SOSYAL BECERİ EĞİTİMİ
İlkokul düzeyi,
çocukların kişilik ve
sosyal özelliklerinin gelişiminin
önem kazandığı bir dönemdir.Bu dönemde
çocuklar başkalarının
farkına varırlar.Daha öneki
dönemlerde çocuk henüz dünya ile
başa çıkabilmek için gerekli
altyapıyı oluşturma ve geliştirme
çabası içindedir.Hatta Piaget’nin
terimiyle benmerkezcidir bile,
sadece kendini düşünebilmektedir.
Başkasının perspektifini alabilecek
durumda değildir, onların
ne yaşadıklarını anlayamamaktadır. İlkokul dönemi
benmerkezcilikten çıkma dönemidir,
başka bir deyişle
benmerkezciliğin dağılma
dönemidir.Bunun diğer bir anlamı
çocuğun artık başkalarının başkaları
olduğunun fark etmesi ve
onların da kendisi
gibi bir “ben” oluklarını
kavrayabilmesi demektir. Bu özelliğin uzantıları oyunda ve
sosyal ilişkilerde görülür.
Çocuklar artık birlikte
oynamaya başlarlar.
İşbirliği yapabilir hale gelirle. Kısacası, ilkokul dönemi başkalarının keşfedildiği
dönemdir.
Başkalarının keşfedilmesi
kişinin kendisinin dışındaki
kişilerle karşılıklı ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi
demektir. Böyle ilişkilerin
kurulabilmesi için birtakım
beceriler gereklidir.İşte bu becerilere
kısaca sosyal beceriler
denir. Bu yüzden sosyal
beceriler toplumsal bir yaratık
olduğu düşünülen insanın en
önemli becerileridir. İnsanlar bu becerileri
sayesinde bir arada yaşarlar. Toplumsal düzen insanları sosyal becerileri sayesinde
işler. Toplumsal düzen bir yana, birey
olarak insanın ruh sağlığı
onun diğer insanlarla sağlıklı
ilişkiler kurmasına bağlı olduğu
için. Sosyal beceriler
bireyin ruh sağlığı
için yararlıdır.
SOSYAL BECERİNİN TARİHÇESİ
Gerek toplumsal,
gerekse bireysel yaşam
için oldukça önemli
olan bu becerilerin
neler olduğu ve
niteliği psikolojinin 1900’lü
yılların başlarından beri
üzerinde durduğu, ancak
henüz cevaplayamadığı sorulardır. Bu becerilerle
ilgili ilk bilimsel
incelemeler kuşkusuz William James’in
Psikolojinin Prensipleri (1891) adlı
eserine dayanır. James, bu
eserinde insanların sosyal
ilişkilerinin temelinde birçok
sosyal benliklerinin bulunduğu
tezini öne sürmüştür.Ona
göre , anne babamıza
gösterdiğimiz bir benliğimiz, arkadaşlarımıza gösterdiğimiz bir benliğimiz, bakkala gösterdiğimiz bir (müşteri) benliğimiz,
öğrencilerimize gösterdiğimiz
(öğretmen.) benliğimiz , amirimize gösterdiğimiz (memur) benliğimiz , hatta
köpeğimize gösterdiğimiz bir (kemik
veren adam) benliğimiz vardır.Bu
benlikler sosyal ilişkilerimizde
nasıl davrandığımızı gösteren kalıplardır. James’in bu tespitleri
sosyal ilişkilerimize ışık tutmuştur. Ancak James’in düşünceleri
“beceri”’den ziyade “benlik”
üzerinde durmaktadır.
Sosyal beceri kavramının öncüsü sayılabilecek diğer bir kavram Thorndike’in zeka analizleri
sonucunda ortaya attığı
sosyal zeka kavramıdır. Thorndike’in zeka
genel zekanın yanı sıra
sözel, sayısal ve sosyal
olmak üzere üç tür olarak
ele alınabileceğini iddia
etmiştir. Buna göre, bazı kişilerin kolayca ilişki kurabilmeleri, sosyal ilişkilerdeki zorlukların
üstesinden kolayca (hatta “tere yağından
kıl çeker gibi”) gelebilmelerinin temelinde onların sosyal açıdan zeki
olmaları yatar. Onlar,
başkalarının davranışlarını anlama
ve uygun tepkide bulunma anlamında
sosyal zekidirler. Thorndike’ın
düşünceleri ölçme ve
uygulamadaki zorlukları aşamadığı
için pratiğe dökülememiştir.
Sosyal zekanın ardından
davranışsal zeka, empati
gibi kavramlar ele
alınmışsa da, bu
kavramlar sınırlı kalmıştır.
Özellikle 1970’li yıllardan
bu yana sosyal
beceri kavramı üzerinde durulmaktadır. Sosyal zeka
kavramının beğenilip benimsenmesinin ardından Thorndike’ın düşüncelerinin açtığı yol
ile birlikte, özellikle
toplumsal değişme ile
birlikte toplumsal sorunların artması ve özel
eğitime muhtaç çocuklara sosyal
davranışların öğretilmesi çabaları
bulunmaktadır.. Gerçekten, özellikle
1960’lı yıllardan sonra
toplumsal düzen ve toplumsal yaşam bir
sorun haline gelmiştir. Daha
doğrusu, toplumsal yaşamın
insanlar üzerindeki sınırlayıcı
etkileri gündeme gelmiştir.Yeniden sorgulanan toplumsal yaşam
ister istemez sosyal
becerileri irdelenmesini doğurmuştur.”Toplumsal düzene
başkaldıran gençlik” imajı, bu dönemin ürünü olmuştur.
Sosyal becerilerin
önem kazanmasına neden
olan ikinci olgu, özel
eğitimle ilgilidir. Özel
eğitimi muhtaç çocukla, özellikle zihinsel
engelliler, toplumda bir kenarda
kalmaktadırlar. Bu durum büyük
ölçüde bu çocukların
toplumsal becerilerindeki
eksiklik nedeniyle ortaya
çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle bu
çocukla başka insanlarla birlikte
oldukları zaman nasıl
davranacaklarının bilmedikleri
için toplumla kaynaşamamaktadırlar. Eğer onlara
topluluk içine nasıl
davranacaklarını öğretebilirsek,
hem onları bu durumdan
kurtarmış oluruz, hem de
böylelikle onları daha üretici
hale getirebiliriz. Bu
düşüncelerin bir uzantısı
olarak , sosyal beceri
eğitimi çalışmaları yoğunlaşmış
ve gene
bu yüzden daha çok
özel eğitim alanında üzerinde durulan
bir konu olmuştur. Ancak kabul
etmek gerekir ki, sosyal
beceri eğitime ihtiyaç
duyan sadece özel eğitimi
muhtaç çocuklar değildir. Özel eğitime muhtaç
çocuklarla “normal” çocukla arasındaki fark
bir derece farkıdır. Dolayısıyla denilebilir ki, belki
onlar daha fazla etkilenmekte, belki
daha zor öğrenmekte,
belki daha geç
kavramaktadırlar. Ama
aynanın öbür yüzüne
bakılacak olursa görülür ki,
normal olarak nitelenen
çocuklar da sosyal beceri
eksikliğinden etkilenmekte, eğitime
ihtiyaç duymaktadır.
Sosyal beceri
eğitimin bir çalışma alanı
olarak ortaya çıkmasının nedeni olarak
bu sıraladığımız nedenlerin ve tarihsel sürecin
sonuçlarına iki faktör
daha eklenebilir. Hızlı toplumsal
değişme (gelişme) ve annelerin iş
hayatına atılması. Hızlı
toplumsal değişme bireyleri edinilmesi ve kazanılması
gereken bilgi ve beceri
bombardımanına tabi utmaktadır.
Artık insanlar gündelik
hayatlarını sürdürebilmek
için hayatlarından daha fazla
bilgiye ve beceriye
ihtiyaç duymaktadırlar.Bu
bilgi ve
becerilerin bir kısmı
da onların bir
arada yaşamayı başarabilmeleri ile
ilgilidir.
Diğer faktör
olan annelerin çalışması,
ekonomik düzenin bir
sonucudur. Anneler çocuklarının
doğal öğretmenleridir.Ancak
içinde bulunulan ekonomik yapı içinde kadınların da ekonomik
açıdan üretici olmaları
gerektiğinden, çocukların anneleri
tarafından sağlanan sosyal eğitimleri aksamaktadır.Hatta bir açıdan bakıldığında, zaten anneler
yukarıda belirtilen
toplumsal değişimin kurbanıdırlar ve onlar da yeni beceriler
edinmek zorundadırlar.Sonuç
olarak çocukların sosyal beceri kazanmaları hem aksayan
eğitimlerinden, hem de gelişen
ve karmaşıklaşan toplumsal
sistemden ileri gelmektedir.
Gelişim psikolojisinin bulgularına
göre de birey, özellikle ilkokul
döneminde başkalarının keşfi ile
birlikte onlarla geçinme ve iyi ilişkiler
kurma amacıyla sosyal becerile
ihtiyaç duyacaktır.
Böylelikle sosyal beceri
eğitimi ilkokul döneminde
çocuklara verilmesi gereken bir eğitim
olarak karşımıza çıkmaktadır.
SOSYAL BECERİ VE İLGİLİ KAVRAMLAR
Sosyal beceri kavaramı dilimize
terim olarak tekil (beceri) yerleşim ise
de, bu durum sosyal becerinin çoğul bir
yapı gösterdiğini unutturmamalıdır Sosyal beceri aslında bir
grup beceriden oluşmaktadır. Bu
yüzden sosyal beceriler
terimi daha uygun
görünmektedir., ancak terim bu şekilde
yerleştiği ve konu tartışılmaya
devam ettiği içi sosyal
beceri terimini kullanmayı
sürdürmek daha uygun olacaktır.
Her ne kadar sosyal beceri
kavramı ile sosyal beceriler kavramı
birbirlerinin yerlerine kullanılabilir
sonucuna ulaşmak kolaysa da,
diğer kavramların birbirlerinin yerine
kullanılmaları bazen tartışmaya
yol açabilmektedir.Bunların başında
sosyal yeterlik kavramı
gelir. Sosyal yeterlik bir kişinin birtakım sosyal
ilişkileri yürütebilmesinden
gerekli becerilerin kazanılmış olup olmadığını ifade eder.
Bu anlamda bir
ölçüte göre kişinin
değerlendirilmesini içerir.Bir kişiye
sosyal yeterli demek, bir takım
ölçütleri karşılayabiliyor demektir.
Yeterlik bir diğer
açıdan içsel bir duygudur. Kişi kendini
o açıdan nasıl görmektedir sorusunun
yanıtını oluşturur. Kişi
kendini o konuda
yeterli buluyor olabilir.Ancak,
son analizde sosyal
yeterlik de sosyal becerilere
sahip olmayı ifade
etmenin bir yolu olarak
görülebilir.
Sosyal beceri
kavramıyla
ilişkilendirilebilecek diğer bir
kavram sosyal anksiyete kavramıdır.
Soysal anksiyete, kişilerin sosyal durumlara girmekten duydukları kaygıyı
ve bunun sonucunda
davranışlarında meydana
gelen aksaklıkları ifade
eder.Daha ileri bir boyutu sosyal
fobi olarak nitelendirilir.
Sosyal anksiyete ve
sosyal fobi davranış
bozuklukları sınıflamaları içinde
yeralırlar. Kilerin gündelik
hayatlarında zorluklara yol
açtıkları için uzmanları tarafından ele alınıp değiştirilmesi ve sağaltılması gerekir. Kısacası belirtmek gerekirse, sosyal
anksiyete ve sosyal fobi
normal-dışı durumları ifade
eder, oysa sosyal beceri
herkesin sahip olduğu ve/veya olması
beklene davranışları belirtir.
Ayrıca, kişilik
özelliği olarak sosyal davranışlarda kolaylık göstermeyi
(göster-e-memeyi) ifade eden
karamlar vardır. Sıkılganlık,
sokulganlık, atılganlık,
yalnızlık, kendini ayarlama ,
empati gibi kavramlar da sosyal
becerilerle ilişkili olarak görülmektedirler.Bu kavramların
her birinin ayrıntılı analizine
girmeden, denebilir ki sosyal beceri bu
kavramların üs şemsiyesi gibidir. Tekil boyut
olarak kişilik özelliklerini
ele alan yaklaşımlar sosyal beceri kasamı
içinde bir şekilde yer
almaktadır.Örneğin, empati
bir kişilik boyutu olarak
ele alınabilirken , aynı zamanda
sosyal becerilerden biri olarak
da ele alınır.Belki
bir adım daha ilerleyerek sosyal beceriye sahip
olmanın bir kişilik
özelliği olduğu bile söylenir.Özetlemek gerekirse, kişilik özetleri
için sosyal boyut sosyal beceri kavramıyla örtüşmektedir. Bu bağlamda
kişiliğin sosyal boyutunu ele
alan kavram ve kuramlar bir
şekilde sosyal beceri kavramının kapsamı içinde yer
almaktadırlar.
Sonuç olarak ,
sosyal beceri kavramını sınırlı
bir tanım ve anlayışı yoktur. Kişileri başkalarıyla ilişkilerinde başkalarının
davranışlarının anlamlarını kavrayarak
uygun tepkiler verebilmesi, genel
olarak kabul edilen tanımsal
öğelerdir. İlgili tüm kavramlarda
başka birileri söz konusudur.
İletişim ve etkileşim
söz konusudur.Etkileşimin sürdürülebilmesi gereklidir. Bu özellikler sosyal becerinin paylaşılan ortak
noktalarıdır.
Sosyal beceri
kavramının belirsizliğinin
temelinde her zaman
ve her yerde
geçerli bir sosyal
becerinin veya sosyal beceri
takımının bulunmamasıdır.Sosyal
beceriler gelişimin çeşitli aşamalarında (gelişim görevini
hatırlayın!) farklılıklar gösterirler. Gene, çeşitli
ortamlarda gereken sosyal beceriler
de farklıdır.Örneğin , sınıfta
sosyal beceriler farklı, iş yerinde farklıdır. Bu yer
ve zaman farklılıkları sosyal beceri
kavramının bulanıklaşmasına yol
açmaktadır.
Tüm bunlara rağmen bir sosyal beceri tanımı vermek gerekirse, sosyal beceri bireyin başkalarıyla başarılı bir
şekilde etkileşimde bulunmasına
olanak sağlayan davranışlardır.Bu davranışları gösterecek kişi, kişiler arası durumlarda
çevrelerinden pekiştirme elde
eder veya halihazır pekiştirmeleri sürdürür. Sosyal
beceriler davranış şeklinde ortaya çıkalar; kişiler arsı bir nitelik arz eder; çevredeki kişiler
tarafından beğenilen
davranışladır.; iletişim ve
etkileşimi sürdürmeye yöneliktirler, tekrarlanabilirler (“şeytan
tüyü var onda” denen kişiler sosyal
beceri kapsamında değerlendirilmezler.; vb. işiler
arası ilişkileri başlatma ,
sürdürme ve uygun uygun şekilde bitirme becerileri sosyal
beceri kapsamında
değerlendirilebilir. Buna göre tanışma , kendini-başkasını tanıtma
randevu isteme , selamla, soru sorma , cevap verme , çatışma çözümleme,
şikayet etme, gibi birçok davranış sosyal
becerilerin ortaya konduğu davranışlardır, demek
mümkündür.
SOSYAL BECERİLERİN ÖLÇÜLMESİ
Sosyal becerileri ölçmek için çeşitli araçlar
geliştirilmiştir. Sosyal Beceri Envanteri, Sosyal
Davranış Ölçeği, Sosyal Beceri Ölçeği
gibi adlarla anılan bu
ölçekler kullanışlı olmakla birlikte,
amaçları açısından sınıf
öğretmenin kullanımından çok
akademik amaçlı kullanıma
daha uygundur. Ayrıca kişilerin kendileri hakkındaki
sorulara cevap verdikleri kendini
rapor tekniğiyle
Ölçek kullanımı daha
çok 11 yaşından büyük çocukla
için uygun olduğundan ilkokulun özellikle ilk
sınıfları için kullanılabilecek
bu şekilde ölçek yoktur veya kullanımı özel uzmanlık gerektirmektedir. Çocukların
sosyal becerilerini kazanmaları
için bu
dönem oldukça kritik olduğundan,
ilköğretim çağındaki çocuklar için
başka tekniklerin kullanılması
gerekir. Kullanılabilecek ölçekler şunlar olabilir:
1)
SOSYOMETRİ : Sosyometri
sınıf öğretmenliği veya rehberlik hizmetleri çerçevesinde sıklıkla kullanılan
bir tekniktir. Tekniğin kullanımı
için çeşitli kaynaklardan yararlanılabilir.Bu noktada özellikle üzerinde
durulması gereken , hangi
çocukların beceri ile ilgili olarak
özel ilgiye ihtiyaç
duyduklarıdır.
Bu çocuklar
seçme ve seçilmede sorunları olan
çocuklar şeklinde tanımlanabilir. Başkalarını seçmeyen
veya seçmede sorunu olan
çocuklar, başkalarını seçtiği
halde başkaları tarafında
seçilmeye çocuklar ve kimle
oturmak istemezsiniz sorusunda
çok seçilen çocuklar
bu gruba girerler.
2) DERECELEME SKALALARI:
Öğrencilerin sosyal davranışlarını belirlemek
için bu amaçla geliştirilmiş skalalardan yararlanılabilir.Skalalar
çocuğu gözleme olanağı olan yetişkinler
tarafından değerlendirilir. Bu
yetişkin öğretmenin kendisi olabileceği gibi ana- babadan da bu
amaçla yardım istenebilir. Öğretmenler
genellikle öğrencilerin durumunu
kabaca bilirler. Bu skalalar bir çok öğrenciyi
yeniden
değerlendirilmelerine, aynı anda
değerlendirilerek tümünü toplu
halde görmelerine, değerlendirmelerinin farkına
varmalarına yardımcı olabilir.
Bu
skalardan gerektiğinde
rehberlik uzmanı ile
ilgili bilgi alış verişinde
bulunmak amacıyla da yararlanabilirler. Skalalar öğrencilerin
birbirlerine göre durumlarının
belirlenmesinede yardımcı olacaktır.
Bu skalaların işlevi de
daha çok öğrencilerin
birbirlerine göre durumlarının belirlemek olabilir.
3) DAVRANIŞSAL ÖLÇÜMLERİ:
Öğrencilerin sosyal becerilerini
ölçmek için kullanılabilecek diğer
bir yaklaşım onların davranışına bakmaktır. Davranışsal ölçümler,
-Davranışsal Gözlem ( Çocuğun davranışlarının çeşitli
ortamlarda gözlenerek bir dereceleme skalas
üzerinde değerlendirilmesi)
-Davranışsal rol oynama(
Çocuğun bir ortamda imiş
gibi rol yapmasını
isteme)
-Davranışsal Görüşme ( Çocukla davranışları hakkında görüşme /Sözel veya uygulamalı)
şeklinde yapılabilir.Bu ölçümlerde
sosyal beceri listelerinden yararlanılabilir.
SOSYAL BECERİ EĞİTİMİ
Sınıf öğretmenlerinin verebileceği sosyal
beceri eğitimi iki
şekilde incelenebilir.Gündelik etkinlikler
içinde ve onların bir parçası
olarak sosyal beceri eğitimi
ve özel sosyal
beceri eğitimi programları
yolu ile eğitim.
Gündelik Etkinlikler
Bunlardan biri,
gündelik etkinlikler içinde
öğrencilere çeşitli etkileşim olanakları
sağlayarak sosyal
becerilerini geliştirmektir.
Bilindiği gibi, okullarda
iki türlü müfredattan
söz edilebilir. Gizli müfredat
ve açık müfredat. Açık Müfredat Milli Eğitim Bakanlığı tarafından
bildirilen ve okullarda
ne okutuluyor diye sorulduğunda verilen
cevabı ifade eder.
Gizli Müfredat ise;
açıkça amaçlanmadığı ve
belirtilmediği halde, okullardaki çeşitli
öğelerle öğrencinin etkileşimi
sonucunda kazandığı
davranışları ifade eder.Buna
göre öğretmenin sınıfta
ele alıp işlediği konular açık
müfredatın bir parçası , gerek
öğretmen , gerek idareci, gerekse diğer
personel , hatta okulun
fiziksel özellikleri ile ilgili
olarak okulda ortaya
çıkan durumlar gizli müfredatın bir
parçasıdır. Öğrenciler hayat bilgisi
derslerinde birbirlerine saygı
göstermelerinin gerekliliği anlatılırken , fiziksel
olanaksızlıklar nedeniyle
öğrencilerin birbirlerine saygı
göstermeden itişip
kalkışarak teneffüse çıkmaları açık- gizli müfredatın
bir örneğidir.
Gizli müfredatın bir
parçası olarak ele
alınabilecek en açık faktör
sınıf düzenidir.Eğer sınıfları
tüm sıraların öğretmen masasına yönelik olarak dizildiği
bir görünüm sergiliyorsa, bunun anlamı
öncelikle öğretmenler ilişkiye
girmeleri kendi aral4rında
etkileşimin sınıf ortamında
yasaklanmış odludur. Başka bir
ifade ile , sanki
öğrencilerin birbiri arasında
konuşmalarını yasaklayan gürültüyü
önlemeye yönelik bir
ortamdır. Bu tür ortamlarda
bireysel çalışma ortamı
denir. Böyle bir sınıf
düzeni öğrencileri sosyal ilişkilerinin ve
dolayısıyla sosyal becerilerini
en aza indirgediği
için sosyal gelişimlerini olumsuz yönde
etkileyecektir.Buna karşılık sıraların
birbirine yöneltilebileceği gerektiğinde U, gerektiğinde O,
gerektiğinde düzenlendiği sınıf
ortamları öğrencilerin sosyal
ilişkilerini daha da
geliştirecektir. Bu tür ortamlara
sosyal birliği ortamları
denir.
Öğretmenler gündelik etkinlikler
içinde sosyal beceri
eğitimi yönelik olarak şunları
yapabilirler:
1) Okulda ne yaptığınızı değerlendirmek, gizli müfredatın
nasıl işlediğini görmek
için zaman ayırmalıdırlar.
2) Olabildiğince çok
öğrenciyi derse katmalıdırlar. Yoksa bazı
öğrenciler kendilerini ihmal
edilmiş hissedebilirler.
3) Soruları her
öğrenciye göre ayarlamaya
çalışmalıdırlar.Böylelikle
bazı öğrenciler kolay, bazılarına
zor gelen soru sormanın
önüne geçilmeye çalışılmış
olur.
4) Öğrenciler düşünmeleri
için zaman vermelidirler. Onların öğretmen
kadar hızlı düşünemeyecekleri göz önünde
bulundurulmalıdırlar.
5) Öğrenciler hitap
ederken onları isimlerini kullanmaya
özen gösterilmelidir.Herkes gibi öğrencilerde kendi isimleri ile
hitap edilmekte hoşlanırlar.
6) Öğrencilerin verdikleri
cevaplar dikkatle dinlenmelidir. Öğrencinin verdiği
cevap önemsenmiyormuş gibi
duygusuna kapılmasına meydan verilmemelidir.
7) Öğrenciler problemleri tartışırken onları destekleyici
bir tavır takınmalı eleştirici ,
irdeleyici bir görünüm
oluşturulmamalıdır.
Öğrenciler yanlış bile
düşünseler , unutulmamalıdır ki
; bu
onların kendi çabalarının
bir ürünüdür ve her
türlü ithal değer
yargısından daha değerlidir.
Özel Beceri Eğitimi
Sosyal beceri eğitimin diğer
bir şekli böyle bir
eğitime ihtiyacı olduğu tespit
edilen öğrencilere özel
olarak birtakım pratiklerin
yaptırılması niteliği taşır.
Bazı hazır programlar
bulunmakla birlikte sosyal
becerilerin yukarıda belirtilen
zaman ve mekana göre farklılaşması nedeniyle karşı karşıya bulunulan kişi veya kişilere
göre özel bir
programın geliştirilmesi uygulanması
daha uygundur. Böyle bir
uygulama için kullanılabilecek öğretim
yöntemleri öncelikle sosyal becerinin ne
olduğuna ve nasıl anlaşıldığına bağlıdır. Bu
bağlamda sosyal beceri iki tür
anlaşılabilmektedir.
Bilişsel Yaklaşım
Bilişsel yaklaşım göre
sosyal beceri öncelikli olarak
bilişsel bir beceridir,
dolayısıyla sosyal beceri
eksikliği çeken kişiler aslında bilişsel
yetersizlik nedeniyle bu
durumdadırlar.Başka bir ifadeyle onlar
sosyal ortamlarda ne
yapacaklarını
bilememektedirler, bilinmektedir
ki insanları zihinlerinde
bilişsel senaryolar vardır. Bu
senaryolar onların olayları
anlamalarına ve uygun
davranışlarına
göstermelerine yardımcı olmaktadırlar. Örneğin
kişinin zihninde lokantada
yemek yeme senaryosu vardır ve
bu senaryo devreye
girdiği zaman kişi lokantaya
nasıl gidilir, nasıl oturulur, nasıl
yemek siparişi verilir ,
yemek ne zaman
ve nasıl gelir,
gelen yemek nasıl yenir, parası
nasıl ödenir, vs. Hepsini kabaca
bilir ve uygular. Bilişsel senaryo
çoğunlukla bilinçli bir
şekilde düşünülmez. Yani, her
lokantaya giden kişi
senaryo nasıldı, diye
düşünmez. Çoğunlukla
senaryolar otomatik bir
şekilde yerine getirilirler
ve başkalarının davranışlarını değerlendirmede kullanılabilir..İşte sosyal beceri eksikliği
kişinin senaryo yetersizliğinin bir
görüntüsüdür.
Bu
anlayışa göre verilecek
eğitim daha çok kişinin bilişsel yeterliliğini
artırmaya yönelik olmalıdır. Bilindiği gibi
uzun süreli hafızada
semantik ( anlamsal ) bilgiler
bulunmaktadır. Senaryolar bu bilgi
türlerindendir. Eğer bireyin semantik
bilgilerini artırabilirsek , sosyal
becerilerini artırmış oluruz. Bu
anlayış kabul edildiğinde
verilecek eğitim bilişsel
düzeyde ikna , konferans, tartışma , ve
benzeri olabilir. Öğrenciler
gerek davranışları gerekse
davranışları ardında yatan
düşünceleri konusunda bilgiler
aktarılabilir.Sinema ve roman kahramanları da bu
amaçla kullanılabilmektedir.
Bu durumda kişi
edebiyat yada sinemadan
ortamlara uygun davranış
örnekleri görmekten ve
bunun kendi bilişsel
senaryosuna eklemektedir.
Öğrenciler, örnek sosyal
davranışlar içeren kitapların
ve filmlerin sunulması
bu yönde uygun teknik
olacaktır.Ayrıca ;
öğrencilerin sosyal ortamlarda ne
yapmaları gerektiğini düşünmeleri
, hayal etmeleri istenirken bu
anlayışa göre sosyal
beceri eğitimi verebilmektedir. Bu durumda
kişiler hayal kurarak
senaryolarını geliştirmektedirler.
Sınıf içi
tartışma şeklinde sosyal
beceri eğitimi daha
çok bir hipotetik
durum oluşturma ve olası
davranış biçimlerini öğrencilerle
tartışma şeklinde gerçekleştirilmektedir.Aşağıda böyle
bir örnek verilmektedir. Bu teknikte
varsayımlar üzerinde durulduğu
için yukarıdaki teknikleri
kullanıldığı kabul edilir.
Davranışçı
Yaklaşım
Davranışçı anlayışa
göre sosyal beceri eksikliği
davranışın kazanılmamış olması
demektir. Başka bir ifade
ile daha önce
uygun davranış gösterilmemiş
veya gösterildiğinde pekiştirilmemiştir. Bu yüzden
şu an da kişini
repertuarında uygun soysal davranış bulunmamaktadır. Bu anlayış
klasik ve operant şartlanma
yoluyla edinilen davranışların sosyal beceriyi
oluşturduklarını düşünmektedir.Kuramsal
tartışma bir yana bu anlayış kabul edildiğinde bireyin davranış göstermesi
sağlanmalı ve gösterdiği zaman pekiştirilmelidir. Kullanılabilecek yöntemler
taklit, rol oynama veya akran öğretimi olabilir.
a)Taklit (Modelden
öğrenme)
Bilindiği gibi taklit
sosyal öğrenme olarak da adlandırılır ve kişinin görmüş olduğu bir modelin
davranışının benzerini yapmaya çalışması demektir. Buna göre sınıfta sosyal
beceri eğitimi vermek gerektiğinde, öğrencinin önünde uygun davranış gösterilir
ve öğrencinin bu davranışı uygun zamanda göstermesi beklenilir. Bandura taklit
mekanizmasını dört aşamaya ayırmıştır.Ona göre taklit veya modelden öğrenme şu
süreçlerin bir sonucudur: Dikkat,Hatırlama,Uygulama ve Güdüleme.
Dikkat süreci kişinin
gösterilen davranışa yönelmesini ve algılamasını ifade eder. Öğrencinin dikkat
edebilmesi için modelin bazı özellikleri taşıması gereklidir. Araştırmalar şu
özelliklerin modelin taklit edilmesini arttırdığını gösterir:
Modelin
yaşı:Davranışı gösterecek olan kişi ile davranış için model olan kişinin
yaşları birbirine yakın olmalıdır. Çocuklar yetişkinlerden ziyade çocukları
davranışlarını taklit etmektedirler. Sınıfta modelden öğrenme uygulamalarında
başka bir öğrencinin gösterdiği davranış, öğretmenin gösterdiği davranıştan
daha çok taklit edilme olasılığı taşır. Bu yüzden model olarak öğrencilerden
yararlanmak daha iyidir.
Modelin cinsiyeti:
Benzer şekilde öğrenciler de cinsiyetlerinden olan modelleri daha fazla taklit
etmektedirler.
Modelin
sevimliliği:Kişiye sevimli gelen ve görünen modellerin taklit edilme olasılığım
daha fazladır. Sevilmeyen kişiler taklit edilmeye değer bulunmazlar.
Algılanan
benzerlik:Kişi durumun ve kişinin kendine ve duruma benzer olarak görmelidir,
yoksa ‘bana uymaz’ deyip geçecektir.
Gözlenen sonuç:Model
davranışın uygun şekilde pekiştirilmesi gerekir ki kişi taklit etmeyi istesin.
Davranışından dolayı çikolata ile ödüllendirilen çocuğun davranışı
pekiştirilmeyen davranışa göre daha muhtemel olarak taklit edilecektir.
Gözleyenin geçmiş
yaşantıları: Gözleyen kişi daha önce benzer durumlarda olumsuz yaşantı geçirmemiş
olmamalıdır. Geçmişinde o tür davranışlar için sık sık cezalandırılan çocuk
taklit etmek istemeyecektir.
Modelden öğrenmede
kullanılan modeller diğer öğrenciler gibi canlı olabileceği gibi, cansız
modellerden de yaralanılabilir. Cansız modeller çevresinde çizgi filmler,
animasyonlar, idealleştirilmiş tipler, kuklalar vb. kullanılabilmektedir.
Ayrıca film ve TV yıldızları da model olarak işlev görebilmektedir.
Hatırlama süreci
kişinin gözlemiş olduğu davranış gözünün önünde olmadığı zaman onu gözünde
canlandırabilmesi, nasıl yaptığını hatırlayabilmesini ifade eder. Hatırlanmayan
davranışın hem taklit edilmesi hem de edilse bile daha sonra tekrarlanabilmesi
mümkün olmayacaktır.
Uygulama süreci
kişinin gerekli davranışı uyguladığı, prova ettiği, denediği aşamadır. Bu
aşamada kişi hatırladığı davranışı bedensel etkinlik şeklinde ortaya koyar.
Güdüleme süreci
kişinin davranışının sonucunun ne olduğunu gösteren aşamadır.Pekiştirme bu aşamada
yapılmalıdır. Eksiklikler bu aşamada düzeltilmelidir. Kişinin davranışının
istenilir bir sonucu veya karşılığı olmalıdır ki bir daha yapma isteği
duysun.Eğer uygun pekiştirme elde edilirse, kişinin o davranışı tekrar gösterme
olasılığı artacaktır.
Modelden öğrenmenin
aşamaları şunlardır:
1)Açıklama ve mantık:
Bu aşamada bireye ne yapılacağı ve ne yapılmak istendiği açıklanır. Gerekiyorsa
mantıksal açıklamalar getirilir.
2)Modelleme
gösterisi:Model alınacak ortaya konur.
3)Açık pratik veya
davranış provası:Bu aşamada rol oynayarak, yapılandırılmış ortamlar
oluşturularak, sözel olarak (ne yapıldığını) ifade ederek bir tür prova
yapılır.
4)Pekiştirme ve geri
bildirim:Kişinin davranışının uygunluğu ile ilgili birey bilgi verilir, eksik
noktalar açıklanır veya uygun davranış pekiştirilerek tekrar gösterilmesi için
uygun ortam oluşturulur. Geri bildirim öğretmenden, diğer öğrencilerden,
öğrencinin kendisinden gelebilir.Yani öğrenci kendi davranışını da
değerlendirip eksiklerini görerek düzeltmeye çalışabilir.
5)Genelleme:Beceride
kaydedilen ilerleme gündelik ortama genellemelidir.Bunun için ev ödevleri verilebilir.
Farklı zaman ve mekanlarda beceri kullanımı teşvik edilebilir. Sonuçlar
birlikte gözden geçirilerek öğrencinin genellemesinde ortaya çıkabilecek
aksaklıklar düzeltilebilir.
b)Rol alma tekniği
Rol alma tekniği
davranışçı yaklaşım çerçevesinde yaygın olarak kullanılan bir tekniktir. Bu
teknikte bir durum oluşturulur ve kişinin o durumda bulunan kişi veya kişilerin
rolünü oynaması istenir. Büyük ölçüde modelden öğrenmeye benzemektedir. Ondan
tek farkı belki her zaman modelin bulunmasının gerekmemesidir.Hatta çoğu zaman
modelsiz uygulanmaktadır. Kişiler hipotetik durumlarda hipotetik davranışlar
yaptıkları için, hatalı davranış sonucunda olumsuz etkilenme riski en aza
indirgenmiştir.Hatta bazen oyun şeklinde bile dönüştürülebilmektedir. Rol
oynamanın en etkili olduğu durumlar karşı cins arkadaşlığı ile ilgili
sorunlardır. Karşıdaki kişinin nasıl davranacağından emin olamamaktan
kaynaklanan bu kaygılı durum, rol oynama tekniği kullanılarak risksiz bir
şekilde davranışa dönüştürülmelidir.
Akran öğretimi
öğrencilerin birbirlerinden uygun davranışı öğrendikleri tekniklerdir. Bu
teknikte genellikle sosyal becerisi yüksek bir öğrenci ile sosyal becerisi
düşük bir öğrenci eşleştirilir ve bir tür akran öğretmenliği sağlanmış olur.
Görüldüğü gibi sosyal
beceri eğitimi etkinliklerinin temelinde modelden öğrenme ilkeleri
bulunmaktadır. Rol oynama ve akran öğretimi teknikleri modelde öğrenmenin
çeşitleri olabilir.
Her ne kadar burada
bilişsel yaklaşım ile davranışçı yaklaşım ele alınmışsa da tabi ki iki
yaklaşımın birden kullanıldığı durumlar en etkili durumlar olacaktır. Bu yüzden
bilişsel bir tartışma oturumunun rol oynamaya dönüştürülmesi veya öğrencinin
bir arkadaşının uygun davranışı göstermesinin(modelden öğrenme) istenmesi gibi
etkinliklere yer verilmesi uygun olabilir.
Sosyal beceri eğitimi
ile ilgilenenlerin özellikle üzerinde durdukları iki noktanın son olarak
vurgulanması gerekir. Bunlardan birincisi, sosyal beceri eğitiminde
geribildirimin önemidir. Öğretmen öğrencilere sosyal becerileri konusunda
geribildirim de bulunmalı, bunu yaparken olumlu yaklaşıma özen gösterilmelidir.
Bu olumlu yaklaşımın öğrencilerin birbirleri tarafından da paylaşılması için
gerekli önlemlerin alınması gerekir. Başka bir ifade ile öğrencinin arkadaşları
da onu desteklemelidir. İkinci nokta ise genellemedir. Eğitimin gündelik hayata
genellenmesi için eğitimin yavaş yavaş gündelik hayata yakın bir biçime
dönüştürülmesi, bu amaçla belli bir aşamaya gelindiği düşünüldüğü zaman basit
davranışlar için ev ödevleri gibi genellemeyi kolaylaştırıcı geçiş
etkinliklerine yer verilmelidir.
Öğretmen sosyal
beceri eğitimini olabildiğince sınıf içi etkinliklerle bütünleştirilerek
verebilir. Bunun anlamı, sosyal fobi veya sosyal anksiyete gibi konularda
uzmanların yardımlarına başvurmaktadır. Unutulmamalıdır ki yanlış bir uygulama
kişinin zihninde yanlış uygulamalara yol açacaktır. Fobik bir durumla başa
çıkmaya çalışan bir öğretmen başarısız olduğunda öğrencinin zihninde ‘bu
durumla öğretmen bile başa çıkamadı’ bilgisinin yerleşmesine neden olacaktır.
Bu nedenle öğretmen başa çıkamayacağını düşündüğü durumlarda profesyonel yardım
alınmasını önermeli, bu arada kendi sınırlılıklarının da farkına varmaya özen
göstermelidir.
EKLER:
Sosyal Beceriler: İki
Liste
Sosyal becerilerin neler olduğunu
yere ve zamana göre değiştiği belirtilmiştir. Bu yüzden standart bir liste
bulunmamaktadır. Ancak ilkokul ilk dönem ve ergenlik dönemleri için
kullanılabilecek bir liste oluşturabilmek mümkündür. Aşağıda bu iki grup için
geliştirilmiş iki liste verilmiştir. Bu listeler program veya etkinlik
geliştirmek için kullanılabileceği gibi, değerlendirme listesi olarak da
kullanılabilir.Öğretmen veya ana baba öğrencinin bu özelliklere sahip olup
olmadığını bu liste üzerin değerlendirilebilir. Bu, gerek öğrenciyi tanımada,
gerekse ona yönelik etkinlik veya program hazırlamada kullanılabilir.
SOSYAL ÖZELLİKLER LİSTESİ
(Okulöncesi ve
ilkokul ilk sınıflar için)
A: Bireysel
Özellikler
Çocuk,
1.
Genellikle
neşesi yerindedir.
2.
Öğretmenine
veya diğer yetişkinlere aşırı derecede bağımlı değildir.
3.
Genellikle
derse isteyerek gelir.
4.
Genellikle
kendisini uygun şekilde savunur veya saldırılarla uygun şekilde başa çıkar.
5.
Karşıdakinin
duygularını anlama becerisi gösterir.
6.
Bir
veya iki akranıyla olumlu ilişkileri vardır,onlara gerçekten değer
verir,yokluğunda onları özler,vb.
7.
Mizah
yeteneği gösterir.
8.
Sürekli
veya kalıcı yalnız görünmez.
B: Sosyal Beceri
Özellikleri
Çocuk,
1.
Başkalarına
olumlu bir şekilde yaklaşır.
2.
Arzu
ve isteklerini açıkça ifade eder, davranışları ve durumu için mantıklı
açıklamalar getirebilir.
3.
Haklarını
ve ihtiyaçlarını uygun şekilde ortaya koyar.
4.
Kabadayılardan
çabukça ‘pısmaz’.
5.
Engellenme
ve öfkesini etkili bir şekilde, başkalarına veya etraftaki eşyalara zara vermeden
ortaya koyar.
6.
Oyun
ve çalışmalarda süre giden gruplara katılır.
7.
Konuyla
ilgili süre giden tartışmalara girer, süre giden etkinliklere uygun
katılımlarda bulunur.
8.
(Konuşma,
oyun, vb.) Sırasını oldukça kolay bir şekilde alır ve kullanır.
9.
Başkalarına
ilgi gösterir; başkalarıyla uygun bilgi alışverişinde bulunur ve gerektiğinde
bilgi ister.
10.
Başkalarıyla
uygun bir şekilde uzlaşır ve arayı bulur.
11.
Kendine
uygunsuz dikkat çekmez.
12.
Kendisine
benzemeyen akran ve yetişkinleri kabul eder ve birlikte olmaktan haz duyar.
13.
Oyun
ve işte süre giden gruplara katılım sağlar.
14.
Başka
çocuklarla gülümseyerek, başını sallayarak, vb. sözsüz etkileşimde bulunur.
C: Akran İlişkileri
Özellikleri
Çocuk,
1.
GENELLİKLE
başka çocuklar tarafından ihmal edilmiş veya reddedilmiş değil, kabul edilmiş
biridir.
2.
BAZAN
başka çocuklar tarafından oyun, arkadaşlık ve çalışma esnasında onlara
katılması için davet edilir.
SOSYAL BECERİ LİSTESİ
(Lise öğrencileri ve yetişkinler için)
Grup I: BAŞLANGIÇ
SOSYAL BECERİLER
1.
Dinlenme
2.
Bir
konuşmayı başlatma
3.
Konuşma
4.
Soru
sorma
5.
Teşekkür
etme
6.
Kendini
tanıtma
7.
Başkalarını
tanıtma
8.
Övme
(kopliman yapma)
Grup II: İLERİ SOSYAL
BECERİLER
- Yardım isteme
- Katılma
- Açıklama yapma
- Açıklamaları izleme
- Özür dileme
- Başkalarını ikna etme
Grup III: DUYGULARLA
BAŞETME BECERİLERİ
- Kendi duygularını tanıma
- Duygularını ifade etme
- Başkalarının duygularını anlama
- Birilerinin öfkesiyle baş etme
- Yakınlık ifade etme
- Korkuyla başa çıkma
- Kendini ödüllendirme
Grup IV:
SALDIRGANLIĞA ALTERNATİFLER
- İzin isteme
- Bir şeyleri paylaşma
- Başkalarına yardım etme
- Görüşme (uzlaşma)
- Kendini denetleme
- Haklarını savunma
- Sataşmaya karşılık verme
- Başkalarını rahatsız etmekten kaçınma
- Kavgadan uzak durma
Grup V: STRESLE BAŞA
ÇIKMA BECERİLERİ
- Şikayet etme
- Şikayete cevap verme
- Oyun sonrası centilmenlik
- Sıkılganlıkla başa çıkma
- Terk edilmekle başa çıkma
- Bir arkadaşı savunma
- Propagandaya karşılık verme
- Başarısızlığa karşılık verme
- Karmaşık mesajlarla başa çıkma
- Mazeretle başa çıkma
- Zor bir konuşmaya hazırlanma
- Grup baskısıyla başa çıkma
Grup VI: PLANLAMA
BECERİLERİ
- Bir şey yapmaya karar verme
- Soruna yol açan şeye karar verme
- Hedef belirleme
- Yeteneklerinize karar verme
- Bilgi toplama
- Sorunları önem aççısından düzenleme
- Bir karara varma
- Bir iş üzerinde yoğunlaşma (Goldstein ve ark. 1981)
Sosyal Beceri
Eğitimi: Etkinlikler
ALAY ETME
Amaç:Başkalarına saygı duymayı
öğrenme
Düzey:6-12 yaş
İşlem
Hasan uzun boylu zayıf bir çocuktu.
Bir gün güzel bir çanta ile geldi. Cem bakmak için çantayı Hasan’ın elinden
çekip aldı. Hasan Cem’ e kızdı ve ‘Çantamı geri ver’ dedi. Cem ‘al çantanı
leylek’ diye çantayı yere attı. Bu olaydan sonra bazı çocuklar, Hasan’a
‘leylek’ demeye başladılar. Bu durumda Hasan ne hissetmiş olabilir?
Bu durum da Hasan ne yapmalı?
Size hiç isim takan oldu mu? Öyleyse
siz ne hissettiniz?
Siz bir arkadaşınızı takma isimle
çağırdınız mı?
( Kaynak : Akkök, 1996b)
KİM MUTLU? KİM ÜZGÜN?
Amaç: Öğrencileri yüz ifadelerinden
duyguları anlayabilme becerilerini artırmalarına yardımcı olmak.
Düzey: Birinci sınıf ve üstü.
Materyal:Çok sayıda gazete,dergi
yada gazetelerin ilaveleri,makaslar, yapıştırıcı bant.
İşlem
Öğrencileri beşerli gruplara ayırın.
Her gruba gazete ve dergileri
dengeli sayıda dağıtın.
Öğrencileri tahtada yazılı duyguları
tek tek okuyarak bu duyguyu yaşayan insanın yüz ifadesinin nasıl olacağını
göstermelerini isteyin.
Bulunan resimleri sınıfa gösterin ve
üzerinde en az iki grubun anlaştığı resimleri doğru kabul ederek öğrencilerden
bu resimleri kesip tahtadaki bölüme asmalarını isteyin.
Öğrencilerin etkinlikle ilgili yaşantılarını
sorarak grup etkileşimini başlatın.
( Dördüncü sınıf ve üstü için
yukarıdaki duygulara başkalarını da ekleye bilirsiniz.)
( Kaynak: Erkan,1999)
KAYNAKLAR
Akkök,F.(1996a).İlköğretimde sosyal
becerileri geliştirilmesi (Ana baba el kitabı).
Ankara:
MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı.
Akkök,F.(1996b). İlköğretimde sosyal
becerileri geliştirilmesi ( Öğretmen el kitabı).
Ankara:
MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı
Campell, P.& Siperstein, G.N (1994)
Improving social competence: Aresource for elementary school teachers. Boston:
Ally and Bacon.
Erkan, S.(1999). Örnek grup rehberliği
etkinlikleri. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Goldstein, A.P.,Monti, P.J., Sardino, T.J
& Gren, D.(1981) Skill streaming the adolescnt: A structured learning approach
to teaching prosocial skills.Champaign, IL: Research Pres.
McClellan, D.E & Katz, L.G. (1993).
Children’s social development: A checklist. ERIC Clearinghouse on Elementary
and Early Childhood Education, Urbana, III. (ERIC Digest). ED 369 100.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder