Kadın evlilik teklifini kabul veya reddetme hakkına
sahiptir. Peygamberin (uygulamaları) öğretilerine göre evlilik sözleşmesinin
geçerli olması için onun rızası önceden gereklidir. Eğer izni olmaksızın bir
kadını evlendirmek üzere evlilik sözleşmesi
yapılmışsa dilerse kadın bu sözleşmeyi feshedebilir.
“İbn Abbas bir kızın Allahın peygamberine
gelerek, babasının, izni olmaksızın kendini evlendirmeye
zorladığını bildirdiğini, Allahın peygamberinin de (evliliği veya reddetme) seçimini
ona verdiğini rivayet etmiştir. (İmam Ahmed, hadis no: 2469) hadisin diğer bir
rivayeti de kızın: “Gerçekten ben bu evliliği kabul ediyorum fakat, bütün
kadınların babalarının onlara herhangi
bir kocayı zorlama haklarının bulunmadığını bilmelerini istiyorum” (İbh Mace)
dediği rivayet edilmiştir.
Koca müzakere ve şefkat çerçevesinde ailenin nafakası, koruması ve reisliğinden (kıvame) sorumludur. Müştereklik
ve kadın ile kocanın bir birini tamamlaması her bir parçanın diğerine “uşak”
olmasını ifade etmez. Peygamberimiz, sorumluluğunun ve toplumdaki görevinin çok
geniş olmasına rağmen kendi ailesine günlük işlerinde yardımcı olmuştur.
Anneler çocuklarını, emzirmeyi tamamlatmak isteyen
baba için, tam iki sene emzirirler. Anaların yiyecek ve giyeceğini uygun bir
şekilde, sağlamak çocuk kendisinin olan
babaya borçtur. Herkese ancak gücü nisbetinde teklifte bulunulur. Ana
çocuğundan, çocuk kendisinin olan baba da çocuğundan dolayı zarara sokulmasın.
Mirasçıya da aynı şeyi yapmak borçtur. Ana baba aralarında danışarak ve anlaşarak
sütten kesmek isterlerse, ikisine de sorumululuk yoktur. Çocuklarınızı
sütanneye emzirtmek iserseniz, vereceğinizi örfe uygun bir şekilde öderseniz,
size sorumluluk yoktur. Allah'tan sakının, yaptıklarınızı gördüğünü bilin. 2,227.
Peygamberimiz Müslümanlara kadınlarla ilgili olarak: ‘kadınlara
iyi davranmayı size tavsiye ediyorum’ buyurmuştur. Yine “sizlerin en
iyisi ailesine (eşine) en iyi olanınızdır” buyurmuştur. Kuran kocaları,
eşleriyle kavga etseler veya kendi içlerinde onlara karşı bir isteksizlik olsa da onlara
iyi davranma ve düşünceli olma
yönünde teşvik etmektedir. Yine Kuran, İslam öncesi Arap uygulaması olan ölen babanın üvey
çocukları, ölen kimsenin mirasıymış gibi hanımlarını miras edinme uygulamasını
kaldırmıştır.
Ey İnananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya
kalkamanız size helal değildir. Apaçık hayasızlık etmedikçe onlara verdiğinizin
bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzellikle
geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, sabredin, hoşlanmadığınız bir şeyi
Allah çok hayırlı kılmış olabilir. Kuran: 4,19
Evlilikle ilgili problemler ortaya çıkması durumunda,
Kuran çiftleri adalet ve doğruluk ruhuyla kendi kararlarını kendilerinin
vermelerini teşvik eder. Hiçbir şekilde Kuran aile de şiddeti, fiziki teması
teşvik etmez, izin vermez veya göz yummaz. İstisnai durumlarda, ve boşanma gibi
büyük bir zarar ihtimali varsa kocaya,
herhangi bir yara izi veya fiziki zarara
sebep olmayacak şekilde eşine hafifçe
vurma izni verir. Hafif bir tokat bazı durumlarda kadının mantıksız
hareketlerinin farkına varmasına neden olabilir. (refraction kırılma-dönme,
ancak dipnotta tartışılan diğer
merhaleler bittiğinde başvurulabilir) Eğer yumuşak tedbirler evliliği çökmekten
önleyemezse son çare olarak tokata baş vurulmamalıdır. Gerçekten Kuran evlilik
hayatlarında kadın ve kocaya kendi problemlerini çözmeleri için mantıklı ve
makul yaklaşımlar çıkarmaktadır. Eşler arasında tartışmalar çözülmezse, Kuran
eşler adına ailelerinin arabuluculuğunu bir çözüm olarak önerir.
Son çare olarak boşanmaya izin verilir fakat teşvik
edilmez. Çünkü Kuran sadakatin ve
fertlerin mutlu olma haklarının korunmasına değer verir. Evliliğin sona erme
şekilleri; kocanın teşebbüsü, kadının teşebbüsü (eğer evlilik sözleşmesinin bir
parçasıysa) kadının girişimi üzerine mahkemenin karar vermesi (yasal bir
nedenden dolayı) evlilik hediyelerini (kocasına geri göndermek şartıyla kadının
‘bir sebep’ olmaksızın teşebbüsü...
Gerçeğin özü, islam var olanlar içinde en insani ve
hakkani boşanma sistemine sahiptir. İlk önce boşanma kararına varmadan önce bir
çok seçenekler alınır ve uygulanır. Erkek ve kadın artık başarılı birşekilde
birlikte yaşayamayacaklarsa, koca (çoğu durumda fakat her zaman değil) ‘seni
boşadım” diyerek boşamayı teleffuz eder. bu noktadan itibaren iddet bekleme
başlar. İddet süresi kadının hamile
olmadığının anlaşılabilmesi için üç hayz dönemidir. Bu zaman eşlere ne
yaptıklarını ve gerçekten yapmak istediklerinden emin olmalarını sağlamak için
fırsat verir. ?????????????
Kadının hamile olduğu anlaşılırsa iddet hamilelik
boyunca devam eder. Kadın hamile olsun veya olmasın erkek boşama teleffuzundan
önce olduğu gibi onun giyecek yiyecek ve barınak ihtiyaçlarını karşılamk
zorundadır. Eğer eşler boşanmayı çocuk doğuncaya kadar devam ettirmişlerse kadın
çocuğu emzirir, erkekte boşandığı eşinin yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını
çocuğu emzidiği sürece (en çok iki yıl) vermek zorundadır. Sütten kesilince
çocuğun ihtiyaçları desteğe ihtiyacı kalmayıncaya kadar babası tarafından temin
edilir.
Amerika gibi “gelişmiş bir toplum”da kadınların
eşlerine boşanma durumunda nafaka ödemeye zorlanmaları çok ironiktir. Bu ve
Amerikanın boşanma sistemine dair bildiğimiz nice şey islamın boşanma sistemi
ile kıyaslanabilir mi?
Küçük çocukların (yedi yaşına kadar) vesayet hakkında
öncelik anneye verilmiştir. Sonraları çocuk vasi olarak anne veya babasını
seçebilir. Vesayetle ilgili sorular ebeveynlerin çıkarlarını ve çocuğun
iyiliğini dengeleyecek bir tarzda sorulmalı.
POLYGAMY
Şimdi de Poligaminin çok önemli bir meselesini
halledelim.
İslam çok eşle evliliği tamamen yasaklamaz, fakat
sınırlandırır. Bir taraftan bir kimsenin alacağı eş sayısını dörtle
sınırlandırırken diğer taraftan da belli şartlar koşar ve herkesin birkaç eş
almasına izin vermez.
Ortaçağ boyunca anti-İslam propagandası zirvedeyken
İslam karşıtları çok eşle evlilik adetini icat edenin İslam Peygamberi olduğunu
tekrarlamaları şaşırtıcıdır. Onlar bu adetin islamın temeli olduğunu ve islamın
değişik insanlar arasında yayılışının bundan kaynaklandığını ileri sürdüler.
Aynı zamanda, onlar Poligaminin Doğu insanınn düşüşünün de sebebi olduğunu
iddia ederler.
Will Durant ‘History of Culture” sayı 1, isimli
kitabında Orta çağ kilisesi, çok eşle evliliğin İslam Peygamberinin icadı
olduğuna inandıklarını söyler. Halbu ki bu gerçek değil. Bildiğimiz gibi ilkel
toplumların evlilik hayatında, erkekler daha çok avlanma ve savaşla meşguldüler
ve ölüm oranı onlar arasına daha yüksekti. Kadın sayısı erkek sayısından
fazlalaşınca bu sistemi uygulamak esas oldu. Kadınların evlenmeksizin kalmaları
imkansızdı. Çünkü ilkel toplumlarda ölüm oranı fazlaydı ve her kadının çocuk
doğurması gerekirdir. Şüphesiz bu sistem sadece kadınların erkeklerden fazla
olmasıyla değil onları sayı bakımından arttırdığı için bu toplumlara uygundu. Modern
zamanlarda daha güçlü ve sağlıklı erkekler hayatlarının geç dönemlerinde
evlenir ancak birkaç çocuk sahibi olabilirler. Eski çağlarda ise güçlü erkekler
en iyi kadınları alır ve çok çocuk sahibi olurlardı. Bundan dolayıdır ki bu
uygulama sadece ilkel insanlar arasında değil medeniler arasında da çok uzun
bir zaman devam etti. Ancak yakın bir zamanda bu uygulama doğu ülkelerinde
kaybolmaya başladı. Tarımsal hayat erkeğin hayatını düzenleyip sıkıntıları ve
eski zamanların tehlikelerini azalttı. Bunun sonucunda erkekle kadın sayısı
neredeyse eşitlendi. Şimdilerde ise ilkel toplumlarda bile poligami az sayıdaki
varlıklı azınlığın ayrıcalığı olurken büyük çoğunluk tek eşle yetinmek zorunda ve ek bir zevki ancak zina
yoluyla oda mümkün olursa gerçekleştirebilirler.
Gustav Leabeon’da kendi kitabı ‘History of Culture’de;
hiçbir doğu adetinin poligami kadar adının kötüye çıkmadğını, Avrupa’nın da
hiçbir adeti bu derece saptırmadığını söylüyor. Avrupalı yazarlar poligaminin
islamın temeli oduğunu ve yayılışının en büyük sebebi olduğuna inanırlar. Onlar
bu adetin Doğu insanını düşüşünden sorumlu olduğuna da inanırlar. Bunun
haricindeki diğer itirazlar doğu kadınına sempati göstererek, kötü talihli
kadınların dört duvar arasına hapsedildiğine dair iddiaların ileri sürülmesi.
Onlar, kadınlar tarafından yerine getirilipte aile reisinin beğenmediği bir
eylemden dolayı onların ölüme maruz kalabileceğini de söylerler. Bu tür fikirlerin hiçbir temeli
şüphesiz yoktur. Tarafsız Avrupalılar şunu bilmelidirler ki, ailevi ilişkileri
güçlendiren ve uygulayan insanların ahlaki canlılığıda sağlayan bu çok eşle
evliliktir. Bu adetten dolayı Doğu kadını batı kadınından daha saygındır. Bu
noktayı ispat etmeden önce bu adetin islamla asla ilişkilendirilmeyeceğini
açıklamak gerekir. İslamdan önce bile Yahudiler İranlılar araplarda dahi bütün
doğu halkı tarafından poligami uygulanmaktaydı. Doğuda islamı seçen insanlar
bundan bir fayda sağlamadılar. Şimdiye kadar poligami gibi bir adeti icad
edecek veya ortadan kaldıracak güçte bir din gelmedi. Hiçbir din tarafından ilk
olarakta tanıştırılmadı. Poligami iklim ve ırk karakteristiği ile Doğunun yaşam
tarzıyla ilgili diğer sebeplerin
oluşturduğu bir şeydir. iklimin böyle bir adetin oluşmasına uygun olmadığı
batıda bile monogami sadece hukuk kitaplarında bulunur gerçek hayatta izine
bile rastlanmaz. Doğunun insanları arasında bulunan yasal poligaminin batının
insanları arasındaki gizli poligamiden nasıl ve hangi yolla küçük görüldüğü
bilinmemektedir. Görünüşte, önceki daha şerefli ve güzel. Doğunun insanları bir
Avrupa ülkesini ziyaret ederlerken kendi adetlerinin Avrupalılarca
eleştirildiğinyle karşılaştıkları zaman doğal olarak şaşırık sıkılıyorlar.
İslamın poligamiyi icat etmediği bir gerçektir. İslam
sadece onu sınırlandırmış ve onun için üst sınır koyarak katı şartlar vaz
etmiştir. Bu adet İslamı kabul eden insanların çoğu arasında vardı. Onlar sadece islam tarafından vaz edilen
şartlara uymak zorundaydılar.
Christenson kendi kitabı ‘İran Durin the Sassanian
Perio” isimli kitabında; Poligami ailenin temeli olarak düşünülürdü. Alacağı
kadın sayısı kısmen erkeğin varlığına bağlıydı. Genel bir kural olarak fakir
insanlar birden fazla kadına bakamazlardı. Aile reisinin bu tür özel hakları
vardı. Eşlerden birisi gösde olarak tüm haklardan faydalanırdı. Diğer hanımlar
ise sadece köle muamelesi görürlerdi., bu iki sınıfın hakları tamamen
farklıdır. Köle kızlarda hizmetci kadınlar arasında dahil edilirdi. Tek bir
erkeğin kaç tane gözdesinin olduğu bilinmezdi. Fakat değişik hukuki yazılardan
iki tane gösde hanımın bulunduğu anlaşılıyor. Her ikisi de evin sahibesi olarak
isimlendirilir ve ayrı evlerde yaşarlardı. Kadın yaşadığı sürece koca
gözdelerin rızkını temin etmek zorundaydı.
Ergenlik çağına kadar her erkek çocuk evleninceye kadarda her kız çocuğu
aynı haklara sahipti. Fakat yalnızca hizmetçi-eşlerin erkek çocukları babanın
ailesine dahil olrudu.”
“Social History of Iran from the fall of the
Sassanians to the fall of the Omayyads’ isimli kitabında Merhum Said Nafisi: “Erkeğin
evlenebileceği kadın sayısı sınırsızdı ve Grek belgelerinde bir erkeğin
yüzlerce kadını evine alabileceği zamanlar müşahede edilmiştir. Montesqieu bir
roma tarihçisinden alıntı yaparak
Hristiyanlığı kabul etmediklerinden dolayı kimi Romalı Filozofların Romadan
kaçarak İran Şahı Khusro Prviz’e sığındıklarını yazar. Onlar poligaminin meşru
olmasıyla birlikte İranlı erkeklerin diğerlerinin eşleriylede samimi oldukları
görünce şaşırmışlardır.
Romalı filozofların sadece Fars kralı Anushirwan’ın,
Khusro Praviz’in adaletine sığınmadıklarınada işaret etmek gerekir. Montesqieu
ikincisini sadece yanlışanlaşılmadan dolayı zikretmiştir.
İslam öncesi dönemde de Araplar sınırsız sayıda eş
alabilirlerdi. Üst limiti emreden İslamdır. Tabiatıyla bu dörtne fazla hanımı
olanlar için bir problem teşkil etmekteydi. İstisna idurumlarda bazıları on
tana bile alabilirdi. Onların altısını bırakmak zorunda kaldılar.
Yukarıdaki açıklamalardan Poligaminin İslamın icadı
olmadığı açıktır. İslam sadec onun sınırlandırmış fakat tamamen de yasaklamamıştır.
Gelecek bölümlerde bu adetin yükselmesinin sebeplerini ve İslamın niçin Onu
ortadan kaldırmadığını açıklayacağız. Yine biz modern zamanların kadın ve
erkeği bu adete karşı kışkırtmak zorunda kaldığının sebeplerini araştıracağız.
Polygamy in the Judeo-Christian tradition
Kitabı Mukaddes çok eşle evliliği
yasaklamaz. Aksine Eski Ahit ve Rabbilerin yazmaları çok eşle evliliğin meşru
olduğunu kabul eder. Hz Süleymanın 700 hanımı ve üz yüz cariyesi olduğu rivayet
edilmektedir (1. Kırallar 11:3). Yine, Hz. Davud’un çok sayıda hanımı ve
cariyesi olduğu rivayet edilir (2.Samuel 5:13). Kitabı Mukaddes te terekenin murisin diğer eşlerinden olma erkek
çocukları arasından pahlaştırılacağına dair emirler yer alır (Sayılar 22:7). Poligami üzerindeki
tek sınırlama kız kardeşlerin aynı anda bir kimsenin nikahı altında
bulunamamasıdır (Levililire 18:18) Talmud en fazla dört kadını tavsiye eder[1].
Avrupa Yahudileri onaltınca asra kadar çok eşliliği devam etkirdirler. Doğu
Yaudileride çok eşliliğin yasak olduğu İsraile göçünceye kadar bu uygulamayı
devam ettirdiler. Fakat, bazı durumlarda sivil hukuku geçersiz kılan dini
hukuk altında çok eşle evliliğe izin
verilir[2].
Yeni ahit çok eşlilik hakkında ne
söyler? Papaz Eugene Hillman nın açıklayıcı kitabına göre çok eşle evliliği
yeniden inceler; “İncilin hiç bir yerinde
evliliğin tek eşle olacağına veya çok eşle evliliğin yasak olduğuna dair hiçbir
emir yoktur”[3].
Dahası, Hz İsa kendi toplumu Yahudilerde çok eşlilik uygulaması olmasına rağmen
çok eşle evliğe karşı çıkmaz. Peder Hillman Roma kilisenin Grek-Roma kültürüne
(cariye ve fahişeliğe müsaade ederken tek eşle evliliği emreder) uymak amacıyla
çok eşle evliliği yasakladığının altını çizer. O St. Augustine’nin ‘Şimdi bizim zamanımızda Roma adetlerine uymak için
başka bir eş almaya artık izin verilmemektedir’[4] sözünü nakleder. Afrika kiliseleri
ve Hristiyanları Avrupalı kardeşlerine sık sık Kilisenin çok eşle evliliği
yasaklamasının kültürel bir adet olduğunu Hristiyanlığın emri olmadığını
hatırlatırlardı.
Kuranda çok eşle evliliğe izin verdi
fakat bunu bir takım kısıtlamalarla kayıt altına aldı:
“Şayet öksüzler hakkında
adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, hoşunuza giden başka
kadınlarla ikişer, üçer ve dörder tane evlenebilirsiniz; şayet, aralarında
adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane alın. 4,3
İncilin aksine Kuran, eş sayısını
eşlere eşit ve adil muamele gibi sıkı şartlar altında dörtle sınırlandırır.
Kuranın çok eşle evliliğe zorladığı veya çok eşle evliliği ideal olarak
düşündüğünün çıkarılamayacağını da belirtmek gerekir. Diğer bir deyişle, Kuran çok eşliliği “müsade etti” veya “izin verdi”
fakat niçin? Niçin çok eşliliğine izin verilsin? Cevap basit: çünkü
çok eşle evliliği zorlayıcı sosyal ve ahlaki sebeplerin olduğu zaman ve
durumlar vardır.
Yukarıdaki Kuran ayetinin de işaret ettiği gibi İslamda çok eşlilik konusu
yetim ve dullara karşı toplum görevinden ayrı bir şekilde anlaşılamaz. bütün zaman ve mekana uygun olana bir din olarak
İslam, bu mücbir sorumlulukları görmezlikten gelmez.
Bir çok toplumda kadın sayısı erkek
sayısından fazladır. Amerikada erkeklerden en az sekiz milyon fazla kadın var.
Gueana gibi ülkelerde her 100 erkeğe 122 kadın düşmektedir. Tanzanya da her 100
kadına 95,1 erkek düşer[5].
Böyle bir dengesizliğe karşı toplum ne yapmalı? Değişik çözümler olabilir:
bazıları müzmin bekarlığı tavsiye edebilir, diğerleri de kız çocuklarının diri
diri gömülmesini (bu gün dünyada bazı toplumlarda olduğu gibi!). daha başkaları
da bütün: fahişelik, evlilik dışı ilişki, homoseksüellik gibi yollara izin
verilmesini bir çıkış olarak görebilir.
Bu günkü Afrika toplumları gibi bir
çok toplumda kültürel olarak kabul edilmiş, sosyal yönden saygın bir kurum
olarak çok eşle evliliğe izin verilmesi en şerefli çıkıştır. Batıda çoğu zaman
yanlış anlaşıldığı gibi diğer kültürlerde kadın çok eşle evliliğe kadının
alçaltılmasının bir işareti olarak bakmamaktadır. Örneğin bir çok Afrikalı
gelin –Hristiyan olsun, Müslüman veya başka bir dinden,- sorumlu olarak bilinen
evli birisiyle evlenmeyi tercih etmektedirler. Bir çok Afrikalı kadın
kendilerini yalnız hissettiklerinden dolayı kocalarını tekrar evlenmeye
zorlamaktadırlar[6]. Nijeryanın en büyük
ikinci şehrinde yaşları 15 ile 59 arasında değişen altıbin kadın üzerinde
yapılan araştırmaya göre kadınların yüzde altmışı eşlerinin başka bir kadınla
evlenmelerini memnuniyetle karşılamaktadır. Sadece yüzde yirmi üçü, eşini başka
bir hanımla paylaşma fikrine kızmıştır. Kenyada yapılan bir araştırmaya görede
kadınların yüzde yetmiş altısı çok eşle evlilik hakkında olumlu görüş
bildirmişlerdir. Kenyanın kırsal kesiminde gerçekleştirilen bir araştırmaya
görede yirmi yedi kadından yirmi beşi çok eşle evliliğin tek eşle evlilikten
daha iyi olduğunu düşünmüşler. Bu kadınlar, eşler birbirleriyle işbirliği
yaparlarsa çok eşle evliliğin mutlu ve faydalı bir tecrübe olduğunu hissederler[7].
Afrika toplumlarında poligami o
kadar saygın bir kurum haline geldi ki, bazı Protestan kiliseleri ona tolerans
göstermeye başladılar. Kenya’daki Anglikan kilisesi piskoposu: “eşler
arasındaki sevginin ifadesi olarak monogamı daha ideal olabilir, fakat kilise
çok eşliliğin sosyal olarak kabul edildiği toplumlarda, monogominin
Hıristiyanlığa ters olduğu fikrinin artık makul olmadığını düşünmeye başlamalı”[8].
Afrika’daki poligamiyi çalıştıktan sonra Anglikan kilisesinden Peder David
Gitari terkedilmiş kadınlar ve çocuklar düşünüldüğünde ideal olarak
uygulanırsa, çok kadınla evliliğin boşandıktan sonra yeniden evlenmekten daha
Hristiyanca olduğu kanaatindedir[9].
Bende şahsen Batıda yüksek eğitim görmüş Afrikalı kadınlar, yıllarca batıda
yaşamalarına rağmen çok eşliliğe karşı çıkmazlar. Amerika’da yaşayan bir tanesi
ciddi olarak kocasını çocukların yetiştirilmesinde kendine yardımcı olacak
ikinci eş almaya zorlamıştır.
Cinsiyet oranlarındaki dengesizlik
savaş zamanlarında daha fazla problem olur. Amerikanın yerli Kızıldereli
kabileleri savaş sırasındaki cinsiyet oranlarındaki dengesizlikte çok fazla
sıkıntı çekerler. Bu kabilelerde yüksek satutüye sahip kadınlar, poligamiyi
gayri ahlaki faaliyetlere karşı en iyi koruma olarak görürler. Avrupalı
yerleşimciler (göçmenler) herhangi bir alternatif göstermeksizin Kızıldereli
ailelerin çok eşliliğini ayıplarlar[10].
İkinci dünya savaşından sonra Almanyada erkeklerden 7300000 fazla kadın vardı
(bunlardan 3.3 milyonu duldu). 20-30 yaşları arasındaki her yüz erkeğe yine
aynı yaşlarda 162 kadın düşmekteydi[11]. Bu
kadınlardan çoğu erkeğe bir arkadaş olduğu için değil de, eşi benzeri
görülmemiş sefalet ve zorluk döneminde aile halkının rızkını temin etmek için
ihtiyaç duymaktaydı. Muzaffer Müttefikler ordusunun askerleri bu kadınların
zafiyetinden faydalandılar. Bir çok genç kız ve dul işgal kuvvetleriyle evlilik
dışı ilişkiye girdiler. Bir çok Amerikan ve İngiliz askeri kendi ihtiraslarını
sigara, çikolata ve ekmek karşılığında gerçekleştirdiler. Yabancıların
getirdiği bu hediyelerden dolayı en çok çocukları sevinirirdi. Diğer
çocuklardan bu hediyeleri on yaşındaki bir çocuk bütün kalbiyle annesine bir
‘İngiliz’ isterdi ki, bundan sonra artık açlık sıkıntısı çekmesinler[12]. Biz
bu noktada kendi vicdanımıza sormalıyız: bir kadın için hangisi daha şerefli?
Yerli Kızıldereli kabilelerinde olduğu gibi kabul edilmiş, saygı duyulan bir
kadın mı? Yoksa ‘Medeni’ Müttefiklerin yaklaşımında olduğu gibi gerçek bir
fahişemi? Başka bir deyişle, Kuranın önerisi mi, yoksa Roma İmparatorluğu
teolojisi mi bir kadın için daha şereflidir?
1948 yılında Münih’te düzenlenen
Uluslar arası gençlik konferansında Almanya’daki cinsiyet oranlarındaki aşırı
dengesizliğin tartışılması dikkat çekicidir. Hiçbir çözüm üzerinde
anlaşılmadığı zaman bazı katılımcılar poligamiyi önerdi. Diğer katılımcıların
ilk tepkileri nefret ve şok karışımıydı. Fakat, teklifi dikkatlice tartıştıktan
sonra bunun tek çıkar yol olduğu kabul edildi. Sonunda poligami konferansın
kapanış bildirgesine dahil edildi[13].
Dünya bugün daha fazla kitle imha
silahına sahip ve Avrupa kiliseleri er yada geç poligamiyi tek çıkış yolu
olarak kabul edebilirler. Peder Hillman bu gerçeğin düşünceli bir şekilde
farkına vardı:
“Bu soy kırım tekniklerinin (nükleer, biyolojik,
kimyasal...) cinsiyetler arasında çok önemli oranda dengesizliğe sebep
olabileceği ve bunun sonucunda çok eşli evliliklerin hayatın devamı için
gerekli olabileceği düşünülebilir... o zaman önceki gelenek ve hukukların
aksine, çok eşle evlilik lehine önemli tabii ve ahlaki eğilimler ortaya
çıkabilir. Böyle bir durumda ilahiyatçılar ve kilise liderleri çokeşle evliliği
haklı çıkaracak önemli nedenler ve kitabı Mukaddesten metinleri hızlıca
bulmalılar.”[14]
Günümüzde de, çok eşle evlilik
modern toplumların sosyal problemlerinin çözümü için pratik bir çözüm olmaya
devam etmektedir. Poligamiye izin verilmesiyle ilgili Kuranın zikrettiği
toplumsal yükümlülükler, Afrika’dan çok Batı toplumlarında görülebilir. Örneğin
bu gün Amerika da siyah toplumda aşırı bir cinsiyet krizi var. Her yirmi siyah gençten biri yirmi
bir yaşına gelmede ölüyor. Cinayet, Yirmi ile otuz beş yaşları arasındaki bu
gençlerin başlıca ölüm sebebidir[15].
Bunun yanında bir çok siyah genç işsiz, hapiste veya uyuşturucu kullanıyor[16]. Sonuç
olarak 40 yaşındaki her dört siyah kadından biri, -her on kadında bir olan
beyazlarla kıyaslandığı zaman- hiç evlenmiyor[17].
Dahası, bir çok siyah kadın yirmi yaşına ulaşmadan yalnız yaşayan anne
oluyorlar ve nafakasını temin edecek birine ihtiyaç duyuyor. Bu trajik durumun
nihayi sunucu, hızla artan sayıdaki siyah kadın şimdi ‘erkek paylaşımı’na
giriyor[18].
Bundan dolayı bir çok talihsiz siyah kadın evli erkeklerle ilişkide bulunuyor.
Çoğu zaman da hanımlar kendi kocalarını başka bir kadınla paylaştıklarının
farkında bile değiller. Afrika-Amerika toplumunda erkek paylaşımını
gözlemlemeyn kimseler, Amerikan toplumunda daha geniş çapta hayati
değişiklikler yapılıncaya kadar siyah erkek azlığına bir çözüm olarak çok
kadınla evlilik üzerinde anlaşmayı önerirler[19].
Onlar üzerinde anlaşılmış poligami’den, toplumun onayladığı ve katılan bütün
tarafların anlaştığı genellikle hem
kadına geniş anlamda da topluma zararı olan gizli erkek paylaşımına karşı
poligamiyi kastediyorlar. Afrikan-Amerikan toplumunda erkek paylaşımı 27 Ocak
1993 yılında Philadelphia’nın Temple Universy’de düzenlenen panelin konusuydu[20].
Bazı konuşmacılar poligamiyi krizden çıkmamın elde mevcut bir yolu olarak
önerirken özellikle fahişelikle metresliğe müsaade eden toplumlarda poligaminin
kanunla yasaklanmamasını önerdiler. Bir dinleyici kadının
Afrikan-Amerikalıların sorumluluk duygusu içinde uygulandığı Afrikadan
poligamiyi öğrenmesi gerektiği yorumu büyük alkış topladı.
Amerikalı Roma Katolik mirası
antropologu Philip Kilbride kışkırtıcı kitabında zamanımızın çok evliliğini
Amerikan toplumunun bazı dertlerine çözüm olarak önermektedir. Çok eşle
evliliğin, bir çok vakada çocukların üzerindeki olumsuz tesirlerini önlemek
için makul bir alternatif olarak hizmet
göreceğini ileri sürüyor. O, bir çok boşanmaya
Amerikan toplumunda yaygın olan evlilik dışı ilişkilerin sebep olduğunu iddia eder.
Kilbride’ye göre çok kadınla evlenerek, evlilik dışı bir ilişkiyi son vermek
çocuklar için boşanmadan daha iyidir. Ayrılık veya boşanmanın seçenek olarak
düşünüldüğünde aile sayısının artması çocuklar için daha uygundur dahası, o çok
eşle evlilikten kronik erkek azlığı sıkıntısı çeken yaşlı kadınlar ile erkek
paylaşımına giren Afrika-Amerikalılarndan daha iyi fayda göreceğini söyler.[21]
1987 yılında Berkley’deki California
üniversitesinde öğrenci gazetesi tarafından gerçekleştirilen anket öğrencilere,
California’daki muhtemel damat adayı kıtlığına karşılık, erkeklerin birden çok
eşle evlenmesinin kanun tarafından izin verilmesini kabul edip etmediklerini
sordu. Hemen hemen ankete katılan bütün öğrenciler çok eşle evliliğe izin
verilmesini onayladı. Bir bayan öğrenci
çok eşle evliliğin, tek eşle evlilikten çok daha fazla özgürlük verdiği için
duygusal ve fiziki ihtiyaçlarını daha iyi karşılayacağını ifade etti[22]. Aslında,
aynı tez Amerikada poligamiyi uygulayan çok az miktardaki fundementalist Mormon[23]
kadını tarafından da ileri sürülmekte. Onlar, eşlerden her biri diğerine yardım
ettiği için poligaminin hem kariyer hemde çocuk bakımı açısından bir kadın için
en ideal yol olduğuna inanırlar[24].
İslamda poligaminin bir karşılıklı
rıza meselesi olduğunu da eklemek gerekir. Hiç kimse bir kadını evli bir
erkekle evlenmeye zorlayamaz. Bunun yanında bir kadın kocasının başka bir
kadınla evlenmemesini şart koşabilir[25].
Diğer taraftan Kitabı Mukaddes bazen zorla poligamiye başvurur. Çocuksuz dul
kadın evli olsa bile kendi rızası gerekmeksizin, kocasının kardeşiyle evlenmek
zorundadır. (Tekvin 38:8-10)
Erkeklerle kadın sayısı arasındaki
farkın az olmasından dolayı bu gün
Müslüman toplumlardaki poligami uygulamasının az olduğuna işaret etmek
gerekir. Bir kimse, İslam toplumundaki çok eşle evliliğin batıda evlilik dışı
ilişkiden çok daha az olduğunu rahatça söyleyebilir. Başka bir deyişle, İslam
dünyasında erkekler, Batıdaki erkeklerden çok daha sıkı monogamicidir.
Meşhur Hristiyan Evangelist Billy
Graham şu gerçeğin farkına vardı: “Hristiyanlık
poligamiyle uzlaşmaz. Eğer günümüz Hristiyanlığı poligamiye izin
vermezse kendi zararınadır. İslam sosyal problemlerin bir çözümü olarak poligamiye
katı kurallar çerçevesinde insan tabiatına uygun olacak şekilde izin verdi.
Hristiyan ülkeleri büyük bir monogami şovu yapıyorlar fakat gerçekte onlar
poligamiyi uyguluyorlar. Hiç kimse Batı toplumunda metresin rolünü bilmiyor. Bu
açıdan İslam temelden şerefli bir dindir. Eğer kendisini zorunlu hissediyorsa
ikinci bir kadın almasına izin verir. Fakat toplumun ahlakını korumak için
bütün gizli ilişkileri şiddetle
yasaklar.[26]
Bu gün dünyada gayrı müslim veya
Müslüman bir çok ülkenin poligamiyi yasaklaması ilginçtir. Kadının rızası olsa
bile ikinci bir eş almak kanunlara aykırıdır. Diğer taraftan bilgisi ve rızası
olmaksızın hanımını aldatmak tam anlamıyla kanunidir. Bu tür çelişkilerin
arkasındaki meşru hikmet ne? Kanun aldatmayı ödüllendirmek dürüstlüğü
cezalandırmak için mi yapılır? Bu ‘medeni’ dünyamızın sırrına erilmez
çelişkilerinden biridir.
Batıda Poligami
Orta çağlar boyunca Avrupadaki
poligaminin kısa bir hikayesini meşhur bir batılı yazar tarafınan belirtildiği
şekliyle arzetmeyi önemli görüyoruz. Bu kısa hikaye Batıyı poligamiden dolayı
eleştirenleri, bütün kusurlarına rağmen Batıda olandan çok daha şerefli
olduğuna ikna etmeli.
Will Duran Hstory of Civilization
isimli kitabının 17. Cildinde Rönesans boyunca İtalyanın ahlaki durumuna dair ilginç
bilgiler aktarır. Onun “Morals in Sexual Relations” başlığı altında
söylediklerinin kısa bir özetini vereceğiz.
Kısa girişinde o cemaatin ahlaki
durumunu belirtmeden önce insanların doğal olarak poligam olduğuna işaret etmek
gerekir. Oncak katı ahlaki sınırlamalar, yeterli derecede ağır iş ve fakirlik
ile hanımın sürekli tetikte bulunması ancak kocayı monogam bir hayat yaşamaya
zorlayabilirdi.
Rönesans’tan önce orta çağ boyunca
zinanın yaygın olmadığını söyler. Orta çağ boyunca zina suçu ancak chivalry tarafından extenuated yapıldığı gibi
Rönesans boyunca da ???????????????????. saygın ailelerin kızları bir yere kadar erkeklerden ayrılır,
kendi aileleriyle görüştürülmez ve evlilik öncesi iffetin faziletleri öğretilirdi.
Bazen bu talimaktlar aşırı derecede etkiliydi. Genç birkadının tacize
uğradıktan sonra kendini boğduğu bildirilmiştir. Bu istisnai bir durum
olmalıdır. Çünkü piskoposun biri onun iffetini anmak için ölümünden sonra
heykelinin dikme zahmetine katlandı.
Evlilik öncesi ilişki önemli ölçüde
olmalı, çünkü İtalyanın her kasabasında yasak ilişkilerden meydana gelme
sayısız çocuk vardı. Gayrı meşru çocuk sahibi olmak gurur kaynağıydı, fakat bir
tane saihp olmak utanç meselesi de değildi. Koca, genellikle evlilik zamanında
gayrı meşru çocuklarının kendi çocuklarıyla birlikte yetişmesi için eşlerini
ikna ededi. Gayrı meşruluk hiç kimsenin şöhretinde bir leke değildi. Dahası,
papaza rüşvet vererek meşruluk belgesi kolayca abınabilirdi. Hukuki veya meşru
(eligable) bir varisin bulunmaması durumunda, Naples Kralı Alfanso I’ün yerine
Frante I’in geçtiği gibi kırallık dahil terekeye varis olabilirdi. 1459 yılında Pius II Bavaria’a geldiğinde
hepsi de gayrı meşru olan yeti prenses tarafından karşılandı. Meşru erkek
evlatlarla gayrı meşru erkek evletlar arasındaki rekabet Ronesans dönemi
karışıklıklarının en önemli sebeplerindendi. Homeseksüellik açısından
bakıldığında bu sadece eski Yunan geleneklerinin canlandırılmasıydı.
San Bernakdino bu tür sapıklıkların
Naples’te okadar yaygın olduğunu gördü ki Sodomo’un akibetiyle tehdit
edileceklerini düşündü. Artino Roma’da sapıklığın aynı çapta yaygın olduğnu
buldu. Aynı şeyler fahişelik içinde geçerli. 1490 yılında Romada toplam 90000
kişinin 6800’ü kayıtlı fahişeydi. Elbette ki bu rakama gizli veya kayıtlı
olmayan fahişeler dahil değildir. 1509 yılında yapılan istatistiklere göre
300000 bin kişilik şehir halkının 11654 tanesi fahişeydi. On beşinci asırda bir
kız 15 yaşına kocası olmadan basarsa ailesinin temiz isminde bir leke kabul
edilirdi. On altıncı asırda ‘leke-rezalet yaşı’ 17ye çıkarıldı ki kız çocukları
yüksek eğitim alabilsinler. Geniş çaptaki fahişeliğin nimetlerinden faydalanan
erkekler anca ilgili kadın önemli miktarda mehir vermeyi kabul ederlerse
evliliğe meylederlerdi. Orta çağ sistemine göre koca ve kadının birbirlerin
sevmeleri ve diğernin neşe ve üzüntüsüne ortak olması beklenirdi. Görünüşte
çoğu vakalarda bu beklinti doğru çıksada zina hala yaygındı. Üst tabakanın
evliliklerinin çoğu ekonomi veya politik kazançlar için düzenlenirdi. Çoğu erkek
bu evliliği metres alma hakkları olarak düşünürdü. Kadın keyifsiz olsada duruma
göz yumardı.
Orta tabakadan bazı kimseler zinanın
hukuki bir eğlence olduğunu düşünürlerdi. Machiavelli ve onun arkadaşları bir
birleriyle değişerek yaptıkları sadakatsizlik hikayesi hakkında bile
rahatsızlık ihssetmezler. Bu tür vakalarda hanımı intikam almak için kocası
gibi yapsada kocası onun davranışlarına göz yumar ve kıskançlık veya
rahatsızlık hissetmezler.
Bu poligamiyi Doğunun affedilmez
suçu kabul eden ve kanaatlerine göre bu insanlık dışı adetten dolayı zaman
zaman onun climate’sini suçlayan kimselerin örneği... kendi climateleri söz
konusu olduğunda eşlerine karşı sadakatsiz olmaya ve monogaminin sınırlarını aşmaya izin vermezler!...
Yeri gelmişken, iyi veya kötü Avrupalılar arasında hukuki bir poligaminin
bulunmamasının Onu yasaklamayan İsanın diniyle hiçbir ilişkisi yoktur. Diğer
taraftan bu, poligamiyi açıkça tanıyan Eski Alid’in kurallarınada uygundur.
Böylelikle, biz aslında Hristiyanlığın poligamiye izin verdiğini ve eski
Hristiyanların bunu uyguladığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla Avrupalıların
yasal poligamiden uzak durmalarının başka sebep veya sebepleri olmalı...
Modern İnsan ve Poligami
Modern insan poligamiye bir kadına razı olduğu için değil de, /////////////////////////////karşdır.
Günah ve sadakatsizlik poligamibinin yerini aldı. Bundan dolayı modern insan
mali ve diğer.. kendine yeni sorumluluklar yükleyen çok eşliliğe karşı çıkmaktadır. Geçmişte,
şehvet düşkünü bir erkek için günah imkanları sınırlıydı. Bundan dolayı o poligamiye başvurmak zorundaydı ve bir çok
görevden kaçınmak yerine kadın ve çocuklarla ilgili belli sorumlulukları
omuzlamak zorundaydı. Yeterli derecede eğlenme fırsatı bulan modern insan en
küçük sorumluluklarını bile yerine getirme gereği duymaz. Bundan dolayı o
poligamiye karşıdır.
Kendi eğlencesi için modern insan
kadınları sekreter daktilograf olarak
kendi arzuları için kullanmakta, masrafları cebinden bir kuruş ödemeksizin
devletten ,kendi firması veya çalıştığı başka bir organizasyondan karşılar.
Modern insan bir, boşanma, nafaka
veya mehir formalitesine maruz kalmaksızın
birkaç günde bir metres değiştirir. M. Tshombe şiddetle poligamiye karşı
çıksa da o her zaman yanında yılda bir defa değiştirdiği güzel ve genç kadınları
bulundururdu.
Poligaminin şiddetli bir karşıtı
olan Bertrand Russell’in hayat hikeyesinde büyük annesinin yanında iki kadının
onun hayatında önemli bir rol oynadığını okuruz. Bri hanımı, Alice diğeri de
sevgilisi Morrel. ?????????????????????????
Görünüşte Alice ile olan ilişkisine
son veren Russell’in evlilik dışı aşkıydı. .. bir öğle üzeri bisikletle yazın
dinlenme mekanına giderken artık Alice’yi sevmediğini hissettiğini de yazan
bizzat odur.
Poligami yasak, Homoseksüellik
serbest
İngiliz hükümeti Lord Russell’in
tavsiyelerine göre hareket edip evlenmemiş kadınların problemini çözmek yerine
tam zıt bir istikamette adım attı. Dahası, Homoseksüelliği yasal hale getirerek
kadınları erkeklerden mahrum ettiler.
İngilizlere göre ikinci bir eş almak
gayri insani bir davranıştır. Eğer
ikinci hanım erkek olursa bunun bir mahzuru yok. Homoseksüelliğin yirminci
yüzyılın gereklerine uyan şerefli bir uygulamadır. İngiliz etkililerinin
kanaatine göre birinci eşin haricindekiler bıyık sahibi olduğu müddetçe hanımların
çokluğuna itiraz edilmez. Batı dünyası cinsel ve ailevi problemleri
çözdüklerini ve bizim onları takip etmemiz gerektiği söylendi. Bu, problemleri
nasıl çözdüğünü gösterir.
Batının bu eylemi hiç şaşırtıcı
değil, çünkü bu Batının gittiği yolun mantıki sonucudur.
Şaşırtıcı olan, bizim insanlarımız,
özellikle de okumuş kimseler, özgür düşünce ve problem analiz etme gücünü
kaybettiler. Onlar şahsiyetlerini kaybettiler. Onlar çok saf..eğer ellerinde
elmas olsa ve dünyanın diğer tarafından birisi ceviz olduğunu söylese elması
atarlar. ????????????
İSLAM VE POLİGAMİ
İslam poligamiyi icat etmediği gibi,
bazı sosyal problemlerin çözümü olmadığı için yasaklamadı da. İslam sadece bu
eski adeti ıslah etti.
Sınırları
İslamdan önce bir kimse sınırsız
sayıda hanım alabilir ve bir harem kurabilirdi. İslam bir maksimum limit
getirdi ve dörtten fazla eş almasını yasakladı. İslamı kucakladığı dönemde
dörtten fazla hanıma sahip olanlar fazla hanımlarını boşamaları istendi.
İlk öslam tarihinde bu türinsanlarla
karşılaşırız. Ghaylan bin Aslamah isminde bir adamın on hanımı vardı.. Nawfal
bin Muaviyah’in beş hanımı vardı. Allah Rasulü dörtten fazlasını bırakmasını
emretti.
Şia geleneğide İmam Sadik zamanında
bir Zoroastrianın[27]
İslamı seçtiğini yazar. Yedi tane hanımı vardı. İmama hanımlarına ne yapacağı
soruluncaİmam üçünden ayrılması gerektiğini söyledi.
Adalet ve eşit muamele
İslam tarafından getirilen diğer bir
reform ise bütün eşlere eşit muameledir. İslam hanımlara veya çocuklarına karşı
herhangi bir ayırım yapılmasına izin vermez. Kuran açıkçı: “Eğer adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız o
zaman biriyle yetinin”
(Nisa 4:3)
İslam öncesi dünya ne çocuklar ne de
eşler arasında eşit muameliyi gözetirdi. Biz Christenson ve diğerlerinin
Sasanian döneminde poligaminin mutat olduğuna dair sözlerini aktardık. Eşlerden
biri veya birkaçı gözde olarak isimlendirilir ve bütün haklara sahipti.
Hizmetçi-hanımlar olarak isimlendirilen diğerleri daha az yasal haklara
sahipti. ???????????????
İslam bu tür adet ve gelenekleri
yasakladı. İslam kocanın eşlerinden veya çocuklarından her hangi brinin küçük görülmesine izin vermez
Will Durant Hstory of Culture Sayı
!’de şunları söyler:
“bir insan servet biriktirdiğinde bütün çocukları
arasında paylaştırılacağından, onların her birinin küçük bir parça alacağından
karkardı. Bundan dolayı, gözdeleri ile diğer metreslerinin çocukları arasında
bir ayrım yapıp gerçek hanımlarının çocuklarının kendisine mirasçı olması
hpususunda endişelenirdi”
bu da gösteriyor ki eski dünyada
eşler ve çocukları arasında ayrım yaygındı. Fakat Wull Duran şaşırtıcı olarak
ekler: “Bu uygulama Günümüze kadar
Asyada devam etti. Tedricen gerçek hanım
biricik hanım statüsünü aldı. Diğer kadınlar ya kayboldu veya gizli metresler
haline döndü”
Will Durant İslamın 4 asır önce
çocuklar arasında ayrımı kaldırdığını farkına varamadı veya varmak istemedi.
Bir gerçek hanım ve birkaç gizli concubineler almak bir Asya değil Avrupa
adetidir.
İslamın poligami sahasında
tanıştırdığı ikinci reform kadınlar ile çocukları arasında her hangi bir
ayırımın kaldırmasıydı. Eşler arasında her hangi bir tercihe izin verilmez. Bu
konuda bütün fakihler ittifak halindedir. Sadece birkaç küçük fıkıh ekolü kadın
haklarını ayrım kokacak şekilde tefsir etmişlerdi. Fakat onların görüşlerinin
Kuran metinlerinin doğru bir tefsiryle çeliştiği de inkar edilmez. Şia ve
Sünniler tarafından rivayet edilen bir hadiste Yüce Peygamber şöyle
buyurmuştur: “????????????????????”
Adalet en büyük ahlaki erdemdir.
Adalet ve eşit muamele şartını istemek kocanını en yüksek ahlaki özelliklere
sahip olmasını gerektirir.
Biz hepimiz Yüze Peygamberin
Medinedeki son on yıllık dönemde birkaç kadınla evlendiğni biliriz. Bu dönem
İslami savaşlar dönemiydi ve bu dönemde kendilerine bakacak kimsesi olmayan
kadınların sayısı fazlaydı. Peygamberin hanımlarının çoğu dul veya yaşlıydı.
Onlardan birçoğununda önceki kocalarından çocukları vardı.
Onun sadece bakire olarakevlendigi
kadın Ayşeydi ki, O sürekli kendisine peygamberden başka hiçbir kocanın
değmemesiyle diğerlerine karşı övünürdü.
Yüce Peygamber kendi hanımlarına
katı bir eşit muamelede bulundu ve onlar arasında hiçbir ayrım gözetmedi. Urve
b. Zübeyr Ayşenin yeğeniydi (kız kardeşinin oğlu). O teyzesine Yüce Peygamberin
hanımlarına karşı nasıl muamele yaptığını sordu. Hz.Aişe hanımlarına karşı
adalet ve tam bir eşitlikle muamele
ettiğini söyledi.
O eşlerinden hiç birini diğerine
tercih etmedi. Hemen hemen her gün eşlerine uğradı ve onların hal ve
hatırlarını sordu. Gecelerin nöbetleşe olarak hanımlarından birinin yanında
geçirdi. Eğer kazara başka bir hanımıyla geçirmek istediyse, sırası olan
hanımına geldi ve onun iznini aldı. Eğer izin verilirse gider yoksa gitmezdi.
???????????????????
Vefat edeceği son hastalğında,
yürümeye mecali yokken bile Hz. Peygamber eşlerine karşı eşit muamele
prensibinine uymaya özen gösterdi. Yatağı günlük olarak bir odadandiğerine
taşındı. Sonunda bütün hanımlarını çağırdı ve onlartan bir odada kalmak için müsaade
istedi. Onların izniyle Hz Aişenin odasında kaldı.
İki eşinin olduğu zaman Hz Ali
????????????
İslam adalet ve eşit muamele
ilkesine o kadar önem verir ki, kocanın ve ikinci hanımının evlilikleri
sırasında, ilk eşle aynı şartlarda yaşamayı kabul eden ikinci eşin şartlı
evlenmelerine eğgel olur. Bunun manası sıkı bir eşitliğin kocanın vazifesi oldu
ve eşlerinde birisiyle önceden yapmış olduğu anlaşmayla bu sorumluluğundan
vazgeçememesdir. İkinci hanımın yapacağı bütün şey politik sebeplerden dolayı kendi
haklarından bazısını forego etmektir.onun gibi, ilk eşte politik sebeplerden
dolayı kendi haklarından vazgeçe bilir fakat formally o haklarından vaz
geçemez.
İmam Bakır’ bir defasında karşılıklı
anlaşarak kocanın eşlerinden birisini haftada veya ayda bir defa ziyaret etmesi
veya eşlerden birinin nafakasının diğerine eşit olmaması şart koşulup
koşulamayacağı sourldu. İmam eşlerden birinin izni dahi bulsa bu tür şartların
geçersiz olduğunu bildirdi. Evlilik faziletiyle eşlerden herbiri evlilikten doğan hakların hepsine sahiptir.,
kocasını menmun etmek veya başka sebeplerden dolayı olsun, Onun bütün
yapacağıevlilikle oluşan haklarından bazılarını forego etmektir.
Bütün bu katı ahlaki şartlarla
poligami zevklerin peşinde koşma aracı olmaktansa bir vazife haline geldi. Zevk
ve zamparalık mümkün olsada ??????????. disiplin adalet ve grev meseleri olan
yerde müstehcenliğe yer olmaz.
??????????
Adaleti gerçekleştirememe endişesi
Adil olmak gerekirse, Poligamiyle
ilgili İslamın koymuş olduğu şartlar içinde letter ve spirit arayanların
sayılarının az olduğunu söylemek gerekir. İslam hukukuna göre, bir kimse su
kullanmanın kendisine zarar vereceğine karar verirse namaz için yıkanmasına
gerek olmadğı gibi eğer oruş tutmanın kendisine zarar vereceğine inanırsa oruç
tutmaya devam edemez. Gusletmek veya oruç tutmak kendilerine zarar verdiği için
gusletmesi gerekip gerekmediğini veya
oruç tutup tutmayacağını soran bir çok insanla karşılaşmıssındır. ???????????.
bu tür insanlar gusletmemeli ve oruç tutmaya devam etmemeli.
???????????????
BOŞANMA
Çağımızdan başka hiçbir çağ
ailenin parçalanması tehlikesi ve kötü sonuçları üzerine çok önem göstermedi ve
yine hiçbir çağ böyle bir parçalanmasını sonuçlarıyla bu denli yüz yüze gelmedi
Modern hayatta
boşanmaların artması
Geçmişte boşanma problemine,
onun sebepleri ve zararlı sonuçları yeterli önem verilmediği gibi onun önlemek
için hiçbir plan kurulmasada boşanma
olayları few and far between’di. Geçmiş günümüz arasında fark şüphesiz
poşanmayla sonuçlanan sebeplerin artmasıdır. Sosyal hayat öyle bir dönüş yaptı
ki aile bağnı koparma ihtimali fazlalaştı. Bundandolayı da aydınların ve duyarlı insanların çabaları sonuçsuz
kaldı. Maalesef gelecek daha çok tehlike vaad ediyor.
Ameri dergisi ‘Nwsweek’
‘Amerikada boşanma’ ismindeki ilginç makalesinde; Amerikada boşanmanın taksi
tutmaktan daha kolay olduğunu yazar.
Newsweek boşanmaya dair iki
atasözünün Amerikalılar arasında daha iyi bilindiğini de yazar. Bunlardan biri
400 yaşında olan; “karı koca arasındaki en zor uzlaşma boşanmadan daha
iyidir” atasözü, diğeride taban tabana zıt görüşü temsil eden yirminci yüz
yılın ikinci yarısında ivme kazanan “ikinci aşk ilkinden daha hoştur”
atasözü.
Makale ikinci atasözünün
Amerikada daha işler olduğunu gösteri. Boşanma hayali sadece yeni evlileri
değil hatta annelerini ve uzun zaman önce evlilire bile cezbetmekte. İkinci
dünya savaşından bire boşanma vakaları yıllık 400000’den az olmadı. Boşanmayla
sonuçlanan evliliklerin %40’ı on yıldan fazla dokunulmadan kaldı ve %13 ü ise
20 yıl. İki milyon boşanmış kadının ortalama yaşı 45’tir. Onlardan %62 boşanma
zamanında 18 yaşından küçük çocuğa sahipti. Gerçekte bu kadınlar özel bir nesli
teşkil eder.
Gerçi boşandıktan sonra
Amerikan kadını daha özgür hissetse de genç veya orta yaşlı, boşananlar menmun
değil. Onların mutsuzluğu psikologlara giden veya alkole başvuran kadınların
sayısının sürekli artmasıyla ölçülebilir. Boşanan her dört kadından biri
alkoliktir. Bu kadınlar arasındaki intihar oranları kocası olan kadınlardan üç
kat fazladır. Bir kadın boşandıktan hemen sonra hayatın gül yatağı olmadığını
anlar. İnsan ilişkilerinin en güçlü şekli olan evlilik bağına son veren
kadınlar hakkında dünyanın iyi fikir beslemesi çok zor. Toplum böyle bir kadına
saygı duyar hatta onu kıskana bilir fakat başkasının hayatına girip ona
mutluluk getiren birisi olarak bakmaz.
Makalede sürekli artan
boşanma vakalarının eşler arasındaki mizaç uyuşmuzluğundan mı yoksa diğer
nedenlerden olduğu soruldu. Yazar yeni evli çiftlerin ayrılmasına mizaç
uyuşmazlığının sebep olduğu kabul edilse bile uzun zaman evli bir hayat sürmüş
çiftlerin durumlarının nasıl açıklanamayacağını söyler. Boşanmayla ilgili
Amerika kanunlarının sağladığı kolaylıklar göz önünde bulundurulduğu zaman 10
veya 20 yıl sürmüş evliliklerin ayrılıkla sona ermesinin sebebinin uyuşmazlık
olduğu söylenemez. Gebelik önleyici haplar döneminde, onlarla ilgili cinsel
devrimler ve ilerlemeler, ----- bir çok kadın evlilik hayatının istikrarı için
keyif ve haz tercih edilebileceğine inanmakta. Yıllarca birlikte yaşamış, çocuk
sahibi olmuş ve birbirlerinin neşe ve üzüntülerini paylaşmış kadınların,
kocanın durumunda mali veya konvensiyonal bir değişiklik olmasa bile kadınların
boşanmaya uğraştıklarını görürsün. Bunun sebebi kadın daha düne kadır hayatın
sıkıntısına tahammül etmeye istikli iken artık isteksizlemşmesidir.
Boşanma vakalarındaki artış
Amerikayla sınırlı değil. Her nerde modern Batı yaşam tarzı önemli ölçüde nüfuz
etmişse, boşanma vakaları artmıştır. Doğuda bile büyük modern şehirlerdeki
boşanma oranı küç kasabalar ve kırsal kesimden çok daha yaygın.
BirFransız gazetesi
California’daki 200 den fazla restoran ve cabaret house’lerin üstsüz kadın
garson çalıştıdığını yazar. Los Angeles ve San Franciscoda üstsüz yüzme
takımlarının iş elbisesi olarak kabul edilmiştir. NewYork’ta bir çok Cinema
slanlarının sadece sex filimlerini göstermekte ve girişlerinde çıplak kadın
posterleri sergilenmekte. Flimlerin isimleri şu türdün; “Eşlerini değişen
erkekler”, “Ahlaksız kızlar” “hiçbir şeyi gizlemeyen elbise”. Kütüphanelerde
kapağında çıklapk kadın resmi bulunmayan bir ka kitap ancak vardır. Kılasikler
bile istisna teşkil etmez. “Amerikan kocalırn seksüel tutumları”, “Batı
erkeğinin seksüel eğilimleri”, “20 yaş altı genç erkeklerin seksüel
eğilimleri”, “en son bilgilere dayalı yeni seksüel metodlar” türü başlıklar çok
yaygın.. Fransız gaztesindeki makalenin yazarı şaşkınlık ve endişeyle soruyor:
“Amerika nereye?”
Bu tr ortamlarda eğer bir
amerikalı kadın itidaliden ayrılıp zevk ve eğlence peşinde koşmayı ailesine ve
kocasına sadakate tercih ederse suçlanacak kendisi değildir. Suçlanması gereken
bizzat kutsal aile sisteminin köklerini sarsan bu sosyal atmosferdir.
Çağımızın liderleri bir
taraftan boşanma vakalarını teşvik edip aile birliğinin dağılmasına taraftar
olurken hızla artan boşanma oranlarındanda yakınmaları çok şaşırtıcıdır.
Beş teori
Şimdi de prensip olarak
boşanmanın iyi veya kötü olduğu üzerinde duralım.
Sorun aile hayatının
dağılması pahasınada olsa sonuna kadar kapıyı boşanmaya açmanın iyi veya kötü
olduğudur... Eğer iyiyse, o zaman
boşanmaların artmasının hiçbir zararı yoktur. Eğer tavsiye edilmezse boşanmaya
tam bir yasak konulması ve evlilik birliğinin ebedileştirilmesi tavsiye
edilirmi? Üçünçü bir seçenekte bazı durumlar kaçınılmaz olduğundan boşanma hukuken
yasaklanmamalı fakat eşler arasındaki ayrılık ve anlaşmazlığın sebeplerini
kaldırmak ve çocukların evsiz kalmalarını önlemek için toplumun elinden geleni
yapması... eğer toplum bizzat kendisi boşanmayı netice verecek sebepleri teşvik
ediyorsa hukukun bir şey yapamayacağı aşikardır.
Eğer boşanma tamamen
yaaklanmayacaksa ne şeilde ona izin verilmeli? Boşanma hakkını kim kullanmalı,
sadece kadın mı, erkek mi veya her ikisidemi? Son seçenek olarakta hem kadın
hemde erkek evlilik bağını sona erdirmek için aynı prosedürümü kullanmalı,
yoksa her bir cins ayri bir prosedürümü
kullanmalı?
Boşanmayla alakalı hepsi bu
beş teori:
1-Kanuni veya ahlaki bir
sınırlama olmaksızın sınırsız şekilde boşanabilme. Evililğe ancak zevklerin
peşinde koşma olarak bakan ve ona her hangi bir kudsiyet atfetmeyip ev ve
ailenin sosyal değerini göz önüne olmayanlar var. Evlilik bağı sona erip
yenisiyle değiştirildiği zaman kadın ve erkeğin daha çok zevk alma imkanına
sahip olduğunu düşünenler var. İkinci aşkın daha zevkli olduğnu söyleyenler bu
teoriyi desteklerler. Bu teoride sadece ailenin sosyal değeri unutulmayıp,
evlilik birliğinin sağladığı zevk ve tatminin istikrarıda unutulmuştur. Bundan
dolayı bu teori çok çocukca ve olgunlaşmaşıtır.
2-evlilik kutsal bir
girişimdir... güven ve intact bulunması gereken kalp ve ruhların biriliğidir.
Boşanma kelimesi insan toplumunun sözlüğündün çıkarılmalıdır. Birbiriyle
eğelenen kadın ve erkek ölümden başka kendilerini hiçbir şeyin ayıramayacağını
bilmeliler.
Bu yüz yıllar boyunca
Katolik rahibeler tarafından savunulan ve halada savunulmakta olan aynı
teoridir.
Bu teoriyi savunanlar
azalmaktadır. Şimdi İtalya ve Katolik İspanya ona bağlı kalmaktadır. İtalyada
bile çoğu zaman kadın ve erkeklerin seslerine bu kanuna karşı yükselttiklerin
resmen boşanmanın kabul edileceği birkanun için çaba sarfedildiğini işitiriz.
Bir çok insan artık başarısız olmuş evliliklerinin sıkıntılarını daha fazla
çekmeye tahammül edemekte.
Birkaç yıl önce the Daily
Express ‘Marriage in italy means bondage for woman” isimli bir makale yayınladı
günümüzde boşanmanın olmamasından dolayı italyada birçok insanın gayrı meşru
cinsel ilişkiye başvurduğunu yazdı
Bir italyan gazetesi de
boşanmanın yasaklanmasının İtalyanlar için büyük porblemler çıkardığını yazdı.
Aynı sebepten dolayı onların bir çoğu İtalyan vatandaşlığından çıktı. Bir
İtalyan ajansı kamu oyu yoklaması yaptığında kadınların %97si boşanmanın dini
ilkelere ters olmasına rağmen olumsuz görüş beyan etmiştir.
Kilise hala kendi görüşüne
yapışmakta ve desteklemek için kanıt sunmakta.
Evliliğin kutsal bir
olduğunda ve sürekli olması gerektiğinde şüphe yoktur. Evlilik ancak eşler
birbirleriyle işbirliği içinde olursa devam eder. kadın ve koca arasında
karşılıklı anlayışın mümkün olmadığı durumlar vardır. Bu durumlarda evlilik
bağı adına kanun gücü eşleri birbirine bağlı kılmak için kullanılmamalı.
Kilesinin teorisi tam bir başarısızlıkla sonuçlandı. Kilisenin kendi görüşünü
gözden geçirmesi imkansızdır. Bundan dolayı bu teorinin üzerinde daha fazla
durmayacağız.
3-Evlilik birliğinin ancak
erkek taraından sona erdirilebilir. Eski dünyada bir çok insan böyle düşünceye
sahipti ama artık taraftarlarının olduğunu zannetmiyoruz.
4-Evlilik kutsal bir
kurumdur ve saygındar, fakat belli şartlarda boşanma her iki eşede açık olmalı
ve boşanma prosedürü ehr iki eş içinde aynı olmalı.
Ailevi hakların benzerliği
kanaatinde olanlar, yanlışlıkla erkek ve kadınların haklarının aynı olduğunu
savunanlar bu görüşü desteklerler. Bunlara göre aynı şartlar aynı sınırlar ve
aynı kısıtlamalar hem kadın hem de erkek için geçerli olmalıdeadloktan çıkmak
için aynı yollar erkeğe açık olduğu kadar kadına da açık olmalı. ????????????
5-Evlilik birliğinin kutsal
olduğu ve evlilik hayatının saygınlığında, boşanmanın kötü bir şey olduğunda ve
boşanmaya götürecek sebepleri ortadan kaldırmanın toplumun bir görevi olduğunda
şüphe olmamasına rağmen, boşanma tamamen yasaklanamaz ve deadlok’tan çıkış
kadın ve erkek için açık bırakılmalı. Fakat evliliği sona erdirecek prosedürler
birbirine nazaran farklı olmalı. Boşanma erkek ve kadınının haklarının farklı
olduğunun örneklerinden biridir.
Bu İslamın görüşünü temsil
eden teoridir ve müslüman ülkeleri kısmen bunu takip ederler.
BOŞANMA (II)
Çağımızda boşnma bir dünya
problemi haline geldi. Çünkü bütün şikayet ve yakınmalar onun hakkındadır.
Kendi hukuk sistemlerinin boşanmayı tamamen yasakladığı kimseler başarısız ve
uygunsuz bir evlilikten çıkış yolu olmadığı için şikayete ederken kadın ve
erkek için boşanmayı sonuna kadar açanlarda boşanma vakalarının artamında,
evlilik hayatının sarsılmasından ve boşanmanın zararlı sonuçlarından şikayet
ederler. Sadece boşanma hakkını erkeklere verenler ise hoşnutsuzlukların iki
şekilde açıklarlar:
İlk olarak bazı mean
insanlar yıllarca süren bir evlilik hayatından sonra gençliklerin en güzel günlerini birlkte geçirdikleri eski
karısını sadece yeni bir hanım alma
isteğinden dolayı beklenmedik bir şekilde boşuyorlar.
İkinci olarakta bazı
unchivalrous kimseler aralarında
karşılıklı anlayışın bulunmadığı ve birleşik hayatı devam etme imkanı
olmamasına rağmen hanımların boşamayı reddediyorlar.
Bazı sebeplerden dolayı
kadın ve erkek arasındaki farklılık o tereceye ulaşıpta uzlaşma imkanının
kalmadığı, pratikte ayrı bir hayat yaşadıkları çok sık olur. Bu durumlarda tek
makul çıkış yolu pratikde ayrı olan ilişkilerinin yasal olarakta ayrılması ve
her ikisine de yeni bir hayat arkadaşı seçmesine imkan tanımaktır. Fakat bazı
erkekler hanımlarını taci edip onların evlilik hayatından mahrum etmek için
onları boşamayı reddediyor Kuranın deyimiyle onları “muallakta’ bırakıyorlar.
Bu insanlar kendi uygunsuz
davranışları için İslami kanunları kullansalarda İslamın öğretilerinden çok
uzaktalar. İslam öğretilerinin derinliği ve ruhuyla tanışık olmayan kimselere
bu tür kimselerin davranışlar, islamın boşanmanın böyle olmasını istediği
izlenimini verir.
Münekkitler islamın gerçekten erkeğin eşlerini istedikleri gibi
taciz etmesini, bazan onulaı boşamakla bazende boşamayı askıya almakla ve aynı
zamanda sadece kendi hukuki ve kanuni haklarını kullandıkları yönünde zihni
tatminliğe sebep olup olmadığnı istihza ile soruyorlar.
Münekkitler bu tür
eylemlerin adaletsizlik ve şiddetin göze çorpan bir örneği olarak tevam
ettiğini söylerler ve “eğer müslümanların iddia ettikleri gibi İslam hüküku
adalet ve hakkaniyet üzere tesis edildiyse bu tür adaletsizliği önlemek için
İslamın ne tür önlemler aldığını” sorarlar.
Bütür zulüm ve adaletsiz
eylemleri olduğuda şüphe yoktur. Göstereceğimiz üzeri İslam bu tür durumlara
önem verdiği gibi önlemek için de gerekli önlemleri öğretti. En önemli soru:
“Bu adaletsizlik ve zülmü önlemenin en uygun yolu nedir? Adaletsizlikler
boşanma hukukunun yetersizliğinden mi kaynaklanma yoksa gerçek nedenleri başka
yerlerde mi aranmalı? Künuni düzenlemelerle veya gerekli tedbirleri alarak bu
tür adaletsizlikler önlenebilirmi?
İslam sosyal problemlerin
çözümü ile ilgili kendine ait görüşü var. Bazıinsanlar yeni bir hukuki
düzenleme veya olanların birini değiştirmek suretiyle problemin çözüleceğine
inanır.ar. fakat İslam her kanunun bir
sınırı olduğunun farkındadır. Ancak bu kanunlar dry contractual ilişkiler
sınırında yaılırsa tesirli olur. Duygusal ilişkilerde olduğu gibi o tek başına
çok bir şey yapamaz, biz başka önlemlerede başvurmak zorundayız.
Sonraları da işaret
edeceğimz gibi, İslam kanun gücünü etkili olabileceği kadar kullanmıştır. Bu
açıdan başarısızda olmamıştır.
İgnoble divorces
(hoşolmayan boşanma)
Biz ilk önce günümüzün
ignoble divorces problemini ele alalım.
Prensip olarak islam
boşanmaya şiddetle karşıdır. Kullanışlı olmadığı müddetçe boşanmanın vuku
bulmasını istemez. Ancak son çare olarak ayrılığın kaçınılmaz olduğu durmuda
izin verir. Sık sık yeni bir hanım alıp eski hanımlarını boşayanlar İslam
tarafından Allahın düşmanları olarak denounce olmuşlardır.
Yüce Peygamber Allahın
sürekli hanımlıranı değiştiren erkeklerden ve kocalarını değiştiren kadınlardan
hoşlanmadığını buyurmuştur. Bu tür insanlar Allahın düşmanıdırlar.
Yüce Peygambere Ebu
Eyyub el-Ensarinin hanımını boşamaya
karar verdiği söylenmişti. Peygamber kadını şahsen tanıyordu. Ebu Eyyub’un
düşüncesinin haksız olduğunu da biliyordu. Şöyle buyurdu: “Ummü Eyyub’u (Ebu
Eyyub’un hanımı) boşamak deadly sin’dir”.
Hz Peygamber Cebarilin
????????????????/
İmam Sadk Hz. Peygamberin“Allahı
evliliğen gerçekleştiği evden daha hoşnut eden, boşanmanın vaki olduğu evden
daha kızdıran bir şey yoktur” dediğini
rivyat eder:
Ebu Davud Süneninde
Peygamberin “???????????????????” dediğini rivayet eder. diğer bir
ifade ile Allah boşanmaya izin verdi, O en çok boşanmadan nefret eder.
İmamlarda mümkün olduğu
kadarıyla boşanmadan çekinmişlerdir. Onların hayatlarında boşanma vakaları çok
azdır. Onlar boşanmaya ancak çok muteber gerekçeler olduğunda başvurdular. İmam
Bakır bir kadınla evlenmişti. Kadın onun gözdesi de olmuştu ancak, bir
defasında kadının Hz Ali b. Ebi Talib’e düşman olduğunu ve kalbinde ona karşı
kötü duygular beslediğnin farkına vardı ve onu boşamak zorunda kaldı.
O kadar sevmesine rağmen
neden boşamak zorunda kaldığı şeklindeki bir soruya cevabende imam yanında
Cehennem ateşinden bir parça olmasını istemediğini söylemiştir.
Natural laws in respect o
marriage and divorce
Medeni bir toplumda bütün
sosyal kuralların tertip edilmesinde esas alınacak tek tabii hukuk, özgürlük ve eşitlik hukukudur. Evlilik sözleşmesi
açısından özgürlük ve eşitliğin genel ilkelerinin yanında tabiat, evlilik,
dower, nafakat ve son aşama, boşanma durumunda göz önünde bulundurulması
gereken kanunlar önermiştir. Tabiatı pas geçmenin hiçbir faydası yoktur. Alexis Carrel’inde işaret
ettiği gibi biolojik ve diğer kanunlar astronomik kanunlar gibi katı, acımasız
ve karşı konulamaz.
Marriage means attachment
and union, and divorce means separation
Doğa evlilik kanunu
erkeğin uygun bir kadın, kadınında büyüleyeceği ve saptıraccılğı şeklinde
dizayn etmiştir. Erkek kadının vücuduna sahip olmak??????????????
?????????????????
????????????
?????????
??????
?????w
?????????????????
????????????
?????????
??????
?????w
Natural position of man
in the domestic life
İslamın başkış açısından bir
kadının sevmediği bir kocayla birlikte yaşamaya zorlanması çok altalcıdır.
Kanun bir kadını sevmediği bir adamla birlikte olmaya zorlar fakat
????????????. hukuk bir adamı eşini desteklemeye zorlayabilir fakat sadık bir koca olmasını isteyemez.
Böylece erkeği sevgi ve
bağlılığı azalında tabii açıdan evlilik hayatı etkisiz hale gelir.
Burada başka bir soru ortaya
çıkar. Eğer kadının sevgisi azalırsa, evlilik hayatı etkilenirmi? Olduğu gibi
devammı eder veya sona mı erer? Bozulmadan devam ederse segnini bulunmayışı
koca açsından anısl evlilik hayatını bitirir de kadın açısından bitiremez?
Kadınla erkek arasında bir
farklılık varmı? Eğer kadın tarafındaki sevgi eksikliği evlilik hayatını sona
erdirirse, kadınlar da erkekler gibi boşanma hakkına sahip olabilirler.
Aslında evlilik hayatının
başarılı olması karşılıklı attachment’e bağlıdır. Fakat önceden de
zikrettiğimiz gibi erkeğin düşüncesi ile kadının düşüncesi arasnda fark var...
biz bilim adamlarının bu konuya dair görüşlerini önceden zikretik. Doğa,
kadının gerçek ve ebedi sevgisinin ancak erkeğin ona bağlılığının sonucunda
ortaya çıkacağı şekilde ayarlamıştır. Kadının bağlılığı, erkeğin ona bağlılğı
sonucunda olur. Doğa onların karşılıklı sevgisinin anahtarını kocanın
kontrolüne vermiştir. Eğer erkek kadını sever ve ona sadık olursa, kadın da
erkeği sever ve ona sadık kalır. Fakat bir kadının ?????????
Elbette ki bu kadının
ilgisizliği ahlaksızlğından veya erkeğin zulmünden kaynaklanıyorsa... eğer
erkek zülme gösterirse durum değişir. ?????????
Her halükarda erkek kadının
vücuduna kadında erkeğin kalbine ihtiyaç duyar. İkisi arasındaki fark budur.
Eğer kadın kocasının samimi koruyuculuğundan ve içten sevgisinden hoşlanmıyorsa
evlilik onun için çekilmez olur.
Views of a lady
psychologist
Yakın zamanlarda psikoloji
doktorasına sahip, Pariste bir hastanede Psikiyatrist olarak çüalışan bir bayan
Fransız psikologunun bir makalesi yayınlandı. Kadın üç çocuk annesi.
Bu makalesinde o nasıl bir
halime veya nursing kadının kocasının
şefkat ve sevgisine ihtiyaç duyduğunu güzel bir şekilde açıklar:
O şöyle söyler:
Bir kadın anne olacağını
hissettiği andan itibaren kendi vücudunu incelemeye başlar. Özellikle ilk
çocuğunu beklediğinde kendi vücuduna bakar ve onu koklar. Sanki kendisine
yabancıymış ta kendini ilk defa keşfediyormuş gibi çok meraklı hisseder.
Kardında küçük çocuğunun ilk hareketlerinin hissettiği zaman vücudunun sesini
dikkatle dinlemeye başlar. Kendi vücudunda başka bir varlığın olması onu o
kadar mutlu eder ki inziva veya emekliliğe ayrılmış gibi hisseder... daha
dünyaya gelmemiş minnacık yavrusuyla başbaşa kalmayı ister.
Eşlerinin hamileliği
süresince erkeklerin yapması gereken önemli görevler vardır, fakat maalesef
onlar çoğunlukla bu görevlerinden kaytarırlar. Geleceğin anneleri, eşlerinin
kendilerini anladığını, sevdiğini ve koruduğunu hissetmek ister. Aksi taktirde,
karnının şiştiğini, çekiciliğini kaybolduğunun, sabah bulantılarının
başladığında çocuk doğurmanın acılarından korkarak, bütün sıkıntı ve
rahatsızlıklardan dolayı kendini hamile bırakan kocasını suçlamaya başlar.
Hamilelik boyunca her zamankinden daha fazla eşinin yanında bulunması kocanın
vazifesidir. Bütün aile, hanımın ve çocukların kendi porblemlerini açabileceği,
üzüntü ve sevinçlerinı baylaşabileceği şefkatli ve anlayışlı bir baba
bekler.konuşmaları manasız hatta sıkıcı bile olsa çok önemlidir.”
“Bir hamile kadın
başkalırının kendi çocuğu hakkında konuşmasını çok ister. Bir kadın anne
olmanın gururunu duyar. Fakat kocasının çocuğuna ilgisizliğinin farkına vardığı
zaman, onun gurur duygusu pişmanlık duygusuna döner. Annelik ve hamilelik
hastası olur ve onun için utanç kaynağı olabilir. Bu kadınların çocuk
doğurmanın acılarını fazla çektikleri bilinmektedir. Anneyle çocuk arasındaki
ilişki iki taraflı bir ilişki değil, üç taraflı bir ilişkidir... anne, çocuk ve
baba. Babası hazır olmasa bile (boşanmada olduğu gibi), annenin ruh dünyasında
önemli role sahiptir... annelik
duygularında olduğu kadar onun düşünce ve tasavvurlarında da...
bunlar hem psikolog hem de
anne olan bir aydının söyledikleri.
Duygu üzerine kurulmuş
bir yapı
Bir kadın kocasının
samimiyet, şefkat ve korumasına okadar bağlıdır ki onun ciddi işbirliği
olmaksızın çocuk bile annesine karşı olan duyguları azalır. Kadın hayatın
zorluklarına ancak kocasının yardımıyla katlanabilir. Böyle durumlarda, kadını
kanun zoruyla kendini kabul etmeyen kocasına bağlı kalmaya zorlamak nasıl
mümkün olur?
Bir taraftan erkek hanımına
az ilgi gösterip kendi vahşi tohumlarını başka yerde ektiği bir atmosfer oluştururken bir taraftan da
kanun zoruyla eşlerini kendilerini zorla kabul ettirmeye çalışmak istihza
değilmi? Politika olarak, islam erkeğin sevebileceği bir kadın aramasını ister
ve zorla bir kadını ona kabul ettirmeye çalışmaz.
Genel prensip olarak, sevgi,
özveri ve samimiyetin bulundğu yerde kanuni cebir söz konusu olmaz. Bir erkek eşini
sevmiyorsa, üzücü olabilir, fakat hiçbir kuvvet eşini sevmeye zorlayamaz.
Bunu bir örnekle
açıklayalım. Toplu ibadetlerde ibadeti yaptıranın dindar olması ve onun
dindarlığına followers’lerinin inanması şartı var. Bu durumda, lider ile
cemaati arasındaki ilişki liderin dindarlığı, cemaatin de inanç ve sadakati
üzerine kurulmuştur. Eğer cemaat, doğru veya yanlış, bir lidere olan inancını
kaybederse bu ilişki kopar. Kanun bunun sürekliliğini garanti edemez. Bu bir
duygu ve hassasiyet meselesidir... aynı şekilde hiçbir kimse başka birine
güvenmeye zorlanamaz. bir ayininin lideri en takvalı dindar, en erdemli şahısta
olsa başkalarını arkasında dua etmeye zorlayamaz. Bu açıdan mahkemede dava
açmak çok saçma olacaktır. ??????????
Seçmen ile seçilenler arasındaki ilişki de aynıdır.
İnsanlar güvendiği kimselere oy verirler. Ne kadar uygun da olsa bir kimseyi
seçmediklerinden dolayı dava edilemezler.
Bu durumlarda yapılacak tek
şey, insanları doğru bir şekilde eğitmek, eğitim seviyelerini yükseltmektir ki,
dini vazifelerini ylerine getirsinler, bunun sonucunda belki takip edecekleri
dürüst insanları bulurlar, sosyal görevlerini yerine getirirken de oylarına
değecek insanı seçebilirler. Şans eseri ile olsa ????????????
Evlilikle ilgili vazifeler
de yükarıda bahsedilen dini ve sosyal görevler gbidir. İslam aileyi tabii bir
toplum kabul eder ve onun düzenli bir şekilde yürümesi için sıkıca takip
edilecek belli bir prosedür önerir.
Bu prosedürü önermesi
İslamın en büyük başarısıdır. Çünkü Batı şimdiye kadar ailevi proplemlerini
halledemedi. Bu kadar da değil, proplemler katlanmakta her gün yeni proplemler
eklenmekte. Allahtan ki, bilimsel araştırmalar sonucunda durum yavaş yavaş
netleşmekte. Biz bir gün Batı dünyasının yavaş yavaş İslamın boşanmayla ilgili
prensip ve anlayışını kabul edeceğine inanıyoruz. Fakat İslamın öğretilerinin
bu gün uygulananlarla aynı olmadığına da inanıyoruz.
Conclusion
Bu zamana kadar yapılan
tartışmalardan İslamın boyanmaya ve aile hayatının bitirilmesine karşı olduğu
anlaşılır. O evlilik bağının dağılması tehlikesini önlemek için gerekli olan
bütün ahlaki ve sosyal adımları atar, fakat ne zorlamaya ne de kanun gücünün
kullanılmasına başvurur. Kanın gücünün erkeği, eşini boşamaktan vazgeçirmek ve
hanımı da onunla birlikte yaşamaya zorlamak için kullanılmasına karşıdır. İslam
butür adımların aile içindeki kadının konumuna uymadığını düşünür. Çünkü duygu
ve hisler aile hayatının temel taşıdır.
Kocasının şefkat hislerinin
sıcıklığını alan ve onu çocuklarına geçiren kadındır. Eğer koca eşine karşı
ilgisini kaybederse, aile içi atmosfer soğuklaşır ve sönükleşir. Kadının çocuklarına karşı olan annelik hisleri büyük
oranda kocasının kendisine olan yaklaşımına bağlıdır. Meşhur bir psikologa göre
anne şefkati artma veya azalma anlamında bir güdü değildir. Kocasının hanımına
karşı gösterdiği sevgi ve ilgi onun annelik duyguları üzerinde önemli bir
etkiye sahiptir.
Kısacası, kadın, duygularını
çocuğuna geçirebilmesi için erkeğin duygu ve şefkat hislerinden ilham alır.
Erkek dağa, kadın kaynağa
çocuk ta bitkilere benzetilebilir. Kaynağın, çiçek ve bitkilerin
sulanabilmesi için saf hayat veren su
şekline soka bilmesi için dağdan yağmur alıp onu emmesi gerekir. Eğer dağa
yağmur yağmaz veya toprak tarafında yağan yağmur emilmezse, kaynak kurur,
bitkiler pörsür.
Yağmur toprağın bereketi ve
bitkisel hayatın gelişmesi için hayati olduğu kadar, bir erkeğin eşine karşı
olan his ve duyguları da enneleri kadar çocukların mutluluk ve refahı için
gereklidir.
Kocanın his be duyguları
aile hayatının baarısı için bu kadar önemliyken nasıl olurda kanun gücü ona
karşı bir silah olarak kullanılabilir.
İslam, eski hanımını boşayıp
ta yeni bir kadın almak isteyenlerin rezil hareketlerine şiddetle karşı çıkar.
Fakat, İslama göre, unchivalrous man’i kendi isteğine karşın hanımıyla birlikte
olmaya zorlamak ta çare değildir. Bu tür bir eylem tabii aile ahayatı hukukuyla
bağdaşmaz.
Eğer bir kadın kanın zoruyla
ve yürütmenin yardımıyla kendi kocasının
evine dönmeye çalışırsa, onun eve yerleşmesiyle askeri işgal aynıdır. Bu
durumda o evin hanımı olamayacağı gibi kocası ve çocukları arasındaki duygusal
bağda olamaz ve sevgi ve ilgiye olan kendi duygusal ihtiyacını da karşılayamaz.
İslam boşanma vakalarının
engellemek için gerekli adımları atmıştır, fakat bir kanun koyucu olarak aile
sistemeninn merkezi olan kadını, istemediği unchivalrous man’le birlikte
yaşamaya zorlamaz.
İslam tarafından alınan
önlemler Batının yaptığı ve yapmakta olduğundan tamamen farklıdır. İslam
sadakatsizlik ve licentiousness’a
götüren faktörlere karşı savaşırken kadını da sadakatsiz bir erkekle
birlikte olmaya zorlamak istemez. Fakat Batı sadakatsizliğe sebep olan
etmenleri körüklerken, aynı zamanda kadını da sadakatsiz ve licentious bir
kocayla yaşamaya zorlar.
İslam insanlık ve chivalry
ruhunu ayakta canlı tutmak için bütün çabalarını severber eder ve bir
unchilvalrous erkeği eşiyle birlikte yaşamaya zorlamasa da kısmen unchivalrous
divarce’lerde engellenmesinde önemli ölçüde
başarılı olmuştur. diğerleri bu noktaya dikkat etmeyerek, mutluluğu
kanun gücünde ve süngüde arıyorlar ve nadiren başarılı oluyorlar.
Kadınların, uyuşmazlık ve
Newsweek tarafından belirtildiği gibi zevek aşkından dolayı Batıda kadınlar
tarafından boşanma davaları bir yana, orada vaki olan ve vaki olmakta olan ve
kocanın licentiousness’endan dolayı vaki olan vakaların sayısı Doğudaki benzeri
vakialardan çok daha fazladır.
Boşanmak Hakkı
Anti-İslami unsurlar
tarafından yapılan propagandanın değerini kolayca tahmin edebilirsin. İslamın
boşanmak hakkını, kadının özgür iradesini, hiçbir arzu ve özleme sahip
olabileceğini tanımadığı için boşanma hakkının sadece erkeğe veriildiğini iddia
ederler. Onların İslamın kadınları cansız nesneler kategorisine dahil ettiğini,
canlı insanlar--------- söylerler.
Bundan dolayı erkeğe kadın üzerinde mülkiyet hakkı vermiştir. Tabiatıyla
bu tür haklar azat hakkını da içerir.
Biz İslam aile hukukunun
erkeğin efendiliği, kadınında köleliği üzerine kurulmadığını açıkladık. İslamın
felsefesi çok ince ve bu yazarların anlayacağı seviyeden çok yüksektir. İlahi
ilhamla islam aile sisteminin structurene ve temelinin esasını kavramıştır.
İlim İslamın 14 asır önce açtığı sırları daha yeni açıyor.
Delegation of the right
of divorce to wife
Şimdiye kadar sadece erkeğe
ait olan tabii boşanma hakkını açıklamaya çalıştık. Fakat o kadın üzerindeki
boşanma gücünden feragatte bulunabilir. Bu yetki devri bazı özel durumlar için
umumi veya sınırlı olabilir. ??????????????//
Eski zamanlardan beri her
hangi bir şekilde kocalarının davranışlarından endişe eden kadınların, böyle
bir cümlenin evlilik sözleşmesinde yer alması ve kendilerine verilen gücün
gerekirse kullanılması için ısrar ettikleri gelenek haline gelmiştir.
Böylece İslam hukukuna göre,
kadın boşanmak hakkına doğal olarak sahip olmasa da evlilik birliğinin sözleşmeyle
sona erdirilme hakkına sahip olabilir.
Bundan dolayı boşanma
hakkının tek taraflı olduğunu ve islamın bunu sadece erkeğe verdiğini söylemek
doğru olmaz.
Judical divorce
Mahkeme kararıyla boşanma
evlilik birliğinin koca tarafından değilde hakim tarafından sona erdirilmesini
ifade eder. ülkelerin büyük bir çoğunda boşanmayı ve elilik birliğini sona
erdirmeye sadece mahkemeler yetkilidir. Bu sisteme göre her boşanma mahkeme
kararıyla boşanmadır. ?????????????
Şimdi de İslam açasından
yargıcın boşamaya karar verme veya bazı durumlarda ne kadar da istisnai olsa da
boşanmaya karar verme hakkına sahip olup olmadığını açıklayalım.
Boşanma, hanımıyla olan
ilişkisinin normal seyrinde devam etmesi için verilmiş, erkeğin tabii hakkıdır.
Normal olarak, hanımıyla yaşamak isterse, kendisine ait olan bütün hakları bir
darafa bırakarak, ona şefkatle muamele etmeli. Koca eğer düzgün bir şekilde
hanımıyla yaşamayı imkansız görürüse, bütün üzerine düşenleri yerine getirerek
ayrılır. Onun haklarının yanında ?????????????. Yüce Kuran şunları beyan eder:
“?????????????” (2:236)
Fakat evlilik hayatının
normal seyrinde devam edemeyeceği durumlar olabileceği gibi eşiyle birlikte
mutlu bir şekilde yaşamayı istemediği gibi onu boşamayı da kabul etmeyen
erkekler de olabilir.
Tabii boşanmanormal seyrinde
devam eden tabii çocuk doğumuna benzetilebilir. ??????????
Are certain cases of
marriage incurable like cancer?
Bu durumlarda boşanma
kocanın isteği ve keyfine göre değildir.eğer bir adam boşanmaya razı olmazsa,
kadın çaresiz, ıstırap çekmeye terkedilemez. Böyle vakalarda islam sessiz bir
seyirci rolü oynamaz.
Bir çok kimse, islam
açısından böyle bir durumun çaresinin olmadğını düşünmekle hata içindedir.
Onlar bunu talihsiz insanları etkileyen kanser gibi düşünürler. Fakat, bu
hastalıngın tedavisi ve alternatifi olmadğı için kadının ölünceye kadar acıya
tahammül etmesi.......
Bize göre bu düşünce tarzı
İslamın ilkelerine zıttır. İslam daima hakkı savunan bir dindir. Adil bir
toplumun teşkili bütün peygamberlerin temel amacıdır. Yüce Kuran:” 57:25. And olsun ki peygamberlerimizi
belgelerle gönderdik; insanların doğru hareket etmeleri için peygamberlere
kitap ve ölçü indirdik; pek sert olan ve insanlara birçok faydası bulunan
demiri var ettik” buyurur İslam dini
böyle pervasız bir adalate müsaade etmediği gibi, onun cansere denk bir illete
neden olacak bir kanun tesis etmesi de düşünülemez.
İslamın hakkaniyet dini
olduğunu kabul ede bazı kimselerin bu tür görüşlere sahip olmaları esef
vericidir. Eğer bir (blacak law’ İslama yamanır ve kanser olarak kabul
edilirse, diğer bazı ‘crule’ kanunları
tetanoz, tüberküloz ve parlysis olarak düşünmenin haklı gerekçeleri olmasa
gerek.
Bu tür iddialar İslam
fıkhının temel prensibi adalet
prensibine terstir.
Dahası, eğer basit bir
operasyonla, kanseri yok etmek mümkünken, çabuk hareket edip hastayı bu
hastalıktan kurtarmak akıllıca bir iş değil mi?
Bir kadın düşün... hayat
arkadışı olarak bütün vakarıyla, erkekle birleşen bir kadın... fakat zamanla
erkek ona ilgi duymayı kesiyor. Erkek onunla
birlikte yaşamak istediği için değil, uygun bir koca bulmasını önlemek
için,kendi gücünü kötüye kullanıp onu boşamıyor ve Kuranın ifadesiyle ‘askıda’
beklediyor... bu adam gerçekten kansere yakalanmıştır. Fakat bu kanser kolayca
tedavi edilebilir ve bir operasyondan
sonra hastanın tamamen iyileşmesi
umulur. Bu operasyon ancak nitelikli bir hakim tarafından uygulanabilir.
Öncedende ifade edildiği
gibi, bazı duyarsız kocaların hanımlarını boşamayarak bekletmesi ve böylelikle büyük bir haksızlığı neden
olması toplumumuzun büyük
proqlemlerinden biridir. ???????
Konu çok teknik olmasına
rağmen bazı şeytan fikirli kimselerin şüphelerini izale etmek ve İslamın
öğretilerini bu açıdan izah etmek içn
meseleyi kısaca tartışmayı uygun
gördük.
Deatlocks-çıkmaz-çözülemeyen
problemler
Bazı çıkmazlar evlilik ve boşanma meselesine özgü değildir.
Bu çıkmazlar mali problemlerle ilgili alanlarda da çıkabilir. Biz önce İslamın
bu sahalardaki çıkmazlarla nasıl üstesinden
geldiğine bakalım. Onları ortadan kaldırdı mı, yoksa tedavizi olgu olarak kabul
mü etti?
İki kişi düşün.. miras veya
başka bir şekilde mücevvher, yüzük, araç veya tablo gibi bölünmez bir şeye malik oluyorlar ve onlardan
hiç birisi onu beraber ve sırayla
kullanmayı istemediği gibi kendi hissesini diğer ortağına satmaya da hazır
değil ve hiçbir formül üzerinde de uzlaşamıyorlar. Bu madde, diğerinin izni
olmadan kullanamadıklarından dolayı bu madde israf oluyor. Bu durumda yapılaması gereken nedir? Böyle
bir açmazdan İslamın çıkış yolu varmıdır?
İslam hukuku bu tür meseleleri çözülemez olarak düşünmez ve
sahipliğin her hangi bir malın istifade edilmemesine gödürebileceğini kabul
etmez. bu türvakalara müdahale ve her şey yerliy yerine koyması için
mahkemeleri izin verir. Hüküm verilmek için meselenin arzedilmesini ilgili
taraflar kabul etmeseler bile, mahkeme söz konusu malın kiraya verilmesini yada
satılmasını emredebilir. Elbette ki kira veya satış ücrdi sahipler arasında
paylaştırılır, fakat mahkeme onların rızası olsun veya olmasın bu kararı alabilir.
Bu tür vakalarda, israfı
önleme prensibinin karışmasından dolayı mülküyet hakkı göz önünde
bulundurulmaz. ??????????
Elmas, kılıç veya benzeri
bir şeye sahip olan iki kişi düşün...
onlardan hiç birisi kendi hakkını başkasına satmak istemiyor, fakat ikiye bölüp
kendi haklarını almak üzere anlaşıyorlar. Gerçekten de elmas, kılıç veya araba
parçalara ayrıldığı zaman kullanışsız
olur ve değerini kaybeder. İslam böyle bir israfa müsaade etmez.....
[1] Swidler, op. Cit., pp
144-148
[2] Hazleton, op. Cit., pp 44-45
[3] Eugene Hillman, Polygamy
Reconsidered: Africa Plural Marriage and the Christian Churches (New York:
Orbis Books, 1975) p. 140
[4] Ibid., p 17
[5] Ibid., pp. 88-93
[6] Ibid, pp. 92-97
[7] Philip L. Kilbride, Plural Marriage ForOur Times
(Westport, Conn.: Bergin & Garvey, 1994) pp. 108-109
[8] The Weekly Review, Aug 1,
1987
[9] Kilbride op. Cit., p 126
[10] John D’Emilio and Estelle B.
Freedman, İntimate Matters: A history of Sexuality in America (New York: Harper
& Row Publishers. 1988) p. 87
[11] Ute Frevert, Women in German
History: From Bourgeois Emancipation to Sexual Libeation (New York: Berg
Publishers, 1988) pp. 263-264
[12] Ibid., pp. 257-258
[13] Sabiq, op. Cit., p. 94
[14] Hillman, op. Cit., p. 12
[15] Nathan Hare And Julie Hare,
ed., Crisis in Black Sexual Policits (San Francisco: Black Think Tank, 1989) p.
25
[16] Ibid., p 26
[17] Kilbride, op. Cit., p. 94
[18] Ibid, p. 95.
[19] Ibid.
[20] Ibid., pp. 95-99
[21] Ibid., p. 118
[22] Lang, op. Cit., p. 172
[23] Joseph Smith (1805-1844)
tarafından 1830’da New York’da kurulmuş dini hareketin mensuplarına verilen
isim.“İsa Mesihin son Gün Azizleri” olarak kendilerini gören mormonlar‘ın inanç
sistemi Joseph Smith tarafından tespit edilmiştir. Kilisenin başı başkan olarak
isimlendirilir. Mormonlar, şiddetli b ir misyonerlik gayreti içindedirler ve bütün
dünyada faaliyet göstermektedirler. Her üye iki yıl misyonerlik yapmalıdır. .
dünyada 8 milyon civarında Mormon bulunmaktadır. Ç.N.
[24] Kilbride, op. Cit., pp.
72-73
[25] Sabiq, op. Cit., pp. 187-188
[26] Abdul Rahman Doi, Woman in
Shari’ah (London: Ta-Ha Publishers, 1994) p. 76
[27] Zoroaster or Zarathustra
c. 628-c. 551 BC. Persian prophet and religious teacher, founder of
Zoroastrianism.
Zoroastrianism: Pre-İslamic Persian religion founded by
Zoroaster,and still practiced by the Prasees in İndia. The Zendavesta are the
sacred scriptures of the faith. The theology is dualistic, ahura Mazda or
Ormuzd (the good God) being in conflict
with Ahriman (the evil God), but the former is assured of eventual victory.
The return of Zoroaster will presage the rusurrection of
teh deat and dhe ceration of a paradise on Earth by Ahura Mazda. The free choice of good or evil renders believers responsible for their fate
after death in heaven or hell. Proereation and life are valued, but death defiles- hence the
custom of exposing corpses to be devoured by vultures. Worship is at altars on
which the sacred fire burns.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder