarina duyulan merakin ürünüdür. Birisiyle karsilasildigi zaman
sorulan "Nerelisin?", "Kimlerdensin?", "Ne is
yaparsin?", "Nerede oturuyorsun?", "Evli misin?",
"Çocuk var mi?", "Çocuklar iyi okuyor mu?" gibi sorularin
tümü de güvenlik sorusturmasidir. Bu sorularla karsisindakinin güvenilir olup
olmadigi arastirilir.
Çevreyle ilgili sorular da kisilerin ne yapip yapmadigi,
ne alip almadigi, nerelere sahip oldugu türünden dedikodu sinifina giren merak
sorularidir. Çocuklara sorulan sorular da sigligin ve çocuklara deger
vermemenin göstergesi degil midir? -Anneni mi seviyorsun, babani mi? -Bizim
çocugumuz olur musun? -Kazagini bana verir misin? Çocuk biraz büyükse
"okulu ve dersleri" sorulur. Bu soru tipleri gerçekte "soran bir
ilgi"yi göstermez. Bilimle, kültürle, sanatla ilgili merak sorulari ancak
bu konularla gerçekten ilgili olanlarin bir bölümünde görülür. O Çevrelerin de
önemli bir bölümünün sorulari degil, baskalarina aktarilmasi gereken yanitlari
vardir. Soru sormayi egitiminize koyabildiginiz zaman egitiminiz baslamis
olacaktir. Soru sormayi kültürünüze sindirdiginiz zaman uygarlik yoluna girmis
olacaksiniz. Iyi bir sorunuz var mi?
sevgiyle ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder