10 Haziran 2012 Pazar

SOSYAL BECERİ EĞİTİMİ

SOSYAL  BECERİ EĞİTİMİ

      İlkokul  düzeyi,  çocukların  kişilik  ve  sosyal  özelliklerinin  gelişiminin  önem  kazandığı bir dönemdir.Bu  dönemde  çocuklar  başkalarının farkına  varırlar.Daha  öneki  dönemlerde çocuk  henüz  dünya ile  başa  çıkabilmek için  gerekli  altyapıyı  oluşturma ve geliştirme çabası içindedir.Hatta Piaget’nin   terimiyle benmerkezcidir bile,  sadece  kendini düşünebilmektedir. Başkasının  perspektifini  alabilecek  durumda  değildir,  onların  ne  yaşadıklarını  anlayamamaktadır. İlkokul  dönemi  benmerkezcilikten  çıkma  dönemidir,  başka  bir deyişle benmerkezciliğin dağılma  dönemidir.Bunun  diğer  bir anlamı  çocuğun  artık başkalarının  başkaları  olduğunun  fark  etmesi ve  onların  da  kendisi  gibi bir “ben” oluklarını  kavrayabilmesi  demektir. Bu  özelliğin uzantıları oyunda  ve  sosyal  ilişkilerde  görülür.  Çocuklar  artık  birlikte  oynamaya  başlarlar. İşbirliği  yapabilir  hale gelirle. Kısacası, ilkokul  dönemi başkalarının  keşfedildiği  dönemdir.

            Başkalarının  keşfedilmesi  kişinin  kendisinin  dışındaki  kişilerle  karşılıklı ve  sağlıklı ilişkiler  kurabilmesi   demektir. Böyle ilişkilerin  kurulabilmesi  için   birtakım  beceriler  gereklidir.İşte  bu becerilere  kısaca  sosyal  beceriler  denir. Bu  yüzden   sosyal  beceriler toplumsal  bir  yaratık  olduğu  düşünülen insanın en önemli becerileridir. İnsanlar  bu  becerileri  sayesinde bir arada yaşarlar. Toplumsal düzen  insanları sosyal becerileri  sayesinde  işler. Toplumsal  düzen bir yana,  birey  olarak insanın  ruh  sağlığı  onun  diğer insanlarla  sağlıklı  ilişkiler  kurmasına bağlı  olduğu  için.  Sosyal  beceriler  bireyin  ruh  sağlığı  için yararlıdır.

SOSYAL  BECERİNİN  TARİHÇESİ

            Gerek  toplumsal,  gerekse  bireysel  yaşam  için  oldukça  önemli  olan  bu  becerilerin  neler  olduğu  ve  niteliği  psikolojinin  1900’lü  yılların  başlarından  beri  üzerinde  durduğu,  ancak  henüz  cevaplayamadığı  sorulardır. Bu  becerilerle  ilgili  ilk  bilimsel  incelemeler  kuşkusuz William James’in Psikolojinin Prensipleri (1891)  adlı eserine  dayanır. James,  bu  eserinde  insanların  sosyal  ilişkilerinin  temelinde  birçok   sosyal benliklerinin  bulunduğu tezini  öne  sürmüştür.Ona  göre ,  anne  babamıza  gösterdiğimiz  bir  benliğimiz, arkadaşlarımıza   gösterdiğimiz bir benliğimiz, bakkala  gösterdiğimiz bir (müşteri)   benliğimiz,  öğrencilerimize  gösterdiğimiz (öğretmen.) benliğimiz ,  amirimize  gösterdiğimiz (memur) benliğimiz ,  hatta  köpeğimize  gösterdiğimiz  bir (kemik  veren  adam) benliğimiz  vardır.Bu  benlikler sosyal  ilişkilerimizde nasıl  davrandığımızı gösteren  kalıplardır. James’in bu  tespitleri  sosyal ilişkilerimize  ışık  tutmuştur. Ancak James’in düşünceleri “beceri”’den  ziyade  “benlik”  üzerinde  durmaktadır.
            Sosyal beceri  kavramının öncüsü  sayılabilecek diğer bir  kavram Thorndike’in zeka  analizleri  sonucunda ortaya  attığı sosyal  zeka  kavramıdır. Thorndike’in  zeka  genel zekanın yanı sıra  sözel,  sayısal  ve sosyal  olmak  üzere üç tür  olarak  ele  alınabileceğini  iddia  etmiştir. Buna göre,  bazı  kişilerin kolayca ilişki  kurabilmeleri, sosyal ilişkilerdeki  zorlukların  üstesinden kolayca (hatta  “tere  yağından  kıl çeker gibi”) gelebilmelerinin temelinde  onların sosyal açıdan  zeki  olmaları  yatar. Onlar, başkalarının  davranışlarını  anlama  ve uygun tepkide  bulunma  anlamında  sosyal zekidirler. Thorndike’ın  düşünceleri  ölçme  ve  uygulamadaki  zorlukları  aşamadığı  için  pratiğe dökülememiştir.
            Sosyal zekanın  ardından  davranışsal  zeka,  empati  gibi  kavramlar  ele  alınmışsa  da,  bu  kavramlar sınırlı  kalmıştır. Özellikle  1970’li  yıllardan  bu  yana  sosyal  beceri  kavramı  üzerinde durulmaktadır. Sosyal  zeka  kavramının  beğenilip  benimsenmesinin  ardından Thorndike’ın düşüncelerinin  açtığı yol  ile  birlikte,  özellikle  toplumsal  değişme  ile  birlikte  toplumsal  sorunların artması  ve özel  eğitime  muhtaç çocuklara  sosyal  davranışların  öğretilmesi  çabaları  bulunmaktadır..  Gerçekten,  özellikle  1960’lı  yıllardan   sonra   toplumsal  düzen  ve toplumsal yaşam  bir  sorun haline gelmiştir. Daha  doğrusu,  toplumsal  yaşamın  insanlar üzerindeki  sınırlayıcı etkileri  gündeme  gelmiştir.Yeniden   sorgulanan toplumsal  yaşam  ister  istemez  sosyal  becerileri  irdelenmesini doğurmuştur.”Toplumsal  düzene  başkaldıran  gençlik” imajı,  bu  dönemin  ürünü olmuştur.
            Sosyal  becerilerin  önem  kazanmasına  neden  olan ikinci  olgu,  özel  eğitimle  ilgilidir. Özel eğitimi  muhtaç  çocukla, özellikle  zihinsel  engelliler, toplumda  bir  kenarda  kalmaktadırlar. Bu  durum  büyük  ölçüde  bu  çocukların  toplumsal  becerilerindeki eksiklik  nedeniyle   ortaya  çıkmaktadır. Başka  bir  ifadeyle bu  çocukla başka  insanlarla  birlikte  oldukları  zaman  nasıl  davranacaklarının bilmedikleri  için   toplumla  kaynaşamamaktadırlar. Eğer  onlara  topluluk  içine  nasıl  davranacaklarını öğretebilirsek,  hem onları  bu  durumdan  kurtarmış oluruz, hem de   böylelikle onları  daha  üretici  hale  getirebiliriz.  Bu  düşüncelerin  bir  uzantısı  olarak ,  sosyal  beceri  eğitimi  çalışmaları yoğunlaşmış ve  gene   bu  yüzden  daha çok  özel  eğitim  alanında üzerinde  durulan  bir  konu  olmuştur. Ancak  kabul  etmek  gerekir ki, sosyal beceri  eğitime  ihtiyaç  duyan sadece  özel  eğitimi  muhtaç  çocuklar  değildir. Özel eğitime  muhtaç  çocuklarla    “normal”  çocukla arasındaki  fark  bir  derece  farkıdır. Dolayısıyla  denilebilir ki,  belki  onlar  daha  fazla etkilenmekte,  belki  daha  zor  öğrenmekte,  belki  daha  geç  kavramaktadırlar. Ama  aynanın  öbür  yüzüne  bakılacak  olursa  görülür ki,  normal  olarak  nitelenen  çocuklar da  sosyal  beceri  eksikliğinden etkilenmekte, eğitime  ihtiyaç  duymaktadır.              
            Sosyal  beceri  eğitimin bir  çalışma  alanı  olarak  ortaya çıkmasının  nedeni olarak  bu  sıraladığımız  nedenlerin ve tarihsel  sürecin  sonuçlarına  iki  faktör  daha  eklenebilir. Hızlı  toplumsal  değişme (gelişme)  ve  annelerin iş  hayatına  atılması.  Hızlı  toplumsal  değişme  bireyleri edinilmesi ve  kazanılması  gereken  bilgi  ve beceri  bombardımanına tabi  utmaktadır. Artık  insanlar  gündelik  hayatlarını sürdürebilmek  için  hayatlarından daha  fazla  bilgiye  ve  beceriye  ihtiyaç  duymaktadırlar.Bu bilgi  ve  becerilerin   bir  kısmı  da  onların  bir  arada  yaşamayı  başarabilmeleri  ile  ilgilidir.
            Diğer  faktör  olan  annelerin  çalışması,  ekonomik  düzenin  bir  sonucudur. Anneler çocuklarının  doğal  öğretmenleridir.Ancak içinde  bulunulan ekonomik  yapı içinde kadınların da  ekonomik  açıdan üretici olmaları  gerektiğinden,  çocukların  anneleri  tarafından sağlanan  sosyal  eğitimleri aksamaktadır.Hatta bir açıdan  bakıldığında, zaten  anneler  yukarıda  belirtilen toplumsal  değişimin  kurbanıdırlar ve onlar da yeni  beceriler  edinmek  zorundadırlar.Sonuç olarak  çocukların sosyal  beceri kazanmaları hem aksayan eğitimlerinden,  hem de  gelişen  ve  karmaşıklaşan  toplumsal  sistemden  ileri gelmektedir. Gelişim  psikolojisinin  bulgularına  göre de birey,  özellikle  ilkokul  döneminde  başkalarının keşfi ile birlikte onlarla geçinme ve iyi ilişkiler  kurma  amacıyla sosyal  becerile  ihtiyaç  duyacaktır. Böylelikle  sosyal  beceri  eğitimi ilkokul  döneminde çocuklara verilmesi gereken  bir eğitim olarak karşımıza  çıkmaktadır.

SOSYAL BECERİ VE İLGİLİ KAVRAMLAR

            Sosyal beceri kavaramı dilimize terim olarak  tekil (beceri) yerleşim ise de, bu durum sosyal becerinin  çoğul bir yapı gösterdiğini unutturmamalıdır Sosyal beceri aslında  bir  grup beceriden oluşmaktadır. Bu  yüzden  sosyal  beceriler  terimi  daha  uygun  görünmektedir.,  ancak terim  bu  şekilde yerleştiği ve  konu  tartışılmaya  devam  ettiği  içi sosyal  beceri terimini  kullanmayı sürdürmek  daha  uygun olacaktır.
            Her ne kadar  sosyal beceri  kavramı  ile sosyal beceriler  kavramı  birbirlerinin yerlerine  kullanılabilir sonucuna  ulaşmak  kolaysa da,  diğer kavramların birbirlerinin yerine  kullanılmaları  bazen tartışmaya yol açabilmektedir.Bunların  başında sosyal  yeterlik  kavramı  gelir. Sosyal yeterlik bir kişinin birtakım  sosyal  ilişkileri  yürütebilmesinden gerekli becerilerin  kazanılmış  olup olmadığını  ifade eder.  Bu  anlamda  bir  ölçüte göre  kişinin değerlendirilmesini  içerir.Bir  kişiye  sosyal  yeterli demek, bir takım ölçütleri  karşılayabiliyor demektir. Yeterlik  bir  diğer  açıdan içsel  bir  duygudur. Kişi  kendini  o  açıdan nasıl görmektedir  sorusunun  yanıtını oluşturur. Kişi  kendini  o  konuda  yeterli buluyor olabilir.Ancak,  son  analizde  sosyal  yeterlik de  sosyal  becerilere  sahip  olmayı  ifade  etmenin  bir yolu  olarak  görülebilir.
            Sosyal  beceri  kavramıyla  ilişkilendirilebilecek  diğer  bir  kavram sosyal anksiyete  kavramıdır. Soysal anksiyete,  kişilerin  sosyal durumlara girmekten duydukları  kaygıyı  ve bunun sonucunda  davranışlarında  meydana gelen  aksaklıkları  ifade  eder.Daha ileri  bir  boyutu sosyal  fobi  olarak nitelendirilir. Sosyal  anksiyete  ve  sosyal  fobi  davranış  bozuklukları sınıflamaları içinde  yeralırlar. Kilerin gündelik  hayatlarında zorluklara yol  açtıkları için  uzmanları  tarafından ele  alınıp değiştirilmesi  ve sağaltılması gerekir. Kısacası  belirtmek gerekirse,  sosyal  anksiyete  ve sosyal  fobi  normal-dışı  durumları  ifade  eder, oysa  sosyal  beceri  herkesin  sahip  olduğu ve/veya  olması  beklene  davranışları belirtir.
            Ayrıca,  kişilik   özelliği  olarak sosyal  davranışlarda kolaylık  göstermeyi  (göster-e-memeyi)  ifade  eden  karamlar vardır. Sıkılganlık,  sokulganlık, atılganlık,  yalnızlık,  kendini  ayarlama ,  empati gibi  kavramlar da  sosyal  becerilerle  ilişkili  olarak görülmektedirler.Bu  kavramların  her birinin ayrıntılı  analizine girmeden, denebilir ki sosyal beceri bu  kavramların üs  şemsiyesi  gibidir. Tekil  boyut  olarak kişilik  özelliklerini ele  alan yaklaşımlar sosyal  beceri kasamı  içinde  bir şekilde  yer  almaktadır.Örneğin,  empati bir  kişilik  boyutu olarak  ele  alınabilirken ,  aynı zamanda  sosyal  becerilerden biri  olarak  da  ele  alınır.Belki  bir  adım daha  ilerleyerek sosyal   beceriye  sahip  olmanın   bir kişilik özelliği  olduğu bile  söylenir.Özetlemek  gerekirse, kişilik  özetleri  için sosyal  boyut sosyal beceri  kavramıyla örtüşmektedir. Bu  bağlamda  kişiliğin  sosyal  boyutunu ele  alan kavram  ve  kuramlar bir  şekilde  sosyal beceri  kavramının kapsamı  içinde yer  almaktadırlar.
            Sonuç  olarak ,  sosyal beceri  kavramını sınırlı bir tanım ve anlayışı yoktur. Kişileri başkalarıyla ilişkilerinde  başkalarının  davranışlarının anlamlarını kavrayarak  uygun tepkiler verebilmesi,  genel  olarak kabul  edilen  tanımsal  öğelerdir. İlgili  tüm  kavramlarda  başka birileri  söz konusudur. İletişim  ve  etkileşim  söz  konusudur.Etkileşimin  sürdürülebilmesi  gereklidir. Bu  özellikler sosyal  becerinin paylaşılan  ortak  noktalarıdır.
            Sosyal  beceri  kavramının belirsizliğinin   temelinde  her  zaman  ve  her  yerde  geçerli  bir  sosyal  becerinin veya  sosyal  beceri  takımının     bulunmamasıdır.Sosyal beceriler  gelişimin çeşitli  aşamalarında (gelişim görevini hatırlayın!)  farklılıklar  gösterirler. Gene,  çeşitli  ortamlarda gereken  sosyal  beceriler  de  farklıdır.Örneğin ,  sınıfta  sosyal beceriler farklı, iş yerinde farklıdır.  Bu  yer ve zaman farklılıkları sosyal  beceri kavramının  bulanıklaşmasına  yol  açmaktadır.
            Tüm bunlara rağmen bir  sosyal beceri tanımı vermek  gerekirse, sosyal beceri  bireyin başkalarıyla  başarılı bir  şekilde etkileşimde  bulunmasına olanak  sağlayan davranışlardır.Bu  davranışları gösterecek  kişi, kişiler arası durumlarda çevrelerinden   pekiştirme  elde  eder  veya  halihazır pekiştirmeleri sürdürür. Sosyal beceriler davranış  şeklinde ortaya  çıkalar; kişiler  arsı bir nitelik  arz eder; çevredeki  kişiler  tarafından beğenilen  davranışladır.; iletişim ve  etkileşimi  sürdürmeye  yöneliktirler, tekrarlanabilirler (“şeytan tüyü var onda”  denen kişiler sosyal beceri  kapsamında  değerlendirilmezler.;  vb. işiler  arası  ilişkileri başlatma , sürdürme ve uygun uygun şekilde bitirme becerileri  sosyal  beceri kapsamında  değerlendirilebilir.  Buna  göre tanışma ,  kendini-başkasını  tanıtma  randevu  isteme , selamla,  soru sorma , cevap verme , çatışma çözümleme, şikayet etme,  gibi  birçok davranış   sosyal  becerilerin ortaya  konduğu  davranışlardır,  demek  mümkündür.

SOSYAL BECERİLERİN   ÖLÇÜLMESİ

            Sosyal  becerileri ölçmek için çeşitli  araçlar  geliştirilmiştir. Sosyal Beceri Envanteri,  Sosyal  Davranış Ölçeği, Sosyal Beceri Ölçeği  gibi adlarla  anılan  bu  ölçekler kullanışlı  olmakla  birlikte,  amaçları  açısından  sınıf  öğretmenin  kullanımından  çok  akademik  amaçlı  kullanıma  daha  uygundur. Ayrıca  kişilerin kendileri  hakkındaki  sorulara cevap  verdikleri  kendini  rapor  tekniğiyle
Ölçek kullanımı daha çok 11 yaşından  büyük  çocukla  için  uygun olduğundan ilkokulun  özellikle ilk  sınıfları için kullanılabilecek  bu  şekilde ölçek  yoktur veya kullanımı  özel uzmanlık gerektirmektedir.  Çocukların  sosyal  becerilerini kazanmaları için  bu  dönem  oldukça kritik olduğundan, ilköğretim  çağındaki çocuklar  için  başka  tekniklerin  kullanılması  gerekir. Kullanılabilecek ölçekler şunlar  olabilir:
            1)  SOSYOMETRİ : Sosyometri  sınıf  öğretmenliği  veya rehberlik  hizmetleri çerçevesinde sıklıkla  kullanılan  bir  tekniktir. Tekniğin  kullanımı  için  çeşitli kaynaklardan  yararlanılabilir.Bu  noktada özellikle  üzerinde  durulması  gereken ,  hangi  çocukların  beceri ile ilgili  olarak  özel  ilgiye  ihtiyaç  duyduklarıdır. 
Bu  çocuklar  seçme ve seçilmede  sorunları  olan  çocuklar  şeklinde  tanımlanabilir. Başkalarını  seçmeyen  veya seçmede  sorunu  olan  çocuklar,  başkalarını  seçtiği  halde  başkaları  tarafında  seçilmeye  çocuklar  ve kimle  oturmak  istemezsiniz  sorusunda  çok  seçilen  çocuklar  bu  gruba  girerler.
            2) DERECELEME SKALALARI: Öğrencilerin sosyal  davranışlarını  belirlemek  için  bu amaçla geliştirilmiş  skalalardan yararlanılabilir.Skalalar çocuğu  gözleme olanağı olan   yetişkinler  tarafından  değerlendirilir. Bu yetişkin  öğretmenin  kendisi olabileceği gibi  ana- babadan da  bu  amaçla yardım istenebilir. Öğretmenler  genellikle  öğrencilerin  durumunu  kabaca  bilirler. Bu  skalalar bir çok  öğrenciyi  yeniden  değerlendirilmelerine,  aynı  anda  değerlendirilerek  tümünü  toplu  halde  görmelerine,   değerlendirmelerinin  farkına  varmalarına  yardımcı olabilir.
            Bu  skalardan gerektiğinde  rehberlik   uzmanı  ile  ilgili  bilgi alış verişinde bulunmak  amacıyla da  yararlanabilirler. Skalalar  öğrencilerin  birbirlerine göre  durumlarının belirlenmesinede  yardımcı olacaktır. Bu  skalaların  işlevi de  daha  çok  öğrencilerin  birbirlerine  göre  durumlarının belirlemek  olabilir.
            3) DAVRANIŞSAL ÖLÇÜMLERİ: Öğrencilerin  sosyal  becerilerini  ölçmek  için  kullanılabilecek  diğer  bir  yaklaşım  onların davranışına  bakmaktır. Davranışsal  ölçümler,
            -Davranışsal Gözlem  ( Çocuğun davranışlarının  çeşitli  ortamlarda  gözlenerek  bir dereceleme  skalas  üzerinde  değerlendirilmesi)
            -Davranışsal rol  oynama(  Çocuğun  bir  ortamda imiş  gibi  rol  yapmasını  isteme)
            -Davranışsal Görüşme (  Çocukla davranışları  hakkında görüşme /Sözel veya  uygulamalı)
şeklinde  yapılabilir.Bu  ölçümlerde  sosyal  beceri listelerinden  yararlanılabilir.

SOSYAL BECERİ  EĞİTİMİ

            Sınıf  öğretmenlerinin verebileceği  sosyal  beceri  eğitimi  iki  şekilde  incelenebilir.Gündelik  etkinlikler  içinde ve  onların bir  parçası  olarak sosyal  beceri  eğitimi  ve  özel  sosyal  beceri  eğitimi  programları  yolu   ile  eğitim.
            Gündelik Etkinlikler
            Bunlardan  biri,  gündelik  etkinlikler  içinde  öğrencilere çeşitli  etkileşim  olanakları  sağlayarak sosyal  becerilerini  geliştirmektir. Bilindiği  gibi,  okullarda  iki  türlü  müfredattan  söz  edilebilir. Gizli müfredat ve  açık müfredat. Açık Müfredat  Milli Eğitim Bakanlığı  tarafından  bildirilen  ve  okullarda  ne  okutuluyor  diye sorulduğunda  verilen  cevabı  ifade  eder.
Gizli Müfredat ise; açıkça  amaçlanmadığı  ve  belirtilmediği  halde, okullardaki  çeşitli  öğelerle  öğrencinin  etkileşimi  sonucunda  kazandığı davranışları  ifade  eder.Buna  göre  öğretmenin  sınıfta  ele  alıp  işlediği konular  açık  müfredatın  bir parçası ,  gerek  öğretmen , gerek idareci,  gerekse  diğer  personel ,  hatta  okulun  fiziksel  özellikleri   ile ilgili  olarak  okulda  ortaya  çıkan  durumlar  gizli müfredatın  bir  parçasıdır. Öğrenciler  hayat  bilgisi  derslerinde  birbirlerine  saygı  göstermelerinin  gerekliliği  anlatılırken ,  fiziksel  olanaksızlıklar nedeniyle  öğrencilerin  birbirlerine  saygı  göstermeden itişip  kalkışarak  teneffüse  çıkmaları açık- gizli  müfredatın  bir  örneğidir.
            Gizli müfredatın  bir  parçası  olarak  ele  alınabilecek en  açık  faktör  sınıf  düzenidir.Eğer  sınıfları  tüm  sıraların  öğretmen masasına  yönelik olarak  dizildiği  bir  görünüm  sergiliyorsa, bunun  anlamı  öncelikle  öğretmenler  ilişkiye  girmeleri   kendi  aral4rında  etkileşimin  sınıf  ortamında  yasaklanmış  odludur. Başka  bir  ifade  ile ,  sanki  öğrencilerin  birbiri  arasında   konuşmalarını  yasaklayan  gürültüyü  önlemeye  yönelik  bir  ortamdır. Bu  tür  ortamlarda  bireysel  çalışma  ortamı  denir. Böyle  bir  sınıf  düzeni  öğrencileri  sosyal ilişkilerinin  ve  dolayısıyla  sosyal  becerilerini  en  aza  indirgediği  için  sosyal  gelişimlerini olumsuz  yönde  etkileyecektir.Buna  karşılık  sıraların  birbirine  yöneltilebileceği  gerektiğinde U, gerektiğinde O, gerektiğinde       düzenlendiği  sınıf  ortamları  öğrencilerin  sosyal  ilişkilerini daha da  geliştirecektir. Bu  tür  ortamlara  sosyal  birliği  ortamları  denir.
            Öğretmenler gündelik  etkinlikler  içinde  sosyal  beceri  eğitimi  yönelik olarak  şunları  yapabilirler:
            1) Okulda  ne yaptığınızı değerlendirmek, gizli  müfredatın  nasıl  işlediğini  görmek  için  zaman  ayırmalıdırlar.
            2) Olabildiğince  çok  öğrenciyi  derse  katmalıdırlar. Yoksa  bazı  öğrenciler  kendilerini  ihmal  edilmiş   hissedebilirler.
            3) Soruları  her  öğrenciye  göre  ayarlamaya  çalışmalıdırlar.Böylelikle  bazı  öğrenciler kolay, bazılarına zor  gelen soru  sormanın  önüne  geçilmeye  çalışılmış  olur.
            4) Öğrenciler  düşünmeleri  için  zaman  vermelidirler. Onların  öğretmen  kadar  hızlı  düşünemeyecekleri  göz önünde  bulundurulmalıdırlar.
            5) Öğrenciler  hitap  ederken onları  isimlerini  kullanmaya  özen  gösterilmelidir.Herkes  gibi öğrencilerde kendi  isimleri ile  hitap edilmekte  hoşlanırlar.
            6) Öğrencilerin  verdikleri  cevaplar  dikkatle  dinlenmelidir. Öğrencinin  verdiği  cevap önemsenmiyormuş  gibi duygusuna  kapılmasına meydan  verilmemelidir.
            7) Öğrenciler problemleri  tartışırken onları  destekleyici  bir tavır  takınmalı  eleştirici ,  irdeleyici  bir  görünüm  oluşturulmamalıdır.  Öğrenciler  yanlış  bile  düşünseler ,  unutulmamalıdır ki ;  bu  onların  kendi  çabalarının  bir ürünüdür  ve  her  türlü  ithal  değer  yargısından  daha  değerlidir.
Özel Beceri Eğitimi
            Sosyal  beceri eğitimin  diğer  bir  şekli böyle  bir  eğitime  ihtiyacı  olduğu tespit  edilen  öğrencilere  özel  olarak  birtakım  pratiklerin  yaptırılması  niteliği  taşır.  Bazı  hazır  programlar  bulunmakla  birlikte  sosyal  becerilerin  yukarıda  belirtilen  zaman ve mekana  göre  farklılaşması nedeniyle karşı  karşıya bulunulan  kişi  veya  kişilere  göre  özel  bir  programın  geliştirilmesi  uygulanması  daha  uygundur. Böyle  bir  uygulama  için  kullanılabilecek  öğretim  yöntemleri öncelikle  sosyal becerinin  ne  olduğuna ve  nasıl  anlaşıldığına bağlıdır.   Bu  bağlamda  sosyal beceri iki  tür  anlaşılabilmektedir.
Bilişsel Yaklaşım
            Bilişsel  yaklaşım göre  sosyal beceri  öncelikli  olarak  bilişsel  bir  beceridir,  dolayısıyla  sosyal  beceri  eksikliği  çeken  kişiler aslında  bilişsel  yetersizlik    nedeniyle  bu  durumdadırlar.Başka bir  ifadeyle  onlar  sosyal  ortamlarda  ne  yapacaklarını  bilememektedirler,  bilinmektedir ki  insanları  zihinlerinde  bilişsel  senaryolar  vardır. Bu  senaryolar  onların  olayları    anlamalarına  ve  uygun    davranışlarına  göstermelerine  yardımcı  olmaktadırlar.  Örneğin   kişinin  zihninde  lokantada  yemek yeme  senaryosu  vardır ve  bu  senaryo  devreye  girdiği zaman  kişi  lokantaya  nasıl  gidilir,  nasıl oturulur,  nasıl  yemek  siparişi  verilir ,  yemek  ne  zaman  ve  nasıl  gelir,  gelen yemek  nasıl yenir,  parası  nasıl  ödenir, vs. Hepsini  kabaca   bilir  ve  uygular. Bilişsel  senaryo  çoğunlukla  bilinçli  bir  şekilde  düşünülmez. Yani,  her  lokantaya  giden  kişi  senaryo  nasıldı,  diye  düşünmez. Çoğunlukla  senaryolar  otomatik  bir  şekilde  yerine  getirilirler  ve  başkalarının  davranışlarını  değerlendirmede  kullanılabilir..İşte sosyal beceri  eksikliği  kişinin   senaryo  yetersizliğinin  bir  görüntüsüdür.
            Bu  anlayışa  göre  verilecek  eğitim daha çok  kişinin bilişsel  yeterliliğini  artırmaya  yönelik  olmalıdır. Bilindiği  gibi  uzun  süreli  hafızada  semantik ( anlamsal ) bilgiler  bulunmaktadır. Senaryolar  bu  bilgi  türlerindendir. Eğer  bireyin  semantik  bilgilerini  artırabilirsek ,  sosyal  becerilerini   artırmış  oluruz. Bu  anlayış  kabul  edildiğinde  verilecek  eğitim  bilişsel  düzeyde  ikna ,  konferans, tartışma ,  ve  benzeri   olabilir. Öğrenciler gerek  davranışları  gerekse  davranışları ardında yatan  düşünceleri  konusunda  bilgiler  aktarılabilir.Sinema ve roman kahramanları da  bu  amaçla  kullanılabilmektedir. Bu  durumda  kişi  edebiyat  yada  sinemadan  ortamlara  uygun  davranış  örnekleri  görmekten  ve  bunun  kendi  bilişsel  senaryosuna  eklemektedir. Öğrenciler,  örnek  sosyal  davranışlar  içeren  kitapların  ve  filmlerin  sunulması  bu  yönde  uygun teknik  olacaktır.Ayrıca ;  öğrencilerin  sosyal  ortamlarda ne  yapmaları  gerektiğini  düşünmeleri  ,  hayal  etmeleri istenirken  bu  anlayışa  göre  sosyal  beceri  eğitimi  verebilmektedir. Bu  durumda   kişiler  hayal  kurarak  senaryolarını  geliştirmektedirler.
            Sınıf  içi  tartışma  şeklinde  sosyal  beceri  eğitimi  daha  çok  bir  hipotetik  durum oluşturma  ve  olası  davranış  biçimlerini  öğrencilerle  tartışma  şeklinde  gerçekleştirilmektedir.Aşağıda   böyle  bir  örnek  verilmektedir. Bu  teknikte  varsayımlar  üzerinde  durulduğu  için  yukarıdaki  teknikleri  kullanıldığı  kabul  edilir.
Davranışçı Yaklaşım 
Davranışçı  anlayışa  göre sosyal  beceri  eksikliği  davranışın  kazanılmamış  olması  demektir. Başka  bir  ifade  ile  daha  önce  uygun  davranış  gösterilmemiş  veya  gösterildiğinde  pekiştirilmemiştir. Bu  yüzden  şu  an da  kişini  repertuarında  uygun   soysal davranış  bulunmamaktadır. Bu  anlayış  klasik ve  operant  şartlanma  yoluyla  edinilen  davranışların sosyal  beceriyi  oluşturduklarını  düşünmektedir.Kuramsal tartışma bir yana bu anlayış kabul edildiğinde bireyin davranış göstermesi sağlanmalı ve gösterdiği zaman pekiştirilmelidir. Kullanılabilecek yöntemler taklit, rol oynama veya akran öğretimi olabilir.
a)Taklit (Modelden öğrenme)
Bilindiği gibi taklit sosyal öğrenme olarak da adlandırılır ve kişinin görmüş olduğu bir modelin davranışının benzerini yapmaya çalışması demektir. Buna göre sınıfta sosyal beceri eğitimi vermek gerektiğinde, öğrencinin önünde uygun davranış gösterilir ve öğrencinin bu davranışı uygun zamanda göstermesi beklenilir. Bandura taklit mekanizmasını dört aşamaya ayırmıştır.Ona göre taklit veya modelden öğrenme şu süreçlerin bir sonucudur: Dikkat,Hatırlama,Uygulama ve Güdüleme.
Dikkat süreci kişinin gösterilen davranışa yönelmesini ve algılamasını ifade eder. Öğrencinin dikkat edebilmesi için modelin bazı özellikleri taşıması gereklidir. Araştırmalar şu özelliklerin modelin taklit edilmesini arttırdığını gösterir:
Modelin yaşı:Davranışı gösterecek olan kişi ile davranış için model olan kişinin yaşları birbirine yakın olmalıdır. Çocuklar yetişkinlerden ziyade çocukları davranışlarını taklit etmektedirler. Sınıfta modelden öğrenme uygulamalarında başka bir öğrencinin gösterdiği davranış, öğretmenin gösterdiği davranıştan daha çok taklit edilme olasılığı taşır. Bu yüzden model olarak öğrencilerden yararlanmak daha iyidir.
Modelin cinsiyeti: Benzer şekilde öğrenciler de cinsiyetlerinden olan modelleri daha fazla taklit etmektedirler.
Modelin sevimliliği:Kişiye sevimli gelen ve görünen modellerin taklit edilme olasılığım daha fazladır. Sevilmeyen kişiler taklit edilmeye değer bulunmazlar.
Algılanan benzerlik:Kişi durumun ve kişinin kendine ve duruma benzer olarak görmelidir, yoksa ‘bana uymaz’ deyip geçecektir.
Gözlenen sonuç:Model davranışın uygun şekilde pekiştirilmesi gerekir ki kişi taklit etmeyi istesin. Davranışından dolayı çikolata ile ödüllendirilen çocuğun davranışı pekiştirilmeyen davranışa göre daha muhtemel olarak taklit edilecektir.
Gözleyenin geçmiş yaşantıları: Gözleyen kişi daha önce benzer durumlarda olumsuz yaşantı geçirmemiş olmamalıdır. Geçmişinde o tür davranışlar için sık sık cezalandırılan çocuk taklit etmek istemeyecektir.
Modelden öğrenmede kullanılan modeller diğer öğrenciler gibi canlı olabileceği gibi, cansız modellerden de yaralanılabilir. Cansız modeller çevresinde çizgi filmler, animasyonlar, idealleştirilmiş tipler, kuklalar vb. kullanılabilmektedir. Ayrıca film ve TV yıldızları da model olarak işlev görebilmektedir.
Hatırlama süreci kişinin gözlemiş olduğu davranış gözünün önünde olmadığı zaman onu gözünde canlandırabilmesi, nasıl yaptığını hatırlayabilmesini ifade eder. Hatırlanmayan davranışın hem taklit edilmesi hem de edilse bile daha sonra tekrarlanabilmesi mümkün olmayacaktır.
Uygulama süreci kişinin gerekli davranışı uyguladığı, prova ettiği, denediği aşamadır. Bu aşamada kişi hatırladığı davranışı bedensel etkinlik şeklinde ortaya koyar.
Güdüleme süreci kişinin davranışının sonucunun ne olduğunu gösteren aşamadır.Pekiştirme bu aşamada yapılmalıdır. Eksiklikler bu aşamada düzeltilmelidir. Kişinin davranışının istenilir bir sonucu veya karşılığı olmalıdır ki bir daha yapma isteği duysun.Eğer uygun pekiştirme elde edilirse, kişinin o davranışı tekrar gösterme olasılığı artacaktır.
Modelden öğrenmenin aşamaları şunlardır:
1)Açıklama ve mantık: Bu aşamada bireye ne yapılacağı ve ne yapılmak istendiği açıklanır. Gerekiyorsa mantıksal açıklamalar getirilir.
2)Modelleme gösterisi:Model alınacak ortaya konur.
3)Açık pratik veya davranış provası:Bu aşamada rol oynayarak, yapılandırılmış ortamlar oluşturularak, sözel olarak (ne yapıldığını) ifade ederek bir tür prova yapılır.
4)Pekiştirme ve geri bildirim:Kişinin davranışının uygunluğu ile ilgili birey bilgi verilir, eksik noktalar açıklanır veya uygun davranış pekiştirilerek tekrar gösterilmesi için uygun ortam oluşturulur. Geri bildirim öğretmenden, diğer öğrencilerden, öğrencinin kendisinden gelebilir.Yani öğrenci kendi davranışını da değerlendirip eksiklerini görerek düzeltmeye çalışabilir.
5)Genelleme:Beceride kaydedilen ilerleme gündelik ortama genellemelidir.Bunun için ev ödevleri verilebilir. Farklı zaman ve mekanlarda beceri kullanımı teşvik edilebilir. Sonuçlar birlikte gözden geçirilerek öğrencinin genellemesinde ortaya çıkabilecek aksaklıklar düzeltilebilir.
b)Rol alma tekniği
Rol alma tekniği davranışçı yaklaşım çerçevesinde yaygın olarak kullanılan bir tekniktir. Bu teknikte bir durum oluşturulur ve kişinin o durumda bulunan kişi veya kişilerin rolünü oynaması istenir. Büyük ölçüde modelden öğrenmeye benzemektedir. Ondan tek farkı belki her zaman modelin bulunmasının gerekmemesidir.Hatta çoğu zaman modelsiz uygulanmaktadır. Kişiler hipotetik durumlarda hipotetik davranışlar yaptıkları için, hatalı davranış sonucunda olumsuz etkilenme riski en aza indirgenmiştir.Hatta bazen oyun şeklinde bile dönüştürülebilmektedir. Rol oynamanın en etkili olduğu durumlar karşı cins arkadaşlığı ile ilgili sorunlardır. Karşıdaki kişinin nasıl davranacağından emin olamamaktan kaynaklanan bu kaygılı durum, rol oynama tekniği kullanılarak risksiz bir şekilde davranışa dönüştürülmelidir.
Akran öğretimi öğrencilerin birbirlerinden uygun davranışı öğrendikleri tekniklerdir. Bu teknikte genellikle sosyal becerisi yüksek bir öğrenci ile sosyal becerisi düşük bir öğrenci eşleştirilir ve bir tür akran öğretmenliği sağlanmış olur.
Görüldüğü gibi sosyal beceri eğitimi etkinliklerinin temelinde modelden öğrenme ilkeleri bulunmaktadır. Rol oynama ve akran öğretimi teknikleri modelde öğrenmenin çeşitleri olabilir.
Her ne kadar burada bilişsel yaklaşım ile davranışçı yaklaşım ele alınmışsa da tabi ki iki yaklaşımın birden kullanıldığı durumlar en etkili durumlar olacaktır. Bu yüzden bilişsel bir tartışma oturumunun rol oynamaya dönüştürülmesi veya öğrencinin bir arkadaşının uygun davranışı göstermesinin(modelden öğrenme) istenmesi gibi etkinliklere yer verilmesi uygun olabilir.
Sosyal beceri eğitimi ile ilgilenenlerin özellikle üzerinde durdukları iki noktanın son olarak vurgulanması gerekir. Bunlardan birincisi, sosyal beceri eğitiminde geribildirimin önemidir. Öğretmen öğrencilere sosyal becerileri konusunda geribildirim de bulunmalı, bunu yaparken olumlu yaklaşıma özen gösterilmelidir. Bu olumlu yaklaşımın öğrencilerin birbirleri tarafından da paylaşılması için gerekli önlemlerin alınması gerekir. Başka bir ifade ile öğrencinin arkadaşları da onu desteklemelidir. İkinci nokta ise genellemedir. Eğitimin gündelik hayata genellenmesi için eğitimin yavaş yavaş gündelik hayata yakın bir biçime dönüştürülmesi, bu amaçla belli bir aşamaya gelindiği düşünüldüğü zaman basit davranışlar için ev ödevleri gibi genellemeyi kolaylaştırıcı geçiş etkinliklerine yer verilmelidir.
Öğretmen sosyal beceri eğitimini olabildiğince sınıf içi etkinliklerle bütünleştirilerek verebilir. Bunun anlamı, sosyal fobi veya sosyal anksiyete gibi konularda uzmanların yardımlarına başvurmaktadır. Unutulmamalıdır ki yanlış bir uygulama kişinin zihninde yanlış uygulamalara yol açacaktır. Fobik bir durumla başa çıkmaya çalışan bir öğretmen başarısız olduğunda öğrencinin zihninde ‘bu durumla öğretmen bile başa çıkamadı’ bilgisinin yerleşmesine neden olacaktır. Bu nedenle öğretmen başa çıkamayacağını düşündüğü durumlarda profesyonel yardım alınmasını önermeli, bu arada kendi sınırlılıklarının da farkına varmaya özen göstermelidir.
EKLER:
Sosyal Beceriler: İki Liste

            Sosyal becerilerin neler olduğunu yere ve zamana göre değiştiği belirtilmiştir. Bu yüzden standart bir liste bulunmamaktadır. Ancak ilkokul ilk dönem ve ergenlik dönemleri için kullanılabilecek bir liste oluşturabilmek mümkündür. Aşağıda bu iki grup için geliştirilmiş iki liste verilmiştir. Bu listeler program veya etkinlik geliştirmek için kullanılabileceği gibi, değerlendirme listesi olarak da kullanılabilir.Öğretmen veya ana baba öğrencinin bu özelliklere sahip olup olmadığını bu liste üzerin değerlendirilebilir. Bu, gerek öğrenciyi tanımada, gerekse ona yönelik etkinlik veya program hazırlamada kullanılabilir.

SOSYAL ÖZELLİKLER LİSTESİ

(Okulöncesi ve ilkokul ilk sınıflar için)
A: Bireysel Özellikler
Çocuk,
1.     Genellikle neşesi yerindedir.
2.     Öğretmenine veya diğer yetişkinlere aşırı derecede bağımlı değildir.
3.     Genellikle derse isteyerek gelir.
4.     Genellikle kendisini uygun şekilde savunur veya saldırılarla  uygun şekilde başa çıkar.
5.     Karşıdakinin duygularını anlama becerisi gösterir.
6.     Bir veya iki akranıyla olumlu ilişkileri vardır,onlara gerçekten değer verir,yokluğunda onları özler,vb.      
7.     Mizah yeteneği gösterir.
8.     Sürekli veya kalıcı  yalnız görünmez. 
B: Sosyal Beceri Özellikleri
Çocuk,
1.     Başkalarına olumlu bir şekilde yaklaşır.
2.     Arzu ve isteklerini açıkça ifade eder, davranışları ve durumu için mantıklı açıklamalar getirebilir.
3.     Haklarını ve ihtiyaçlarını uygun şekilde ortaya koyar.
4.     Kabadayılardan çabukça ‘pısmaz’.
5.     Engellenme ve öfkesini etkili bir şekilde, başkalarına veya etraftaki eşyalara zara vermeden ortaya koyar.
6.     Oyun ve çalışmalarda süre giden gruplara katılır.
7.     Konuyla ilgili süre giden tartışmalara girer, süre giden etkinliklere uygun katılımlarda bulunur.
8.     (Konuşma, oyun, vb.) Sırasını oldukça kolay bir şekilde alır ve kullanır.
9.     Başkalarına ilgi gösterir; başkalarıyla uygun bilgi alışverişinde bulunur ve gerektiğinde bilgi ister.
10.  Başkalarıyla uygun bir şekilde uzlaşır ve arayı bulur.
11.  Kendine uygunsuz dikkat çekmez.
12.  Kendisine benzemeyen akran ve yetişkinleri kabul eder ve birlikte olmaktan haz duyar.
13.  Oyun ve işte süre giden gruplara katılım sağlar.
14.  Başka çocuklarla gülümseyerek, başını sallayarak, vb. sözsüz etkileşimde bulunur.
C: Akran İlişkileri Özellikleri
Çocuk,
1.     GENELLİKLE başka çocuklar tarafından ihmal edilmiş veya reddedilmiş değil, kabul edilmiş biridir.
2.     BAZAN başka çocuklar tarafından oyun, arkadaşlık ve çalışma esnasında onlara katılması için davet edilir.
SOSYAL BECERİ LİSTESİ (Lise öğrencileri ve yetişkinler için)
Grup I: BAŞLANGIÇ SOSYAL BECERİLER
1.     Dinlenme
2.     Bir konuşmayı başlatma
3.     Konuşma
4.     Soru sorma
5.     Teşekkür etme
6.     Kendini tanıtma
7.     Başkalarını tanıtma
8.     Övme (kopliman yapma)

Grup II: İLERİ SOSYAL BECERİLER
  1. Yardım isteme
  2. Katılma
  3. Açıklama yapma
  4. Açıklamaları izleme
  5. Özür dileme
  6. Başkalarını ikna etme
Grup III: DUYGULARLA BAŞETME BECERİLERİ
  1. Kendi duygularını tanıma
  2. Duygularını ifade etme
  3. Başkalarının duygularını anlama
  4. Birilerinin öfkesiyle baş etme
  5. Yakınlık ifade etme
  6. Korkuyla başa çıkma
  7. Kendini ödüllendirme
Grup IV: SALDIRGANLIĞA ALTERNATİFLER
  1. İzin isteme
  2. Bir şeyleri paylaşma
  3. Başkalarına yardım etme
  4. Görüşme (uzlaşma)
  5. Kendini denetleme
  6. Haklarını savunma
  7. Sataşmaya karşılık verme
  8. Başkalarını rahatsız etmekten kaçınma
  9. Kavgadan uzak durma
Grup V: STRESLE BAŞA ÇIKMA BECERİLERİ
  1. Şikayet etme
  2. Şikayete cevap verme
  3. Oyun sonrası centilmenlik
  4. Sıkılganlıkla başa çıkma
  5. Terk edilmekle başa çıkma
  6. Bir arkadaşı savunma
  7. Propagandaya karşılık verme
  8. Başarısızlığa karşılık verme
  9. Karmaşık mesajlarla başa çıkma
  10. Mazeretle başa çıkma
  11. Zor bir konuşmaya hazırlanma
  12. Grup baskısıyla başa çıkma
Grup VI: PLANLAMA BECERİLERİ

  1. Bir şey yapmaya karar verme
  2. Soruna yol açan şeye karar verme
  3. Hedef belirleme
  4. Yeteneklerinize karar verme
  5. Bilgi toplama
  6. Sorunları önem aççısından düzenleme
  7. Bir karara varma
  8. Bir iş üzerinde yoğunlaşma (Goldstein ve ark. 1981)
Sosyal Beceri Eğitimi: Etkinlikler
            ALAY ETME
            Amaç:Başkalarına saygı duymayı öğrenme
            Düzey:6-12 yaş
            İşlem
            Hasan uzun boylu zayıf bir çocuktu. Bir gün güzel bir çanta ile geldi. Cem bakmak için çantayı Hasan’ın elinden çekip aldı. Hasan Cem’ e kızdı ve ‘Çantamı geri ver’ dedi. Cem ‘al çantanı leylek’ diye çantayı yere attı. Bu olaydan sonra bazı çocuklar, Hasan’a ‘leylek’ demeye başladılar.    Bu durumda Hasan ne hissetmiş olabilir?
            Bu durum da Hasan ne yapmalı?
            Size hiç isim takan oldu mu? Öyleyse siz ne hissettiniz?
            Siz bir arkadaşınızı takma isimle çağırdınız mı?
            ( Kaynak : Akkök, 1996b)
            KİM MUTLU?  KİM ÜZGÜN?
            Amaç: Öğrencileri yüz ifadelerinden duyguları anlayabilme becerilerini artırmalarına yardımcı olmak.
            Düzey: Birinci sınıf ve üstü.
            Materyal:Çok sayıda gazete,dergi yada gazetelerin ilaveleri,makaslar, yapıştırıcı bant.
            İşlem
            Öğrencileri beşerli gruplara ayırın.
            Her gruba gazete ve dergileri dengeli sayıda dağıtın.
            Öğrencileri tahtada yazılı duyguları tek tek okuyarak bu duyguyu yaşayan insanın yüz ifadesinin nasıl olacağını göstermelerini isteyin.
            Bulunan resimleri sınıfa gösterin ve üzerinde en az iki grubun anlaştığı resimleri doğru kabul ederek öğrencilerden bu resimleri kesip tahtadaki bölüme asmalarını isteyin.
            Öğrencilerin etkinlikle ilgili yaşantılarını sorarak grup etkileşimini başlatın.
            ( Dördüncü sınıf ve üstü için yukarıdaki duygulara başkalarını da ekleye bilirsiniz.)
            ( Kaynak: Erkan,1999)   

KAYNAKLAR
Akkök,F.(1996a).İlköğretimde sosyal becerileri geliştirilmesi (Ana baba el kitabı).
            Ankara: MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı.
Akkök,F.(1996b). İlköğretimde sosyal becerileri geliştirilmesi ( Öğretmen el kitabı).
            Ankara: MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı
Campell, P.& Siperstein, G.N (1994) Improving social competence: Aresource for elementary school teachers. Boston: Ally and Bacon.
Erkan, S.(1999). Örnek grup rehberliği etkinlikleri. Ankara: Pegem A Yayıncılık.
Goldstein, A.P.,Monti, P.J., Sardino, T.J & Gren, D.(1981) Skill streaming the adolescnt: A structured learning approach to teaching prosocial skills.Champaign, IL: Research Pres.
McClellan, D.E & Katz, L.G. (1993). Children’s social development: A checklist. ERIC Clearinghouse on Elementary and Early Childhood Education, Urbana, III. (ERIC Digest). ED 369 100.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder