GÖRÜŞME
Görüşme sırasında
Büyük bir olasılıkla, iyi bir izlenim
yaratmak için çok sınırlı zamanınız olacaktır; ayrıca, sizinle görüşecek
kişinin toplantıyı nasıl yürüteceği hakkında herhangi bir bilginiz de
olmayacaktır. Bu nedenle, şu olasılıklara karşı hazırlıklı bulunmalısınız:
* Sizden kariyerinizi anlatmanız istenecektir. Ağırlığı en son ya da hala çalışmakta olduğunuz işinize vererek, kısa ve ilginç bir özet hazırlayıp prova edin. Hiç soru sorulmayabileceğini gözönünde bulundurarak, on dakikayı geçmeyecek biçimde hazırlayacağınız bu özet içinde, başvurduğunuz görevle ilgili deneyimlerinizi özellikle belirtin.
* Size bu işin neden çekici geldiği ve neden bu işe uygun olduğunuzu düşündüğünüz sorulacaktır. Bu soruya hazırlanmak daha güçtür, çünkü elinizde bu bölümle ilgili fazla malzeme olmayabilir (gerekiyorsa, bunu görüşeceğiniz kişiye söylemelisiniz). Yine de, hiç değilse, aklınızda iyi belirlenmiş 'başlıklar' bulundurmalısınız.
* Size rasgele seçilmiş teknik veya kişisel sorular sorulacaktır ; üstelik, bir olasılıkla, düşünme hızınızı ve esnekliğinizi sınamak için, saldırgan bir üslupla. Hızlı düşünmeye, serinkanlılığınız yitirmemeyi, hepsinden önce de, harikalar yaratmaya yeltenmemeye hazırlıklı olun (sizinle görüşen kişi, hakça sayılmayacak kadar zor sorulara karşı tepkilerinizin olgunluğunu ölçüyor olabilir.)
Görüşmenizin ilk 30 saniyesinde, görünüşünüz, görgünüz ve kişisel üslubunuz, karşınızdaki kişi tarafından -olumlu veya olumsuz- belirlenecektir. Bu nedenle, daha görüşmenin başından itibaren özgüveniniz yerinde, uyanık ve neşeli olmanız (kendinizi çok gergin hissetseniz bile gülümseyin) çok büyük önem taşır.
Selamlama, tokalaşma, karşınızdakinin gözlerinin içine bakma ve düzgün duruş (ister ayakta, ister otururken) her zaman büyük önem taşır.
Görüşeceğiniz kişi yorgun, aksi, dağınık, dikkatsiz ('İsminiz ne demiştiniz?') ya da ilk bakışta sevmediğiniz biri olabilir. Yine de, bunların hiçbirine aldırmadan görüşmeyi sürdürmelisiniz -sonradan, hiç değilse kendiniz, kendinize hakça davrandığınızdan emin olmalısınız!-.
İş Töresi, David Robinson
Performans
görüşmeleri beceri ve dikkat gerektirir
ATİLLA AKINCI
Aşağıda, yapıcı ve verimli görüşme için dikkat edilmesi gereken önemli bazı noktalar ile günümüzde bu alanda sıkça yapılan yanlışlıkları belirtmeye çalışacağım:
· Görüşmeler genelde, hareketli ofis ortamında
yapılmakta ve sekreterler, telefon gibi nedenlerce kesintiye uğramaktadır. Oysa
görüşmelerin sakin ve sessiz ortamlarda ve kesintisiz yapılması gerekir. Aksi
taktirde her iki tarafında konsantrasyonu bozularak görüşme amaçtan
uzaklaşabilir.
· Performansı görüşülen çalışana, yönetici
tarafından mahkemedeymiş gibi bir izlenim verilmektedir. Oysa rahatlatıcı ve
dost bir başlangıç yapmak şarttır. Performansın kötü olması, dostça ve adil bir
görüşmeye engel değildir. Başarı derecesi ne olursa olsun o kurumda çalışan tüm
personelin saygı görmeyi hakettiği gerçeğini unutmamak gerekir.
· Görüşme sırasında, olumsuz yanların önce
vurgulanması çok yanlıştır. Morali bozulan çalışan, olumlu yanların bulunduğu
diğer bölüme kulaklarını kapatarak girecek ve beklenen fayda sağlanamayacaktır.
Bence en iyi yöntem 'İyi Haber Önce' yöntemidir. Yararlı bir performans
görüşmesi ancak böyle sağlanabilir.
· Görüşmelerde, olumsuz veya gelişime ihtiyaç
gösteren yanlar belirtilirken, somut örnekler verilmemekte ve 'her zaman böyle
yapıyorsun', 'sürekli izliyorum', 'herkes söylüyor' gibi çalışanı inandırmaktan
uzak, kendisine olan güvenini sarsacak tarzda konuşmalar yapılmaktadır. Oysa
yapılan tüm kritiklerde tarih, yer, olay ve kişi gibi somut veriler
kullanılmalıdır. Ancak böyle inandırıcı olabilir ve güven ortamı
sağlayabiliriz.
· Değerlendirmeler sırasında, son başarı ve
başarısızlıkların etkisinde kalınmakta ve kapsadığı dönemin tümü dikkate
alınmamaktadır. Oysa son olayların etkisinden kendimizi arındırıp, tüm çalışma
dönemini dikkate almayı öğrenemezsek, dönem sonlarında çok çalışıp, dönem
başlarında çalışma hızı azalan bir organizasyona sahip olmamız kaçınılmazdır.
· Yöneticiler, karşılarında, kendisine güvenli,
sorgulayıcı ve güçlü kişilikler bulduklarında, zaman zaman konuşmayı bir an
önce bitirebilmek amacıyla, yerine getirilmesi zor sözler vermekte veya
yapılması gerekli kritik ve belirlemeleri yapmamaktadırlar. 'Önce bir görelim,
bir şeyler yaparız', 'elimden geleni yaparım', 'şu anda ortam müsait değil'
gibi çalışanı oyalayan veya soruları zamana yayan söylemlerden kaçınılmalıdır.
O sorunların ileride daha da büyüyerek karşımıza çıkacağı ve gerek yönetim
gerekse kurum olarak kredi kaybedeceğimiz unutulmamalıdır.
· Bir diğer çok rastlanan uygulama da,
başarısız personelle konuşmaktan kaçınılması veya az zaman ayrılmasıdır. Oysa
en kolay yol başarılı olan personelle güzel şeyler konuşmaktır. Başarısız veya
az başarılı personelle konuşabilmek yöneticilik yeteneği ve eğitim ister.
Genelde benim, performans görüşmelerinde başarı için ölçüm, düşük performans puanı alan personelin, yöneticinin elini sıkıp, kararına saygı duyarak görüşmeden ayrılmasını sağlayabilecek ortamlar oluşturulmasıdır. Amacımızın, çalışanların çalışma arzularını kırmak veya onlara yerine getirilemeyecek ümitler vermek olmadığı kesin. O zaman, çalışan için duygusal bir atmosferde geçen görüşmelerin, çalışanları, kırılgan ve kendilerine olan güvenlerini sorgulamaya hazır bir ortama kolayca itebileceğini göz ardı etmemek gerekir.
Kısaca en iyi ölçü, yöneticilerin, performans görüşmelerinde, kendilerine yapılmasından hoşlanmayacakları şeyleri karşı tarafa yapmamaları olmalıdır. Yöneticilik zor zanaattır. Çalışanlarımızın ruh sağlığı ve başarılarının anahtarı yöneticilerin elindedir. Toplumsal olarak da zaten her alanda sevgi, saygı, hoşgörü, adalet ve dürüstlüğe en fazla ihtiyaç duyduğumuza göre, kurumlarda insan ilişkilerinin yöneticilere ne ölçüde sorumluluk yüklediği ortadadır.
Genelde benim, performans görüşmelerinde başarı için ölçüm, düşük performans puanı alan personelin, yöneticinin elini sıkıp, kararına saygı duyarak görüşmeden ayrılmasını sağlayabilecek ortamlar oluşturulmasıdır. Amacımızın, çalışanların çalışma arzularını kırmak veya onlara yerine getirilemeyecek ümitler vermek olmadığı kesin. O zaman, çalışan için duygusal bir atmosferde geçen görüşmelerin, çalışanları, kırılgan ve kendilerine olan güvenlerini sorgulamaya hazır bir ortama kolayca itebileceğini göz ardı etmemek gerekir.
Kısaca en iyi ölçü, yöneticilerin, performans görüşmelerinde, kendilerine yapılmasından hoşlanmayacakları şeyleri karşı tarafa yapmamaları olmalıdır. Yöneticilik zor zanaattır. Çalışanlarımızın ruh sağlığı ve başarılarının anahtarı yöneticilerin elindedir. Toplumsal olarak da zaten her alanda sevgi, saygı, hoşgörü, adalet ve dürüstlüğe en fazla ihtiyaç duyduğumuza göre, kurumlarda insan ilişkilerinin yöneticilere ne ölçüde sorumluluk yüklediği ortadadır.
SORULARI YANITLAMA
Sizinle görüşecek kişi hem size sorular
soracak hem de sizin ona, eleman aranan işle ilgili sorular sormanızı
bekleyecektir. Çoğu kez ilk sorular karşı taraftan gelir; bu soruları nasıl
yanıtladığınız, genellikle yanıtlarınızın kendileri kadar önem taşır.
Soruları yanıtlamanın altın kuralları şunlardır:
1- Ne dalkavukluk ölçüsünde 'çıtkırıldım' olun (“izninizle, bu muhteşem bir soruydu diyebilir miyim, Efendim!”), ne de diline geleni söyleyen bir münasebetsiz (“Amma kıyak soruydu, ha!”); tepkileriniz ağırbaşlı, ölçülü ve doğal olsun.
2- Size sorulmuş olmasını istediğiniz soruya değil, size sorulmuş olan soruya cevap verin (bunun için, size söylenenleri dikkatle dinlemelisiniz.)
3- Yanıtınız kısa ve tutarlı olsun -uzun ve gereksiz bir tartışma başlatmak yerine, sizinle görüşen yetkiliye daha fazla ayrıntı isteyip istemediğini sormak daha uygun bir davranıştır.
4- Yanıtı bilmiyorsanız (örneğin, teknik bir konuda), bunu hemen belirtin -blöf yapmaya, bilirmiş gibi görünmeye çalışmayın.
Mizahtan korkmayın, ama fıkra anlatmaktan kaçının; bu davranış, bir işe alma görüşmesi ortamı için hiç de uygun sayılmaz.
Soru sorarken de sorgulama tuzağına düşmekten sakının; daha önce size söylenmiş olan konuları aynen veya başka biçimlerde sormak, karşınızdaki kişiye güvenmediğiniz veya onun açığını bulmaya çalıştığınız izlenimi uyandırır.
Öğrenmek istediğiniz bilgiyi, karşınızdaki kişiyi tedirgin etmeden, en etkili ve zarif bir biçimde sormayı amaçlamalısınız. Eğer soracak hiç sorunuz yoksa, bunu belirtin; ama mutlaka, size soru sorma fırsatı verildiği için teşekkür etmeyi unutmayın.
İş Töresi, David Robinson
Soruları yanıtlamanın altın kuralları şunlardır:
1- Ne dalkavukluk ölçüsünde 'çıtkırıldım' olun (“izninizle, bu muhteşem bir soruydu diyebilir miyim, Efendim!”), ne de diline geleni söyleyen bir münasebetsiz (“Amma kıyak soruydu, ha!”); tepkileriniz ağırbaşlı, ölçülü ve doğal olsun.
2- Size sorulmuş olmasını istediğiniz soruya değil, size sorulmuş olan soruya cevap verin (bunun için, size söylenenleri dikkatle dinlemelisiniz.)
3- Yanıtınız kısa ve tutarlı olsun -uzun ve gereksiz bir tartışma başlatmak yerine, sizinle görüşen yetkiliye daha fazla ayrıntı isteyip istemediğini sormak daha uygun bir davranıştır.
4- Yanıtı bilmiyorsanız (örneğin, teknik bir konuda), bunu hemen belirtin -blöf yapmaya, bilirmiş gibi görünmeye çalışmayın.
Mizahtan korkmayın, ama fıkra anlatmaktan kaçının; bu davranış, bir işe alma görüşmesi ortamı için hiç de uygun sayılmaz.
Soru sorarken de sorgulama tuzağına düşmekten sakının; daha önce size söylenmiş olan konuları aynen veya başka biçimlerde sormak, karşınızdaki kişiye güvenmediğiniz veya onun açığını bulmaya çalıştığınız izlenimi uyandırır.
Öğrenmek istediğiniz bilgiyi, karşınızdaki kişiyi tedirgin etmeden, en etkili ve zarif bir biçimde sormayı amaçlamalısınız. Eğer soracak hiç sorunuz yoksa, bunu belirtin; ama mutlaka, size soru sorma fırsatı verildiği için teşekkür etmeyi unutmayın.
İş Töresi, David Robinson
Tanışma ve Tanıştırılmanın İncelikleri
Birisiyle tanışırken acaba
ayağa kalkmasanız kabalık yaparmısınız ? Tanıştırırken kimi kiminle
tanıştırmalı, nasıl bir üslup kullanmalısınız. Uzmanımız Handan Kaylan, tanışma
ve tanıştırılmanın inceliklerini anlatıyor.
KİM KİMİ TANIŞTIRMALI ?
Erkek, bayana; genç yaşlıya; ast, üste;
yeni gelen orada bulunanlara tanıştırılır. Ancak, sonra gelenin statüsü çok
yüksekse o zaman hazır bulunanlar, yeni gelene tanıştırılır.
KİMİN
İSMİNİ ÖNCE SÖYLEMELİ ?
Yaş ve statüleri aynı olan kişileri
birbirine tanıştırırken "Sizleri tanıştırayım, Defne Hanım, Didem
Hanım" diyebilirsiniz. Böylelikle her ikisini de birbirine aynı anda
tanıştırmış olursunuz. Elbette birinin ismini ötekinden önce söylemiş
olacaksınız. Yapılacak bir şey olmadığı için kimsenin alınması söz konusu
olmaz.
KALABALIKLARDA
TANIŞTIRMA
Bir kişiyi kalabalık bir grupla
tanıştırmanız gerektiğinde sadece onun ismini söylemeniz yeterlidir. Çoğunlukla
diğerlerini tek tek tanıştırmanıza gerek yoktur. Ama grup çok kalabalık
değilse, bunu yapmanızda yarar vardır.
AYAĞA
KALKMALI MI ?
Erkek ya da kadın, bir kimseyle
tanıştırılan erkeğin mutlaka ayağa kalkması gerekir. Ancak ağır hastalık
halinde bu kurala uyulmaması hoşgörülebilir. Bizde kadın erkek, tanıştırılan
herkes için ayağa kalkmak Türk terbiyesinin bir gereğidir.
NASIL
BİR ÜSLUP ?
Tanıştırırken
"Size arkadaşım Gökçe'yi tanıştırabilir miyim?" "Efendim,
izninizle sizi eşimle tanıştırmak istiyorum", "Arkadaşlar, sizi
Sekreter.org'dan Alp Bey ile tanıştırmak istiyorum" şeklinde ifadeler
kullanılabilir. Bir anlamda tanıştırmak için izin istenir.
Yazan: Handan Kaylan
Yazan: Handan Kaylan
Tanışma ve tanıştırılmanın incelikleri (2)
Birisiyle tanışırken size hiç
ben x Hanımn ya da Bey diyen oldu mu ? Ya da Nasılsınız diye sorduğunuzda size
oğlununun okuldaki problemlerini anlatan birisiyle karşılaştınız mı ? Bunlar
belki uç örnekler olabilir. Ancak tanışma ve tanıştırılma sırasında hepimiz
bazı önemli kuralları atlayabiliyoruz.
TANIŞMADA
ÇAĞDAŞ BİR YONTEM
Bir kimseye tanıştırıldığınızda “Memnun
oldum”, ardından da “Nasılsınız?” diyebilirsiniz. Bayanlar sessizce
gülümsemekle de yetinebilirler. Şimdilerde tanıştırmalarda daha gerçekçi yeni
bir yöntem uygulanıyor: Tanıştırılan kişi adını soyadını tekrarlıyor. Böylece
tanışana yardımcı oluyor. Aslında çok da yararlı böylesi. Alıştığımız türdeki
tanıştırmalarda çoğunlukla, tanıştırılan kimsenin ismi pek iyi anlaşılmaz. Çoğu
zaman daha sonra tanıyanlara ya da kendisine sorup öğrenmek zorunda kalırız.
Kibar ve nazik bir sekreter
birisi ile tanıştırıldığında “Nasılsınız?” sorusuna “Teşekkür ederim. Siz
nasılsınız?” demeyi bilmelidir. “Ay sormayın….”, “Nasıl olalım, dün…” diye
kişisel sorunlarını ortaya dökmemelidir. Yani tanıştığı kişiye çocuğunun astım
krizinden, işsiz yeğeninden, arabasının lastiklerinden, köpeğinin
yaramazlıklarından, ayağındaki nasırdan vs. bahsetmemelidir.
NASIL
AYRILMALI ?
Ayrılırken de “Tanıştığımıza sevindim”,
“Tanıştığımıza memnun oldum” demeniz yerinde bir incelik olacaktır. Bunu yaş ve
statü olarak büyük olanın söylemesi, diğerinin de nazikçe teşekkür edip “Ben
de…” demesi daha uygun olur.
KENDİNİZİ
NASIL TANITMALISINIZ?
Kendinizi tanıtmanız gerektiğinde,
gittiğiniz bir büroda, bankada vb ilişki kuracağınız kişiye isminizi
söylemelisiniz. Konuşmacı olarak katıldığınız bir seminerde de kendinizi
tanıtmalısınız.
Kendinizi tanıtırken, karşınızdakinden izin almanız gerekir. Bunu yaparken, ad ve soyadınızı söylemeniz yeterlidir. Fakat mesleğiniz, göreviniz tanışmanıza neden olmuşsa bu konularda kısa bilgi verebilirsiniz. “İzninizle, kendimi tanıtayım… Alp Yüce, …… firmasında yöneticiyim” gibi.
BEN HANDAN HANIM: Ne telefonda, ne de yüzyüzeyken kendinizi Alp Bey, Defne Hanım şeklinde tanıtmayın. Gülünç olabilirsiniz.
Yazan: Handan Kaylan
Kendinizi tanıtırken, karşınızdakinden izin almanız gerekir. Bunu yaparken, ad ve soyadınızı söylemeniz yeterlidir. Fakat mesleğiniz, göreviniz tanışmanıza neden olmuşsa bu konularda kısa bilgi verebilirsiniz. “İzninizle, kendimi tanıtayım… Alp Yüce, …… firmasında yöneticiyim” gibi.
BEN HANDAN HANIM: Ne telefonda, ne de yüzyüzeyken kendinizi Alp Bey, Defne Hanım şeklinde tanıtmayın. Gülünç olabilirsiniz.
Yazan: Handan Kaylan
Nazik konuşma ilkeleri
Mutfak arasında çay almaya
giderken küçük dedikodular yapmaktan zevk alabilirsiniz. Ya da “ben dobra bir
insanım,düşündüğümü pat diye söylerim” diye düşünebilirsiniz. Özel yaşamınızda
da bunların hiçbir sakıncası olmayabilir. Fakat sekreterler için nazik olmak
bir ilke haline gelmek zorundadır.
“Sekreterler konuşmalarında nazik olmayı bir ilke haline getirmelidirler. “
“Sekreterler konuşmalarında nazik olmayı bir ilke haline getirmelidirler. “
SİZ
VE SEN :
Konuşurken sürekli “siz” diye hitap etmeli,
gerekmedikçe “sen” dememelisiniz. Örneğin, “Bunun bir fotokopisini alır
mısınız?” şeklinde hitap etmek daha doğru olacaktır.
RİCA
ETMENİN NEZAKETİ :
Ricada
bulunurken, sesiniz asla emreder ya da azarlar gibi olmamalıdır. Konuşurken
sesinizin sert, alaycı, kırıcı olmamasına; yüz ifadelerinizde kızgınlık ya da
alaycılık olmamasına dikkat etmelisiniz.
NAPOLYONUN GAFI
Konuşurken gaf yapmaktan kaçının. Hele orada bulunan, gözünüze
ilişen kişiler hakkında ileri geri şeyler söylemeniz gaf yapmanın en kestirme
yoludur. Bir keresinde Napolyon bir toplantıda uzaktaki bir hanımı işaret
ederek yanındaki adama: "Şuna bakın ne çirkin kadın değil mi?" demiş.
Adam "karımdır ekselans" diye yarşılık vermiş. Napolyon yaptığı gafı
onarmak için "o değil yanındaki" demiş. Adam da "kızımdır
ekselans" demiş.
Gaf yapmaktan kaçınmak için ; Her düşündüğünüzü söylemeyin, uluorta konuşmayın.
Gaf yapmaktan kaçınmak için ; Her düşündüğünüzü söylemeyin, uluorta konuşmayın.
ALAY
VE KİNAYE :
Görgülü bir sekreter alay, kinaye,
dedikodu, iğneleme vb. içeren türde konuşmalar yapmaz. Örneğin, büroya birisi
girip çıktığında, odadan ayrılır ayrılmaz arkasından “Aman, bu da kaç yıldır bu
işi yapıyor. Hala öğrenemedi, hep açıklama bekliyor” türü konuşmalar yapmanız
doğru olmaz. Onlarla ilgili eleştirileriniz varsa ya yüzlerine söylersiniz
(tabii ki başkalarının yanında değil) ya da arkalarından konuşmazsınız.
İnsanların yüzüne gülüp, arkasından çekiştirmek ya da söylenenlere cevap
verirken imalı konuşmak, karşınızdakileri küçük düşürecek bir şey söylemek
doğru değildir.
HERKES
DEDİKODUYU SEVER AMA...
Sırf
insanları kırmamak, konuşmayı nasıl sona erdireceğini bilmemek ya da grup
içinde kalmak gibi nedenlerle de olsa dedikoducuları dinlemeyin. Dedikodu
yapmak kadar dinlemek de size zarar verir.
FARKLI
DÜŞÜNSENİZDE...
Herhangi
birisi bir düşüncesini açtığında hemen karşıt fikir üretmeyin. Sonuna kadar
dinlemeyi bilin. Hiçbir zaman kendi düşüncelerinizi kesin doğrularmış gibi
ifadeler kullanmayın. “Böyle şey olmaz”, “bu çok saçma” gibi cümleler yerine
“deneyimlerime göre…”, “bana göre…” gibi cümlelerle düşüncelerinizi ortaya
koyabilirsiniz.
Kaynak: Sekreterlik Bilgisi, AÖF İş İdaresi
Kaynak: Sekreterlik Bilgisi, AÖF İş İdaresi
Konuşmalarda Nezaket Kuralları (2)
'Sekreterler konuşmalarında nazik olmayı bir ilke haline
getirmelidirler'
'DOZU' KAÇIRMAYIN!
ELEŞTİRİNİN DOZU:
Bir arkadaşınızı eleştirirken yaklaşımınızda dikkatli olmalı,
aklınızdan geçtiği gibi eleştiri yapmamalı ve yıkıcı değil, yapıcı cümleler
kullanmalısınız. Bir değişiklik, bir çözüm yolu önerirken, diğerlerini
kırmamalı mümkün olduğunca nazik olmalısınız.
SORULARIN DOZU :
Konuştuğunuz konuların yer ve zamana uygun olmasına özen göstermelisiniz.
Örneğin, koridorda karşılaştığınız birine özel yaşamı ile ilgili sorular
sormaktan kaçınmalısınız. Ayrıca sorduğunuz sorular kilo, yaş, maaş gibi
karşınızdakini rahatsız edecek türden olmamalıdır.
ŞAKANIN DOZU:
Hiçbir zaman diğerlerinin kusurlarına dayalı şakalar yapmamalı,
karşınızdakini kırmamalısınız.
ARAYA GİRMEYİN !
İki kişi konuşurken aralarına girip
–sorulmadığı halde- görüş bildirmek yanlış bir davranıştır. İkide bir soru
sorarak konuşmacının sözünü kesmemeli ya da kendinizi ön plana çıkarmak için,
diğerlerinin konuşmalarını sık sık kesip "ne demek istediğini biliyorum,
bir kere benim başıma da gelmişti… " gibi cümlelerle konuşmaya girmeyiniz.
SIRLARI
KENDİNİZE SAKLAYIN!
Sır saklamayı bilmeli, konuşmalarınızla,
mektuplardan, toplantılardan veya bürodaki konuşmalardan dolayı öğrendiğiniz
sırları hiçbir zaman açığa çıkarmamalısınız.
ÖZÜR
DİLEMEKTEN KAÇINMAYIN!
Dürüst bir sekreter yaptığı yanlışları
kabul eder. Konuşmalarında bu yüzden başkalarını suçlamaz. Bu nedenle
yaptığınız yanlışlığı açıkca belirterek "özür dilemeyi" bilmelisiniz.
ALÇAKGÖNÜLLÜ
OLUN!
Konuşmalarınız alçak gönüllü olmalıdır.
Yaptığınız ve başardığınız çalışmalarla sürekli övünmeniz yerine başkalarının
övgülerini kibarca "teşekkür ederim" diye yanıtlamanız daha akıllıcı
bir yoldur.
ZERAFETİNİZİ
GÖLGELEYENLER…. :
Konuşurken "evet" yerine
"hı", "efendim" yerine "ha" gibi ünlemler
kullanmak, ikide bir "efendime söyleyim", "ondan
sonracıma", "anladım mı", "tamam mı" gibi sözleri
kullanmak zerafetinizi gölgeleyeceği gibi konuşmanızın etkisini azaltacaktır.
'HAYIR'
DERKEN….:
Bir iş arkadaşınıza "hayır" demek
zorunda kaldığınızda, bunu karşınızdakini kırmadan yapmalısınız.
Son bir hatırlatma!
Yöneticisinize ve çalışma arkadaşlarınıza sabahları
gösterdiğiniz içten karşılamayı, çalışma bitiminde de göstermeli, "iyi
akşamlar" dilemeyi unutmamalısınız.
Kaynak: Sekreterlik Bilgisi, AÖF İş İdaresi
Kaynak: Sekreterlik Bilgisi, AÖF İş İdaresi
Protokol Kuralları
Ziyaretçiler, konuklar, kokteyller, toplantılar... Nasıl ki evimize gelen misafirleri ağırlamak, onlara mümkün olduğunca en iyi şekilde hizmet etmek kültürümüzün bir parçasıysa iş hayatının bir parçası da protokol kurallarıdır. Ve yöneticilerin sağ kolu olarak sekreterler, protokolleri en iyi bilmesi ve uygulaması gereken kişilerdir.
Yönetim bilimlerine göre protokol, bir anlamda resmi görgü kuralları demektir. İş hayatında özellikle üst düzey yöneticilerin iş yaşamları daha çok protokol kuralları içinde geçer. Resmi toplantılar, seminerler ve konferanslar, kokteyller, ziyafetler ikramların yapıldığı ve protokol kurallarının uygulandığı yerlerdir.
Televizyonda sıkça devlet adamlarının bir konuğu ağırladıklarında, resmi karşılamalarda aslında attıkları hemen hemen her adımda bazı kurallara uyduklarını izliyoruz. Devlet adamlarının uyması gereken bu kurallar kuşkusuz profesyonel kişilerin kontrolü altındadır.
İşletmelerde ise yöneticinin alternatifi olması gereken sekreterin -belki diğer çalışanlardan daha fazla- protokol kurallarını bilmesi ve uyması gerekmektedir.
Ancak, evimizde misafir ağırlarken nasıl ki bir takım görgü kurallarını ailemizden öğreniyorsak, işletmelerde de belirli protokol kuralları mevcuttur ve bu kurallar öğrenilir. Bu nedenle istenen standardı yakalayabilmek için :
1. önce ana altyapı ve görgü kuralları bilinmelidir
2. Şirketlerin de aileler gibi kendi kuralları vardır . Bu nedenle şirket kurallarının bilinmesi şarttır.
3. Belli protokol kurallarının uygulanması zorunludur.
Bu bölümde sekreterin; yöneticisi, misafirleri, çalışma arkadaşları, müşterileri ve diğer yöneticileri 'bir evsahibi' anlayışı ile ağırlaması için gerekli tüm bilgiler ve aynı zamanda toplum içinde saygın bir yer edinebilmek için gerekli tüm kuralları bulacaksınız.
Başarının tamamlayıcı anahtarı:Protokol kuralları.
21.yüzyıla girdiğimizde artık şirketlerin hangi mevkide olursa olsun çalışanların da aradığı takım içerisinde uyumlu çalışabilmeleridir. Artık istediği kadar yetenekli ve zeki olsun bu özelliğe taşımayan kişilerin istedikleri noktalara gelmeleri oldukça güçtür. Başarı için takım oyununu, bunun içinse yazılı olmayan bazı protokol kurallarını bilmek gerekir.
Bir futbol takımı düşünün; futbolcu istediği kadar iyi savunma yapsın, belirlenen oyun düzeninde hareket etmeyen ekip arkadaşlarının görevlerini tam yapmamaları sonucu maç kaybedilir.
İş hayatında hiçkimse tek başına bir güç değildir. Başarıya götüren ise birlikte çalışabilme gücüdür. İş hayatında hiçkimse tek başına bir güç değildir. Başarıya götüren ise birlikte çalışabilme gücüdür. İşte bu birlikte çalışabilmeyi sağlayan, sonuç olanak ta da kişinin gelişmesi ve yükselmesi iş yaşamındaki görgü kurallarına uyabilmesine bağlıdır. Is yaşamının yazılı olmayan kuralları, basarının tamamlayıcı anahtarıdır.
Bu kuralları bir anlamda iş yaşamının görgü kuralları olarak adlandırabiliriz. Ancak bir ortamda kabul edilebilir olan davranışın, başka bir ortamda oldukça hatalı sayılabileceğini akıldan çıkarmamalıdır. Örneğin bir odaya girenken eğer iceri davet edilmişseniz artık oturmak için yeniden İzin almanıza gerek yoktur. Oysa yöneticinizin odasına girdiğinizde, içeri davet edilmiş bile olsanız oturmadan önce izin istemek ona karşı olan nezaketinizin bir göstergesi olacaktır.
Protokol kurallarını bilmemek
ya da uygulamamak sizi başarısız yapacak demek değildir. Ancak, başka
kriterlerde eşit olan insanlar içinde bu kurallara uygun davranan bireyin üstün
geleceği kaçınılmazdır.
Bu
yasaları nasıl öğrenebilirsiniz ?
İlk şart, buna gerçekten hevesli olmanız ve
bu kuralları öğrenmenizin başarınıza katkıda bulunacağına inanmanızdır.
Hareketlerimizi, davranışlarımızı tanımak, daha etkili kılmak için neler
yapmamız gerektiğini bilmek ve protokole ilişkin kuralları iyi bir şekilde
öğrenmememiz kısacası bu konuya biraz zaman ayırmamız yeterli olacaktır. Tıpkı
ilk yaptığımız pilav gibi. İlk başlarda asla tutmaz. Ama üzerinde
çalışıla-çalışıla, yaptığımız hayatı fark eder ve gerekirse deneme-yanılma
metoduyla en uygun pişirme şeklini bulur, sonra bir bakarsınız misafir bile
ağırlamaya başlamışız.
Başlarken
altın kurallar;
1.
Dengeli olun.
2. Dürüst olun.
3. Gerçekçi yaklaşın.
4. Görgülü olun. Toplumda gerçerli kurallara göre hareket edin.
6. Kendinizi ifade edebilin. Değer yargılarınızı, duygu ve düşüncelerinizi ifade edin.
7. Kendinizi her zaman en iyi göründüğünüz biçimde gösterin. Bu, her şeyden önce kendinize saygınızın bir göstergesidir.
8. Kendinize, başkasının bakış açısıyla bakın ve değerlendirin. Kendinizi umursayın.
9. Konuşmadan önce düşünün.
2. Dürüst olun.
3. Gerçekçi yaklaşın.
4. Görgülü olun. Toplumda gerçerli kurallara göre hareket edin.
6. Kendinizi ifade edebilin. Değer yargılarınızı, duygu ve düşüncelerinizi ifade edin.
7. Kendinizi her zaman en iyi göründüğünüz biçimde gösterin. Bu, her şeyden önce kendinize saygınızın bir göstergesidir.
8. Kendinize, başkasının bakış açısıyla bakın ve değerlendirin. Kendinizi umursayın.
9. Konuşmadan önce düşünün.
"Merhaba" demenin incelikleri
Gün içerisinde birkaç kez
karşılaştığınız iş arkadaşlarınıza her defasında selam vermelimisiniz?
Tanımadığınız birisi size selam verirse na yapmalısınız ? Bir çok durumda selam
verip vermeme konusunda kararsızlık yaşarız. Nezaketin ilk basamağı olan
selamlama kişilerin birbirlerine karşı duydukları sevgi ve saygının da bir göstergesidir.
Ve bu önemli göstergeyi iş yaşamında iyi kullanmamız gerekir.
GÜNE
BAŞLARKEN
Sabahları işlerlerimize gittiğimizde
herkesi selamlamalıyız. Aynı şekilde ayrılıyorken de ortamda bulunan herkese
selam verilmelidir.
PLANLAMA
YAPIN
Belirli bir dosyalama planı geliştirin.
Örneğin, dosyalama işi için her iki haftada bir yarım gün veya her ay bir tam
gün ayırabilirsiniz. Böyle günlerde sadece bu işe yoğunlaşarak daha etkili
çalışırsınız. Dahası, dosyaların içine fazladan konmuş nüshaları ayıklayıp atabilirsiniz.
Yürüyen kişi duranı, hızlı
yürüyerek bir tanıdığını geçen kişi arkada kalanı, arabadakiler yaya olanları
selamlamalıdır.
ÖNCE BAYANLAR
Bir gruptakileri selamlamak gerekirse önce
bayanları, sonra çiftleri, en son da yalnız erkekleri selamlamak gerekir.
(Belki günümüzde bu kadar ince düşünmeye vakit yok ama vakit yokluğu da
"selam millet!" demenin bir özrü olamaz. En azından içten bir
"herkese merhaba!" denebilir.
TANIMADIĞINIZ
BİRİ SİZE SELAM VERİRSE...
Verilen bütün selamlar alınmalıdır. Hiç
tanımadığınız birinden bile gelse bu selamlama, kesinlikle karşılıksız
bırakılmamalıdır.
Başkalarının da bulunduğu bir
ortama girildiğinde "merhaba Defne" diyerek orada bulunanlardan
yalnız birine selam vermeyin. Bu, diğerlerini hiçe saymak demektir. Sadece
"merhaba" diyip girmek daha doğru olacaktır.
GÜLÜMSEMEK DE SELAMLAMAKTIR
Yaşınız, sosyal konumunuz ne olursa olsun
bir odaya, kalabalık bir salona vb girdiğinizde selam vermek size düşer. Bunun
için başınızı eğip gülümsemek yeterli olacaktır. En çok da bu ihmal edilir.
SIK
KARŞILAŞTIKLARINIZ...
İşyerinizde iki kişi aynı gün pek çok kez
karşılaşabilir. Bir kere semlamladığınız birisini, aynı gün her görüşünüzde
selamlamanız gerekmez.
SELAM
VEREYİM DERKEN GÖZ ÇIKARMAK
Bir
arkadaşanızla koridorda ya da herhangi bir yerde konuşurken, bir yandan da
yanınızdan gelip geçenlere selam verip laf yetiştirmeyin. Bu davranış
saygısızlıktır ve her şeyden önemlisi karşınızdaki insanı dikkatli
dinlemediğinizin bir göstergesidir.
Kaynak: The Professionel Secretary's Guidebook'tan alınmıştır
Kaynak: The Professionel Secretary's Guidebook'tan alınmıştır
İş yaşamının töreleri
Yöneticinize şirketin sahibi
ya da başka bir yönetici ile ilgili ilgili sorduğunuz bir sorunun o şirkette
yükselmenizi önhleyecebileceğini düşündünüz mü hiç ? Kariyerinizdeki
yükselişiniz kuşkusuz yeteneğiniz ile doğrudan alakalı. Ama yöneticiniz sizin
pasamakları tırmanmanızı sağalayan anahtarlardan birini elinde tutan kişi.
Yöneticiniz ve iş arkadaşlarınızla olan ilişkilerde de iş yaşamının bazı
"törelerine"uymak kaçınılmaz.
Yöneticimiz
ile çalışırken görgü kuralları
GEREKSİZ
SORULARDAN KAÇININ
İlişkilerinizi
ne kadar samimi olursa olsun, patronunuzun firma hiyerarşisi içinde uyması
gereken sorumlulukları bulunduğunu asla unutmamalısınız. Onu sıkıntılı
durumlara veya açmazlara düşürmekten kaçınmalısınız.
(Örneğin; ona astlarının ya da üstlerinini kişilikleri üzerine sorular sormamalısınız); büyük itirizlarınız olsa dahi, onun kararlarını desteklemelisiniz.
Hiçkimse, kendi potansiyelini patronunun tam olarak kavradığını garanti edemez. Yapabileceğiniz ve yapmanız gereken şey, işyerindeki davranışlarınızın, iş arkadaşlarınıza karşı da, iş nedeniyle görüştüğünüz firmalarınızın dışından kişilere karşı olduğu gibi ince düşünceli ve ilgili olmasını sağlamaktır.
(Örneğin; ona astlarının ya da üstlerinini kişilikleri üzerine sorular sormamalısınız); büyük itirizlarınız olsa dahi, onun kararlarını desteklemelisiniz.
Hiçkimse, kendi potansiyelini patronunun tam olarak kavradığını garanti edemez. Yapabileceğiniz ve yapmanız gereken şey, işyerindeki davranışlarınızın, iş arkadaşlarınıza karşı da, iş nedeniyle görüştüğünüz firmalarınızın dışından kişilere karşı olduğu gibi ince düşünceli ve ilgili olmasını sağlamaktır.
SADIK
OLUN
Ona ve iş arkadaşlarınıza sadık olun.
Onları çekiştirir duruma düşmekten, şirket dedikodularından kaçının. Böyle
ortamlara düştüyseniz, gerektiğinde, patronunuzu eleştirilere karşı savunun.
Aynı şekilde, astlarınıza da hata payı bırakın ve onların hatalarının
sorumluluğunu şahsen üstlenmeye de hazır olun.
İMA
ETMEYİN. SÖYLEYİN
Patronunuzu
ilgilendiren şikayetleriniz varsa, bunları ona uygun bir zamanda ve biçimde,
yalnızken iletin. Derdinizi başkalarının yanında şifreli mesajlarla anlatmaya
kalkışmayın.
TAKIMINIZA UYUM GÖSTERİN
Birlikte çalıştığınız ekibe, onlarla en iyi uyumu sağlayacağınız güvenini verecek bir kişisel davranış üslübu benimsemelisiniz. Bu asla, kimliksiz biri haline gelmeniz demek değildir; yalnızca, üstünüze, yetenekleriniz ve çabalarınızın ekip arkadaşlarınızınkinden bambaşka olduğunu düşündürecek kadar farklı bir üsluptan kaçınmalısınız (örneğin; giyiminiz, işe geliş-gidiş saatiniz, kullandığınız sözcükler ya da iş arkadaşlarınızla sosyal ilişikilerinizde).
TAKIMINIZA UYUM GÖSTERİN
Birlikte çalıştığınız ekibe, onlarla en iyi uyumu sağlayacağınız güvenini verecek bir kişisel davranış üslübu benimsemelisiniz. Bu asla, kimliksiz biri haline gelmeniz demek değildir; yalnızca, üstünüze, yetenekleriniz ve çabalarınızın ekip arkadaşlarınızınkinden bambaşka olduğunu düşündürecek kadar farklı bir üsluptan kaçınmalısınız (örneğin; giyiminiz, işe geliş-gidiş saatiniz, kullandığınız sözcükler ya da iş arkadaşlarınızla sosyal ilişikilerinizde).
HİYERARŞİYİ
ATLAMAYIN
Üstünüzün
bir konuyla ilgileniş biçiminden rahatsızsanız, bu konuyu yalnızca, onun
bilgisi dahilinde ve tutumunu gözden geçirmesine yetecek kadar bir süre
bırakarak, mutlaka ondan daha yüksek makamdaki birine açmalısınız. Bir karar
çıkarmak veya bir konuda rapor vermek için asla bu zinciri kırıp, üstünüzü
atlamamalısınız.
Kaynak: David Robinson "İş Töresi"
Kaynak: David Robinson "İş Töresi"
İş Yaşamı Töreleri ( 2)
Yüz yüze ilişkide olduğumuz
kişi kim olursa olsun tüm görgü kuralları geçerlidir. Ancak özellikle üç
kategoriden insanlar söz konusu olduğunda gözetmeniz gereken bazı özel konular
vardır. İşte müşteriler, tedarikçiler ve iş arkadaşları ile lişkilerde geçerli
olan iş töreleri...
Müşteri
ile ilişkilerde...
İnisiyatif
kimin elinde?
Bir müşteri ile görüşüyorsanız, göreviniz,
müşterinin ne istediğini anlamaktır. Karşı taraf bilgi mi almak istiyor yoksa
sipariş mi vermek, bir şikayette mi bulunmak istiyor ? Karşı tarafın ne
istediğini anlayıp inisiyatifi ele alarak yardıma hazır olduğunuzu belirtmeli
-sonra konuşmayı kesip dinlemelisiniz!-
Satış görevlilerinin büyük bir bölümü, müşterinin gereksinimleri konusunda varsayımlarda bulunup etkisiz satış yöntemlerine başvururlar. Bu aynı zamanda rahatsız edicidir.
Satış görevlilerinin büyük bir bölümü, müşterinin gereksinimleri konusunda varsayımlarda bulunup etkisiz satış yöntemlerine başvururlar. Bu aynı zamanda rahatsız edicidir.
Anahtar cümleler: Müşterinin
ne istediğini öğrendikten sonra nazik ve işinize yönelik davranmalısınız. Konuşmayı,
daha sonra ne olacağına ilişkin açık ve net bir cümleyle bitirmelisiniz;
örneğin, “siparişinizi hemen bugün işleme alacağım. Teslimatı gelecek salı
gününden önce yapmış oluruz. Çok teşekkürler,” gibi.
Tedarikçilerle
olan ilişkilerinizde...
Eğer tedarikçi ile görüşüyorsanız, ne
isteyeceğinizi ya önceden biliyor olmalısınız, ya da size önerilecek ürün ya da
hizmetlerde ne gibi özellikler aradığınızı belirlemiş olmalısınız. Ne
istediğini iyi bilen alıcılar genellikle daha iyi fiyatlar bulurlar! Bir alıcı
olarak görüşmede inisiyatifi ele almak ya da almamak size kalmıştır; yeter ki
bu tür görüşmelerde kibarca ama güçlü bir biçimde, konuşmayı satış görevlisinin
size satmaya çalıştığı şey üzerinde değil, sizin almak istediğiniz şey üzerinde
tutun!
İş
arkadaşlarınızla olan ilişkilerinizde...
Eğer
toplantıya siz çağırdıysanız ya da ilk girişim sizden geldiyse (örneğin, bir iş
arkadaşınızın bürosunu ziyaret ediyorsanız), onlara
+ Neden onlarla konuşmak istediğinizi,
+ Sorunun ne kadar acil olduğunu,
+ Olguların, verilerin neler olduğunu
söylemeyi unutmamalısınız.
Karşınızdaki kişi sizden daha yüksek bir mevkideyse, görüşmek istediğiniz konuyu başka bir zaman veya başka bir biçimde ele almak istemesine şaşırmamalısınız. Unutmayın ki onun da kendi programı ve öncelikleri vardır. Karşınızdaki kişi sizden daha alt bir kademedeyse, yalnız saygı gereği bile olsa, sizi dinlemekten başka seçeneği yoktur. Bu nedenle, onun zamanını boşa harcamamak için dana fazla özen göstermelisiniz.
Kaynak: İş Töresi , David Robinson
+ Neden onlarla konuşmak istediğinizi,
+ Sorunun ne kadar acil olduğunu,
+ Olguların, verilerin neler olduğunu
söylemeyi unutmamalısınız.
Karşınızdaki kişi sizden daha yüksek bir mevkideyse, görüşmek istediğiniz konuyu başka bir zaman veya başka bir biçimde ele almak istemesine şaşırmamalısınız. Unutmayın ki onun da kendi programı ve öncelikleri vardır. Karşınızdaki kişi sizden daha alt bir kademedeyse, yalnız saygı gereği bile olsa, sizi dinlemekten başka seçeneği yoktur. Bu nedenle, onun zamanını boşa harcamamak için dana fazla özen göstermelisiniz.
Kaynak: İş Töresi , David Robinson
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder